meridyen2
Kayıtlı Üye
Yön Bulmak İçin Pusulaya İhtiyaç Duymayan Canlılar
Manyetik birer pusulaya sahip olmayan canlılar, nasıl olur da her gerektiğinde hatasız bir şekilde yönlerini bulabilirler?
Fok balıkları, karanlık ve bulanık sularda görme ve işitme duyularını kullanamadıklarında yönlerini nasıl tespit eder, avlarını nasıl yakalarlar?
Manyetik alan haritalarını okuyabilme özelliğine sahip olan kaplumbağalar, bir yerin enlem ve boylamlarını nasıl tespit ederler?
Canlıları hayranlık uyandırıcı özelliklerle var eden Yüce Allah, bu canlılara yuvalarını, avlarını ve göç etmeleri gereken bölgelerin yerlerini ilham eder. Bu durum canlıların vücutlarında kullandıkları bir çeşit manyetik pusula olduğu izlenimini vermektedir. Ancak elbette ki bu canlıların vücutlarında yön ve uzaklık tayin etmelerini sağlayan dijital dedektörler ya da pusulalar yoktur. Bütün canlılar gibi hücrelerdenoluşmuş kompleks organları bulunmaktadır. Yazı boyunca vereceğimiz örneklerde de açıkça görüleceği gibi Yüce Allah canlıları, Kendi yüceliğini ve kudretini gösteren özelliklerle yaratmıştır. Bu canlılar bize, üstün sistemlerle donatılmış birer yaratılış harikası olduklarını bir kez daha kanıtlamaktadırlar. Bir ayette Rabbimiz’in benzersiz yaratma ilmi şu şekilde haber verilmiştir:
“O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir. 'Şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir.O, Aziz, Hakimdir.” (Haşr Suresi, 24)
Manyetik pusulalar, dünyanın manyetik alanlarının yönlerini gösterirler, bu özellikleriyle de deniz yolculuklarında hayati önem taşımaktadırlar. Yapılan son bilimsel araştırmalar, bu konuda çarpıcı bazı gerçekleri ortaya koymaktadır. Bazı canlı türleri uzun deniz yolculuklarında " kendi pusulalarını" kullanmaktadırlar.
Kaplumbağalar Nasıl Manyetik Alan Ölçümü Yaparlar?
Dünyanın çeşitli yerlerinde, topraktaki manyetik elementlerin yoğunluğu ve bu yoğunluğun yarattığı dünya yüzeyi ile kesişen açılar farklılık gösterir. Eğer bir canlı bu değişiklikleri hissedebilirse, bu onun harita üzerindeki enlem ve boylamları da bilebileceği anlamına gelmektedir.
Manyetik alan okuma, özellikle genç "Loggerhead Kaplumbağalar"ı (Caretta Caretta) için, çok büyük önem taşımaktadır. Bu kaplumbağalar, yaşamlarını ancak Sargossa Denizi'ni çevreleyen bir dairesel sistem olan Kuzey Atlantik Dönencesi'nde sürdürebilmektedirler. Kuzey Carolina Üniversitesi'nden, Kenneth ve Catherine Lohmann isimli araştırmacılar yaptıkları deneyle kaplumbağaların bu dönencede kalmak için kendi manyetik ölçümlerini kullandıklarını ortaya koymuşlardır.
Araştırmacılar öncelikle kaplumbağaları bilgisayar kontrolünde manyetik alan içeren bir tanka yerleştirmişlerdir. Alanın manyetik eğimi dönencenin sınırındaki ile aynı olduğunda, kaplumbağalar dönencenin içine doğru yüzmeye başlamışlardır. Farklı araştırmalarda tankın içindeki manyetik alan gücü de değiştirilmiştir. Alanın gücü dönencenin sınırı ile aynı olduğunda kaplumbağalar dönencenin içi zannettikleri bölgeye doğru yüzmüşler ve tehlikeli sınırdan uzaklaşmışlardır. (Turtles can read magnetic maps)
Sonuçta kaplumbağalar üzerinde yapılan bu çalışma, bizlere bazı canlı organizmaların manyetik alan haritalarını okuyabildiklerini ve canlıların sahip oldukları bu olağanüstü algı mekanizmalarının tam anlamıyla bir yaratılış harikası olduğunu ispatlamaktadır. Kuşkusuz kaplumbağalardaki bu kompleks yapının evrimcilerin iddia ettiği gibi tesadüfen oluştuğunu dile getirmek, gemilerde bulunan manyetik pusulaların dalgaların rastgele gemiye çarpmasıyla oluştuğunu iddia etmekten farksızdır. Hiçbir tesadüfün bu kadar kompleks mekanizmaları oluşturması mümkün değildir.
Semenderler Manyetik Harita Bilgilerini Nasıl Günceller?
Yaşadığı bölgeden uzaklaştırılan semenderlerin, evlerine dönebilmek için manyetik bir harita kullandıkları düşünülmektedir. Indiana Üniversitesi'nden Prof. Dr. John B. Philips, semenderin haritalama yeteneğinin, diğer türlerden farklı olduğunu belirtmektedir. Kırmızı benekli doğu semenderi (Notophthalmus viridescens), manyetik alandan elde ettiği harita bilgisinde, eşi görülmemiş türde bir işlem sergilemektedir. Her geçtiği yerde bu harita genişlemekte ve her bölgenin kendine has manyetik özellikleri eklenmektedir. (gps.caltech.edu/~jkirschvink/pdfs/newtmag.pdf)
Semenderin içinde bulunduğu manyetik alanın, vücudundaki kimyasal tepkimeleri harekete geçirebildiği ve bunun bazı türlerde görülen biyokimyasal pusulanın temelini oluşturduğu varsayılmaktadır. İşlemin, görme duyularıyla da doğrudan ilişkili olması hayvanların manyetik alanı görebildikleri düşüncesini kuvvetlendirmektedir.
Tüm güzel sıfatların yegane sahibi olan Allah'ın varlığı ve yaratılış gerçeği dışında hiçbir düşünce, evrendeki canlıların düzenini ve yaşamları boyunca gösterdikleri muazzam aklı açıklayamaz. Allah, evrendeki herşeyi yaratan ve hepsine bir düzen içinde şekil verendir. Onlara yaşamları boyunca gösterdikleri üstün aklı da kesintisiz olarak Allah ilham etmektedir:
“Dikkatli olun; göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır. O, üzerinde bulunduğunuz şeyi elbette bilir...” (Nur Suresi, 64)
Yüce Allah semenderlere bu mucizevi özellikleri dünyaya gelir gelmez bahşetmiş, yönlerini rahatlıkla bulabilmeleri için manyetik bir harita vermiş ve onu nasıl kullanmaları gerektiğini de ilham etmiştir.
Fokların Yön Bulduran Bıyıkları
Almanya'nın Bonn ve Ruhr Üniversitelerinden bir grup bilim adamı, foklar üzerinde yaptıkları çalışmada bu canlıların karanlık ya da bulanık sularda avlarını yakalayabilmek için bıyıklarından yararlandıklarını ortaya koydular.( Scientific Correspondence) Buna göre foklar avlarını, işitme ve görme gibi duyu organlarını kullanamadıkları ortamlarda, balıkların su içinde yol alırken geride bıraktıkları çalkantılı izleri takip ederek bulmaktadırlar.
Guido Dehnhardt ve arkadaşları tarafından gerçekleştirilen bu araştırma, fok bıyıklarının yaklaşık 200 metre uzaklıktaki avı bile takip etmeye olanak sağladığını göstermektedir. Foklar avlarını yakalamak için, balıkların yüzerken geride bıraktıkları izin girdaplı bir yapıda olmasından ve iz içindeki parçacıkların hızlarının, balık geçip gittikten birkaç dakika sonrasına kadar çevredeki suyun hızının önemli ölçüde yüksek olmasından yararlanmaktadırlar. Kısacası balıklar yüzerken geride oldukça uzun bir hidrodinamik iz bırakıyorlar ve balıklarla beslenen deniz canlıları da bu izleri takip ederek kendilerini uzak mesafelerden belirleyip yakalıyorlar.
Dehnhardt ve arkadaşları fokların bu yeteneğini belirleyebilmek için Henry ve Nick adlı iki erkek fok ve bir minyatür denizaltıkullanmışlardır. Minyatür denizaltının bıraktığı iz, 30 cm uzunluğunda bir balığın bıraktığıyla yaklaşık aynı ölçüdedir. İlk deneyi, içi bulanık deniz suyuyla dolu bir havuzda Henry ile gerçekleştiren araştırmacılar, fokun başına gözlerini tümüyle örten bir kumaş geçirmişler, denizaltının sesini duymaması için kulaklarına kulaklık takıp başını da suyun 40 cm üzerindeki bir platforma yerleştirmişler. Denizaltının motorları durdurulduktan iki saniye sonra fokun başından kulaklıklar çıkartılmış, fok hemen suya dalıp önce havuzun ortasına yüzmüş, bıyıklarını öne doğru yöneltmiş ve yüzerken başını hafifçe sağa sola sallamaya başlamıştır. Bu sayede fok denizaltının pervanesinin bıraktığı ize rastlar rastlamaz aracın gittiği yöne dönmüş ve saniyede 2 m hızla iz sürmeye başlamıştır. Deneylerde gözleri bağlı olan fok 256 defa denizaltıyı bulmuştur. Ancak araştırmacılar Henry'nin burnuna, bıyıklarını örtecek bir kumaş parçası geçirdiklerinde fok tüm denemelerde hidrodinamik izi ıskalamıştır. Nick adlı öteki fok üzerinde yapılan deneyde de aynı sonuca ulaşılmıştır. Sonuçlar, bu deniz memelilerinin, bıyıkları sayesinde, izlerdeki hidrodinamik bilgiyisaptayıp analiz ederek yollarını bulabildiklerini göstermiştir.
Canlılarda Var Olan Yön Bulma Özelliğinin Gösterdiği Gerçek...
Açıkladığımız bütün bu canlılar ne zaman ve ne şekilde ölçüm yapabileceklerini nasıl tespit ediyorlar?
Bir kaplumbağa, bir semender ya da bir fok, tüm bu bilgilere nasıl sahip olabilir?
Yaptıkları bu hesaplar nasıl hatasız işler?
Sorduğumuz soruların tek bir cevabı vardır: Tüm canlılara henüz daha dünyaya gelmeden önce ihtiyaçları olacak yetenekleri veren, onlara yaşamları boyunca yapmaları gereken fiilleri öğreten Yüce Allah'tır. Evrendeki her şeyi yaratan ve ilmiyle her yeri kuşatan
Yüce Allah bir ayetinde şöyle buyurmaktadır:
"Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır." (Bakara Suresi, 164) (makale harun yahya)
Manyetik birer pusulaya sahip olmayan canlılar, nasıl olur da her gerektiğinde hatasız bir şekilde yönlerini bulabilirler?
Fok balıkları, karanlık ve bulanık sularda görme ve işitme duyularını kullanamadıklarında yönlerini nasıl tespit eder, avlarını nasıl yakalarlar?
Manyetik alan haritalarını okuyabilme özelliğine sahip olan kaplumbağalar, bir yerin enlem ve boylamlarını nasıl tespit ederler?
Canlıları hayranlık uyandırıcı özelliklerle var eden Yüce Allah, bu canlılara yuvalarını, avlarını ve göç etmeleri gereken bölgelerin yerlerini ilham eder. Bu durum canlıların vücutlarında kullandıkları bir çeşit manyetik pusula olduğu izlenimini vermektedir. Ancak elbette ki bu canlıların vücutlarında yön ve uzaklık tayin etmelerini sağlayan dijital dedektörler ya da pusulalar yoktur. Bütün canlılar gibi hücrelerdenoluşmuş kompleks organları bulunmaktadır. Yazı boyunca vereceğimiz örneklerde de açıkça görüleceği gibi Yüce Allah canlıları, Kendi yüceliğini ve kudretini gösteren özelliklerle yaratmıştır. Bu canlılar bize, üstün sistemlerle donatılmış birer yaratılış harikası olduklarını bir kez daha kanıtlamaktadırlar. Bir ayette Rabbimiz’in benzersiz yaratma ilmi şu şekilde haber verilmiştir:
“O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir. 'Şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir.O, Aziz, Hakimdir.” (Haşr Suresi, 24)
Manyetik pusulalar, dünyanın manyetik alanlarının yönlerini gösterirler, bu özellikleriyle de deniz yolculuklarında hayati önem taşımaktadırlar. Yapılan son bilimsel araştırmalar, bu konuda çarpıcı bazı gerçekleri ortaya koymaktadır. Bazı canlı türleri uzun deniz yolculuklarında " kendi pusulalarını" kullanmaktadırlar.
Kaplumbağalar Nasıl Manyetik Alan Ölçümü Yaparlar?
Dünyanın çeşitli yerlerinde, topraktaki manyetik elementlerin yoğunluğu ve bu yoğunluğun yarattığı dünya yüzeyi ile kesişen açılar farklılık gösterir. Eğer bir canlı bu değişiklikleri hissedebilirse, bu onun harita üzerindeki enlem ve boylamları da bilebileceği anlamına gelmektedir.
Manyetik alan okuma, özellikle genç "Loggerhead Kaplumbağalar"ı (Caretta Caretta) için, çok büyük önem taşımaktadır. Bu kaplumbağalar, yaşamlarını ancak Sargossa Denizi'ni çevreleyen bir dairesel sistem olan Kuzey Atlantik Dönencesi'nde sürdürebilmektedirler. Kuzey Carolina Üniversitesi'nden, Kenneth ve Catherine Lohmann isimli araştırmacılar yaptıkları deneyle kaplumbağaların bu dönencede kalmak için kendi manyetik ölçümlerini kullandıklarını ortaya koymuşlardır.
Araştırmacılar öncelikle kaplumbağaları bilgisayar kontrolünde manyetik alan içeren bir tanka yerleştirmişlerdir. Alanın manyetik eğimi dönencenin sınırındaki ile aynı olduğunda, kaplumbağalar dönencenin içine doğru yüzmeye başlamışlardır. Farklı araştırmalarda tankın içindeki manyetik alan gücü de değiştirilmiştir. Alanın gücü dönencenin sınırı ile aynı olduğunda kaplumbağalar dönencenin içi zannettikleri bölgeye doğru yüzmüşler ve tehlikeli sınırdan uzaklaşmışlardır. (Turtles can read magnetic maps)
Sonuçta kaplumbağalar üzerinde yapılan bu çalışma, bizlere bazı canlı organizmaların manyetik alan haritalarını okuyabildiklerini ve canlıların sahip oldukları bu olağanüstü algı mekanizmalarının tam anlamıyla bir yaratılış harikası olduğunu ispatlamaktadır. Kuşkusuz kaplumbağalardaki bu kompleks yapının evrimcilerin iddia ettiği gibi tesadüfen oluştuğunu dile getirmek, gemilerde bulunan manyetik pusulaların dalgaların rastgele gemiye çarpmasıyla oluştuğunu iddia etmekten farksızdır. Hiçbir tesadüfün bu kadar kompleks mekanizmaları oluşturması mümkün değildir.
Semenderler Manyetik Harita Bilgilerini Nasıl Günceller?
Yaşadığı bölgeden uzaklaştırılan semenderlerin, evlerine dönebilmek için manyetik bir harita kullandıkları düşünülmektedir. Indiana Üniversitesi'nden Prof. Dr. John B. Philips, semenderin haritalama yeteneğinin, diğer türlerden farklı olduğunu belirtmektedir. Kırmızı benekli doğu semenderi (Notophthalmus viridescens), manyetik alandan elde ettiği harita bilgisinde, eşi görülmemiş türde bir işlem sergilemektedir. Her geçtiği yerde bu harita genişlemekte ve her bölgenin kendine has manyetik özellikleri eklenmektedir. (gps.caltech.edu/~jkirschvink/pdfs/newtmag.pdf)
Semenderin içinde bulunduğu manyetik alanın, vücudundaki kimyasal tepkimeleri harekete geçirebildiği ve bunun bazı türlerde görülen biyokimyasal pusulanın temelini oluşturduğu varsayılmaktadır. İşlemin, görme duyularıyla da doğrudan ilişkili olması hayvanların manyetik alanı görebildikleri düşüncesini kuvvetlendirmektedir.
Tüm güzel sıfatların yegane sahibi olan Allah'ın varlığı ve yaratılış gerçeği dışında hiçbir düşünce, evrendeki canlıların düzenini ve yaşamları boyunca gösterdikleri muazzam aklı açıklayamaz. Allah, evrendeki herşeyi yaratan ve hepsine bir düzen içinde şekil verendir. Onlara yaşamları boyunca gösterdikleri üstün aklı da kesintisiz olarak Allah ilham etmektedir:
“Dikkatli olun; göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır. O, üzerinde bulunduğunuz şeyi elbette bilir...” (Nur Suresi, 64)
Yüce Allah semenderlere bu mucizevi özellikleri dünyaya gelir gelmez bahşetmiş, yönlerini rahatlıkla bulabilmeleri için manyetik bir harita vermiş ve onu nasıl kullanmaları gerektiğini de ilham etmiştir.
Fokların Yön Bulduran Bıyıkları
Almanya'nın Bonn ve Ruhr Üniversitelerinden bir grup bilim adamı, foklar üzerinde yaptıkları çalışmada bu canlıların karanlık ya da bulanık sularda avlarını yakalayabilmek için bıyıklarından yararlandıklarını ortaya koydular.( Scientific Correspondence) Buna göre foklar avlarını, işitme ve görme gibi duyu organlarını kullanamadıkları ortamlarda, balıkların su içinde yol alırken geride bıraktıkları çalkantılı izleri takip ederek bulmaktadırlar.
Guido Dehnhardt ve arkadaşları tarafından gerçekleştirilen bu araştırma, fok bıyıklarının yaklaşık 200 metre uzaklıktaki avı bile takip etmeye olanak sağladığını göstermektedir. Foklar avlarını yakalamak için, balıkların yüzerken geride bıraktıkları izin girdaplı bir yapıda olmasından ve iz içindeki parçacıkların hızlarının, balık geçip gittikten birkaç dakika sonrasına kadar çevredeki suyun hızının önemli ölçüde yüksek olmasından yararlanmaktadırlar. Kısacası balıklar yüzerken geride oldukça uzun bir hidrodinamik iz bırakıyorlar ve balıklarla beslenen deniz canlıları da bu izleri takip ederek kendilerini uzak mesafelerden belirleyip yakalıyorlar.
Dehnhardt ve arkadaşları fokların bu yeteneğini belirleyebilmek için Henry ve Nick adlı iki erkek fok ve bir minyatür denizaltıkullanmışlardır. Minyatür denizaltının bıraktığı iz, 30 cm uzunluğunda bir balığın bıraktığıyla yaklaşık aynı ölçüdedir. İlk deneyi, içi bulanık deniz suyuyla dolu bir havuzda Henry ile gerçekleştiren araştırmacılar, fokun başına gözlerini tümüyle örten bir kumaş geçirmişler, denizaltının sesini duymaması için kulaklarına kulaklık takıp başını da suyun 40 cm üzerindeki bir platforma yerleştirmişler. Denizaltının motorları durdurulduktan iki saniye sonra fokun başından kulaklıklar çıkartılmış, fok hemen suya dalıp önce havuzun ortasına yüzmüş, bıyıklarını öne doğru yöneltmiş ve yüzerken başını hafifçe sağa sola sallamaya başlamıştır. Bu sayede fok denizaltının pervanesinin bıraktığı ize rastlar rastlamaz aracın gittiği yöne dönmüş ve saniyede 2 m hızla iz sürmeye başlamıştır. Deneylerde gözleri bağlı olan fok 256 defa denizaltıyı bulmuştur. Ancak araştırmacılar Henry'nin burnuna, bıyıklarını örtecek bir kumaş parçası geçirdiklerinde fok tüm denemelerde hidrodinamik izi ıskalamıştır. Nick adlı öteki fok üzerinde yapılan deneyde de aynı sonuca ulaşılmıştır. Sonuçlar, bu deniz memelilerinin, bıyıkları sayesinde, izlerdeki hidrodinamik bilgiyisaptayıp analiz ederek yollarını bulabildiklerini göstermiştir.
Canlılarda Var Olan Yön Bulma Özelliğinin Gösterdiği Gerçek...
Açıkladığımız bütün bu canlılar ne zaman ve ne şekilde ölçüm yapabileceklerini nasıl tespit ediyorlar?
Bir kaplumbağa, bir semender ya da bir fok, tüm bu bilgilere nasıl sahip olabilir?
Yaptıkları bu hesaplar nasıl hatasız işler?
Sorduğumuz soruların tek bir cevabı vardır: Tüm canlılara henüz daha dünyaya gelmeden önce ihtiyaçları olacak yetenekleri veren, onlara yaşamları boyunca yapmaları gereken fiilleri öğreten Yüce Allah'tır. Evrendeki her şeyi yaratan ve ilmiyle her yeri kuşatan
Yüce Allah bir ayetinde şöyle buyurmaktadır:
"Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır." (Bakara Suresi, 164) (makale harun yahya)