Yörelere Göre Halk Oyunları

sensiz olmaz

Kayıtlı Üye


Belirli Özelliklerine Göre Halk Danslarının Bölümlenmesi
Halk danslarının ortaya çıkış koşullarını ve günümüz toplumundaki yerini kısaca belirledikten sonra, bu dansların yansıttıkları zengin kültür öğelerine, sunuşlarına, bölgelerine, belirli ortak özelliklerine… göre bölümlenmesinden söz edebiliriz.
Halk danslarının kümelendirilmesinde bir yol olarak bölgesel dağılış ele alınabilir.
Çünkü Anadolu’da kimi dans dalları bölgelere de adını vermektedir. Örneğin Ege, Batı Anadolu Zeybek Bölgesi; Orta ve Güney Anadolu Halay Bölgesi; Doğu Karadeniz Horon Bölgesi; Doğu Anadolu Bar Bölgesi; Trakya Hora Bölgesi adını almaktadır.
Ancak bu tür kümelendirmeyi kesin çizgilerle belirlemenin güçlüğü vardır. Öncelikle dansların bölgeler arasındaki geçişleri göz ardı edilemez. Sözgelişi halay ele alındığında Orta Anadolu’nun dışında Doğu’ da, Kuzey’ de ya da başka bölgelerde de rastlamak olanağı vardır .Dansların değişik nedenlerle bir bölgeden ötekine geçişleri sonucu bir dansı salt bir bölgeye özgü saymamız da olanaksızlaşır.


Bu koşula bağlı kalarak halk danslarının bölgesel tür özelliğine göre dağılımını kümelendirebiliriz:
ZEYBEK : Aydın, İzmir , Muğla, Denizli, Bilecik, Eskişehir , Kütahya,
Çanakkale, Kastamonu, Uşak, Manisa, Balıkesir , Burdur …
HALAY : Bitlis, Bingöl, Diyarbakır, Elazığ, Malatya, Kahramanmaraş,
Gaziantep, Erzurum, Erzincan, Sivas, Mardin, Muş, Yozgat,
Çorum, Adana, Ankara, Siirt, Hatay, Tokat, Şanlıurfa…
HORON : Trabzon, Samsun, Artvin, Ordu, Rize…
BAR : Erzurum, Kars, Ağrı, Artvin, Gümüşhane, Bayburt, Erzincan…
HORA : Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale…
KARŞILAMA : Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, İzmit, Adapazarı, Çanakkale,
Bursa, Bilecik…
KAŞIK : Eskişehir , Afyon, Kütahya, Bilecik, Kırşehir , Konya, Mersin,
Antalya, Bolu, Bursa…
BENGİ : Balıkesir, Manisa, Bursa, Çanakkale…

Halk danslarının kümelendirilmesinde izlenebilecek bir yol da konularına göre ayırımlamadır.
Bu kümelendirme değişik biçimlerde yapılabilir: Örneğin bir ayırım dansçıların sayı ve cinsiyetine göre yapılandır: Tek kişilik kadın dansları Estireyim mi (Bolu), Yoğurt (Eskişehir)…; Tek kişilik erkek dansları Zeybek (Aydın), Misket (Ankara)…; İki kişilik kadın dansları Ördek (Bolu), Mandalar (Kırklareli)…; İki kişilik erkek dansları Hançer Barı (Erzurum), Kırka Zeybeği (Eskişehir)…; toplu kadın dansları Güvercin (Erzurum), Çömüdüm (Kütahya)…; Toplu erkek dansları Coşkun Çoruh (Artvin), Koçaklama (Ağrı)…; Kadın-erkek karışık danslar Delilo (Elazığ), Dokuzlu (Gaziantep)…
Bir başka ayırım da dansın eşliğinin türkülü Bağ Belleme (Afyon), Çalgılı Bengi (Balıkesir) ya da suskun Kılıç Kalkan (Bursa) oluşuna dayanmaktadır.
Bir başka ayrımlama biçimi de dans adlarının anlamlarından kaynaklanır: Yer adı taşıyan danslar Sivas Halayı (Sivas), Tavas Zeybeği (Denizli)…; renk adı belirten danslar Sarı Zeybek (Antalya), Yeşilim (Konya)…; sayı adı taşıyan danslar Beş Ayak (Malatya), On dört (Artvin)…; iş, meslek adı belirtilen danslar Kasap (Edime), Yağcılar (İzmir), Ormancı (Kastamonu)…
Dansların bu değişik ayırımlamalarının ardından konulan bakımından en sağlıklı kümelendirmeye gelebiliriz:
Anadolu halk danslarının büyük bir bölümü taklitli, dramatik yapılı danslardır. Bu nitelikli danslar doğa olaylarını, günlük yaşamı, kadın erkek ilişkilerini, vuruşmaları, hayvanları taklide dayanır.
Örneğin hayvan yansıma1ı danslardan Tavuk Ban (Erzurum) tavuğun hareketlerini; Ceylani (Kars) ceylanın yürüyüşünü; Serçe Oyunu (Gaziantep), serçe sıçramalarını taklit eder. Aynı biçimde Horoz Oyunu (Yozgat), Kurt Kuzu (Diyarbakır), Ördek (Bolu), Keklik (İçel), Ayı Oyunu (Bitlis), Kartal Oyunu (Bingöl) da hayvan taklitlerini konu edinir.
İş ve günlük yaşamı taklit eden danslardan Tesi (Artvin) yün eğirmeyi;
Köy Halayı (Sivas) günlük yaşamın değişik görüntülerini; Türkmen Kızı (İçel) hamur yoğurma, ekmek yapma, yün eğirme hareketlerini taklit eder. Madımak (Sivas), Yayılı Halayı (Yozgat), Kirman (Kayseri), İş Halay’ı (Sivas)… aynı küme içinde değerlendirilebilecek danslardır.
Kadın-erkek ilişkilerinin hareketlerle taklidine dayanan danslardan Sarı Zeybek (Sivas) ve Bıçak (Elazığ) erkeğin kadına dil dökmesine ve sonunda beraberliklerini anlatır. Aynı kümede Tekerleme, Kıskanç (Kars), Hürünü (Çorum), Sürdüm (Ankara), Sudan Geçirme (Kütahya) dansları da sayılabilir.
Çarpışma ya da savaşı konu alan danslar arasında Hançer Barı (Erzurum), Bıçak Horonu (Trabzon) saldırma, vuruşma ve savunma taklitlerine dayanır. Çandırlı Tüfek Oyunu (Giresun) dansçıların tüfeklerle belli bir noktaya ateş etme hareketlerine dayanır. Kılıç ve Kalkan Oyunu (Bursa) dansçıların kılıç ve kalkan seslerine uyarak çarpışmalarını anlatır. Ayrıca yine bu küme içinde fakat silahsız çarpışmayı anlatan taklitli danslar da vardır. Örneğin Sin Sin (Adıyaman), Çepik (Bingöl, Diyarbakır), Harkuşta (Bitlis)…
Doğa olaylarını konu edinen danslardan Uzundere (Kars) ve Coşkun Çoruh (Artvin) ırmağın akışını, coşkunluğunu canlandıran hareketleri taklitle anlatırken, Kavak (Erzurum) dansında da kavak ağacının rüzgarla hareketi canlandırılmaktadır. Doğa olgularını canlandıran danslar arasında Burçak Tarlası (Yozgat), Yayla Yolları (İçel), Yağmur Duası (Diyarbakır) Yağmur Yağar (Nevşehir), Sis Dağı (Giresun)… sayılabilir.
TÜRK HALK OYUNLARININ DOĞAL ORTAMDAN
SAHNEYE GELİŞİ
“Ait olduğu toplumun kültür değerlerini yansıtan;bir olayı,bir sevinci,bir üzüntüyü ifade eden;orijini din ve büyü ile ilgili olan, müzikli olarak tek kişi veya gruplar halinde icra edilen , ölçülü , düzenli hareketlerdir” (Nail TAN,Halk Bilimi Genel Bilgiler)
Halk oyunları genellikle yaşam biçiminin bir sonucu olarak belirli bir gereksinimden ortaya çıkar.giderek yörede sürekli biçimlenip yaygınlaşırlar.Bir eğlence ortamında ve bir çok sosyal ilişkinin iletişim aracı olarak ortaya çıkan halk oyunları sürekli değişim göstererek yayılırlar.
Ne halk türküleri ne de halk oyunları çıktıkları ilk gerçek biçimlerini koruyabilirler.Bununla beraber geleneksel yaşam içinde karşılaşılan doğal etkenler,dini etkenler,insan ve hayvan ilişkileri, kişi adları ,bölge adlarından etkilenmelerle ,doğadaki güzelliklerden,doğadaki renklerden,yaşanan sevgi ve kıskançlıklardan ortaya çıkabildiği gibi daha önce ortaya çıktığı bilinen bir ezgiye oyun eklenmesi yoluyla yada doğaçlama yoluyla hem ezgi çalarak hem de oynayarak üretilebilmelidir.
Halk oyunları çıktıkları doğal ortamlarda genellikle yörede yaşayan halk tarafından benimsendikten sonra görerek,duyarak ve taklit ederek yada sergileme anında ,çalıp söyleyene ,oynayana katılarak öğrenilir.Halk oyunlarının öğrenilip yaygınlaşmaya başladığı bu ortamlarda öğrenme usta-çırak ilişkisi içinde kendini gösterir.Oyunların ortaya çıktığı bu yörelerde sistemli bir çalışmaya rastlamak veya varlığından söz etmek oldukça güçtür.
Halk oyunları ve bunların müzikleri derlendikten sonra,seyirlik veya sanatsal etkinlik amacıyla sahnelemeye başladığı andan itibaren,çeşitli değişikliği,eklemeleri ve estetiği zorunlu kılar.Bu oyunların ilk biçimi akademik bir uzman yada sanatçı tarafından geliştirilerek sanatsal görünüm kazanır.Eski hali,halkın yabancısı olmadığı ve kolayca benimsenebileceği bir yapı sağlar.Sanatçı bu geleneksel yapıya katkıda bulunarak onu değiştirir ve geliştirir.
Oyunlar ortaya çıktıkları ortamlarda oynanırken , bilinçli bir değiştirmeden daha çok oynama süreci içinde , oynayan kişilerin o anki coşkuları yada ruhsal durumları doğrultusunda,sanatsal kaygı taşımadan zamanla biçimlenirler.Ancak sahneye getirilen oyunun kültürel niteliğinden çok sanatsal,estetiksel yanı ağır bastığından araştırmacıların öznel sanat anlayışları ve estetiksel kaygıları oyundaki değişmeyi etkiler.Seyirlik amacı ile sahneye getirilen oyunlarda yöredekinin tersine bilinçli olarak sürekli bir değişme söz konusudur.

Doğal ortamdan sahneye gelen oyunlardaki değişmeleri örnekleyecek olursak;
1)Doğal ortamda oynamak için özel bir hazırlık yapmak gerekmezken,oyunları sahnelemek için oynanacak yerin özelliklerine göre özel bir hazırlık yapmak gerekir.
2)Doğal ortamda izleyicilerin oyuncular üzerinde belirli bir ölçüde etkileri söz konusu iken sahnede tüm kaygı izleyicilerin beğenisini kazanmaktadır.
3)Doğal ortamda izleyerek,yaşayarak öğrenip oynama söz konusu iken , sahnede çoğunlukla ikinci,üçüncü elden öğrenip oynamak söz konusudur.
4)Doğal ortamda her oyuncunun kendi estetik duygusu oyunu etkilerken , sahnede bu işi görev edinmiş belirli bir kişinin kendi estetik anlayışını dansçılara empoze edip uygulatması söz konusudur.

5)Doğal ortamda dansçıların üzerinde oynanacağı belirli çizgiler , motifler söz konusu değilken ,sahnede oyunları sahneye koyan kişinin sahneleme anlayışına uygun önceden belirlenmiş çizgiler ve motifler vardır.
6)Doğal ortamda oyunların başlama ve bitişlerinin , oyun geçişlerinin belirli bir düzeni olmayabilirken , sahnede bu düzen zorunludur.
7)Doğal ortamda bireyler sınırlıda olsa özgürken,sahnede dansçılar birbirleriyle uyum sağlamak zorundadır.
8) Doğal ortamda oyuncu sayısı genellikle sınırlı değilken ,sahnede bu sayıyı önceden belirlemek gerekir.
9)Doğal ortamda oyuncular tek tip ve uyumlu giysiler giymek zorunda değillerken,sahnede genellikle tek tip ve uyumlu giysiler giymek durumundadırlar.
10)Doğal ortamda oyuncuların fiziksel uyumları gibi bir kaygı asla söz konusu olmazken sahnede bu göz önünde tutulması önemli bir etkendir.
11)Doğal ortamda bulunabilen çalgılar eşliğinde,hatta ıslıkla kendi yaptıkları müzik eşliğinde oyunlar oynanabilirken, sahnede olanaklar zorlanarak yapılabilecek en yetkin müzik yapılmaya çalışılır.
Sahnelemenin iyi bir şekilde yapılması halk oyunlarımızın tanıtımında ,beğeni kazanmasında büyük bir etkendir.Eskiden halk oyunu dendiğinde kulakları sağır eden bir davul zurna ile şalvar giymiş birkaç kişinin ileri geri zıpladığını sanan pek çok insan,son yıllarda oldukça gelişen sahneleme çalışmaları sonucunda ,sergilenen oyunlarımızın güzelliği ve zenginliği karşısında şaşkınlığa düşmektedir.
Eğer oyunlarımızı sahnede oynuyorsak elbette ki sahne tekniklerinden yararlanmamız gerekir.Bunu yaparken doğal ortamdakine en uygun olan biçimleri bulabilmişsek başarılı olmuşuz demektir.Sahneleme sırasında,daha ilgi çekici olmak kaygısından ve bilgisizlikten kaynaklanan olumsuzluklar genellikle şunlar olmalıdır.
–Estetik kaygılarla adım cümlelerinin değiştirilmesi , oyunların karakteristik yapılarının bozulması.
–Sahnede yer değiştirebilmek için adım cümlelerinin zorlanması.
–Uyum sağlamak için oyunların kalıplaştırılması.
–Oyunun öyküsüne aykırı oynanması.
–Kadın oyunlarının erkekler,erkek oyunlarının kadınlar tarafından oynanması.
–Zengin bir görüntü elde etmek için sahneye çok sayıda kişinin çıkartılması,bunların iyi değerlendirilmemesi sonucu kargaşa ortamı yaratılması.
–Sahnenin iyi kullanılmaması sonucu belirli noktalarda yığılma olması.
–Müziğin temposunu aslından farklı olarak arttırılması veya azaltılması.
–Çok seslilik veya çok sazlılık adına uyumsuz çalgıların bir araya getirilmesi.
–Giysilerin tek tipliliği abartılarak adeta üniforma anlayışının getirilmesi.
–Giysilerin modernize edilip,yöresel özelliklerinden uzaklaştırılması vb.
Bu olumsuzlukların giderilmesi için,yoğun bir araştırma yapılması,halk oyunlarımızın bulunabilen en eski örneklerinin saptanarak arşivlenmesi ve yetkin bir sahneleme bilgisi gerekmektedir.O zaman oyunlarımız hem özgünlüğünü olabildiğince koruyabilmek hem de gelişmiş tekniklerden yararlanılarak sahne sanatı açısından değerlendirilmiş olup en geniş biçimde tanıtımı yapabilecektir.
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst