meridyen2
Kayıtlı Üye
Yön Bulmak İçin Gagalarını Kullanan Güvercinler
Bir güvercinin binlerce kilometrelik uçuş menzili göze alındığında yuvası, minicik bir noktadan farksızdır. Ancak buna rağmen güvercinler yuvalarının yolunu tanımadıkları bir bölgede olsalar bile, her defasında hatasızca bulabilirler.
Bilimsel adı Columba livia olan güvercinler, yüzyıllar boyunca güçlü yön bulma yetenekleri sayesinde insanlara hizmet etmişlerdir. Güvercinlerin, 1150 yılında Bağdatta mesaj iletme amaçlı kullanıldığı, dünyaca ünlü Reuters haber ajansının kurucusu Paul Reuterin 1850de Belçikanın Brüksel kenti ile Almanyanın Aachen kenti arasında, 45 güvercinden oluşan bir filo ile haber ve borsa tahvil fiyatlarını dağıttığı bilinmektedir. İşte bilim adamlarını bu canlıları incelemeye yönelten de bu özel yetenek olmuştur. On yıllar boyunca süren çalışmalar sonucunda güvercinlerin evlerinin yolunu tekrar nasıl bulabildikleri sorusunun cevabı, yakın zamanda yapılan araştırmalar sonucunda bulunmuş ve bu muhteşem canlıların manyetik alanları algılama yeteneğine sahip oldukları anlaşılmıştır. Üstelik güvercinleri her seferinde şaşmaz bir doğrulukla yuvalarına ulaştıran manyetik algılama sisteminin, bu kuşun birkaç cm boyutundaki gagasında saklı bulunduğu keşfedilmiştir.
Güvercin Gagasındaki Manyetik Sistem Nasıl Çalışıyor?
Güvercinin gagası, Almanya Hamburgda bulunan HASYLAB senkrotron (elektronları ışık hızına yakın bir hıza çıkan özel bir parçacık hızlandırıcı) laboratuvarlarında bilim adamları tarafından oldukça ayrıntılı bir biçimde incelenmiş, yapılan araştırmalarda şu sonuçlar elde edilmiştir:
Güvercinlerin üst gagasını kaplayan derinin duyusal sinir hücresine giden ince liflerinde (dendritlerinde) demir içeren maghemit ve manyetit parçacıklara sahip olduğu bulunmuştur.
Dendritler, üç boyutlu ve oldukça kompleks bir yapıya sahiptir. Dünyanın dış manyetik alanına çok duyarlı olan, özel yaratılmış bu alıcılar, manyetik alanda meydana gelen değişikliği üç bileşeni ile ayrı ayrı analiz ederek elde ettiği verilere göre yönlendirme yapar.
Bu şekilde dünyanın manyetik alanıyla etkileşim sağlayan manyetitli hücreler algıladıkları verileri sinirlere iletir, sinirler ise bunları elektrik sinyallerine çevirerek beyne yorumlaması için gönderir.
İşte, güvercinin yapısındaki tüm sistemlerin birbiri ile, mükemmel bir uyum içinde çalışması sayesinde kuş binlerce kilometre uzaklıktaki evinin konumunu şaşmaz bir hesapla tayin edebilir. İnsanların, güvercinin ilk yaratıldığı günden beri sahip olduğu bu sistemin benzerini yapabilmeleri ise çok uzun süren araştırmalar sonucunda mümkün olmuş ve üç eksenli manyetometreler (Manyetik momentleri ve manyetik alanların momentlerini ölçmeye, karşılaştırmaya yarayan aygıt) yapılabilmiştir. Gaganın yapısındaki mükemmel detayı şuursuz atomların bir araya gelerek yapamayacağı ise çok açık bir gerçektir. Kuşkusuz gaganın sahip olduğu kusursuz detay, Yüce Allahın üstün aklının ve yaratma sanatının delillerinden biridir.
Güvercinlerin Gagalarındaki Kristallerin Görevi Nedir?
Bilim adamları güvercinin gagasını farklı ışık ve elektron mikroskopları altında incelemişlerdir. Yaptıkları araştırma sonucunda elde ettikleri bulgular, mükemmel bir detayın varlığını ortaya koymuştur. Peki bilim adamlarını hayrete düşüren bu detaylar nelerdir?
Columba livia isimli posta güvercininin üst gagası 5 mikron (mikron, milimetrenin binde biri) çaplı ve süper mıknatıs özelliğine sahip manyetit (SPM) kristaller içerir.
Bu kristaller (SPM nanokristalleri) yaklaşık olarak 1-2 mikron çaplı demetler şeklinde toplanmışlardır.
Her manyetik SPM demeti, hücrenin yüzeyine açılan lif kutucuklarına gömülüdür ve bu kutucuklar sayesinde manyetik demetler hassas bir şekilde sinir liflerine yapışırlar.
Gaganın içinde, manyetik özellikleri olan demetlere ek olarak, ikinci bir inorganik yapı keşfedilmiştir: Bu, uzun bir sinir lifinin sonlandığı yerde bulunan nano kristal yapıdaki demir-fosfat tabakadır. (500 nm (nanometre) uzunluk ve genişlikte, en fazla 100 nm kalınlıktadır.)
Sinir liflerinin ucunda bulunan bu demir-fosfat tabakaların anatomik özellikleri incelendiğinde, kuşların dünyanın manyetik şiddetinde meydana gelen en küçük değişiklikleri bile hissetmelerini sağladıkları anlaşılmıştır.
Buraya kadar anlatılan ve insanın anlamakta dahi güçlük çektiği detaylar, güvercinin gagasına yerleştirilmiştir. Üstelik bunlar sadece buraya yerleştirilmekle kalmamış aynı zamanda birçok kompleks işlem sayesinde işlev de kazanmışlardır. Bu işlev o kadar hassastır ki sinir uçlarının anatomik özellikleri dünyanın manyetik alanındaki en küçük şiddetteki değişiklikleri dahi ortaya çıkarabilecek niteliktedir.
Güvercinin gagasındaki bu detayların üzerinde derinlemesine düşünülmesi, bunların elbette kendi kendine oluşamayacağını evrimcilerin iddia ettiği gibi kör tesadüflerin böyle mükemmel bir sistem meydana getiremeyeceklerini açıkça ortaya koyar. Aksine bütün detaylar bunun üstün bir aklın eseri olduğunu kanıtlar. Bu eşsiz aklın sahibi ise alemlerin Rabbi olan Yüce Allahtır. Rabbimiz bir Kuran ayetinde bu gerçeği şöyle haber vermiştir:
Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır. (Casiye Suresi, 4)
Güvercin Gagalarındaki İlim Teknolojiyi Nasıl Yönlendirebilir?
Bilim adamları güvercinin gagasındaki muhteşem sistemin benzerinin teknoloji alanındaki kullanımının büyük kolaylıklara yol açacağını belirtmektedirler. Manyetik algılama sisteminin bir benzerinin yapılması durumunda:
Doktorlar ilaçları vücutta sadece hedeflenen noktaya ulaştırabilirler.
Yeni bilgi depolama cihazlarına destek verilebilir.
Uçaklarda ve uzay mekiklerinde bulunan manyetometrelerin boyutları küçültülebilir.
"Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a tevekkül ettim. O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir (dosdoğru yolda olanı korumaktadır.)" (Hud Suresi, 56)
Ancak bunlar şu anda sadece hayal edilebilecek düzeydeki teknolojik imkanlardır. Çünkü bilim adamları manyetik alıcıları keşfetmiş olsalar da, bu son derece hassas alıcıları nasıl üreteceklerini bilememektedirler. Oysaki küçücük bir kuş olan posta güvercini milyonlarca yıldan beri Yüce Allahın eşsiz yaratışı ile bu son derece hassas algılayıcılara doğdukları andan itibaren sahiptir. Frankfurt Üniversitesinden çalışmayı gerçekleştiren uzmanlardan Gerta Fleissner ve çalışma arkadaşları insanın, Yüce Allahın yaratma sanatı karşısındaki acizliğini şöyle ifade etmişlerdir:
Kuşlar bu parçacıkları milyonlarca yıldan beri üretiyor olmasına rağmen, bunların kullanımından fayda elde etmek isteyen bilim adamları için esas problem, bu parçacıkların teknik üretimi olacaktır. (sciencedaily.com/releases/2007/03/070314134737.htm)
Evrimcilerin Tesadüf İddiası Tamamen Çökmüştür
Güvercine üstün bir konumlandırma yeteneği sağlayan manyetik algılama sistemi, bu sistemin birbiri ile tam bir uyum içinde çalışması, küçücük gaga içinde saklı olan mükemmel detaylar hiçbir şuuru olmayan tesadüflerin eseri olamaz. Tesadüflerin evrimcilerin iddia ettiği gibi böylesi muhteşem bir yapıya sahip güvercini meydana getirmesi, bu güvercine mükemmel fizyolojik sistemler eklemesi, manyetitli hücreler yerleştirip kusursuz bir duyu sistemi oluşturması mümkün değildir. İnsanların uzun yıllar boyunca uğraşarak bir benzerini elde edemedikleri bu sistemi, güvercinler sonsuz bilgi ve kudret sahibi Yüce Allahın onlara bahşetmesi ile ilk yaratıldıkları günden beri kullanmaktadırlar. Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah tüm kainatın sahibi olduğunu ve dilemesi ile tüm kainatı bir anda yaratıp, ona kusursuz bir düzen verdiğini bir Kuran ayetinde şöyle bildirmektedir:
Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir. O'na mülkünde ortak yoktur, her şeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir. (Furkan Suresi, 2)
Güvercinlerin Üstün Koku Alma Özellikleri
Değişik güvercin türleri, beyinlerinde farklı büyüklüklerde koku alma bölgeleri ve soğancıklarına sahiptirler. Bununla birlikte laboratuvarda yapılan deneylerde, her kuşun kokulara belirli bir tepki gösterdiği belirlenmiştir. Uzun mesafelerden bırakıldıkları halde kümeslerine dönen güvercinler görme duyularıyla birlikte koku duyularını da kullanırlar. Burun delikleri tıkanarak koku almaları engellenen güvercinlerin yuvalarına dönmekte başarısız oldukları defalarca kanıtlanmıştır. Güvercinlerin yuvalarına yakın çevrelerde ağırlıklı olarak görsel işaretleri, aşina olmadıkları ortamlarda ise daha ziyade rüzgarların taşıdığı kokuları değerlendirdikleri düşünülmektedir.
Bir insan bile daha önce hiç bulunmadığı bir yerden evine ulaşmak için mutlaka başkalarının yardımına ihtiyaç duyarken, bu konuda güvercinleri insanlardan üstün kılan özellik nedir?
Evrim teorisinin iddia ettiği gibi posta güvercinlerinin teknolojik gagalarının kendiliğinden gelişmesi düşünülemez. Darwinin hiçbir bilimsel temele dayanmayan iddialarının asılsız olduğu, doğada hiçbir yeteneğin veözelliğin tesadüfen ve kendiliğinden oluşmayacağı günümüzdeki bilimsel araştırmalar ile artık anlaşılmıştır.
Posta güvercinleri üzerinde yapılan deneylerde, güvercinlerin bölgelerinden ayrılmadan önce muhtemelen bölgenin coğrafi özelliklerine bir defa daha bakmak için evlerinin üzerinde son bir tur attıkları gözlemlenmiştir. Yollarını bulmada o bölgenin özelliklerini tanımanın ne kadar önemli olduğunu denemek için yapılan deneyde, güvercinlerin gözlerine opak lensler takılarak kuşun önünü bir-iki metre dışında görebilmesi engellenmiştir. Ancak kuşlar yine de evlerini bulmuşlardır. Daha sonra Güneş'i hissederek yollarını buldukları öne sürülmüş, ancak hiç Güneş'in olmadığı bir kış gününde de bırakıldıklarında yine evlerine dönebilmişlerdir. Ancak başlarının üzerine Dünya'nın manyetik etkisini yok edebilecek güçte mıknatıslar konulduğunda, kuşlar yollarını kaybetmiştir. Buradan kuşların rehberlerinin Dünya'nın manyetizması olduğu anlaşılmıştır. (David Attenborough, The Trials of Life, s.122)
(makale harun yahya)
Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 74. sayı (Ağustos 2010) 18. sayfada yayınlanmıştır.
Bir güvercinin binlerce kilometrelik uçuş menzili göze alındığında yuvası, minicik bir noktadan farksızdır. Ancak buna rağmen güvercinler yuvalarının yolunu tanımadıkları bir bölgede olsalar bile, her defasında hatasızca bulabilirler.
Bilimsel adı Columba livia olan güvercinler, yüzyıllar boyunca güçlü yön bulma yetenekleri sayesinde insanlara hizmet etmişlerdir. Güvercinlerin, 1150 yılında Bağdatta mesaj iletme amaçlı kullanıldığı, dünyaca ünlü Reuters haber ajansının kurucusu Paul Reuterin 1850de Belçikanın Brüksel kenti ile Almanyanın Aachen kenti arasında, 45 güvercinden oluşan bir filo ile haber ve borsa tahvil fiyatlarını dağıttığı bilinmektedir. İşte bilim adamlarını bu canlıları incelemeye yönelten de bu özel yetenek olmuştur. On yıllar boyunca süren çalışmalar sonucunda güvercinlerin evlerinin yolunu tekrar nasıl bulabildikleri sorusunun cevabı, yakın zamanda yapılan araştırmalar sonucunda bulunmuş ve bu muhteşem canlıların manyetik alanları algılama yeteneğine sahip oldukları anlaşılmıştır. Üstelik güvercinleri her seferinde şaşmaz bir doğrulukla yuvalarına ulaştıran manyetik algılama sisteminin, bu kuşun birkaç cm boyutundaki gagasında saklı bulunduğu keşfedilmiştir.
Güvercin Gagasındaki Manyetik Sistem Nasıl Çalışıyor?
Güvercinin gagası, Almanya Hamburgda bulunan HASYLAB senkrotron (elektronları ışık hızına yakın bir hıza çıkan özel bir parçacık hızlandırıcı) laboratuvarlarında bilim adamları tarafından oldukça ayrıntılı bir biçimde incelenmiş, yapılan araştırmalarda şu sonuçlar elde edilmiştir:
Güvercinlerin üst gagasını kaplayan derinin duyusal sinir hücresine giden ince liflerinde (dendritlerinde) demir içeren maghemit ve manyetit parçacıklara sahip olduğu bulunmuştur.
Dendritler, üç boyutlu ve oldukça kompleks bir yapıya sahiptir. Dünyanın dış manyetik alanına çok duyarlı olan, özel yaratılmış bu alıcılar, manyetik alanda meydana gelen değişikliği üç bileşeni ile ayrı ayrı analiz ederek elde ettiği verilere göre yönlendirme yapar.
Bu şekilde dünyanın manyetik alanıyla etkileşim sağlayan manyetitli hücreler algıladıkları verileri sinirlere iletir, sinirler ise bunları elektrik sinyallerine çevirerek beyne yorumlaması için gönderir.
İşte, güvercinin yapısındaki tüm sistemlerin birbiri ile, mükemmel bir uyum içinde çalışması sayesinde kuş binlerce kilometre uzaklıktaki evinin konumunu şaşmaz bir hesapla tayin edebilir. İnsanların, güvercinin ilk yaratıldığı günden beri sahip olduğu bu sistemin benzerini yapabilmeleri ise çok uzun süren araştırmalar sonucunda mümkün olmuş ve üç eksenli manyetometreler (Manyetik momentleri ve manyetik alanların momentlerini ölçmeye, karşılaştırmaya yarayan aygıt) yapılabilmiştir. Gaganın yapısındaki mükemmel detayı şuursuz atomların bir araya gelerek yapamayacağı ise çok açık bir gerçektir. Kuşkusuz gaganın sahip olduğu kusursuz detay, Yüce Allahın üstün aklının ve yaratma sanatının delillerinden biridir.
Güvercinlerin Gagalarındaki Kristallerin Görevi Nedir?
Bilim adamları güvercinin gagasını farklı ışık ve elektron mikroskopları altında incelemişlerdir. Yaptıkları araştırma sonucunda elde ettikleri bulgular, mükemmel bir detayın varlığını ortaya koymuştur. Peki bilim adamlarını hayrete düşüren bu detaylar nelerdir?
Columba livia isimli posta güvercininin üst gagası 5 mikron (mikron, milimetrenin binde biri) çaplı ve süper mıknatıs özelliğine sahip manyetit (SPM) kristaller içerir.
Bu kristaller (SPM nanokristalleri) yaklaşık olarak 1-2 mikron çaplı demetler şeklinde toplanmışlardır.
Her manyetik SPM demeti, hücrenin yüzeyine açılan lif kutucuklarına gömülüdür ve bu kutucuklar sayesinde manyetik demetler hassas bir şekilde sinir liflerine yapışırlar.
Gaganın içinde, manyetik özellikleri olan demetlere ek olarak, ikinci bir inorganik yapı keşfedilmiştir: Bu, uzun bir sinir lifinin sonlandığı yerde bulunan nano kristal yapıdaki demir-fosfat tabakadır. (500 nm (nanometre) uzunluk ve genişlikte, en fazla 100 nm kalınlıktadır.)
Sinir liflerinin ucunda bulunan bu demir-fosfat tabakaların anatomik özellikleri incelendiğinde, kuşların dünyanın manyetik şiddetinde meydana gelen en küçük değişiklikleri bile hissetmelerini sağladıkları anlaşılmıştır.
Buraya kadar anlatılan ve insanın anlamakta dahi güçlük çektiği detaylar, güvercinin gagasına yerleştirilmiştir. Üstelik bunlar sadece buraya yerleştirilmekle kalmamış aynı zamanda birçok kompleks işlem sayesinde işlev de kazanmışlardır. Bu işlev o kadar hassastır ki sinir uçlarının anatomik özellikleri dünyanın manyetik alanındaki en küçük şiddetteki değişiklikleri dahi ortaya çıkarabilecek niteliktedir.
Güvercinin gagasındaki bu detayların üzerinde derinlemesine düşünülmesi, bunların elbette kendi kendine oluşamayacağını evrimcilerin iddia ettiği gibi kör tesadüflerin böyle mükemmel bir sistem meydana getiremeyeceklerini açıkça ortaya koyar. Aksine bütün detaylar bunun üstün bir aklın eseri olduğunu kanıtlar. Bu eşsiz aklın sahibi ise alemlerin Rabbi olan Yüce Allahtır. Rabbimiz bir Kuran ayetinde bu gerçeği şöyle haber vermiştir:
Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır. (Casiye Suresi, 4)
Güvercin Gagalarındaki İlim Teknolojiyi Nasıl Yönlendirebilir?
Bilim adamları güvercinin gagasındaki muhteşem sistemin benzerinin teknoloji alanındaki kullanımının büyük kolaylıklara yol açacağını belirtmektedirler. Manyetik algılama sisteminin bir benzerinin yapılması durumunda:
Doktorlar ilaçları vücutta sadece hedeflenen noktaya ulaştırabilirler.
Yeni bilgi depolama cihazlarına destek verilebilir.
Uçaklarda ve uzay mekiklerinde bulunan manyetometrelerin boyutları küçültülebilir.
"Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a tevekkül ettim. O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir (dosdoğru yolda olanı korumaktadır.)" (Hud Suresi, 56)
Ancak bunlar şu anda sadece hayal edilebilecek düzeydeki teknolojik imkanlardır. Çünkü bilim adamları manyetik alıcıları keşfetmiş olsalar da, bu son derece hassas alıcıları nasıl üreteceklerini bilememektedirler. Oysaki küçücük bir kuş olan posta güvercini milyonlarca yıldan beri Yüce Allahın eşsiz yaratışı ile bu son derece hassas algılayıcılara doğdukları andan itibaren sahiptir. Frankfurt Üniversitesinden çalışmayı gerçekleştiren uzmanlardan Gerta Fleissner ve çalışma arkadaşları insanın, Yüce Allahın yaratma sanatı karşısındaki acizliğini şöyle ifade etmişlerdir:
Kuşlar bu parçacıkları milyonlarca yıldan beri üretiyor olmasına rağmen, bunların kullanımından fayda elde etmek isteyen bilim adamları için esas problem, bu parçacıkların teknik üretimi olacaktır. (sciencedaily.com/releases/2007/03/070314134737.htm)
Evrimcilerin Tesadüf İddiası Tamamen Çökmüştür
Güvercine üstün bir konumlandırma yeteneği sağlayan manyetik algılama sistemi, bu sistemin birbiri ile tam bir uyum içinde çalışması, küçücük gaga içinde saklı olan mükemmel detaylar hiçbir şuuru olmayan tesadüflerin eseri olamaz. Tesadüflerin evrimcilerin iddia ettiği gibi böylesi muhteşem bir yapıya sahip güvercini meydana getirmesi, bu güvercine mükemmel fizyolojik sistemler eklemesi, manyetitli hücreler yerleştirip kusursuz bir duyu sistemi oluşturması mümkün değildir. İnsanların uzun yıllar boyunca uğraşarak bir benzerini elde edemedikleri bu sistemi, güvercinler sonsuz bilgi ve kudret sahibi Yüce Allahın onlara bahşetmesi ile ilk yaratıldıkları günden beri kullanmaktadırlar. Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah tüm kainatın sahibi olduğunu ve dilemesi ile tüm kainatı bir anda yaratıp, ona kusursuz bir düzen verdiğini bir Kuran ayetinde şöyle bildirmektedir:
Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir. O'na mülkünde ortak yoktur, her şeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir. (Furkan Suresi, 2)
Güvercinlerin Üstün Koku Alma Özellikleri
Değişik güvercin türleri, beyinlerinde farklı büyüklüklerde koku alma bölgeleri ve soğancıklarına sahiptirler. Bununla birlikte laboratuvarda yapılan deneylerde, her kuşun kokulara belirli bir tepki gösterdiği belirlenmiştir. Uzun mesafelerden bırakıldıkları halde kümeslerine dönen güvercinler görme duyularıyla birlikte koku duyularını da kullanırlar. Burun delikleri tıkanarak koku almaları engellenen güvercinlerin yuvalarına dönmekte başarısız oldukları defalarca kanıtlanmıştır. Güvercinlerin yuvalarına yakın çevrelerde ağırlıklı olarak görsel işaretleri, aşina olmadıkları ortamlarda ise daha ziyade rüzgarların taşıdığı kokuları değerlendirdikleri düşünülmektedir.
Bir insan bile daha önce hiç bulunmadığı bir yerden evine ulaşmak için mutlaka başkalarının yardımına ihtiyaç duyarken, bu konuda güvercinleri insanlardan üstün kılan özellik nedir?
Evrim teorisinin iddia ettiği gibi posta güvercinlerinin teknolojik gagalarının kendiliğinden gelişmesi düşünülemez. Darwinin hiçbir bilimsel temele dayanmayan iddialarının asılsız olduğu, doğada hiçbir yeteneğin veözelliğin tesadüfen ve kendiliğinden oluşmayacağı günümüzdeki bilimsel araştırmalar ile artık anlaşılmıştır.
Posta güvercinleri üzerinde yapılan deneylerde, güvercinlerin bölgelerinden ayrılmadan önce muhtemelen bölgenin coğrafi özelliklerine bir defa daha bakmak için evlerinin üzerinde son bir tur attıkları gözlemlenmiştir. Yollarını bulmada o bölgenin özelliklerini tanımanın ne kadar önemli olduğunu denemek için yapılan deneyde, güvercinlerin gözlerine opak lensler takılarak kuşun önünü bir-iki metre dışında görebilmesi engellenmiştir. Ancak kuşlar yine de evlerini bulmuşlardır. Daha sonra Güneş'i hissederek yollarını buldukları öne sürülmüş, ancak hiç Güneş'in olmadığı bir kış gününde de bırakıldıklarında yine evlerine dönebilmişlerdir. Ancak başlarının üzerine Dünya'nın manyetik etkisini yok edebilecek güçte mıknatıslar konulduğunda, kuşlar yollarını kaybetmiştir. Buradan kuşların rehberlerinin Dünya'nın manyetizması olduğu anlaşılmıştır. (David Attenborough, The Trials of Life, s.122)
(makale harun yahya)
Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 74. sayı (Ağustos 2010) 18. sayfada yayınlanmıştır.