Yeni İdari Sistemin Kurulması

Salvo

Kayıtlı Üye
Yeni İdari Sistemin Kurulması


Yabancı ülkelerin fethi müslümanlar için yeni bir tecrü­beydi ve ikinci Halife, yeni fethedilen bölgelerin hangi kurallara göre yönetileceği konusundaki önemli sorun­la ilk defa karşılaşan kişi oldu. Hz. Ömer, ilk defa kar­şılaşılan pek çok temel konuda karar vermek zorunda kaldı. Hz. Ömer'in idaresindeki ilkel Araplar aynı zamanda, dönemin iki eski ve süper imparatorluğunu, Doğuda İran ve Batıda Bizans'ı aldılar. Bizanslılar Arapların elinden ezici yenilgiler alıp, topraklarından büyük bir kısmını kaybederken, İran yıkıldı. Hz. Ömer, kamu hazinesinin gelirlerini, şahıs ve mülk vergilerinin de dahil olduğu değişik vergilerle artırdığı, oldukça gelişmiş bir mali sistem kurdu ve “devletten emekli” denilenlerin kaydını tuttu. Bunlar, Hz. Peygamber'in akrabalarını, İslam davasına hizmet eden­leri ve askerler ile bunların ailelerini kapsıyordu. Ön­ceden, öşürler ve savaş ganimetleri hazineye gelir gelmez, doğrudan hak sahiplerine dağıtılmaktaydı. Bu dağıtım sistemi, uygulamada çok hantal bulundu ve artık sabit tahsisatlar halinde ödenmeye başlandı. Bu şekilde, Hz. Ömer ilk defa, yukarda bahsedilen guru­bu korumanın devletin görevi olduğu prensibini getir­di.
Fethedilen bölgeler küçük vilayetlere bölünüyordu ve böylelikle bunların kaynakları, Halife'nin tayin ettiği, her bölgenin kendi valisi tarafından geliştirilme imkanına kavuşuyordu. Fakat Hz. Ömer, eski siyasi bölge­leri, para birimini, sivil idarenin araçlarını aynen bırak­tı; İslam hukuku her yerde, ama sadece müslümanlar için, uygulanmaya başlandı. Gayri müslimlere ise, topluluğun devlete ödeyeceği vergileri de toplayan kendi din adamları tarafından, kendi hukuki kuralları uygulanıyordu.
Devletin değişik vilayetlerinde 'dari di| olarak kullanıl­makta olan Rumca, Kıptice, Farsça ve kısmen de Arapca-Süryanice, değiştirilmemişti. Fetih gruplarının, bölge halkıyla temas kurmaması için, kuvvetlerin fet­hedilen şehrin dışında kuracakları kamplarda yaşa­malarını emretti. Bunu yapmaktaki maksadı, herhangi bir acil durum için ordunun her zaman hazır bulunma­sı ve hem ulaşılabilir olması idi. Ayrıca, askerlere, da­ha önce ücretleri sadece savaşta elde edilen “gani­metten bir pay olduğundan, zamanlarını tamamen as­keri talimlere ayırmaları mümkün değil iken kamu ha­zinesinden askerlere sabit bir maaş bağlanarak, bu imkan sağlandı. Bu tür askeri kamplar daha sonraları önemli şehirlerde büyüyecekti. Bu tür kamplara üç yüz sene sonra, Mısır'da Kahire yakınlarındaki Fustat, Irak'ta Basra ve Küfe, Suriye'de de Cebiye'de yapı­lanlar örnek gösterilebilir.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst