Yeterince Okuyor muyuz?

meridyen2

Kayıtlı Üye
: Yeterince Okuyor muyuz?

Okumak, doğduğu andan itibaren birçok eğitim süreci geçiren insan için en kolay ve en etkili öğrenme yoludur. Sahip oldukları bilgilerin %80'ini bu yolu kullanarak edinen gelişmiş ülke toplumları, günümüzde daha fazla okuma alışkanlığına sahip olmanın sağladığı avantajları her alanda yaşamaktadırlar. Geri kalmış toplumların karşılaştıkları sorunların bir çoğunun kaynağında ise eğitimsizlik yer almaktadır. Bu toplumlarda kişiler, okuyarak geçirebilecekleri zamanları çoğunlukla yararsız uğraşılarla geçirmektedirler. Oysa okuma alışkanlığı öncelikle kişinin kendisi için mutlaka edinmesi gereken bir alışkanlıktır.

Kaliforniya'daki bir ilkokulda öğretmenlik yapan Jerry Greif, bundan tam 18 yıl önce,televizyonu kapatma fikrinin temellerini atacak bir eylemde bulundu. Onu, bu harekete iten en önemli sebep, televizyonun, öğrencilerinin hayatında kitap okumayla yer değiştirmiş olmasıydı. Televizyon seyretme oranı arttıkça, çocukların kitap okuma ve ondan zevk alma oranlarında ciddi düşüşler gözlemleyen Jerry Greif, "Çok Okuma, Az Televizyon" projesini geliştirdi. Bu proje dahilinde eski bir televizyon okula getirildi ve her bir kitabı bitiren öğrenci, televizyona bir etiket yapıştırdı. Amaç, altı haftada bütün televizyonu etiketlerle kapatmaktı. Proje başarıyla gerçekleşti ve Greif'in öğrencileri televizyonu etiketlerle kapladılar. Bu proje sırasında Jerry Greif'in bazı öğrencileri, iki hafta boyunca okudukları kitap sayısının, bütün hayatları boyunca okudukları kitap sayısından fazla olduğunu belirttiler. Daha sonra bu faaliyet ülke çapında yayılmaya başladı.

ABD Ulusal Eğitim Gelişimini Değerlendirme Dairesinin (National Assessment of Educational Progress - NAEP) 1986 yılı araştırmalarına göre, çeşitli yaş gruplarına ayrılmış öğrencilerin okuma kabiliyetlerinin gelişiminde sürekli bir düşüş olduğu gözlemlendi. Düzenli kitap okuma alışkanlığı olan kişilerde bile bu düşüş gözlenirken, televizyonun hakim olduğu hayatlarda bu durum daha da kötü sonuçlar ortaya çıkarttı. NAEP'in 1980-1984 yılları arasında yaptığı araştırmalarda, günde ortalama 5-6 saat televizyon izleyen çocukların okuma yeteneğinin, günde 2 saat televizyon seyreden çocukların okuma yeteneğinden çok daha düşük olduğu ortaya çıktı. Seyretme miktarının başarıyı etkilediğini vurgulayan araştırmacılar, en olumsuz etkiye, televizyonun neden olduğunu belirtiyorlar.

Yine ABD Ulusal Eğitim Gelişimini Değerlendirme Dairesinin yaptığı eğitim istatistiklerine göre, son yıllarda öğrencilerin okuma ve yazmadaki başarı oranlarının düştüğü belirtiliyor. 1998 raporlarına göre, dördüncü ve sekizinci sınıfların % 16'sı, on ikinci sınıfların % 22'si temel yazma becerilerini öğrenememişler. Yine aynı rapora göre, dördüncü, sekizinci ve on ikinci sınıfların ancak % 40'ı yeterli okuma seviyesine ulaşabilmişler. Dördüncü sınıfların % 7'si, sekizinci sınıfların % 3'ü ve on ikinci sınıfların % 6'sı ancak okumada ileri seviyeye gelebilmişlerdir.

Okumanın Faydalarından Örnekler...

Yazma Yeteneği

Wall Street gazetesi köşe yazarlarından Marie Winn, televizyonun sadece çocukların okuma yeteneklerini değil, aynı zamanda yazma yeteneklerini de etkilediğini ileri sürüyor: "Doğru okuma kabiliyeti olmayan çocukların asla yazmayı öğrenmeyeceğini, şüphesiz bütün eğitimciler bilir. Yazı, kitapla yapılmış bir konuşmadır ve sadece kitapla konuşmayı, okuyarak öğrenebilirsiniz."

Kelime Haznesi ve Düşünme Kabiliyeti

Okuyan kişiler çok okumanın beraberinde getirdiği zengin kelime dağarcığına sahip oldukları için, hikmetli ve etkileyici konuşarak hitap ettikleri kişilerde etki de uyandırırlar. Bu etki ise insanlarla ilişkileri güçlendirir, kişiye daha sosyal bir karakter kazandırır. Dahası, geniş kelime dağarcığı, insanın daha fazla kavramla düşünebilmesini de sağlar. Yani düşünce kapasitesini ve kültür düzeyini artırır.

Boş zamanlarını, çoğu zaman hiçbir yararlı bilgi aktarmayan televizyon karşısında geçirmek yerine kitap okuyarak değerlendiren bu kişiler, edindikleri bilgi ve kültür sonucunda aynı zamanda toplum içinde etkin bir kişiliğe sahip olurlar. Tüm bu özellikler, kişilerin öncelikle kendileri için okumaları gerektiğinin çok önemli bir göstergesidir. Okuyarak kendini geliştiren kişiler ise elbette çevrelerinde gelişen olaylara da hakim olacak ve toplum içinde eğitim seviyesinde zamanla bir ilerleme sağlanacaktır.

Göz Kaslarında Gelişme

Göz kasları, günlük kullanımla güçlenir ve gelişir. Okuma, karışık göz hareketi kullanımını gerektirir. Halbuki televizyon seyretme, gözü tek bir noktada tutarak, bu kasları etkiler. Çok televizyon seyretmeye alışmış çocukların kitap okumanın gözlerini yorduklarını söylemeleri, göz kaslarının televizyon sebebiyle gelişememesinden kaynaklanmaktadır.

Televizyon Tembelliğine Dikkat

Evlerin baş köşesinde oturan ve pek çok insanın hayatını doğrudan doğruya yönlendirmeye devam eden televizyon, çocuklar başta olmak üzere, birçok kişinin okuma ve anlama kabiliyetini de ele geçiriyor. Uzmanlar bu yüzyılda, geçen yüzyıla oranla daha az kitap okunduğunu belirtiyorlar. Özellikle son 30 sene içinde kitap okuma oranlarında ciddi düşüşler olduğunu belirten uzmanlar, televizyon ve diğer görsel medya araçlarının hızla yayılmasını buna sebep olarak gösteriyorlar. Çünkü, televizyon seyreden insanlar, dünyadaki savaşlardan bilimsel araştırmalara kadar her konuda bilgilendiklerini düşünerek daha fazla performans isteyen kitap okuma faaliyetine yönelmiyorlar.

Winn, televizyonun, çocuğun kelimeleri tanımasına, anlamlarını çözmesine, hecelemesine, kelime haznesinin ve düşünme kabiliyetinin gelişmesine engel olacağını belirtiyor. Kitap okuyan bir çocuğun, okuduklarını kafasının içinde resimlendirdiğini ve bunu yaparken hayalgücünü kullandığını belirten Winn şunları vurguluyor: "Televizyon görüntüleri, sembollerin ifade ettiği anlamları çözmeyi bize bırakmıyor. Televizyon seyretme sırasında, zihin sembolleri deşifre edemez ve yararlanılabilir hale getiremez."

Televizyonun, okuma alışkanlığında meydana getirdiği olumsuz etkilerden biri de konsantrasyonu azaltması. Televizyon görüntülerindeki aşırı hız ve hareketliliğin yanı sıra, programların sık sık reklamlarla kesilmesi, dikkat sürekliliğinin kaybolmasına, yoğunlaşma kapasitesinin bozulmasına neden oluyor. Gallup'un 1992-1999 yılları arasında yaptığı ankette, katılımcıların çoğunluğu, televizyonu kapattıktan sonra rahatlama hissi duyduklarını, fakat pasiflik ve konsantrasyon düşüklüğünün sürdüğünü belirtiyorlar. Televizyonun enerjilerini emdiğini ve kendilerini tükenmiş bir hale getirdiğini belirten katılımcılar, normal zamana oranla, televizyon seyrettikten sonra konsantrasyon güçlüğü çektiklerini belirtiyorlar. Tam tersi olarak, kitap okuduktan sonra bu tür zorlukların nadiren görüldüğü belirtiliyor.

Kitap okuma, insana, uzun süre konu değiştirmeden dikkatini toplama eğitimi kazandırırken, televizyon insanı bunun tam tersine alıştırıyor. Televizyon seyrederken, beyin faaliyetleri, uyanık bilincin belirtisi olan beta dalgalarını, düşük bilincin belirtisi olan alfa dalgalarına çeviriyor. Gözler açıkken normal olarak meydana gelmeyen belirli elektronik dürtüler, televizyon seyrederken meydana geliyor. Bu dürtüler gözü bir noktada uzun süre odaklıyor. Bu yan etkiler, özellikle yeni okumayı öğrenen çocuklarda zararlı oluyor. Çünkü bu zararlı etkiler, okumanın gerektirdiği özelliklerin tam tersini geliştiriyor. Böylece, uzun süreli televizyon seyretme, kitap okumayı zorlaştırıyor.

Türkiye'de Durum

Okuma ve düşünce becerisinin yerleşmediği toplumlarda, televizyon çok daha fazla etkileme gücüne sahip oluyor. Özellikle gösteri çağının öncülüğünü yapan televizyon sayesinde, halk sadece gösterilenle yetinmeyi tercih edip, kitap okumadan iyice uzaklaşıyor. 21'inci yüzyıla girerken Türkiye, kitap okuma oranında çoğu Afrika ülkesinin gerisinde kalmış durumda. Japonya'da toplumun % 14'ü, Amerika'da % 12'si, İngiltere ve Fransa'da % 11'i düzenli kitap okurken, Türkiye'de durum % 0,01 yani, on binde bir.

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yavuz Akpınar'ın yaptığı araştırmalara göre, öğrenciler arasında kitap ve gazete okuma alışkanlığının azaldığı görüldü. Öğrencilerin % 6'sının bir yıl içinde hiç kitap okumadığı belirlendi. Bir yıl içinde 5 kitaptan fazla okuyanların oranı ise sadece % 31. Öğrencilerin % 59'u son bir yıl içinde Türkiye'de popüler olan hiçbir kitabı bilmiyor. Öğrenciler arasındaki gazete okuma oranları da oldukça düşük. Öğrencilerin % 3'ünün evine hiç gazete alınmamakta, % 2'si ise gazetenin hiçbir bölümünü okumuyor. Spor ve magazin sayfaları % 32, haber ve ekonomi sayfaları % 11, sanat sayfaları % 14, gazete ekleri ise % 24 oranında okunuyor.

Her ne kadar televizyonun görsel olması ve bütün duyularımıza hitap etmesi onu çekici hale getirse de bütün bildiklerimizin % 80'ini okuduklarımızla kazanıyoruz.
Televizyon ilgi çekici yönleri olmasına rağmen, öğrenme açısından, kitap okumayla karşılaştırılınca çok etkili değildir. İşte bu yüzden kitap okumak kalıcı öğrenmenin en iyi yoludur.

Allah Okumanın Önemini Kuran'da Bildirmiştir

Okuma alışkanlığı Yüce Allah'ın Kuran'da dikkat çektiği önemli bir konudur. Peygamberimiz (sav)'e ilk vahyedilen ayette, "Yaratan Rabbin adıyla oku." (Alak Suresi, 1) şeklinde buyrulmaktadır.

Ayrıca unutulmamalıdır ki, Yüce Allah'a olan sevgi, O'nun yarattığı varlıklardaki üstün ve kusursuz özelliklerin okuyarak öğrenilmesi ile daha da artacaktır. Yaratılış delilleri müminlerin üstün güç sahibi, herşeyin Yaratıcısı Rabbimiz'den gereği gibi korkmasına da vesile olacaktır. Göklerdeki, yerdeki ve ikisi arasındaki herşeyin Yaratıcısı olan Allah Kuran'da şöyle buyurmuştur: "Allah'ın gökyüzünden su indirdiğini görmedin mi? Böylece Biz onunla, renkleri değişik olan meyveler çıkardık. Dağlardan da beyaz, kırmızı renkleri değişik ve siyah yollar (kıldık). İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da renkleri böyle değişik olanlar vardır. Kulları içinde ise Allah'tan ancak alim olanlar 'içleri titreyerek- korkar'. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, bağışlayandır." (Fatır Suresi, 27-28)
(makale harun yahya)
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst