ParadokS
Kayıtlı Üye
Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) Türkiye birincisi Hasan Sabri Melihcan Erol, başarısının sırrını "Size defalarca ders anlatsalar da sizin özümsemeniz gerekiyor konuyu. Özümseyi sağlamanın tek yolu da kendi başınıza geçirdiğiniz zamanı nasıl değerlendirdiğinizden geçiyor" ifadesiyle anlattı.
Bu sabah sınav sonuçlarının açıklanmasıyla YGS-1 ve YGS-2'de Türkiye birincisi olduğunu öğrenen lise son öğrencisi Erol, matematik ve fen testlerinde tüm soruları doğru cevaplayarak 500 tam puan aldı. Erol, Türkçe testinde 2, Sosyal Bilimler testinde ise 3 yanlış yaptı.
Melihcan Erol, sınavdan çıktıktan sonra netlerini hesapladığını, Türkiye'de ilk 100'e girmeyi beklerken, sonuçların açıklanmasıyla birinci olduğunu öğrendiğini ve çok şaşırdığını söyledi.
Sınava hazırlanma sürecini "ters piramit" inşa etmeye benzeten Erol, "Bu en büyük taşın son sene konduğu bir süreç. En küçük taştan başlayarak en son, en büyük darbeyi vurmak gibi." dedi.
Sınava hazırlanırken, haftada 50-60 saatini okulda geçirdiğini belirten Erol, evde geçirdiği zaman diliminde de çoğunlukla ders çalıştığını, ders çalışmayı da bir külfet olarak görmediğini aktardı.
Dersleri hayatın içine yaymak, olay ve konulara bakış açısını değiştirmek gerektiğini ifade eden Erol, "Size defalarca ders anlatsalar da sizin özümsemeniz gerekiyor konuyu. Özümseyi sağlamanın tek yolu da kendi başınıza geçirdiğiniz zamanı nasıl değerlendirdiğinizden geçiyor." diye konuştu.
Erol, lise döneminde boş zamanlarında bilgisayar programı yazdığını, bilgisayar oyunları tasarladığını ve böylece hayata matematik ve fizik gözüyle bakmaya başladığını kaydetti.
Bu dönemde dersleri ders olarak görmemeye başladığını dile getiren Erol, şöyle konuştu:
"Fizik Olimpiyat Takımı, Bilgisayar Olimpiyat Takımı gibi takımlardaydım. Bu şekilde müfredatla sınırlandırılan kısmın biraz daha ötesine geçme şansı buluyorsunuz. Sonra her şey arasında uyum çıkıyor. Bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz, yeni şeyler ortaya çıkıyor. Biz kendimizi bilgisayara adamıştık. Bir oyun yazmıştık. Oyun yaptığımız zaman fiziğin en temel problemleriyle karşılaştım ve burada işime yarayacak tek şey matematik ve fizikti. İlkokuldan beri içimde olan oyun yapma isteği fizik ve matematiğe merak salmamı sağladı. İster istemez bütün boş vakitlerimde bunları düşünür oldum. Bir yerden sonra artık araba tekerleğine bakıyorsunuz 'en hızlı nokta hangisidir?' gibi kendinizce problemler kurup onları çözmeye çalışıyorsunuz."
"Günde 480 soru çözdüm..."
Adaylara tavsiyede bulunan Erol, öncelikle konuları kapatmaya çalışmakta, sonrasında test çözmekte fayda olduğunu dile getirdi.
Erol, özellikle son iki haftada günde 480 soru çözdüğünü bildirirken, sürekli test çözmenin ise nerelerde hata yaptığının farkına varmasını sağladığını anlattı.
Motivasyonunun düştüğü zamanlarda öğretmenlerince desteklendiğini ifade eden Erol, Elektrik Elektronik Mühendisliği ve Fizik Bölümü okumak istediğini, YGS'de ne yaptığını unutarak LYS'ye hazırlanmaya başlayacağını söyledi.
"Çok sıkarsanız kırılır..."
Melihcan'ın annesi İngilizce Öğretmeni Nilüfer Erol da sınava hazırlık sürecinin çok stresli olduğunu, bu dönemde onu uzaktan gözlemleyerek serbest bırakmayı tercih ettiklerini belirtti.
Ailelerin sınava hazırlanan çocuklar üzerinde fazla baskı kurmaması, anlayış göstermesi gerektiğini ifade eden Erol "Ben çocuk yetiştirmeyi, yumurtaya benzetiyorum elinizde bir yumurta var. Çok sıkarsanız kırılır. Çok serbest bırakırsanız da düşer kırılır" diyerek disiplin konusunda denge oluşturmak gerektiğinin altını çizdi.
Nilüfer Erol, Melihcan'ın ilkokul birinci sınıfta okulu hiç sevmediğini, ikinci sınıfta karşısına çıkan bir öğretmeni sayesinde okulu ve okumayı sevdiğini anlatarak, çocukların eğitiminde öğretmenlerin yaklaşımının önemine vurgu yaptı.
Melihcan'ın ablası, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencisi Meryem Betül Erol da kardeşinin birinciliğinden gurur duyduğunu, hazırlık sürecinde ona manevi olarak yardımcı olmaya çalıştığını belirtti.
Bu sabah sınav sonuçlarının açıklanmasıyla YGS-1 ve YGS-2'de Türkiye birincisi olduğunu öğrenen lise son öğrencisi Erol, matematik ve fen testlerinde tüm soruları doğru cevaplayarak 500 tam puan aldı. Erol, Türkçe testinde 2, Sosyal Bilimler testinde ise 3 yanlış yaptı.
Melihcan Erol, sınavdan çıktıktan sonra netlerini hesapladığını, Türkiye'de ilk 100'e girmeyi beklerken, sonuçların açıklanmasıyla birinci olduğunu öğrendiğini ve çok şaşırdığını söyledi.
Sınava hazırlanma sürecini "ters piramit" inşa etmeye benzeten Erol, "Bu en büyük taşın son sene konduğu bir süreç. En küçük taştan başlayarak en son, en büyük darbeyi vurmak gibi." dedi.
Sınava hazırlanırken, haftada 50-60 saatini okulda geçirdiğini belirten Erol, evde geçirdiği zaman diliminde de çoğunlukla ders çalıştığını, ders çalışmayı da bir külfet olarak görmediğini aktardı.
Dersleri hayatın içine yaymak, olay ve konulara bakış açısını değiştirmek gerektiğini ifade eden Erol, "Size defalarca ders anlatsalar da sizin özümsemeniz gerekiyor konuyu. Özümseyi sağlamanın tek yolu da kendi başınıza geçirdiğiniz zamanı nasıl değerlendirdiğinizden geçiyor." diye konuştu.
Erol, lise döneminde boş zamanlarında bilgisayar programı yazdığını, bilgisayar oyunları tasarladığını ve böylece hayata matematik ve fizik gözüyle bakmaya başladığını kaydetti.
Bu dönemde dersleri ders olarak görmemeye başladığını dile getiren Erol, şöyle konuştu:
"Fizik Olimpiyat Takımı, Bilgisayar Olimpiyat Takımı gibi takımlardaydım. Bu şekilde müfredatla sınırlandırılan kısmın biraz daha ötesine geçme şansı buluyorsunuz. Sonra her şey arasında uyum çıkıyor. Bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz, yeni şeyler ortaya çıkıyor. Biz kendimizi bilgisayara adamıştık. Bir oyun yazmıştık. Oyun yaptığımız zaman fiziğin en temel problemleriyle karşılaştım ve burada işime yarayacak tek şey matematik ve fizikti. İlkokuldan beri içimde olan oyun yapma isteği fizik ve matematiğe merak salmamı sağladı. İster istemez bütün boş vakitlerimde bunları düşünür oldum. Bir yerden sonra artık araba tekerleğine bakıyorsunuz 'en hızlı nokta hangisidir?' gibi kendinizce problemler kurup onları çözmeye çalışıyorsunuz."
"Günde 480 soru çözdüm..."
Adaylara tavsiyede bulunan Erol, öncelikle konuları kapatmaya çalışmakta, sonrasında test çözmekte fayda olduğunu dile getirdi.
Erol, özellikle son iki haftada günde 480 soru çözdüğünü bildirirken, sürekli test çözmenin ise nerelerde hata yaptığının farkına varmasını sağladığını anlattı.
Motivasyonunun düştüğü zamanlarda öğretmenlerince desteklendiğini ifade eden Erol, Elektrik Elektronik Mühendisliği ve Fizik Bölümü okumak istediğini, YGS'de ne yaptığını unutarak LYS'ye hazırlanmaya başlayacağını söyledi.
"Çok sıkarsanız kırılır..."
Melihcan'ın annesi İngilizce Öğretmeni Nilüfer Erol da sınava hazırlık sürecinin çok stresli olduğunu, bu dönemde onu uzaktan gözlemleyerek serbest bırakmayı tercih ettiklerini belirtti.
Ailelerin sınava hazırlanan çocuklar üzerinde fazla baskı kurmaması, anlayış göstermesi gerektiğini ifade eden Erol "Ben çocuk yetiştirmeyi, yumurtaya benzetiyorum elinizde bir yumurta var. Çok sıkarsanız kırılır. Çok serbest bırakırsanız da düşer kırılır" diyerek disiplin konusunda denge oluşturmak gerektiğinin altını çizdi.
Nilüfer Erol, Melihcan'ın ilkokul birinci sınıfta okulu hiç sevmediğini, ikinci sınıfta karşısına çıkan bir öğretmeni sayesinde okulu ve okumayı sevdiğini anlatarak, çocukların eğitiminde öğretmenlerin yaklaşımının önemine vurgu yaptı.
Melihcan'ın ablası, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencisi Meryem Betül Erol da kardeşinin birinciliğinden gurur duyduğunu, hazırlık sürecinde ona manevi olarak yardımcı olmaya çalıştığını belirtti.