Yeşil Papağan Barı / Hikmet Çetinkaya

ashli

Bayan Üye
Maviden yeni doğmuş bir güzelliğin içinden yükselen, ardından sönen bir şarkı duyuldu...

Ürken bir kuşun çırpınışı gibiydi üşüyen kirpikleri. Gözleri telaşlı fısıltıları anlatıyordu...

Kendi türkülerinden habersiz gece, Aleksandr Blok' un delice ötesinde yalnız olmanın telaşını yaşıyor, Wallace Stevens' ın kendini anlamasına yetiyordu...

Şarkıları duyuluyordu köşelerde kaynaşan sevgililerin...

Aleksandr Blok, barda tek başına tabureye tünemiş votkasını yudumluyordu...

Bilmem o saatlerde Guillaume Apollinaire ne yapıyordu?

Kuytu ölümlere yeni düşen, lavanta kokulu öpüşleri umursamayan, yeni aşk şiirleri ezberleyen bir hali vardı!..

Aleksandr, Yeşil Papağan Barı' nda votkasını yudumlarken siyah saçlı, yeşil gözlü, uzun bacaklı, yüzü bakır yanığı renkli genç kadını seyrediyordu...

Tek başınaydı kadın...

Hüzünlüydü...

Üç bardak votkayı peşi peşine içti!..

Bir sigara yaktı!..

Aleksandr, çakırkeyf olmuştu. Hesabı ödedi ve kalktı...

Kapıya yöneldiğinde kadın da hesabı ödemişti...

Aleksandr Blok, biraz oyalandı...

Bardan birlikte çıkarlarken ''Bana bir dakikanızı ayırabilir misiniz'' dedi Aleksandr. O anda kadın kaşlarını çattı:

''Siz her gördüğünüz kadına böyle mi davranırsınız?''

Aleksandr ''Hayır'' deyip ekledi:

''Çok hüzünlüsünüz, sadece konuşmak istedim sizinle!''

Kadın hiç yanıt vermedi...

***

Kadın suskunluğunu bir anda bozdu:

''Siz benimle hüznümü mü paylaşmak istiyorsunuz?''

Aleksandr, ''Evet'' dedi, ''sadece konuşmak istiyorum sizinle.'' Kadın gülümsedi. Birlikte yürürlerken ''Çapkınlığın adı değişti galiba'' deyip devam etti:

''Nereye götüreceksiniz beni!''

Aleksandr:

''Az ötede Yeşil Papağan Barı var!''

Bardan içeriye girip bir masaya oturdular...

İçkiler geldi az sonra...

Kadın içkisini yudumlarken ''Hüzünlü olduğumu nereden anladınız'' diye sordu. Aleksandr'ın yanıtı kısa oldu:

''Gözlerinizden!''

İki saat kaldılar barda...

Dışarıya çıktılar!..

Kadın, Aleksandr'a ''Beni metroya götürür müsünüz'' dedi. Aleksandr'ın yüreğinden bir şeyler koptu o anda:

''Elbet götürürüm...''

Cadde bomboştu...

Kadın, Aleksandr'ın koluna girdi...

Parktan geçerlerken kadın, ''Yoruldum, oturalım'' dedi. Bir banka oturdular. İşte o sırada kadın, Aleksandr'ın boynuna bir öpücük kondurdu...

Aleksandr'ın yüreğinde fırtınalar koptu...

Dedi ki:

''Siz uçsuz bucaksız bir inci çiçeği gibisiniz...''

Kalktılar...

O anda kadın, bir çırpıda omuzlarından tuttu Aleksandr'ın ve dudaklarına yapıştı!..

****

Metroya bindiler...

Aleksandr, kadını evine bırakırken şöyle dedi:

''Benim adım Aleksandr, Fil Dişi Yayınevi'nde çalışıyorum...''

Kadın, Aleksandr'ın yüzüne baktı:

''Benim adımı öğrenmeni istemiyorum. Çünkü ben evliyim ve kocam askerde!''

Aylar geçti!..

Aleksandr, kadını ilk gördüğü barda her akşam aradı, ama hiç görmedi...

Bir gün barın sokağında karşılaştılar...

Kadın, Aleksandr'a ''Haydi bizim eve gidelim'' dedi. Aleksandr'ın işi vardı...

Dedi ki:

''Bu gece çok yoğunum!''

Yine aylar geçti!..

Aleksandr kadına âşık olmuştu!..

Onu görmek için yine bara gitti...

Bir masada kadınlı erkekli grup vardı...

Âşık olduğu kadın oradaydı...

Göz göze geldiler...

Kadın gülümseyip başıyla selam verirken yanındaki sarışın , mavi gözlü, yakışıklı genç adamın önce boynundan öptü, sonra da dudaklarından...

Aleksandr ''Demek ki kocası askerden dönmüş'' dedi.

İçi sızladı...

Dışarıya çıktı!..

Gözlerinin derinliğinden geçen tek kanatlı kuş, geceye inat eflatun çizgilerin içinde eriyip giderken kendi kendine mırıldandı:

''Hayatımda hiçbir kadın benim boynumdan böylesine güzel öpmemişti!''

Hikmet Çetinkaya
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst