Wu-Tang
Kayıtlı Üye
Geçtiğimiz sene The Next Big Thing ile point-click macera severlere istediğini verebilen Pendulo bu sene karşımıza yine bir point-click macera oyunu ile çıkıyor lakin bu sefer işler biraz daha değişik. Her ne kadar ondan önce ki oyunu daha da olsa Runaway serisi ile kendine bir yer edinen Pendulo açıkçası o zamanlar bana çok başarılı bir firma gibi gelmemişti. Nitekim Runaway’in ilk oyunu her ne kadar o çizgi film görselleri ile bezenmiş olduğu için sevgi yaşları getirse de gözlerimden, oyunu oynadıkça bazı puzzlle’ların saçmalıklarını ve mantıksızlığını görünce çok çabuk karar verdiğimi fark etmiştim.
Nitekim ikinci ve üçüncü oyun biraz daha iyiye gitmiş olsa da benimle Pendulo arasındaki buzlar ancak The Next Big Thing ile çözüldü. İnanılmaz başarılı bir oyun olmasa da türünün yok olmak üzere olan örneklerini yaşatmak amacı ile saygı duyulacak bir yapımdı. Dolayısı ile Yesterday’e de o şekilde yaklaşmaya çalıştım.
Hayır, o şarkıyı söylemeyeceğim
Her şeyden önce Pendulo’nun her yeni oyununda temeli sabit tutarak ufak yenilikler ve değişiklikler yaparak benzer oyunları ısıtıp ısıtıp önümüze koyma hissini ortadan kaldırması ciddi anlamda saygı duyduğum bir yanı.
Hayatımdaki en önemli macera (ben artık adventure diyeceğim)oyunları diyeceğim Monkey Island ve Broken Sword bunu oldukça iyi becermişti ve arkasında ne kadar güçlü bir ekip olduğunu göstermişlerdi. Revolution ve Lucas Arts’ın serileri bıraktıktan sonraki ilk oyunları her ne kadar berbat olmasa da eski tadını veremiyordu. Her neyse millete atıp tutmak yerine biz artık kendi oyunumuza geri dönelim.
Yesterday için ilk söyleyebileceğim şey basitlik. Ara yüz, diyaloglar, etkileşim hatta oyuna başlangıcı bile oldukça sade ve basit bir şekilde tasarlanmış.
Zaten oyuna ilk başladığınızda ufak bir video izliyor ardından save dosyanızı seçiyor ve oyuna başlıyorsunuz. Kısa bir hikaye videosunun ardından Henry White isimli bir karakteri kontrol etmeye başlıyoruz. Eğer oyun hakkında az çok bilgi sahibi iseniz o zaman başkahramanımızın John Yesterday adında bir adam olduğunu biliyorsunuzdur (ya da şimdi öğrendiniz) lakin daha oyunun en başında Yesterday hacrinde iki farklı karakteri kontrol ederek başlıyoruz.
Dün dündür, bugün bugündür, yarın yine bugündür
Her point-click adventure oyununda en önemli nokta olan arayüz ve envanter ekranı sadeleştirilmiş bir şekilde karşımıza çıkıyor. Envanterimiz ekranın altında başlat çubuğu tarzında bir çubuk üzerinde. Bunun yanında aynı çubuk üzerinde bulunana hedef işareti ortamda etkileşime girebileceğimiz nesneleri, ampul tuşu ile sıkıştığımızda oyunun bize verdiği ipuçlarını öğrenirken, yıldız tuşu ile de o zamana kadar oyunda karşılaştığımız önemli sahneleri tekrardan oynayabiliyoruz.
Öte yandan bunları en sağdaki Yesterday logosuna tıkla***** da öğrenebiliyorsunuz. Son olarak en solda çıkış tuşu ile deminden beri bahsettiğimiz arayüz çubuğunu gizleyen tuş bulunuyor.
Bu basitlik aynı şekilde oyundaki diyaloglara da yansımış durumda. Diyaloglarda bu türün klasik konuşma mekaniği bulunmuyor. Tıpkı Mass Effect’te olduğu gibi bir ağaç sistemi oluşturulmuş ve sadece konuşmak istediğiniz şeyin adı yazılmış. Öte yandan daha öncesinde genellikle yönettiğimiz karakterin iç sesi olarak duyduğumuz oyun içi ipuçları da Yesterday’da bir anlatıcı edası ile veriliyor.
Misal size isminiz sorulduğunda yalan söyle, doğru söyle ya da cevap verme gibi seçenekler bulunuyor. Ya da misal ailenizin ne iş yaptığı sorulduğunda oyun size “Babanız aile holdinginizin başkanı ve en büyük hissedarı olduğu için bu soruyu cevaplamakta tereddüt ediyorsunuz” gibi size durum hem durum hakkında ipucu verirken bir yandan da karakterin geçmişi hakkında da bilgi sunuyor.
Dama oynayalım mı?
Yesterday’in klasik point-click oyunlarındaki bulmacaları dışında bazı genel kültür harici bilgilere ihtiyaç duyduğunuz bulmacalar da karşınıza çıkıyor. Misal daha oyunun en başında size üç tane satranç sorusu geliyor.
Bunlar gazetelerin Pazar eklerinde gördüğünüz “Beyaz tek hamlede mat eder” tarzındaki son hamleyi bulmanız gereken bulmacalar mevcut. Bu açıkçası bana biraz ağır ve gereksiz geldi. Nitekim herkes satranç bilmez veya sevmez dolayısı ile hamleleri bilmek veya bu konuda alıştırma yapmak zorunda da değil. Belli bir kitleye hitap eden bu tarz bulmacaların bir macera oyununda olması çok gerekli değil. Zaten yapımcılar da bunu fark etmiş olacak ki bu satranç sorusunu karşınıza çıkan şıklardan birini seçerek cevaplıyorsunuz ve yanlış şıkkı seçtiğinizde oyun size sadece o hamlenin neden doğru hamle olmadığını açıklıyor. Kısacası 5 seçenek çıkıyorsa siz teker teker hepsini seçip doru olanı buluyorsunuz. Bu da bulmacanın oldukça gereksiz olduğu hissini uyandırıyor.
Lakin neyse ki bu tarz bulmacalar karşınıza çok fazla çıkmıyor daha çok etraftan topladığınız eşyalarla çözdüğünüz o klasik tarzdaki bulmacalar ile uğraşıyorsunuz. Öte yandan ikinci söylediğim tarz oyunun oynanışı ve hikayesine de güzel bir şekilde giydirilmiş. Misal Yesterday mecburen bir zamanlar ölmek üzereyken bulunduğu bir otel odasına geri dönüyor ve orada bulunan bir kişiye verdiği bir arfı almak istiyor. Lakin zarfı verdiği sırada odacıya kendisi de dahil şifreyi bilmeyen hiç kimseye zarfı vermemesini tembihliyor. Bu yüzden Yesterday ile odaya girip etraftaki sıradan eşyaları şifreyi hatırlamak için koyduğunuz ipuçlarını bulmak adına inceliyorsunuz. Tamam belki biraz aşırı haya gücü gerektiren bir durum ancak çok da mantıksız bir olay değil.
Masal anlatmak, masalı oynatmaktan daha önemlidir
Genel olarak Yesterday’in sunumu oldukça güzel hazırlanmış. Oyunda her an bir gizem havası mevcut. Sizi sürekli olarak şaşırtan olaylar gerçekleşiyor. Karakterler belki animasyon olarak olmasa da yapısal olarak epey güzel yaratılmış.
Hepsinin belli bir karakteristik özelliği ve durumlarına uygun bir geçmiş hikayesi mevcut ve bunlar oyun içerisinde size uygun durumlarda gerek diyaloglar ile gerekse anlatıcı tarafından aktarılıyor.
Oyundaki diyalog kısmı ise az önce de bahsettiğim gibi sadece ve geniş içeriğe sahip. Tek yapmanız gereken ne anlatmak istediğinizi ana hatları ile belirten seçeneği seçip söylenenleri iyi dinlemek. Ardından çoktan seçmeli bir durumda bulunduğunuz durumu değerlendirerek seçmek.
Fakat, gelgelelim oyunumuz teknik açıdan maalesef o kadar da iyi değil. Genel olarak grafiksel özelliği belli bir düzeyin üstünde olsa da ekip animasyonlar kısmında oldukça büyük bir şekilde işini kaytarmış. Bir elektrik kablosunu sıkıştırma animasyonunda bile karakter kullanılmıyor ve kabloyu sıkıştırmak için kullandığınız metal boru havada kendi kendine dönüyor ancak esas olay diyalog animasyonlarında.
Diyaloglarda hiçbir şekilde senkron yok. Konuşanların ağızları sadece açılıp kapanıyor hatta bazen konuşurken kapalı sessizken açık bile durabiliyor. Bu da artık çağımızda en ufak oyunda bile dikkat edilen bu özelliğe alışık gözlerimiz için feci bir durum oluşturuyor.
Bunun haricinde gerek FPS düzeyi gerek performans bakımından Yesterday, kendisinden beklendiği gibi fazla sorun çıkartmadan oldukça düşük sistemlerde bile çalışabilecek bir oyun olmuş.
Her ne kadar diyaloglarda animasyon eksikliği mevcut olsa da sesler ve müzikler oldukça sağlam. Sesler sizi “Wuaaaoow” şeklinde bir Amerikan çocuğu edası ile etkilemeyecektir ancak müzikler benim çok hoşuma gitti. Her sahnenin atmosferine ve gelişen olaylara uygun olarak hazırlanmış müzikler ciddi anlamda sizi sarıyor.
Peki söylüyorum; “Yesterdaaaay! All my troubles seem so faaar away!”
Kısacası Yesterday birkaç gereksiz bulmacası ve olmamaya yüz tutan animasyonları haricinde kaliteli ve güzel bir yapım olmuş. Stüdyonun bir önceki oyunu The Next Big Thing gibi espriye dayalı bir anlatımı olmasa da bu sefer gizem unsurunu kullanan Pendulo yine güzel bir iş çıkartmış.
Eğer bu tarz macera oyunlarını seviyorsanız Yesterday sıkılmadan oynayacağınız bir oyun olacaktır
Nitekim ikinci ve üçüncü oyun biraz daha iyiye gitmiş olsa da benimle Pendulo arasındaki buzlar ancak The Next Big Thing ile çözüldü. İnanılmaz başarılı bir oyun olmasa da türünün yok olmak üzere olan örneklerini yaşatmak amacı ile saygı duyulacak bir yapımdı. Dolayısı ile Yesterday’e de o şekilde yaklaşmaya çalıştım.
Hayır, o şarkıyı söylemeyeceğim
Her şeyden önce Pendulo’nun her yeni oyununda temeli sabit tutarak ufak yenilikler ve değişiklikler yaparak benzer oyunları ısıtıp ısıtıp önümüze koyma hissini ortadan kaldırması ciddi anlamda saygı duyduğum bir yanı.
Hayatımdaki en önemli macera (ben artık adventure diyeceğim)oyunları diyeceğim Monkey Island ve Broken Sword bunu oldukça iyi becermişti ve arkasında ne kadar güçlü bir ekip olduğunu göstermişlerdi. Revolution ve Lucas Arts’ın serileri bıraktıktan sonraki ilk oyunları her ne kadar berbat olmasa da eski tadını veremiyordu. Her neyse millete atıp tutmak yerine biz artık kendi oyunumuza geri dönelim.
Yesterday için ilk söyleyebileceğim şey basitlik. Ara yüz, diyaloglar, etkileşim hatta oyuna başlangıcı bile oldukça sade ve basit bir şekilde tasarlanmış.
Zaten oyuna ilk başladığınızda ufak bir video izliyor ardından save dosyanızı seçiyor ve oyuna başlıyorsunuz. Kısa bir hikaye videosunun ardından Henry White isimli bir karakteri kontrol etmeye başlıyoruz. Eğer oyun hakkında az çok bilgi sahibi iseniz o zaman başkahramanımızın John Yesterday adında bir adam olduğunu biliyorsunuzdur (ya da şimdi öğrendiniz) lakin daha oyunun en başında Yesterday hacrinde iki farklı karakteri kontrol ederek başlıyoruz.
Dün dündür, bugün bugündür, yarın yine bugündür
Her point-click adventure oyununda en önemli nokta olan arayüz ve envanter ekranı sadeleştirilmiş bir şekilde karşımıza çıkıyor. Envanterimiz ekranın altında başlat çubuğu tarzında bir çubuk üzerinde. Bunun yanında aynı çubuk üzerinde bulunana hedef işareti ortamda etkileşime girebileceğimiz nesneleri, ampul tuşu ile sıkıştığımızda oyunun bize verdiği ipuçlarını öğrenirken, yıldız tuşu ile de o zamana kadar oyunda karşılaştığımız önemli sahneleri tekrardan oynayabiliyoruz.
Öte yandan bunları en sağdaki Yesterday logosuna tıkla***** da öğrenebiliyorsunuz. Son olarak en solda çıkış tuşu ile deminden beri bahsettiğimiz arayüz çubuğunu gizleyen tuş bulunuyor.
Bu basitlik aynı şekilde oyundaki diyaloglara da yansımış durumda. Diyaloglarda bu türün klasik konuşma mekaniği bulunmuyor. Tıpkı Mass Effect’te olduğu gibi bir ağaç sistemi oluşturulmuş ve sadece konuşmak istediğiniz şeyin adı yazılmış. Öte yandan daha öncesinde genellikle yönettiğimiz karakterin iç sesi olarak duyduğumuz oyun içi ipuçları da Yesterday’da bir anlatıcı edası ile veriliyor.
Misal size isminiz sorulduğunda yalan söyle, doğru söyle ya da cevap verme gibi seçenekler bulunuyor. Ya da misal ailenizin ne iş yaptığı sorulduğunda oyun size “Babanız aile holdinginizin başkanı ve en büyük hissedarı olduğu için bu soruyu cevaplamakta tereddüt ediyorsunuz” gibi size durum hem durum hakkında ipucu verirken bir yandan da karakterin geçmişi hakkında da bilgi sunuyor.
Dama oynayalım mı?
Yesterday’in klasik point-click oyunlarındaki bulmacaları dışında bazı genel kültür harici bilgilere ihtiyaç duyduğunuz bulmacalar da karşınıza çıkıyor. Misal daha oyunun en başında size üç tane satranç sorusu geliyor.
Bunlar gazetelerin Pazar eklerinde gördüğünüz “Beyaz tek hamlede mat eder” tarzındaki son hamleyi bulmanız gereken bulmacalar mevcut. Bu açıkçası bana biraz ağır ve gereksiz geldi. Nitekim herkes satranç bilmez veya sevmez dolayısı ile hamleleri bilmek veya bu konuda alıştırma yapmak zorunda da değil. Belli bir kitleye hitap eden bu tarz bulmacaların bir macera oyununda olması çok gerekli değil. Zaten yapımcılar da bunu fark etmiş olacak ki bu satranç sorusunu karşınıza çıkan şıklardan birini seçerek cevaplıyorsunuz ve yanlış şıkkı seçtiğinizde oyun size sadece o hamlenin neden doğru hamle olmadığını açıklıyor. Kısacası 5 seçenek çıkıyorsa siz teker teker hepsini seçip doru olanı buluyorsunuz. Bu da bulmacanın oldukça gereksiz olduğu hissini uyandırıyor.
Lakin neyse ki bu tarz bulmacalar karşınıza çok fazla çıkmıyor daha çok etraftan topladığınız eşyalarla çözdüğünüz o klasik tarzdaki bulmacalar ile uğraşıyorsunuz. Öte yandan ikinci söylediğim tarz oyunun oynanışı ve hikayesine de güzel bir şekilde giydirilmiş. Misal Yesterday mecburen bir zamanlar ölmek üzereyken bulunduğu bir otel odasına geri dönüyor ve orada bulunan bir kişiye verdiği bir arfı almak istiyor. Lakin zarfı verdiği sırada odacıya kendisi de dahil şifreyi bilmeyen hiç kimseye zarfı vermemesini tembihliyor. Bu yüzden Yesterday ile odaya girip etraftaki sıradan eşyaları şifreyi hatırlamak için koyduğunuz ipuçlarını bulmak adına inceliyorsunuz. Tamam belki biraz aşırı haya gücü gerektiren bir durum ancak çok da mantıksız bir olay değil.
Masal anlatmak, masalı oynatmaktan daha önemlidir
Genel olarak Yesterday’in sunumu oldukça güzel hazırlanmış. Oyunda her an bir gizem havası mevcut. Sizi sürekli olarak şaşırtan olaylar gerçekleşiyor. Karakterler belki animasyon olarak olmasa da yapısal olarak epey güzel yaratılmış.
Hepsinin belli bir karakteristik özelliği ve durumlarına uygun bir geçmiş hikayesi mevcut ve bunlar oyun içerisinde size uygun durumlarda gerek diyaloglar ile gerekse anlatıcı tarafından aktarılıyor.
Oyundaki diyalog kısmı ise az önce de bahsettiğim gibi sadece ve geniş içeriğe sahip. Tek yapmanız gereken ne anlatmak istediğinizi ana hatları ile belirten seçeneği seçip söylenenleri iyi dinlemek. Ardından çoktan seçmeli bir durumda bulunduğunuz durumu değerlendirerek seçmek.
Fakat, gelgelelim oyunumuz teknik açıdan maalesef o kadar da iyi değil. Genel olarak grafiksel özelliği belli bir düzeyin üstünde olsa da ekip animasyonlar kısmında oldukça büyük bir şekilde işini kaytarmış. Bir elektrik kablosunu sıkıştırma animasyonunda bile karakter kullanılmıyor ve kabloyu sıkıştırmak için kullandığınız metal boru havada kendi kendine dönüyor ancak esas olay diyalog animasyonlarında.
Diyaloglarda hiçbir şekilde senkron yok. Konuşanların ağızları sadece açılıp kapanıyor hatta bazen konuşurken kapalı sessizken açık bile durabiliyor. Bu da artık çağımızda en ufak oyunda bile dikkat edilen bu özelliğe alışık gözlerimiz için feci bir durum oluşturuyor.
Bunun haricinde gerek FPS düzeyi gerek performans bakımından Yesterday, kendisinden beklendiği gibi fazla sorun çıkartmadan oldukça düşük sistemlerde bile çalışabilecek bir oyun olmuş.
Her ne kadar diyaloglarda animasyon eksikliği mevcut olsa da sesler ve müzikler oldukça sağlam. Sesler sizi “Wuaaaoow” şeklinde bir Amerikan çocuğu edası ile etkilemeyecektir ancak müzikler benim çok hoşuma gitti. Her sahnenin atmosferine ve gelişen olaylara uygun olarak hazırlanmış müzikler ciddi anlamda sizi sarıyor.
Peki söylüyorum; “Yesterdaaaay! All my troubles seem so faaar away!”
Kısacası Yesterday birkaç gereksiz bulmacası ve olmamaya yüz tutan animasyonları haricinde kaliteli ve güzel bir yapım olmuş. Stüdyonun bir önceki oyunu The Next Big Thing gibi espriye dayalı bir anlatımı olmasa da bu sefer gizem unsurunu kullanan Pendulo yine güzel bir iş çıkartmış.
Eğer bu tarz macera oyunlarını seviyorsanız Yesterday sıkılmadan oynayacağınız bir oyun olacaktır