Tarquin
Kayıtlı Üye
Zekât ‘temizlenme’ ‘çoğalıp artma’, sadaka ise ‘doğrulamak’ gibi manalara gelmektedir. Yine ayetlerde geçen infak kelimesi ise ‘harcama yapmak, sahip olunan mallardan vermek’ manalarına gelir. Kul yüce Allah’ın ona bahşetmiş olduğu nimetlerden ihtiyaç sahiplerini faydalandırarak hem arınır hem de Allah’ın emrini doğrulamış olur. Kur’an-ı Kerim’de zekâtın ne ölçüde verileceği ile ilgili bir oran belirlenmemiştir. Ancak Bakara Suresi 219. ayette geçen “afv” kelimesi “Bağışladıklarınızı” manasına gelmektedir ve malının ne kadarını bağışlanacağı kişiye bırakılmış bir durumdur. Belirlenmiş bir oran olmaması dileyenin dilediği kadar zekât ve sadaka verebileceği sonucunu doğuracağı için aslında az dahi olsa yapılan zekât ve sadaka harcamaları emrin yerine gelmesini sağlayacaktır. Ancak işin bir de öteki ve en can alıcı boyutu vardır ki o da belirlenmemiş zekât oranı kişiyi, Allah’ın emrini gereğince yerine getirebilmek için ne kadar malını bağışlayabileceği, malının ne kadarından vazgeçebileceği imtihanı ile karşı karşıya getirmektedir. Zekâtın verilmesi emrin yerine gelmesi açısından kolay, altına girilecek fedakârlığın ve cömertliğin oranı açısından ise imtihan kılınan bir durumdur.
Şayet insanlar sahip oldukları imkânları etraflarındaki ihtiyaç sahipleri ile paylaşsalar emin olun hiç ihtiyaç sahibi kalmayacaktır. Ancak ne yazık ki pek çok toplumda olduğu gibi imkânlar ve zenginlikler belirli kesimlerin elinde dönüp dolaşan bir faydalanma halindedir. Allah’ın dilediğini zengin dilediğini ise fakir kılması imtihanı dairesinde gerçekleşen olaylardır. Hem bu dünya hem de ahiret açısından hangisinin daha şanslı olduğu ise beklenenin aksine tespit edilebilecek bir durum değildir. Bir düşünün bu dünyada çok zengin bir insansınız ve dilediğinizi alabiliyor dilediğinizden yüz çevirebiliyorsunuz ancak nefsinizin doymaz tutkularından başka bir şeyi gözetmeden bu dünyadaki yaşamınız son buldu. Ahirette ise bu nimet ve imkânlardan sorguya çekilmektesiniz. Şayet dünya hayatındaki malınızın ve imkânlarınızın hesabını ahirette veremezseniz haliniz ne olacak hiç düşündünüz mü? Önemsiz görülen bir fakir ise dünya hayatındaki fakirlik imtihanını başarı ile vermiş ve ahirette ödüllendirilmiş ise sizce tekrardan dünyaya dönüp yaşama imkânınız olsa hangi hayatı tercih ederdiniz? Hakkı verilmeyen zenginlik mi? Yoksa hakkıyla yerine getirilen fakirlik mi? Örnek almak isteyene tüm malını ve servetini Allah yoluna aktaran ve bu uğurda var gücüyle çalışan pek çok inanan örneği mevcuttur. Aksi pek çok örneğin mevcut olduğu gibi. Zekât ve sadaka vermek için zengin olmayı beklemekte doğru değildir. Bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcama yapılmasını emreden ayetler göz önünde bulundurulduğunda az da olsa çok da olsa kişi imkânları ölçüsünde hayırlı işler için harcamalar yapmalı ve malını arındırmalıdır. Zekât ve sadakaları verirken gösterişten uzak durmak mümkün mertebe gizlice vermek ve yapılan iyilikleri insanların başlarına kakmamak gerekir. Kur’an-ı Kerim ayetleri gerek zekât ve sadakalara teşvik edişi gerekse bunların kimlere verileceği hususunda şu şekilde açıklamalar yapmaktadır:
…Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: “Bağışladıklarınızı”. Böylece Allah size ayetlerini açıklar, umulur ki düşünürsünüz. Bakara Suresi Ayet 219.
Ey iman edenler! Alış-verişin, dostluğun, şefaatin olmadığı o gün gelmeden önce size verdiğimiz rızıktan infak edip dağıtın. Küfre sapanlar zalimlerin ta kendileridir. Bakara Suresi Ayet 254
Mallarını Allah yolunda infak edip harcayanların durumu, yerden, her başağında yüz dane bulunan yedi başak çıkarmış bir daneye benzer. Ve Allah, dilediği kişi için daha da arttırır. Allah Vâsi’dir, yaratışını ve yarattıklarını genişletir; Âlim’dir, her şeyi en iyi biçimde bilir. Bakara Suresi Ayet 261
Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe zafer ve mutluluğa asla ulaşamazsınız. İnfak ettiğiniz her şeyi, Allah çok iyi bilmektedir. Ali İmran Suresi Ayet 92
Onlar bollukta ve darlıkta infak ederler. Öfkelerini yutanlardır onlar, insanları affedenlerdir. Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever. Ali İmran Suresi Ayet 134
Allah uğrunda O’na yaraşır bir gayretle didinin. O sizi seçmiş ve dinde size hiçbir güçlük çıkarmamıştır. Babanız İbrahim’in milletini esas alın. Allah sizi, önceden de şu Kitap’ta da “Müslümanlar/Allah’a teslim olanlar” diye adlandırdı ki, resul sizin üzerinize bir tanık olsun, siz de insanlar üzerine tanıklar olasınız. O halde namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. O’dur sizin Mevlâ’nız. Ne güzel Mevlâ’dır O, ne güzel yardımcıdır O! Hac Suresi Ayet 78
Namazı kılın, zekâtı verin; rükû edenlerle birlikte rükû edin. Bakara Suresi Ayet 43
Namazı kılın, zekâtı verin. Benlikleriniz için önden gönderdiğiniz her hayrı, Allah katında bulacaksınız. Hiç kuşkusuz, Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir. Bakara Suresi Ayet 110
İman edip hayra ve barışa yönelik değerler üreten, namazı kılan, zekâtı verenler için Rableri katında kendilerine özgü ödülleri vardır. Korku yoktur onlar için. Tasalanmayacaklardır onlar… Bakara Suresi Ayet 277
Öyle erler vardır ki, bir ticaret de bir alış-veriş de onları Allah’ın zikrinden/Kur’an’ından, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerle gözlerin döneceği/yer değiştireceği günden korkarlar. Nur Suresi Ayet 37
O müminler ki, namazı kılar, zekâtı verirler. Ve âhirete tam bir biçimde inananlar da onlardır. Neml Suresi Ayet 3
İnsanların malları içinde artsın diye riba olarak verdiğiniz, Allah katında artmaz. Allah’ın yüzünü isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte onu verenler kat kat artıranların ta kendileridir. Rum Suresi Ayet 39
Ey iman sahipleri! Allah’a ve âhiret gününe inanmadığı halde, insanlara riya için malını infak eden kişi gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve eza etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak varken tepesine şiddetli bir yağmur inip kendisini cascavlak bırakmış yalçın bir kayanın haline benzer. Böyleleri, kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, küfre sapan bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz. Bakara Suresi Ayet 264
Sadakaları açıklarsanız bu da güzeldir. Ama onları gizler ve yoksullara bu şekilde verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır; günahlarınızdan bir kısmını örter. Allah, Habîr’dir, yapmakta olduklarınızdan gereğince haberi vardır. Bakara Suresi Ayet 271
Eğer borçlu zorluk içinde ise eli genişleyinceye kadar beklenir. Borcunu sadaka olarak ona bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz. Bakara Suresi Ayet 280
Sana, neyi infak edip vereceklerini soruyorlar. De ki: “İnfak ettiğiniz mal ve nimet; ana-baba, yakınlar, yetimler, yoksul ve çaresizlerle yolda kalan için olmalıdır. Hayır olarak yaptığınızı Allah en iyi biçimde bilmektedir.” Bakara Suresi Ayet 215
İnfak edilenler, Allah yolunda kapanıp kalmış, yeryüzünde dolaşamaz olmuş yoksullar içindir. İffet ve onurları yüzünden, cahiller bunları, zengin kişiler sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ve yırtıklık ederek insanlardan bir şey istemezler. Nimet ve imkândan infak ettiğiniz her şeyi, Allah çok iyi bilmektedir. Bakara Suresi Ayet 273
Sadakalar/zekât malları Allah’tan bir farz olarak sadece şunlar içindir: Fakirler, düşkünler, sadakalarla ilgilenmeye memur edilenler, kalpleri yakınlaştırılıp ısındırılacak olanlar, özgürlüğünü yitirmiş olanlar, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmış kişi. Allah Âlim’dir, Hakîm’dir. Tevbe Suresi Ayet 60
Şu bir gerçek: sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, bir de Allah’a güzelce borç verenler için karşılıklar kat kat yapılır. Onlar için, onur verici bir ödül de vardır. Hadid Suresi Ayet 18
Şayet insanlar sahip oldukları imkânları etraflarındaki ihtiyaç sahipleri ile paylaşsalar emin olun hiç ihtiyaç sahibi kalmayacaktır. Ancak ne yazık ki pek çok toplumda olduğu gibi imkânlar ve zenginlikler belirli kesimlerin elinde dönüp dolaşan bir faydalanma halindedir. Allah’ın dilediğini zengin dilediğini ise fakir kılması imtihanı dairesinde gerçekleşen olaylardır. Hem bu dünya hem de ahiret açısından hangisinin daha şanslı olduğu ise beklenenin aksine tespit edilebilecek bir durum değildir. Bir düşünün bu dünyada çok zengin bir insansınız ve dilediğinizi alabiliyor dilediğinizden yüz çevirebiliyorsunuz ancak nefsinizin doymaz tutkularından başka bir şeyi gözetmeden bu dünyadaki yaşamınız son buldu. Ahirette ise bu nimet ve imkânlardan sorguya çekilmektesiniz. Şayet dünya hayatındaki malınızın ve imkânlarınızın hesabını ahirette veremezseniz haliniz ne olacak hiç düşündünüz mü? Önemsiz görülen bir fakir ise dünya hayatındaki fakirlik imtihanını başarı ile vermiş ve ahirette ödüllendirilmiş ise sizce tekrardan dünyaya dönüp yaşama imkânınız olsa hangi hayatı tercih ederdiniz? Hakkı verilmeyen zenginlik mi? Yoksa hakkıyla yerine getirilen fakirlik mi? Örnek almak isteyene tüm malını ve servetini Allah yoluna aktaran ve bu uğurda var gücüyle çalışan pek çok inanan örneği mevcuttur. Aksi pek çok örneğin mevcut olduğu gibi. Zekât ve sadaka vermek için zengin olmayı beklemekte doğru değildir. Bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcama yapılmasını emreden ayetler göz önünde bulundurulduğunda az da olsa çok da olsa kişi imkânları ölçüsünde hayırlı işler için harcamalar yapmalı ve malını arındırmalıdır. Zekât ve sadakaları verirken gösterişten uzak durmak mümkün mertebe gizlice vermek ve yapılan iyilikleri insanların başlarına kakmamak gerekir. Kur’an-ı Kerim ayetleri gerek zekât ve sadakalara teşvik edişi gerekse bunların kimlere verileceği hususunda şu şekilde açıklamalar yapmaktadır:
…Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: “Bağışladıklarınızı”. Böylece Allah size ayetlerini açıklar, umulur ki düşünürsünüz. Bakara Suresi Ayet 219.
Ey iman edenler! Alış-verişin, dostluğun, şefaatin olmadığı o gün gelmeden önce size verdiğimiz rızıktan infak edip dağıtın. Küfre sapanlar zalimlerin ta kendileridir. Bakara Suresi Ayet 254
Mallarını Allah yolunda infak edip harcayanların durumu, yerden, her başağında yüz dane bulunan yedi başak çıkarmış bir daneye benzer. Ve Allah, dilediği kişi için daha da arttırır. Allah Vâsi’dir, yaratışını ve yarattıklarını genişletir; Âlim’dir, her şeyi en iyi biçimde bilir. Bakara Suresi Ayet 261
Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe zafer ve mutluluğa asla ulaşamazsınız. İnfak ettiğiniz her şeyi, Allah çok iyi bilmektedir. Ali İmran Suresi Ayet 92
Onlar bollukta ve darlıkta infak ederler. Öfkelerini yutanlardır onlar, insanları affedenlerdir. Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever. Ali İmran Suresi Ayet 134
Allah uğrunda O’na yaraşır bir gayretle didinin. O sizi seçmiş ve dinde size hiçbir güçlük çıkarmamıştır. Babanız İbrahim’in milletini esas alın. Allah sizi, önceden de şu Kitap’ta da “Müslümanlar/Allah’a teslim olanlar” diye adlandırdı ki, resul sizin üzerinize bir tanık olsun, siz de insanlar üzerine tanıklar olasınız. O halde namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. O’dur sizin Mevlâ’nız. Ne güzel Mevlâ’dır O, ne güzel yardımcıdır O! Hac Suresi Ayet 78
Namazı kılın, zekâtı verin; rükû edenlerle birlikte rükû edin. Bakara Suresi Ayet 43
Namazı kılın, zekâtı verin. Benlikleriniz için önden gönderdiğiniz her hayrı, Allah katında bulacaksınız. Hiç kuşkusuz, Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir. Bakara Suresi Ayet 110
İman edip hayra ve barışa yönelik değerler üreten, namazı kılan, zekâtı verenler için Rableri katında kendilerine özgü ödülleri vardır. Korku yoktur onlar için. Tasalanmayacaklardır onlar… Bakara Suresi Ayet 277
Öyle erler vardır ki, bir ticaret de bir alış-veriş de onları Allah’ın zikrinden/Kur’an’ından, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerle gözlerin döneceği/yer değiştireceği günden korkarlar. Nur Suresi Ayet 37
O müminler ki, namazı kılar, zekâtı verirler. Ve âhirete tam bir biçimde inananlar da onlardır. Neml Suresi Ayet 3
İnsanların malları içinde artsın diye riba olarak verdiğiniz, Allah katında artmaz. Allah’ın yüzünü isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte onu verenler kat kat artıranların ta kendileridir. Rum Suresi Ayet 39
Ey iman sahipleri! Allah’a ve âhiret gününe inanmadığı halde, insanlara riya için malını infak eden kişi gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve eza etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak varken tepesine şiddetli bir yağmur inip kendisini cascavlak bırakmış yalçın bir kayanın haline benzer. Böyleleri, kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, küfre sapan bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz. Bakara Suresi Ayet 264
Sadakaları açıklarsanız bu da güzeldir. Ama onları gizler ve yoksullara bu şekilde verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır; günahlarınızdan bir kısmını örter. Allah, Habîr’dir, yapmakta olduklarınızdan gereğince haberi vardır. Bakara Suresi Ayet 271
Eğer borçlu zorluk içinde ise eli genişleyinceye kadar beklenir. Borcunu sadaka olarak ona bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz. Bakara Suresi Ayet 280
Sana, neyi infak edip vereceklerini soruyorlar. De ki: “İnfak ettiğiniz mal ve nimet; ana-baba, yakınlar, yetimler, yoksul ve çaresizlerle yolda kalan için olmalıdır. Hayır olarak yaptığınızı Allah en iyi biçimde bilmektedir.” Bakara Suresi Ayet 215
İnfak edilenler, Allah yolunda kapanıp kalmış, yeryüzünde dolaşamaz olmuş yoksullar içindir. İffet ve onurları yüzünden, cahiller bunları, zengin kişiler sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ve yırtıklık ederek insanlardan bir şey istemezler. Nimet ve imkândan infak ettiğiniz her şeyi, Allah çok iyi bilmektedir. Bakara Suresi Ayet 273
Sadakalar/zekât malları Allah’tan bir farz olarak sadece şunlar içindir: Fakirler, düşkünler, sadakalarla ilgilenmeye memur edilenler, kalpleri yakınlaştırılıp ısındırılacak olanlar, özgürlüğünü yitirmiş olanlar, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmış kişi. Allah Âlim’dir, Hakîm’dir. Tevbe Suresi Ayet 60
Şu bir gerçek: sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, bir de Allah’a güzelce borç verenler için karşılıklar kat kat yapılır. Onlar için, onur verici bir ödül de vardır. Hadid Suresi Ayet 18