Zamanın Gereklerine Göre Nasihat

'hayaL

Bayan Üye
Bundan bir yüz sene önce bütün halkın Kur’ân ve sünnete büyük bir bağlılığı vardı. Âyet ve hadîs söylendiği zaman veya bir müctehidin, bir evliyânın sözü nakledildiğinde i‘tirâz eden olmazdı. “Allah vardır” dendiği zaman, “Görmediğime inanmam!” diyen yoktu. “Âhiret vardır” denilince, “Kim gitmiş de gelmiş?” diyen bulunmazdı. Îmân umûmî idi. Bin kişiden ancak bir tanesinin i‘tikādı bozuk olabilirdi.
Fakat zaman geçtikçe batı medeniyetinin te’sîriyle, geçim derdi ağırlaşmasıyla, ahlâksızlığın artması ve dinî alanda cehâletin yaygınlaşmasıyla, insanlar ma‘neviyâttan ve âhiret mes’elelerinden uzaklaştı. İnsanlar maddiyattaki inkişâf ve terakkîleri nisbetinde ma‘neviyâtta tedennî edip geri kaldılar.
Bugünkü insanlara İslâmî bir şey anlattığımız zaman, onlar bizden delil ve isbât istiyorlar. Eğer İslâmî mevzu‘ları delil ve ispatla anlatıyorsak onları iknâ‘ edebiliyoruz. Aksi halde “Bu budur kabûl et!” demekle onları inandıramıyoruz.
Hulâsa; Osmanlı zamanında teslîmiyet kuvvetli olduğundan onlara te’sîr eden nasihatler, bugünkü insanlara te’sîr etmez. Bu günkü insanları o zamanın köşelerine çekip aynı dersleri vermek, “Rabbinin yoluna hikmetle, güzel nasihatle da‘vet et!” meâlindeki Kur’ân’ın üslûbuna uygun düşmez.
“İnsanlara akılları mikdarınca onların anlayabilecekleri tarzda onlarla konuşunuz” kāidesine ittibâen biz, onların seviyesine inerek, anlayıp idrâk edebilecekleri dersler vermek mecburiyetindeyiz. Tâ ki söylediklerimiz hikmetli ve güzel bir mev‘iza olsun.

İrfân Mektebi Dergisi
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst