Karada bulunan yerleşim merkezleri
arasında ulaşımı sağlayan bağlantılar.
Târihi
Târihin ilk zamanlarından beri izlerin kullanılmaları sonucunda yollar ortaya çıkmıştır. Ancak yaklaşık
son 100 yıldır, kıymeti artmıştır. 1830 yıllarında, karayolları, demiryolları hesabına değer kaybetmeğe
başlamıştı. Ancak 1930lardan îtibâren kara nakil vâsıtalarının gelişmesiyle, karayolları tekrar
demiryollarının önüne geçti. Hattâ demiryollarının tamâmen terk edileceği fikri ortaya atıldı. Ancak
1970lerin sonlarında ortaya çıkan petrol krizi ve dolayısıyla enerji problemi, demiryollarının önemini
korumakta olduğunu göstermiştir. Günümüzde karayolları en yaygın ulaşım sistemini meydana
getirmektedir.
Eski yollar: En eski uzun mesâfe yolu 2700 kmyi bulan Akdenizi, Anadolu ve Güneybatı Asya
üzerinden Basra Körfezine bağlayan Kraliyet Yolu olarak bilinmektedir. Bu isim Perslerin
mezopotamyayı işgal etmesinden sonra M.Ö. 6. asırda verilmiştir. Ne zaman ortaya çıktığı
bilinmemektedir. Yalnız, M.Ö. 323te İzmir ve Efesi Gordium ve Ninova (şimdiki Musul) üzerinden
Basra Körfezini Susaya bağlayan önemli bir yolun mevcut olduğu bilinmektedir. Bu yol, Babilliler,
Asurlular, Eski Mısırlılar, Hititliler, Fenikeliler, Lidyalılar, Frigyalılar, Persler, Eski Yunanlılar ve
Romalılar tarafından kullanılmıştır.
Yunanlı târihçi Herodot, M.Ö. 5. yüzyılda, Mısırda, 10 yılda, Büyük Piramitin yapımı için 100.000 kişi
tarafından inşâ edilen bir yoldan söz etmektedir. Blok taşlarından inşa edilen bu yol boyunca heykeller
ve mâbetlerin bulunduğu rivâyet edilmektedir. M.Ö. 63-M.S. 24 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen
eski Yunanlı coğrafyacı Strabo, Babilden Ninovaya giden, aralarına asfalt bir harç konulan tuğlalarla
kaplı bir yoldan bahsetmektedir.
Avrupadaki ilk uzun yollar ise M.Ö. 2000 yılına uzanmaktadır. Amber Yolu olarak bilinen bu yol, amber
naklinde kullanılmaktaydı ve Baltık Denizinden başlayıp, Danimarka, Almanya ve Alpler üzerinden
İtalyaya ulaşmaktaydı. Gerçekte, İspanyadan başlayıp Cenova üzerinden Tahrana yakın geçen bir
yolla Himalaya Dağlarının üzerinden Çindeki Şangkaya ulaşmak mümkündü. 13.000 kilometreyi
bulan bu yol, uzun yollar beyaz ırkla sarı ırkın mal ve kültür değiştirmesine sebeb olmuştur. İpek,
baharat, mücevherat, doğudan altın karşılığında satın alınıp Avrupaya getirilmekteydi. Çin ile Akdeniz
arasındaki kısım, İpek Yolu olarak da bilinmekteydi. Çinde ise Kraliyet Yolu ismini alan bu yolda
emniyetin sağlanmasına dikkat edilirdi. Çinde yol inşaatı M.Ö. 2000 yılına kadar iner. M.Ö. 1750de
3000 kilometreyi aşan karayolu mevcuttu. Bu yolların önemli bir kısmı iptidâî idi ve yük, insan veya
hayvan sırtında taşınırdı. Güney Amerikadaki İnkalar da yol inşaasında ileri olan bir topluluktu. Güney
Amerikanın her iki kıyısında uzanan yolları mevcuttu. Ayrıca önemli şehirlerini bağlayan yollar da inşâ
etmişlerdi.
Roma Yolları: Romalılar, yolları ile ün yapmışlardır. Muvaffakiyetleri üç sebebe dayanmaktadır.
Birincisi, idâreyi elde tutmak için haberleşmenin önemini anlamışlar ve bu sebepten yol yapımına
kaynak ayırmışlardı. İkincisi, kendilerinden önceki yol yapım tekniklerini incelemiş ve onlardan istifâde
etmişlerdir. Yol kaplama maddesinin önemini anlamış ve yol güzergâhı tesbitinde kullanılan âletler
geliştirmişlerdir. Üçüncü sebep, ellerinde harpten kalma çalıştırılabilecek binlerce esirin bulunmasıydı.
Ayrıca, harp olmadığı zaman askerlerini yol inşâatında işçileri denetleyici olarak kullanmaktaydılar.
Hiçbir modern zamanda bu kadar çok insan yol inşâatı ile meşgul olmamıştır. En önemli Roma yolu,
Alp Yolu olup, dört tabakalı dolgu şeklinde inşâ edilmiştir. Büyük Roma Yolları M.Ö. 4. asır ile M.S.
400 yılları arasında inşâ edilmiş olup, 80.000 km civârındaydı. Bu yollar, İtalya, Fransa, İspanya,
İngiltere, Anadolu ve Kuzey Afrikaya uzanmaktaydı.
Ortaçağ yolları: Roma İmparatorluğunun çöküşü ile yolları da bakımsız duruma gelmiştir. Ortaçağda
Avrupa, bu yönden de karanlık bir döneme girmiş ve yollarda hiç bir bakımdan emniyet kalmamıştır.
Tekerlekli vasıtalar kaybolmuştur. Ancak 16. yüz yılda nüfus artması ile yollar canlanmağa yüz
tutmuştur. Ticâretin artmasıyla paralı yollar gelişmiştir. On altı ve on sekizinci yüzyılda kabul edilen yol
kânunlarıyla her vatandaşın yol inşâsında çalışma mecburiyeti getirilmiştir.
Makina çağı yolları: 1830-1840 yılları arasında demiryollarının ortaya çıkmasıyla karayollarının önemi
azalmaya yüz tutmuştu. Sebebi, demiryollarının uzun mesâfelere insan ve yük naklinde ideal vâsıta
olarak görülmesiydi. Ancak 19. yüzyılın sonuna doğru nüfûsun artmasıyla ekonomik şartlar, yerel
yolların gelişmesine yol açtı. Yavaş yavaş motorlu vâsıtalar görülmeye başladı. Bu tür vâsıtaların
artması yolların gelişimini zorladı. Otomobilde ve yol yapım vâsıtalarındaki gelişmelerin sonucu
1920den îtibâren yol yapımı târihte görülmemiş bir hızla artmaya başladı.
Modern Karayolu
Birinci Dünyâ Savaşından sonra bütün ülkeler yol yapımına önem verdi. Motorlu araçların gelişmesiyle
düz yolların inşâasına ekonomik bir lüzum hasıl oldu. Yeni yolların yapımında karayolları
demiryollarına tercih edildi. İkinci Dünyâ Savaşında askerî ihtiyaçlar karayolu yapımını zorladı.
Yolların yapım masrafları, devletlerin bütçelerinden ayrılan paraların yanında, vasıtalardan alınan ve
yakıta konan vergilerle karşılanırdı.
arasında ulaşımı sağlayan bağlantılar.
Târihi
Târihin ilk zamanlarından beri izlerin kullanılmaları sonucunda yollar ortaya çıkmıştır. Ancak yaklaşık
son 100 yıldır, kıymeti artmıştır. 1830 yıllarında, karayolları, demiryolları hesabına değer kaybetmeğe
başlamıştı. Ancak 1930lardan îtibâren kara nakil vâsıtalarının gelişmesiyle, karayolları tekrar
demiryollarının önüne geçti. Hattâ demiryollarının tamâmen terk edileceği fikri ortaya atıldı. Ancak
1970lerin sonlarında ortaya çıkan petrol krizi ve dolayısıyla enerji problemi, demiryollarının önemini
korumakta olduğunu göstermiştir. Günümüzde karayolları en yaygın ulaşım sistemini meydana
getirmektedir.
Eski yollar: En eski uzun mesâfe yolu 2700 kmyi bulan Akdenizi, Anadolu ve Güneybatı Asya
üzerinden Basra Körfezine bağlayan Kraliyet Yolu olarak bilinmektedir. Bu isim Perslerin
mezopotamyayı işgal etmesinden sonra M.Ö. 6. asırda verilmiştir. Ne zaman ortaya çıktığı
bilinmemektedir. Yalnız, M.Ö. 323te İzmir ve Efesi Gordium ve Ninova (şimdiki Musul) üzerinden
Basra Körfezini Susaya bağlayan önemli bir yolun mevcut olduğu bilinmektedir. Bu yol, Babilliler,
Asurlular, Eski Mısırlılar, Hititliler, Fenikeliler, Lidyalılar, Frigyalılar, Persler, Eski Yunanlılar ve
Romalılar tarafından kullanılmıştır.
Yunanlı târihçi Herodot, M.Ö. 5. yüzyılda, Mısırda, 10 yılda, Büyük Piramitin yapımı için 100.000 kişi
tarafından inşâ edilen bir yoldan söz etmektedir. Blok taşlarından inşa edilen bu yol boyunca heykeller
ve mâbetlerin bulunduğu rivâyet edilmektedir. M.Ö. 63-M.S. 24 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen
eski Yunanlı coğrafyacı Strabo, Babilden Ninovaya giden, aralarına asfalt bir harç konulan tuğlalarla
kaplı bir yoldan bahsetmektedir.
Avrupadaki ilk uzun yollar ise M.Ö. 2000 yılına uzanmaktadır. Amber Yolu olarak bilinen bu yol, amber
naklinde kullanılmaktaydı ve Baltık Denizinden başlayıp, Danimarka, Almanya ve Alpler üzerinden
İtalyaya ulaşmaktaydı. Gerçekte, İspanyadan başlayıp Cenova üzerinden Tahrana yakın geçen bir
yolla Himalaya Dağlarının üzerinden Çindeki Şangkaya ulaşmak mümkündü. 13.000 kilometreyi
bulan bu yol, uzun yollar beyaz ırkla sarı ırkın mal ve kültür değiştirmesine sebeb olmuştur. İpek,
baharat, mücevherat, doğudan altın karşılığında satın alınıp Avrupaya getirilmekteydi. Çin ile Akdeniz
arasındaki kısım, İpek Yolu olarak da bilinmekteydi. Çinde ise Kraliyet Yolu ismini alan bu yolda
emniyetin sağlanmasına dikkat edilirdi. Çinde yol inşaatı M.Ö. 2000 yılına kadar iner. M.Ö. 1750de
3000 kilometreyi aşan karayolu mevcuttu. Bu yolların önemli bir kısmı iptidâî idi ve yük, insan veya
hayvan sırtında taşınırdı. Güney Amerikadaki İnkalar da yol inşaasında ileri olan bir topluluktu. Güney
Amerikanın her iki kıyısında uzanan yolları mevcuttu. Ayrıca önemli şehirlerini bağlayan yollar da inşâ
etmişlerdi.
Roma Yolları: Romalılar, yolları ile ün yapmışlardır. Muvaffakiyetleri üç sebebe dayanmaktadır.
Birincisi, idâreyi elde tutmak için haberleşmenin önemini anlamışlar ve bu sebepten yol yapımına
kaynak ayırmışlardı. İkincisi, kendilerinden önceki yol yapım tekniklerini incelemiş ve onlardan istifâde
etmişlerdir. Yol kaplama maddesinin önemini anlamış ve yol güzergâhı tesbitinde kullanılan âletler
geliştirmişlerdir. Üçüncü sebep, ellerinde harpten kalma çalıştırılabilecek binlerce esirin bulunmasıydı.
Ayrıca, harp olmadığı zaman askerlerini yol inşâatında işçileri denetleyici olarak kullanmaktaydılar.
Hiçbir modern zamanda bu kadar çok insan yol inşâatı ile meşgul olmamıştır. En önemli Roma yolu,
Alp Yolu olup, dört tabakalı dolgu şeklinde inşâ edilmiştir. Büyük Roma Yolları M.Ö. 4. asır ile M.S.
400 yılları arasında inşâ edilmiş olup, 80.000 km civârındaydı. Bu yollar, İtalya, Fransa, İspanya,
İngiltere, Anadolu ve Kuzey Afrikaya uzanmaktaydı.
Ortaçağ yolları: Roma İmparatorluğunun çöküşü ile yolları da bakımsız duruma gelmiştir. Ortaçağda
Avrupa, bu yönden de karanlık bir döneme girmiş ve yollarda hiç bir bakımdan emniyet kalmamıştır.
Tekerlekli vasıtalar kaybolmuştur. Ancak 16. yüz yılda nüfus artması ile yollar canlanmağa yüz
tutmuştur. Ticâretin artmasıyla paralı yollar gelişmiştir. On altı ve on sekizinci yüzyılda kabul edilen yol
kânunlarıyla her vatandaşın yol inşâsında çalışma mecburiyeti getirilmiştir.
Makina çağı yolları: 1830-1840 yılları arasında demiryollarının ortaya çıkmasıyla karayollarının önemi
azalmaya yüz tutmuştu. Sebebi, demiryollarının uzun mesâfelere insan ve yük naklinde ideal vâsıta
olarak görülmesiydi. Ancak 19. yüzyılın sonuna doğru nüfûsun artmasıyla ekonomik şartlar, yerel
yolların gelişmesine yol açtı. Yavaş yavaş motorlu vâsıtalar görülmeye başladı. Bu tür vâsıtaların
artması yolların gelişimini zorladı. Otomobilde ve yol yapım vâsıtalarındaki gelişmelerin sonucu
1920den îtibâren yol yapımı târihte görülmemiş bir hızla artmaya başladı.
Modern Karayolu
Birinci Dünyâ Savaşından sonra bütün ülkeler yol yapımına önem verdi. Motorlu araçların gelişmesiyle
düz yolların inşâasına ekonomik bir lüzum hasıl oldu. Yeni yolların yapımında karayolları
demiryollarına tercih edildi. İkinci Dünyâ Savaşında askerî ihtiyaçlar karayolu yapımını zorladı.
Yolların yapım masrafları, devletlerin bütçelerinden ayrılan paraların yanında, vasıtalardan alınan ve
yakıta konan vergilerle karşılanırdı.