Zamanın Boyutları

ashli

Bayan Üye
Belki en zoru da zamanı kavramak. Çocukken hiç geçmeyecekmiş gibi duran, bir engel gibi önünüzde yükselen, ama yaşlandıkça hızlanan, ne kadar az kaldıysa o kadar hızla tükenen, geçtikten sonra da hiç yokmuş, hiçbir zaman olmamış gibi gözüken, insana kandırılmışlık, aldatılmışlık duygusu veren müthiş bir şey zaman.

Yol macerasının başında, insanların yaşadığı yılların sayısının gerçekten çok önemli olduğunu düşünüyorsunuz. Birisinin biyografisine bakarken, ilk iş olarak kaç yıl yaşadığını hesaplıyorsunuz. 'Haa, falanca, filancadan 10 yıl daha fazla yaşamış...' 10 yıl uzun yaşayan, kısa yaşayandan daha şanslıymış gibi, kısa yaşayan haksızlığa uğramış veya kandırılmış gibi bir duyguya kapılıyorsunuz. Ve sizden genç ölenlere karşı belli belirsiz bir suçluluk duygusu hissediyorsunuz.

Zamanla bu bakış açısı fazla bir şey ifade etmez oluyor. Çünkü kaç yıl yaşarsanız yaşayın, sonunda hiç yaşamamış gibi olduğunuzun farkına varıyorsunuz. 10 yıl yaşamakla, 100 yıl yaşamak arasında bir fark olsa bile, bu farkı hissedemiyorsunuz. Matematiksel olarak ifade edersek, sonsuza akıp giden zaman karşısında 10 yılla 100 yıl arasında hiçbir fark yoktur: Bir sayının sonsuza bölümü sıfırdır. İster 10 olsun, ister 100.

Ama zamanın bize oynadığı bu perspektif yanılsaması oyunu, yaşamı anlamsız kılmıyor. 'Var olmak', 'düşünmek', 'sevmek', 'bir bütünün parçası' olduğunuzu hissetmek (bu bütün, Tanrı da olabilir, evren de, toplum da, topluluk da) yaşama anlam katan, zamana rağmen bizi ayakta tutan şeyler.

Ha, bir de 'zamanın evrendeki dördüncü boyut olduğunu, hıza bağlı olarak değiştiğini' söyleyen bilimsel görüşler var ki, onları hiç aklım hafsalam almıyor.
Kim bilir, belki zamanın durduğu, yılbaşıların anlamsız kaldığı bir yer de vardır.

Turgut Uyar'ı anımsadım nedense:
"En değerli vakitlerinizi bana ayırdınız
sağolunuz efendim
gökyüzünün sonsuz olduğunu bana öğrettiniz
öğrendim
yeryüzünün sonsuz olduğunu öğrettiniz
öğrendim
hayatın sonsuz olduğunu öğrettiniz
öğrendim
zamanın boyutlarının sonsuzluğunu
ve havanın bazen kuşa döndüğünü öğrettiniz
öğrendim efendim
ama sonsuz olmayan şeyleri öğretmediniz
efendim
baskının, zulmün, kıyımın, açlığın/bir yerlere kıstırılıp kalmanın, susturulmanın
aşk mutluluğunun ve eski hesapların
aritmetiğin bile
bunları bulmayı bana bıraktınız
size teşekkür ederim."

Hepinizin yeni yılını kutluyorum.
Türker Alkan / Radikal- 01 Ocak 2004
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst