Yüreğimin devrik hükümdarlığı isyanın

TatLı prenses

Bayan Üye
Yüreğimin devrik hükümdarlığı isyanın eşiğindedir..Ve artık her şeyin boşluğunda salınırkenher şeyden tanım çıkarmaya ve anlam bulmaya zorlanırken yabancılar kolonisidir her bildik yüz...
Bir amaçsızlık yatağına varmaktadır her eylemimle içimde yükselen nehir...
Şimdi;
Her yaşadığım bir fotoğraftır... İncelen ve giderek soluklaşan her bakışta
kalbimde bir telaş hazırlanır yeni bir yaşama............
Yaşama ve aşka dair gizlerim ayaklandığında bir özlem parçalar sızlayan yüreğimin kapakçıklarını...



Nabız zorlar çözerim gözlerimi
kendimle oynadığınım oyunu bitiririm..Gelmeye çalışırım gittiğim yerlerden zordur kendime dönüş artık bilirim..........
Şimdi gecenin bir vakti erken ve hesapsız devinimlerimde inceldiği yerlerden kopmasına izin verdiğim bir şeyleri bağlamaya çalışıyorum...
Onarılması zor yanlarımı anestezik yazılarla uyuşturuyorum...
Herkese bir şeylerin açıklamasını yapmaya çalışan ben herkesin sorunlarının cevap anahtarlarını çoğaltmaya uğraşan ben anahtarını kaybetmiş bir çilingir gibi dışarıdayım şimdi...
Üşüyorum sabah güneşinin aydınlığı ortaya çıkarıyor karanlığımı ve ben karanlıkta görebiliyorum ama üşütüyor beni görebildiğim her şey...
Üflediğim zaman geçmişin tozlarını geleceğin pasları ortaya çıkıyor sanki...
Hiç tanımadığım insanlar hakkında bildiklerimi kendime ait bilgisizliğe dönüştüren ne???
O bir türlü dindiremediğim en derinlere inebilme isteği mi???
Yoksa başkalarının yaşamlarını aşklarını acılarını paylaşırken bir türlü kendi iç dökümünü kimseye yapamayan kalbim mi???


Nedir içimi en acıyan yerlerinden mühürleyen?
Nedir insanı en yükseklerden kuytulara sürükleyen?Ve konuşur içim dudağımı ısırırken düşlerim:
"Aşk; ihanetine bile ihtiyacım var...
Artık biliyorum... Yokluğunda çoğalıyor yokluklar..."


Şimdi ben vaktin ağır aksak ivmesinde bir sigara paketinin arkasına yazmış olduğum imlası alkollü şu satırları okuyorum:"Gözlerimle kurşuna dizebilmek için seni son bir hoşçakal ıssızlığını
yaşayabilmek için geldim kapılarına korkma ; içeri girecek değilim sadece kapına asılı kalsın istedim dualarım gözlerim ve tüm düşlerim..."
Bir "Hoşçakal" ıssızlığıyla kalmak nedir bilir misin?......
Bilir misin ardından kapanan kapılara asılı kalan göz bebeklerinin inanılmaz harabeliğini?
Tüm anlamlarını kaybetmiş bir alfabeyle "Lütfen" kelimesini kekeleyebilir misin? Defalarca yutkunarak ve direnmeye çabalayarak gözlerini sürüklemeye hazır sele nasıl "Kendine iyi bak" denir bilir misin?
"Sen de" dendiğinde çoktan dağılmış yanlarını saklayabilir misin?....
Aşkın ihanetini bile özleyecek kadar Aşkı sevebilir misin?......


Aynaya baktığımda bu sabah canlanmak için sabırsızlanan bir heykel duruyordu karşımda...
Nedense bu sabah erken başladım içmeye nedense erken uyandı içimdeki kozasını kalın ören duygu sinsilesi. Kozasından çıkabilmek için tek kanadını feda etmeye hazır bir kelebek gördüm içimde bu sabah. Ve hatırladım ne kaldıysa dün geceden...
Suskunluğum yeni cinayetler tasarlıyordu
Eski tanıdıklar geçiyordu içimden...

Üçüncü tekil şahıs olarak nesnesiz ve kimsesiz kurabildiğim tüm cümleler tek tek yıkılıyor işte bu sabah...
Kendimi düelloya davet ettim bu sabah. Senin için düello eden iki erkek ikisi de benim...İkisi de ölecek ve sen gideceksin ben kalacağım cesedimle yine gömüleceğim içime kendimi bulamayacak kadar derinlere...
Oysa ne kadar huzurdun ne kadar bendin biliyorum belki uzaktın ama o gece uyuduğumda suydun başucumdaydın..
Uyandığımda yoktun devrilmişti bardak akmıştı su...
İçimde; bir düşün yükseklerden düşme korkusu...
Okuduğun bu darmadağın yazı darmadağın bir Pazar sabahında kendime özgü bir sen anlatımıdır sadece. Satır aralarında saklı hiçbir anlam kendimden sakladığımyüzleşmeye korktuğum anlamları açıklayabilecek kadar cüretkar değil...

Seni özledim sevgilim...Sana sevgilim dememi yadırgıyor musun sevgilim?
Çocuk yanlarımın kimliğini sana gösterebilmek isterdim sevgilim...
Aşkın ihanetine bile ihtiyacım olduğunu bilebilmeni isterdim
Sevgilim...


Şimdi senden bana kalan ne bir resim ne de yüzünü anımsatacak bir hayal bıraktın zaman denilen ve senden olan --------in işbirliğiyle...Ama sen unuttun mu yoksa şizofren oyununda sürükleyici bir sahne yaratma düşüncesi miydi bilmiyorum...
Seninleyken yap-bozundaki yanlış adlandırmalarına kurban giden soğuk benliğime ters kaynayan kalbimin alt katındaki eksik çocukluk geçiren mide ağrılarım seni hatırlamaya ve yaşamaya yetiyor.Onun için ülser krizim
başladıkça sen daha bir sen oluyorsun ruhum tırmıklanırken midem ağrıyor ve kalbim aldanıyor yine aldatan

Satılık düşün var mı sevgilim?Bu yazının ilk harfinden bu yana üç saat geçti. Bu yazıyı yazan parmaklardan kaç ömür geçti kaç ütopya kendi okyanuslarında kayboldu sen bilemezsin...
Kaç Eylül' de dirildim daha Mayıs'taki cesedimi toprağa vermeden.
Kaç kere bu mevsimde kıyılara vurdum karasularımın genişliğinden...
Yılın en güzel ayı Eylül değil mi sevgilim?
En güzel anın sen olduğun bir mevsimde...
 
---> Yüreğimin devrik hükümdarlığı isyanın

Aşk adam seçmez…
Ummadığın bir anda tüm görkemiyle
Beliriverir sol yanında.
Bilmezsin…
Kalbimin sensizken bir atmosfer gibi olan köşelerine sabır ektim
Bekledim…
Hava boşluğuna düştü umutlarım
Bir düştü sanki gelme ihtimallerin
Aklımın uçurumlarına yerleştin
Bildiklerimi de yitirdim…


Aşk büyütmez…
Kalbini eline verip bir ruh gibi çekip gittiğinde
Küçültür umudun tebessümlerini…
Dar gelirsin
O d a n a
E ş y a l a r a
D ü n y a y a…
Aşk;
Hala aynı taşlarında tökezliyorum kaldırımların
Hep aynı imkânsızlığına inanıyorum yalanların
Bir kardelen gibi başı dik duramıyorum soğuğun karşısında
Sen yüreğimi varlığınla bir kere daha ısıtmadıkça…


Aşk faili meçhul hırsızdır
Çaldığını geri vermez…
Söylesene
İkinci el az kullanılmış
Kirletilmemiş umutlar satılıyor mudur bitpazarlarında?
Ey aşk…
Bakışlarını kimin gözlerinden çaldıysan söyle
Hep mutsuz bir çocuk öykünüyor ikliminde
Kandaki alkol oranının artması
Hayalini öldürmüyor ne yazık
Komaya girmem vazgeçmemden daha olası…

Aşk beklemez…
Bekletir elin sinende…
Hayata yalnızca iki kelime ile tutunduğum
Bir yanım boşluk
Diğeri sallantıda kirpiklerinin ucunda
Yüzünü gömdüğün yürekler alnından öperken
Ben her ifademi noktalama işaretlerinin dışına taşırıyorum
Kelimeler eğilirken önümde
Ben hep üç noktalarla sarhoş oluyor
Seni onların ucu bucağı olmayan kucağında uyutuyorum
Ölüm alnımdan öptü öpecek
Gelme ihtimallerin ben daha kaç gece çarmıha gerekecek?


Aşk affetmez…
Tutkudur affetmiş gibi görünen
İhanetin çentiği
Yağlı urgan gibi boynuna dolandığında
Unutmazsın…
Alışkanlıktır unutmuş gibi görünmene sebebiyet veren…
Çık gel
Dolanacağım adımlarına
Sen hançerinle yüreğimi deşerken…
 
---> Yüreğimin devrik hükümdarlığı isyanın

çok güzel paylaşımlar, aşkın ikinci eli yoktur herhalde alan birdaha geri vermiyor istese satamıyor.. teşekkürler piransesim paylaşımların için...
 
---> Yüreğimin devrik hükümdarlığı isyanın

okuyan gözleriniz dert görmesin güzel yorumlarınızı esirgemeyin tekrar teşekkürler güzel yorumlarınız için
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst