Yeni ufuklar..

LoKuMuM<3

Bayan Üye
552478_detay.jpg


“AVATAR”DAN SONRA
Bayram tatilinin galibi “Resident Evil: Ölümden Sonra” (Resident Evil: Afterlife) olmuş durumda. Serinin 4. macerası, 104 kopyayla girdiği bayram tatilinden, 101.482 bilet yaparak çıktı. Bu ilk 3 gün performansı, serinin ikinci ve üçüncü filmlerinin toplam rakamlarının bile üstünde. Zaten “Ölümden Sonra” Amerika’da da en iyi başlangıç yapan “Resident Evil!?” olmuş durumda. Hatta bu başarıdan sonra yapımcılar, 5. film için çalışmaya başladıklarını bile açıkladılar.
Bu başarının ana sebebi “Ölümden Sonra”nın, “Avatar”dan sonra 3 boyut teknolojisinin dört başı mamur şekilde kullanıldığı ilk gerçek zamanlı aksiyon olması. Bu yıl vizyona giren birçok muadilinden farklı olarak, senaryo aşamasından itibaren 3 boyutlu olarak tasarlanan film, James Cameron’ın geliştirdiği “3D Fusion Kamera Sistemi” kullanılarak çekildi. Şahsen filmin Avatar’dan sonra en hakiki 3 boyut örneği olduğuna ben de katılıyorum. Öte yandan gerçekçilik, “Ölümden Sonra”nın dert ettiği bir kavram değil. Bilgisayar oyunu estetiğinin hakim olduğu görsel tasarım, türünün stilize bir örneği, fakat kesinlikle sahici bir şeyler seyrettiğiniz hissini uyandıramıyor.
Bununla beraber benim takıldığım yer yine filmin vizyon ismi ne yazık ki. Serinin ilk 3 yapımında “Ölümcül Deney” olarak gösterime sokulan filmin, şimdi neden orijinal ismiyle pazarlanmaya çalışıldığını anlamakta zorluk çekiyorum. Bu isimle az çok bir bilinirlik yaratılmışken, toplumun %95’inin anlayamayacağı bir lisanın seçilmesi, gerçekten de iş bilmezlik olsa gerek. Her şeyden öte, müstemlekede mi yaşıyoruz? Emekli piyade albaya çevirdiniz beni be!

ÇEŞNİCİBAŞI

“Başlangıç” (Inception) ikincilikte tutunmaya devam ediyor. Fazladan bir salon kazanarak girdiği bayram tatilinden, seyirci sayısını %23.7 arttırarak, tam 37.691 biletle çıkan film, yine büyük bir sürpriz yaptı. Vizyonda 7. haftasını geçiren bir filmin seyirci sayısını bu oranda arttırması gerçekten de inanılmaz. Tatil bölgelerinde sinema salonlarına erişemeyen vatandaşlarımızın, tatil dönüşü ilk tercihlerinin “Başlangıç” olduğu anlaşılıyor. Baş garson edasıyla: “Çok iyi bir seçim efendim” demek geldi içimden. Zira bu denli lezzetli bir filme 3-5 yılda bir rastlanır. Nolan mutfağa girmediği sürece tabi…

SAÇ KONTROLÜNE DİKKAT!

“Çılgın Hırsız” (Despicable Me) liderlikte sadece 1 hafta dayanabildi. Bayram haftası 37.284 bilet yapabilen film, toplamda 107.642 rakamına ulaştı ve podyumun son sırasında kaldı. Genç izleyiciye yönelik 3 boyutlu bir animasyonun, bayram haftasında bu kadar az seyredilmesinin nedeniyse, küçükler değil, büyükler. Pazar günü rakamlarına baktığımızda sadece “Çılgın Hırsız”ın değil, neredeyse vizyondaki tüm filmlerin seyirci sayılarının Cuma ve Cumartesine göre ortalama %40 düştüğü görülüyor. Ailenin büyüklerinin Pazarı referandum haberleriyle geçirdiği hemen anlaşılıyor. Yeni öğretim yılına sayılı günler kala, gevşeyen yakaların ve uzayan saçların bir yola yordama sokulma çabası da hissediliyor tabi. Az çok hak vermiyor da değilim. Yakayı iliklersin de, saçları ıslatıp yatırırsan (inek yalamış efekti) müdür yardımcısı yutar mı bilmem?

BAYRAM HARÇLIĞI

Haftanın tazelerinden “Centilmen” (The American) bayram harçlığını pek beğenmemiş gibi. 93 salonla gösterime giren film, George Clooney faktörüne rağmen, sadece 23.461 bilet yapabildi ve podyumu ıskaladı. Öte yandan film memleketinde 2 haftadır ilk 3 sıradan aşağı hiç inmiyor. Küresel reklam rüzgarı desen o da yerinde. “The American” ismini görünce milletin kafası karıştı galiba. Bu adam ancak “yeşil” paradan anlar deyip, bir 20’lik, biraz da bozukluğu kafi görüp atmışlar başlarından. Halbuki böyle temiz yüzlü “Centilmen” bir oğlana, en azından bir yüzlük yakışırdı! Dedeye, büyük babaya git evladım sen, en iyi harçlık o cenahtan gelir.

ŞAŞKALOZ

Listemizin 10. sırasında “Saftirik Greg’in Günlüğü” (Diary of a Wimpy Kid) yer alıyor. 57 kopyayla vizyona giren film, salon başına 154 bilet yapabildi ve bayram tatilini 8.763 kişiyle kapattı. Dünyada büyük şöhrete sahip olmasına karşın, ülkemizde pek tanınmaması grafik roman kahramanımız Greg’in başarısızlığının ana müsebbibi. Neyse… En azından film doğru dürüst bir isimle pazarlanıyor. En azından cesur bir girişim. Kitabıyla aynı isim kullanılsa da, yine de bir şeydir. Bunu bile bulamayanlar var…

YERLE YEKSAN

Bu aralar gerçekten de doğaüstü olaylar peşi sıra geliyor. Öyle ki bayram haftasında sadece bir tane Türk filmi vizyona girdi. “Paramparça” haftanın tek yerli filmiydi ve ancak 12. sırada kendine yer bulabildi. 62 kopyayla gösterime giren film, salon başına 93 kişiyle ancak 5.772 bilet yaptı. Başarısızlığın ana nedeni okulların henüz açılmamış olması gibi görünse de, bu kesinlikle sanal bir algı. Yeterli reklam ve pazarlama yapmadıktan sonra, bu sayıda kopyayla, istersen filmi Çin’de vizyona sür, nafile.

TAHTA

Luc Besson imzalı “Adele’nin Olağanüstü Maceraları” (The Extraordinary Adventures of Adele Balnc-Sec) bayramın son taze yapımı. 51 kopyayla vizyona sürülen film, 4.263 biletle ancak 16. sıraya yükselebildi. Bu Fransız filmlerini bizim millet pek sevmiyor. Bruce Willis, ateş, su, tahta, “5. Element” falan da olmayınca ise kimse seyretmiyor. Neylersin…

KAMERİ TAKVİM

Güneş takvimiyle, ay takvimi arasındaki 11 günlük fark, 33 yıl aradan sonra Türk filmlerine bir şeker bayramına daha patlamış oldu. “Okulların açık olmadığı bir dönemde, gösterime Türk filmi sokulmaz” önyargısını yapımcıların ve dağıtımcıların kafasına nasıl soktularsa, çıkarabilene aşkolsun. Halbuki bu yıl bayram tatilinde sinemaları tam 333.428 biletli seyirci takip etti. Bu rakam geçtiğimiz yıl, bayram tatili 11 gün sonraya, yani okulların açıldığı bir döneme isabet etmesine rağmen, sadece 139 bindi. Rekorlar yılı 2008’de Ekim başında kutlanan bayramın performansıysa 302 bin kişiyi aşmamıştı. Demek ki korkunun ecele faydası yok. Bize yeni bakış açıları, yeni stratejiler, yeni ufuklar lazım. Herkesin geçmiş şeker bayramını kutlarım.

 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst