CimCime66
Bayan Üye
Yeryüzünü Oruçla YıkamakKirlenen Yeryüzünü Oruçla Yıkamak Hani Musa Aleyhisselam, Firavun'a gönderilmişti de: “Temizlenmek ister misin, arınmaya niyetin var mı? Rabbine giden yolu göstereyim de sana, O'ndan korkasın” (79/19-20) demişti ya…
Evet, bir daha geldi İslam'ın en önemli şiarı olan mübarek Ramazan ayı.
Eğer iyice dikkat ediyorsanız, Ramazan ve oruç, artık son zamanlarda kendi sınırlarını aşa aşa gelmekte.
Geldi mi artık, sadece İslam coğrafyasına değil, yeryüzünün tamamına gelmekte, her bir yanı bürüyüvermekte.
Geldi mi, güneş gibi gelmekte, dünyanın en önemli merkezlerine, en ücra köşelerine doğuvermekte.
Bir rüzgâr gibi, hem de şu ana kadar daha önce hiç ulaşmadığı yerlerde esmekte ve hissettirmekte kendisini.
Gelişinden haberdar olan artık sadece Mekke ve Medine değil, İstanbul ve Kahire değil, Newyork da haberdar olmakta, Paris ve Londra da haberdar olmakta.
Nasıl ki Noel geldiğinde, maalesef bizim cahillerimizi de sürükleyip içine alıyorsa, Allah'ın izniyle Ramazan geldiğinde de, başta Batı olmak üzere, dünyanın en önemli merkezlerinde, hem de en önemli ve seçkin şahsiyetlerinin yüreğinde hissettirmektedir kendisini.
Bugün yeryüzünün her bir yanında Ramazan'ın sesi duyulmakta, oruç ayının insanlığa çağrısı yankılanmakta:
“Ey boydan boya pisliklere batan insanlık!
“Ey vücutlarını kirleten, bedenlerini kirleten insanlık âlemi! Bakın ben geldim!
“Arınmak istemez misiniz, temizlenmeye niyetiniz yok mu?”
“Ey gövdelerini haramlarla besleyip büyüten, bedenlerinin duvarını haram tuğlalarla ören insanlık!
“Bedenlerinin hücrelerini başkalarından gasbettikleri gıdalardan oluşturanlar!
“Ey karınlarını ateşten başka bir şeyle doldurmayanlar!
“Yiyip içip semiren, semirdikçe azgın sürülere dönüşen insanlık!
“Kurtulmak istemez misiniz? Arınmak istemez misiniz, temizlenmek istemez misiniz?
“İyi biliniz ki, siz ancak bende temizlenebilirsiniz, bende arınabilirsiniz”
“Ve yine iyi biliniz ki, bende arınmayanlar, ancak ve ancak cehennemde arınacaklardır!”
“Bugün benim temizleyemediklerimi, ancak cehennem temizleyecektir!”
“Haydin, bugün ben sizin için biricik kurtuluşum, beni yaşayın, benimle kurtuluşa erin!”
“Ey gözlerini kirletenler, kulaklarını kirletenler, beyinlerini kirletenler, düşüncelerini kirletenler!”
“Uyanın, ben geldim, Ramazan geldi, oruç geldi!”
“Ey kalplerini kirletenler, ruhlarını kirletip karartanlar!”
“İyi biliniz ki, bedenlerinizin içindeki ruhlarınız da aynen bedenleriniz gibi kirlenmiştir.”
“İnsanlığın kirlenme derecesi, belki tarihin hiçbir döneminde bugünkü noktaya ulaşmamıştır!”
“Size sesleniyorum! Ruhlarınızı arındırmak istiyorsanız, bulaştığı bütün kirlerden temizleyip pırıl pırıl yapmak istiyorsanız, işte bir daha geldim size!”
“Şunu iyi biliniz ki, bu kirlenme, sadece oruçla yıkanabilecek, Ramazanla giderilebilecek bir kirlenmedir!”
Riyakâr yeryüzünü samimiyete çağrıdır oruç
Allah'ın biliyor olmasıyla yetinememek, Allah'a güvenememek, yaptıklarını başkalarına göstermediği takdirde sanki boşa gideceğinden korkmak, başlangıçta Allah'ı razı etmek için yaptığı hâlde bu niyetini sürdürememek, dışa vurmadan edememek… Kısacası Allah'ın vereceği ücrete razı olmamak, başka yerlerden de bir şeyler beklemek… Gittikçe kötüye gitmek, Allah için değil de, başkaları için yapmak.
Ve sonunda Allah'ı aradan çıkarmak, Allah ile irtibatı koparmak, tribünlere oynamak…
Hayatın bütün alanlarına gösterişin hakim olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Show kelimesinin günümüz dünyasında kullanıldığı alanları şöyle bir düşünün, kirlenmenin boyutlarını daha iyi anlayacaksınız.
Belki şov ve gösteriş, başkalarının gözlerine sunma hastalığı tarihin hiçbir döneminde bugünkü kadar pirim yapmamıştır.
Yapılan bir amelin ve iyiliğin, elde edilen bir güzelliğin, insanların gözüne sunmadan, başkalarını bundan haberdar etmeden, başkalarına göstermeden asla gözlere uykunun girmediği bir dünyada, ihlâs ve samimiyet gerçekten ne mükemmel bir özelliktir!
Oruç bugün yeryüzünün genelini samimiyete çağırmaktadır!
Orucun müslümanlara çağrısı
Kirlenen yeryüzünü arınmaya çağıran oruç, Müslümanlara ayrıca seslenmekte, Müslümanlardan şu hassasiyetleri beklemektedir:
Öncelikle Müslümanlar korkmasınlar, bugün hiçbir güç Ramazan güneşini söndüremez, Ramazan'ı ört bas edemez, hiçbir kuvvet Ramazan'ı unutturamaz, ikinci plana itemez.
Ramazan'ın, orucun karşı karşıya olduğu tehlike; kirlenenlerin onu kendilerine benzetmeleridir.
Hayatları baştan sona şovdan ibaret olanlar tarafından Ramazan'ın da şova dönüştürülmesi, iftarların şova dönüştürülmesidir.
Ramazan programları adı altında kirlenmiş Batı'nın faşinglerinin(Almanlarda Hristiyanlık inancına göre belli günlerde düzenlenen şenlik ve eğlenceler) İslam coğrafyasına taşınmasıdır bizleri bekleyen tehlike.
Ve sonunda işi Kur'an-ı kerim'in defalarca uyardığı bir noktaya getirmek;
Dinlerini bir oyun ve eğlence edinme noktasına.
Müslümanlar işte buna kesinlikle müsaade etmemeli, Ramazan'ı bekleyen en büyük tehlikenin bu olduğunun şuuruna ermelidir.
Bunların Ramazan'a ve İslam'a verdiği zararın, açıktan açığa oruç yiyenlerin, Ramazan'ı reddedenlerin verdiği zarardan çok daha büyük olduğunun farkına varmalıdır.
Abartılı, israfla donatılmış ihlâssız iftar programlarından uzak durmalıdır Müslümanlar.
VE ORUÇ SAMİMİYETTİR
Oruç, samimiyetin tecelli ettiği, samimiyetin ve ihlâsın kendisini gösterdiği yegâne ibadettir. Bunun içindir ki hadis-i kutside şöyle buyurulur:
“Oruç benim içindir ve onun ücretini de ben veririm!” (Buhari)
Namazımızı, kurbanımızı, haccımızı, zekâtımızı herkes görür, bilir. Fakat oruçlu olup olmadığımızı ancak Allah bilir.
Yaptığımız bir güzelliği sadece Allah için yapmak, onu sadece Allah'ın biliyor olmasıyla yetinmek, başkalarının bilmesine hiç mi hiç önem vermemek, başkaları da bilsin diye hiç çırpınmamak bir insan için önemli bir vasıftır.
Oruç bu samimiyetin ortaya çıktığı bir alandır.
“Allah'ım, sen de biliyorsun ki, sadece senden korktuğum için, sadece seni hoşnut etmek istediğim için, kısacası sadece senin için akşama kadar yemedim, içmedim oruç tuttum. Hâlbuki yiyip içebilecek ne kadar fırsat ve pozisyonlarım olmakta, ne kadar tek başıma kaldığım durumlar olmakta…”
Kur'an-ı Kerim'de İblis kıssasının anlatıldığı bütün bölümlerde şunu görüyoruz ki, İblis, ayartamayacağı tek insan tipini şu kelimelerle ifade etmektedir: “İhlaslı kulların hariç…” Geri kalan herkes İblis için çok basit
birer oyuncaktır.
Selamünaleyküm dua ile.
Evet, bir daha geldi İslam'ın en önemli şiarı olan mübarek Ramazan ayı.
Eğer iyice dikkat ediyorsanız, Ramazan ve oruç, artık son zamanlarda kendi sınırlarını aşa aşa gelmekte.
Geldi mi artık, sadece İslam coğrafyasına değil, yeryüzünün tamamına gelmekte, her bir yanı bürüyüvermekte.
Geldi mi, güneş gibi gelmekte, dünyanın en önemli merkezlerine, en ücra köşelerine doğuvermekte.
Bir rüzgâr gibi, hem de şu ana kadar daha önce hiç ulaşmadığı yerlerde esmekte ve hissettirmekte kendisini.
Gelişinden haberdar olan artık sadece Mekke ve Medine değil, İstanbul ve Kahire değil, Newyork da haberdar olmakta, Paris ve Londra da haberdar olmakta.
Nasıl ki Noel geldiğinde, maalesef bizim cahillerimizi de sürükleyip içine alıyorsa, Allah'ın izniyle Ramazan geldiğinde de, başta Batı olmak üzere, dünyanın en önemli merkezlerinde, hem de en önemli ve seçkin şahsiyetlerinin yüreğinde hissettirmektedir kendisini.
Bugün yeryüzünün her bir yanında Ramazan'ın sesi duyulmakta, oruç ayının insanlığa çağrısı yankılanmakta:
“Ey boydan boya pisliklere batan insanlık!
“Ey vücutlarını kirleten, bedenlerini kirleten insanlık âlemi! Bakın ben geldim!
“Arınmak istemez misiniz, temizlenmeye niyetiniz yok mu?”
“Ey gövdelerini haramlarla besleyip büyüten, bedenlerinin duvarını haram tuğlalarla ören insanlık!
“Bedenlerinin hücrelerini başkalarından gasbettikleri gıdalardan oluşturanlar!
“Ey karınlarını ateşten başka bir şeyle doldurmayanlar!
“Yiyip içip semiren, semirdikçe azgın sürülere dönüşen insanlık!
“Kurtulmak istemez misiniz? Arınmak istemez misiniz, temizlenmek istemez misiniz?
“İyi biliniz ki, siz ancak bende temizlenebilirsiniz, bende arınabilirsiniz”
“Ve yine iyi biliniz ki, bende arınmayanlar, ancak ve ancak cehennemde arınacaklardır!”
“Bugün benim temizleyemediklerimi, ancak cehennem temizleyecektir!”
“Haydin, bugün ben sizin için biricik kurtuluşum, beni yaşayın, benimle kurtuluşa erin!”
“Ey gözlerini kirletenler, kulaklarını kirletenler, beyinlerini kirletenler, düşüncelerini kirletenler!”
“Uyanın, ben geldim, Ramazan geldi, oruç geldi!”
“Ey kalplerini kirletenler, ruhlarını kirletip karartanlar!”
“İyi biliniz ki, bedenlerinizin içindeki ruhlarınız da aynen bedenleriniz gibi kirlenmiştir.”
“İnsanlığın kirlenme derecesi, belki tarihin hiçbir döneminde bugünkü noktaya ulaşmamıştır!”
“Size sesleniyorum! Ruhlarınızı arındırmak istiyorsanız, bulaştığı bütün kirlerden temizleyip pırıl pırıl yapmak istiyorsanız, işte bir daha geldim size!”
“Şunu iyi biliniz ki, bu kirlenme, sadece oruçla yıkanabilecek, Ramazanla giderilebilecek bir kirlenmedir!”
Riyakâr yeryüzünü samimiyete çağrıdır oruç
Allah'ın biliyor olmasıyla yetinememek, Allah'a güvenememek, yaptıklarını başkalarına göstermediği takdirde sanki boşa gideceğinden korkmak, başlangıçta Allah'ı razı etmek için yaptığı hâlde bu niyetini sürdürememek, dışa vurmadan edememek… Kısacası Allah'ın vereceği ücrete razı olmamak, başka yerlerden de bir şeyler beklemek… Gittikçe kötüye gitmek, Allah için değil de, başkaları için yapmak.
Ve sonunda Allah'ı aradan çıkarmak, Allah ile irtibatı koparmak, tribünlere oynamak…
Hayatın bütün alanlarına gösterişin hakim olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Show kelimesinin günümüz dünyasında kullanıldığı alanları şöyle bir düşünün, kirlenmenin boyutlarını daha iyi anlayacaksınız.
Belki şov ve gösteriş, başkalarının gözlerine sunma hastalığı tarihin hiçbir döneminde bugünkü kadar pirim yapmamıştır.
Yapılan bir amelin ve iyiliğin, elde edilen bir güzelliğin, insanların gözüne sunmadan, başkalarını bundan haberdar etmeden, başkalarına göstermeden asla gözlere uykunun girmediği bir dünyada, ihlâs ve samimiyet gerçekten ne mükemmel bir özelliktir!
Oruç bugün yeryüzünün genelini samimiyete çağırmaktadır!
Orucun müslümanlara çağrısı
Kirlenen yeryüzünü arınmaya çağıran oruç, Müslümanlara ayrıca seslenmekte, Müslümanlardan şu hassasiyetleri beklemektedir:
Öncelikle Müslümanlar korkmasınlar, bugün hiçbir güç Ramazan güneşini söndüremez, Ramazan'ı ört bas edemez, hiçbir kuvvet Ramazan'ı unutturamaz, ikinci plana itemez.
Ramazan'ın, orucun karşı karşıya olduğu tehlike; kirlenenlerin onu kendilerine benzetmeleridir.
Hayatları baştan sona şovdan ibaret olanlar tarafından Ramazan'ın da şova dönüştürülmesi, iftarların şova dönüştürülmesidir.
Ramazan programları adı altında kirlenmiş Batı'nın faşinglerinin(Almanlarda Hristiyanlık inancına göre belli günlerde düzenlenen şenlik ve eğlenceler) İslam coğrafyasına taşınmasıdır bizleri bekleyen tehlike.
Ve sonunda işi Kur'an-ı kerim'in defalarca uyardığı bir noktaya getirmek;
Dinlerini bir oyun ve eğlence edinme noktasına.
Müslümanlar işte buna kesinlikle müsaade etmemeli, Ramazan'ı bekleyen en büyük tehlikenin bu olduğunun şuuruna ermelidir.
Bunların Ramazan'a ve İslam'a verdiği zararın, açıktan açığa oruç yiyenlerin, Ramazan'ı reddedenlerin verdiği zarardan çok daha büyük olduğunun farkına varmalıdır.
Abartılı, israfla donatılmış ihlâssız iftar programlarından uzak durmalıdır Müslümanlar.
VE ORUÇ SAMİMİYETTİR
Oruç, samimiyetin tecelli ettiği, samimiyetin ve ihlâsın kendisini gösterdiği yegâne ibadettir. Bunun içindir ki hadis-i kutside şöyle buyurulur:
“Oruç benim içindir ve onun ücretini de ben veririm!” (Buhari)
Namazımızı, kurbanımızı, haccımızı, zekâtımızı herkes görür, bilir. Fakat oruçlu olup olmadığımızı ancak Allah bilir.
Yaptığımız bir güzelliği sadece Allah için yapmak, onu sadece Allah'ın biliyor olmasıyla yetinmek, başkalarının bilmesine hiç mi hiç önem vermemek, başkaları da bilsin diye hiç çırpınmamak bir insan için önemli bir vasıftır.
Oruç bu samimiyetin ortaya çıktığı bir alandır.
“Allah'ım, sen de biliyorsun ki, sadece senden korktuğum için, sadece seni hoşnut etmek istediğim için, kısacası sadece senin için akşama kadar yemedim, içmedim oruç tuttum. Hâlbuki yiyip içebilecek ne kadar fırsat ve pozisyonlarım olmakta, ne kadar tek başıma kaldığım durumlar olmakta…”
Kur'an-ı Kerim'de İblis kıssasının anlatıldığı bütün bölümlerde şunu görüyoruz ki, İblis, ayartamayacağı tek insan tipini şu kelimelerle ifade etmektedir: “İhlaslı kulların hariç…” Geri kalan herkes İblis için çok basit
birer oyuncaktır.
Selamünaleyküm dua ile.