' Kontes..
Bayan Üye
Üç aylık yaz tatili uzun mu? Okuldan soğutur mu; yoksa motive mi eder? Milyonlarca öğrenci her sene bu tatili beklerken, uzmanlar ne düşünüyor?
Türkiye'de eğitim sistemine yönelik tartışmalar bitmiyor. SBS, LYS, KPSS, yanlış puan hesaplaması, kopya, çalınan sorular derken şimdi de yaz tatili süresinin uzunluğu konuşuluyor.
18 haftalık eğitim dönemi, 15 gün tatil, tekrar 18 hafta okul ve üç aylık yaz tatili...
Yaklaşık 15 milyon ilköğretim ve ortaöğretim öğrencisi, büyük bir heyecanla okulların kapanmasını bekliyor, ancak bu süre bazı akademisyenler tarafından uzun bulunuyor.Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Selahattin Turan onlardan biri. Turan, dünyada en çok tatil yapan eğitim sistemine sahip üljkenin Türkiye olduğunu ve yaz tatilinin mutlaka kısaltılması gerektiğini savunmuştu.
"Dönem içinde iki ayrı 15 tatil olabilir ama üç ay süren yaz tatili mutlaka kısaltılmalı. Uzun tatil süreci çocukların öğrendiklerini unutmalarına, okuldan soğumalarına neden oluyor" demişti. Ancak uzmanlar, "Eğer bu tatil olmazsa çocuklarda okul fobisi daha da artar; okula gitmek istemezler ve mutsuz olurlar" görüşünü savundu.
3 ARA TATİL DİNLENMEYİ SAĞLAR
(Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu)
3 aylık tatil süresini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce uzun mu?
Öğretim süresi ve tatillerin takvimlendirilmesi temelde tarım toplumunun ekonomik etkinliğini ve yaşam biçimini esas alarak düzenlenmiştir. Geçmişte köy okulları ve kent okulları için ayrı ayrı düzenlenen akademik takvim bunun bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Öğrencilerin eylül ayının ortalarından haziran ayının ortalarına kadar öğrenim görmesi ve öğretim yılının ortasında iki haftalık bir tatil uygulamasının rasyonel bir gerekçesi bulunmuyor. Geçmişte bu uygulama, tarım toplumunda, öğrencilerin ailelerine ekonomik etkinliklerinde katkı sağlayabilmeleri için okulların bahar sonunda mümkün olduğunca erken tatil edilmesi için düzenlenmiş olabilir.
Ancak günümüz koşullarında, pek çok ülkede uygulandığı gibi, bir öğretim yılı içinde üç ara tatil verilebilir. Birinci ara tatil birinci dönemin ortasında, ikinci ara tatil birinci dönemin sonunda ve üçüncü ara tatil de ikinci dönemin ortasında olabilir. Üç ara tatilin her biri ikişer hafta olarak düzenlenebilir. Üç ara tatil verilmesi öğrencilerin dönem içinde özellikle sınavların sonrasında dinlenme olanağı bulmasını sağlayacaktır.
OKULDA ZAMANIN NASIL GEÇİRİLDİĞİ ÖNEMLİ
Ancak burada yalnızca öğretimin süresini ya da tatilin süresini tartışmak yetmez. Önemli olan okulda geçen zamanın niteliğidir; yani öğrencilerin okulda bulundukları sürenin ne kadar verimli ve etkili değerlendirildiğidir. Ayrıca mevcut akademik takvimin değiştirilmesinin aileler açısından sonuçlarının dikkatle değerlendirilmesi gerekir.
Bu süre, çocuğu okuldan uzaklaştırır mı? Ne gibi etkiler yaratır?
Kuşkusuz üç ay oldukça uzun bir süre. Bu kadar uzun bir süre öğrencilerin öğrendiklerinin bir kısmının unutulmasına neden olacak. Eğitim öğretimden uzak kalınan süre ne kadar uzarsa, bir önceki öğretim yılında öğrenilenlerin unutulma oranı da o ölçüde artar.
İdeal tatil ve eğitim süresi nasıl olmalıdır? Gelişmiş ülkelerde durum ne vaziyette?
Tatil süresi ya da eğitim süresi bir ülkeden diğerine farklılık gösterir. Bu nedenle ideal bir süreden söz etmek de oldukça güç. Ancak uluslararası alanda uygulamalar ve karşılaştırmalar bu süreler hakkında değerlendirme yapmamızda yol gösterici olabilir.
TÜRKİYE'DEKİ ÖĞRENCİLER DAHA AZ EĞİTİM GÖRÜYOR
Türkiye'de bir öğretim yılı 180 işgünüdür. Uluslararası örnekler incelendiğinde 180 işgününün öğretim süresi göreceli olarak daha az olan ülkeler arasında yer aldığı görülüyor.
Bu rakam Japonya'da 243, Almanya'da 220 ve Güney Kore'de 220 gün.
Öğretim süresi gün olarak alındığına, günlük ders saati sayısı bir ülkeden diğerine değiştiği için gün sayısı yanıltıcı olabilir. Bir yıllık zorunlu öğretim süresini saat olarak değerlendirdiğimizde, Türkiye'de ilköğretim öğrencileri 7-14 yaş arasında OECD ve AB ülkelerindeki yaşıtlarından daha az süre öğretim gördüğünü anlıyoruz.
Öyle ki, 12-14 yaş grubundaki öğrenciler, OECD ülkelerindeki öğrencilerden bir yılda ortalama 107 saat, AB ülkelerindeki öğrencilerden bir yılda ortalama 103 saat daha az öğretim alıyor.
İlköğretim okullarında günlük ders saatinin 6 saat olarak düzenlendiğini dikkate aldığımızda, Türkiye'deki 12-14 yaş grubundaki öğrencilerin OECD ülkelerindeki aynı yaş grubundaki öğrencilerden bir yılda yaklaşık 18 gün daha az eğitim aldıkları görülmektedir.
Yıllık zorunlu öğretim süreleri şöyle:
Türkiye: (7 - 8 yaş) 720 saat / (9 - 11 yaş) 720 saat / (12 - 14 yaş) 791 saat / (15 yaş)
959 saat
OECD ortalaması: (7 - 8 yaş) 769 saat / (9 - 11 yaş) 814 saat / (12 - 14 yaş) 898 saat / (15 yaş) 911 saat
AB 19 ortalaması: (7 - 8 yaş) 785 saat / (9 - 11 yaş) 826 saat / (12 - 14 yaş) 893 saat / (15 yaş) 892 saat
Türkiye OECD ortalaması farkı: (7 - 8 yaş) -49 saat / (9 - 11 yaş) -94 saat / (12 - 14 yaş) -107 saat / (15 yaş) 48 saat
Türkiye AB 19 ortalaması farkı: (7 - 8 yaş) -65 saat / (9 - 11 yaş) -106 saat / (12 - 14 yaş) -103 saat / (15 yaş) 66 saat
Türkiye'deki eğitim sistemi ve dönemlerini değerlendirirsek, çocuğun ruhsal ve davranışsal gelişimini nasıl etkiliyor?
180 işgünü olan bir öğretim yılı iki döneme bölündüğünde; bir dönem 18 hafta gibi uzun bir süreyi kapsıyor. Hiç tatil yapmadan 18 hafta derslere devam edilmesi, hem öğrenciler hem de öğretmenler açısından oldukça yorucu ve bunaltıcı bir durum.
YORGUNLUK, BIKKINLIK, TEMBELLİK
Bir sınıf düzeyinde birden fazla şubesi bulunan okullarda ortak sınavlar yapılıyor ve bu sınavlar ilköğretim okullarının 6, 7 ve 8'inci sınıflarında genellikle bir haftaya, liselerde ise iki haftaya yayılıyor.
Özellikle ortak sınavların yapıldığı okullarda öğrencilerde, bu haftalarda yorgunluk ve bıkkınlık gözleniyor, devamsızlıklar yoğunlaşıyor ve dersler fiili olarak sekteye uğruyor.
Yine her dönemin sonunda sınavların bitiminden itibaren sınıflarda derslerin işlenişinde bir atalet gözleniyor.
Bütün bu olumsuzluklar, 18 hafta gibi uzun bir ders döneminin öğrenciler ve öğretmenler üzerinde oluşturduğu yorgunluğun bir sonucu. Bu nedenle; bu dönemin 9. haftasından sonra bir ya da iki haftalık bir ara tatil verilebilir.
SAĞLIKLI ÖĞRENCİ KİME DENİR?
Sağlıklı bir öğrenci ve sağlıklı bir birey nasıl olmalıdır?
Sağlıklı bir öğrenci, SBS'den, YGS'den ya da LYS'den daha yüksek puan alan öğrenci değildir. Ne yazık ki sistem bütünüyle bu sınavlara ve sınavlardan alınan puanlara odaklanmış durumda. Oysa sağlıklı bir öğrenci, fiziksel olarak sağlıklı olmanın yanında bilişsel, duygusal ve toplumsal yönleriyle de dengeli bir şekilde gelişebilen öğrencidir.
Sağlıklı bir öğrenci, okulun öğrenciyi bir insan olarak, bir bütün olarak gördüğü öğrencidir. Yalnızca bilişsel yönüyle geliştirmeye çalıştığınız bir öğrencinin diğer özellikleri ihmal edilir ve dengesi bozulur.
Sağlıklı bir öğrenci;
- Entelektüel olarak aktif
- Fiziksel, sözel, toplumsal ve akademik olarak yeterli
- Empatik, nezaketli, çevresini ve diğerlerini umursayan ve adil
- Yaratıcı ve meraklı
- Özgür
- Eleştirel düşünen
- Güvenli
- Umursanan ve değer verilen bir varlıktır.
KİTAP OKUSUNLAR AMA DERS KİTABI DEĞİL
Tatilde ailelerin, çocuk üzerindeki tutumu nasıl olmalıdır?
Tatil bir test çözme, sınava hazırlanma zamanı değil. Öğrencilerin tatilde dinlenmeleri, eğlenmeleri, aileleriyle nitelikli zaman geçirebilmeleri gerek. Anne babaların, -ne yazık ki çoğu zaman dershanelerdeki ya da okullardaki öğretmenlerin de yanlış yönlendirmeleri ile - çocuklarının tatil döneminde de ders çalışmalarını istemekten vazgeçmeleri gerekir.
Öğrenciler tatilde kitap okuyabilir ve okudukları kitaplar onların gelişimlerine katkı sağlar. Ancak bu kitaplar "dersler"in bir parçası olmamalı, öğrencinin istediği, merak ettiği için okuduğu kitaplar olmalı.
Anne-babalar tatil dönemlerinde mümkün olduğunca çocukları ile birlikte daha çok zaman geçirmeli, ailece yapabilecekleri etkinlikleri çocuklarının tatil döneminde gerçekleştirmeli.
'OKULU UNUTMAK İYİ BİR ŞEY'
(Çocuk Psikolojisi ve Gelişimi Uzmanı Pedagog Sevil Yavuz Gümüş)
"3 aylık tatil süresi çocuğa mutlaka okulu unutturacaktır ki; bu da sağlıklı gelişim için geçerlidir. Amaç çocuğun okulda başarılı mı, yoksa sağlıklı ve mutlu olması mı?
Akademik başarı açısıdan değerlendirirsek; çocuğun sürekli ders çalışmasını, okula gitmesini ve bir formatta kalmasını isteyeceğiz. Ancak ruhsal, fiziksel ve duygusal ihtiyaçları ne olacak?
Çocukluğunu yaşamadan, bu ihtiyaçları karşılanmadan, bu önemli dönemi sürekli ders çalışarak, okula giderek geçirirse; topluma ne kadar başarılı bireyler kazandıracağız? Bunu tartışmak gerek!
Zaten eğitim dönemleri için yarım gün yerine tüm güne yakın zamanlarını okulda geçiriyor ve çok yoruluyorlar. Yaz tatili, tüm eğitim yılının yorgunluğunu çıkarmaları, çocukluklarını yaşamaları, başarısız oldukları derslerde özel destek almaları ve eksik oldukları konularda kendilerini geliştirebilmeleri için iyi bir fırsat. Ancak onlara bilgisayar muamelesi yapılıyor, duyguları olduğu unutuluyor. Tam okuldan soğuyacakları zaman tatille kendilerine geliyorlar.
Eğer bu tatil olmazsa çocuklarda okul fobisi daha da artar. Çocuklar okula gitmek istemez veya eğitim yılının yorgunluğunu atamadıkları için mutsuz olurlar, bu da akademik başarılarını düşürür.
YURT DIŞINDAKİ UYGULAMALAR
Örneğin; eğitim sistemi oturmuş olan İngiltere'de 3 dönemde okula gidiliyor ve ezbere dayalı eğitim sistemi uygulanmıyor. Türkiye'de ise çocuklar uzun yaz tatillerine ihtiyaç duyuyor.
O nedenle tatille ilgili yorum yapmak yerine, eğitim sistemini tartışmak gerektiğine inanıyorum.
Çocukların, tüm gün okulda, yoğun eğitim programı dahilinde yorulmaları engellenmelidir. Konuları ezberlemek yerine öğrenmeleri sağlanmalı ve öz güvenleri artırılmalıdır.
Türkiye'de eğitim süresi maalesef dengesiz. Çocuklara fazlasıyla baskı uygulanıyor. Etüd, dershane derken yaş grubu gözetmeksizin akşama kadar okulda kalıyorlar. Yeterince arkadaşlarıyla vakit geçiremiyorlar. Duygusal ve sosyal gelişim ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar. Evde ve okulda dört duvar arasında kalıyorlar.
NELER YAPILABİLİR?
- Okullarda daha az zaman geçirmeli.
- Dersler daha interaktif olmalı.
- Sosyalleşmeleri için yeteri kadar zaman sağlanmalı.
- Oyun oynayacakları güvenli bir mahalle ortamı ve oyun alanları oluşturulmalı.
- Yaz tatilinde ders çalışmaları yerine yaz okulları gibi eğlenceli aktivitelere katılmalı.
Türkiye'de eğitim sistemine yönelik tartışmalar bitmiyor. SBS, LYS, KPSS, yanlış puan hesaplaması, kopya, çalınan sorular derken şimdi de yaz tatili süresinin uzunluğu konuşuluyor.
18 haftalık eğitim dönemi, 15 gün tatil, tekrar 18 hafta okul ve üç aylık yaz tatili...
Yaklaşık 15 milyon ilköğretim ve ortaöğretim öğrencisi, büyük bir heyecanla okulların kapanmasını bekliyor, ancak bu süre bazı akademisyenler tarafından uzun bulunuyor.Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Selahattin Turan onlardan biri. Turan, dünyada en çok tatil yapan eğitim sistemine sahip üljkenin Türkiye olduğunu ve yaz tatilinin mutlaka kısaltılması gerektiğini savunmuştu.
"Dönem içinde iki ayrı 15 tatil olabilir ama üç ay süren yaz tatili mutlaka kısaltılmalı. Uzun tatil süreci çocukların öğrendiklerini unutmalarına, okuldan soğumalarına neden oluyor" demişti. Ancak uzmanlar, "Eğer bu tatil olmazsa çocuklarda okul fobisi daha da artar; okula gitmek istemezler ve mutsuz olurlar" görüşünü savundu.
3 ARA TATİL DİNLENMEYİ SAĞLAR
(Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu)
3 aylık tatil süresini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce uzun mu?
Öğretim süresi ve tatillerin takvimlendirilmesi temelde tarım toplumunun ekonomik etkinliğini ve yaşam biçimini esas alarak düzenlenmiştir. Geçmişte köy okulları ve kent okulları için ayrı ayrı düzenlenen akademik takvim bunun bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Öğrencilerin eylül ayının ortalarından haziran ayının ortalarına kadar öğrenim görmesi ve öğretim yılının ortasında iki haftalık bir tatil uygulamasının rasyonel bir gerekçesi bulunmuyor. Geçmişte bu uygulama, tarım toplumunda, öğrencilerin ailelerine ekonomik etkinliklerinde katkı sağlayabilmeleri için okulların bahar sonunda mümkün olduğunca erken tatil edilmesi için düzenlenmiş olabilir.
Ancak günümüz koşullarında, pek çok ülkede uygulandığı gibi, bir öğretim yılı içinde üç ara tatil verilebilir. Birinci ara tatil birinci dönemin ortasında, ikinci ara tatil birinci dönemin sonunda ve üçüncü ara tatil de ikinci dönemin ortasında olabilir. Üç ara tatilin her biri ikişer hafta olarak düzenlenebilir. Üç ara tatil verilmesi öğrencilerin dönem içinde özellikle sınavların sonrasında dinlenme olanağı bulmasını sağlayacaktır.
OKULDA ZAMANIN NASIL GEÇİRİLDİĞİ ÖNEMLİ
Ancak burada yalnızca öğretimin süresini ya da tatilin süresini tartışmak yetmez. Önemli olan okulda geçen zamanın niteliğidir; yani öğrencilerin okulda bulundukları sürenin ne kadar verimli ve etkili değerlendirildiğidir. Ayrıca mevcut akademik takvimin değiştirilmesinin aileler açısından sonuçlarının dikkatle değerlendirilmesi gerekir.
Bu süre, çocuğu okuldan uzaklaştırır mı? Ne gibi etkiler yaratır?
Kuşkusuz üç ay oldukça uzun bir süre. Bu kadar uzun bir süre öğrencilerin öğrendiklerinin bir kısmının unutulmasına neden olacak. Eğitim öğretimden uzak kalınan süre ne kadar uzarsa, bir önceki öğretim yılında öğrenilenlerin unutulma oranı da o ölçüde artar.
İdeal tatil ve eğitim süresi nasıl olmalıdır? Gelişmiş ülkelerde durum ne vaziyette?
Tatil süresi ya da eğitim süresi bir ülkeden diğerine farklılık gösterir. Bu nedenle ideal bir süreden söz etmek de oldukça güç. Ancak uluslararası alanda uygulamalar ve karşılaştırmalar bu süreler hakkında değerlendirme yapmamızda yol gösterici olabilir.
TÜRKİYE'DEKİ ÖĞRENCİLER DAHA AZ EĞİTİM GÖRÜYOR
Türkiye'de bir öğretim yılı 180 işgünüdür. Uluslararası örnekler incelendiğinde 180 işgününün öğretim süresi göreceli olarak daha az olan ülkeler arasında yer aldığı görülüyor.
Bu rakam Japonya'da 243, Almanya'da 220 ve Güney Kore'de 220 gün.
Öğretim süresi gün olarak alındığına, günlük ders saati sayısı bir ülkeden diğerine değiştiği için gün sayısı yanıltıcı olabilir. Bir yıllık zorunlu öğretim süresini saat olarak değerlendirdiğimizde, Türkiye'de ilköğretim öğrencileri 7-14 yaş arasında OECD ve AB ülkelerindeki yaşıtlarından daha az süre öğretim gördüğünü anlıyoruz.
Öyle ki, 12-14 yaş grubundaki öğrenciler, OECD ülkelerindeki öğrencilerden bir yılda ortalama 107 saat, AB ülkelerindeki öğrencilerden bir yılda ortalama 103 saat daha az öğretim alıyor.
İlköğretim okullarında günlük ders saatinin 6 saat olarak düzenlendiğini dikkate aldığımızda, Türkiye'deki 12-14 yaş grubundaki öğrencilerin OECD ülkelerindeki aynı yaş grubundaki öğrencilerden bir yılda yaklaşık 18 gün daha az eğitim aldıkları görülmektedir.
Yıllık zorunlu öğretim süreleri şöyle:
Türkiye: (7 - 8 yaş) 720 saat / (9 - 11 yaş) 720 saat / (12 - 14 yaş) 791 saat / (15 yaş)
959 saat
OECD ortalaması: (7 - 8 yaş) 769 saat / (9 - 11 yaş) 814 saat / (12 - 14 yaş) 898 saat / (15 yaş) 911 saat
AB 19 ortalaması: (7 - 8 yaş) 785 saat / (9 - 11 yaş) 826 saat / (12 - 14 yaş) 893 saat / (15 yaş) 892 saat
Türkiye OECD ortalaması farkı: (7 - 8 yaş) -49 saat / (9 - 11 yaş) -94 saat / (12 - 14 yaş) -107 saat / (15 yaş) 48 saat
Türkiye AB 19 ortalaması farkı: (7 - 8 yaş) -65 saat / (9 - 11 yaş) -106 saat / (12 - 14 yaş) -103 saat / (15 yaş) 66 saat
Türkiye'deki eğitim sistemi ve dönemlerini değerlendirirsek, çocuğun ruhsal ve davranışsal gelişimini nasıl etkiliyor?
180 işgünü olan bir öğretim yılı iki döneme bölündüğünde; bir dönem 18 hafta gibi uzun bir süreyi kapsıyor. Hiç tatil yapmadan 18 hafta derslere devam edilmesi, hem öğrenciler hem de öğretmenler açısından oldukça yorucu ve bunaltıcı bir durum.
YORGUNLUK, BIKKINLIK, TEMBELLİK
Bir sınıf düzeyinde birden fazla şubesi bulunan okullarda ortak sınavlar yapılıyor ve bu sınavlar ilköğretim okullarının 6, 7 ve 8'inci sınıflarında genellikle bir haftaya, liselerde ise iki haftaya yayılıyor.
Özellikle ortak sınavların yapıldığı okullarda öğrencilerde, bu haftalarda yorgunluk ve bıkkınlık gözleniyor, devamsızlıklar yoğunlaşıyor ve dersler fiili olarak sekteye uğruyor.
Yine her dönemin sonunda sınavların bitiminden itibaren sınıflarda derslerin işlenişinde bir atalet gözleniyor.
Bütün bu olumsuzluklar, 18 hafta gibi uzun bir ders döneminin öğrenciler ve öğretmenler üzerinde oluşturduğu yorgunluğun bir sonucu. Bu nedenle; bu dönemin 9. haftasından sonra bir ya da iki haftalık bir ara tatil verilebilir.
SAĞLIKLI ÖĞRENCİ KİME DENİR?
Sağlıklı bir öğrenci ve sağlıklı bir birey nasıl olmalıdır?
Sağlıklı bir öğrenci, SBS'den, YGS'den ya da LYS'den daha yüksek puan alan öğrenci değildir. Ne yazık ki sistem bütünüyle bu sınavlara ve sınavlardan alınan puanlara odaklanmış durumda. Oysa sağlıklı bir öğrenci, fiziksel olarak sağlıklı olmanın yanında bilişsel, duygusal ve toplumsal yönleriyle de dengeli bir şekilde gelişebilen öğrencidir.
Sağlıklı bir öğrenci, okulun öğrenciyi bir insan olarak, bir bütün olarak gördüğü öğrencidir. Yalnızca bilişsel yönüyle geliştirmeye çalıştığınız bir öğrencinin diğer özellikleri ihmal edilir ve dengesi bozulur.
Sağlıklı bir öğrenci;
- Entelektüel olarak aktif
- Fiziksel, sözel, toplumsal ve akademik olarak yeterli
- Empatik, nezaketli, çevresini ve diğerlerini umursayan ve adil
- Yaratıcı ve meraklı
- Özgür
- Eleştirel düşünen
- Güvenli
- Umursanan ve değer verilen bir varlıktır.
KİTAP OKUSUNLAR AMA DERS KİTABI DEĞİL
Tatilde ailelerin, çocuk üzerindeki tutumu nasıl olmalıdır?
Tatil bir test çözme, sınava hazırlanma zamanı değil. Öğrencilerin tatilde dinlenmeleri, eğlenmeleri, aileleriyle nitelikli zaman geçirebilmeleri gerek. Anne babaların, -ne yazık ki çoğu zaman dershanelerdeki ya da okullardaki öğretmenlerin de yanlış yönlendirmeleri ile - çocuklarının tatil döneminde de ders çalışmalarını istemekten vazgeçmeleri gerekir.
Öğrenciler tatilde kitap okuyabilir ve okudukları kitaplar onların gelişimlerine katkı sağlar. Ancak bu kitaplar "dersler"in bir parçası olmamalı, öğrencinin istediği, merak ettiği için okuduğu kitaplar olmalı.
Anne-babalar tatil dönemlerinde mümkün olduğunca çocukları ile birlikte daha çok zaman geçirmeli, ailece yapabilecekleri etkinlikleri çocuklarının tatil döneminde gerçekleştirmeli.
'OKULU UNUTMAK İYİ BİR ŞEY'
(Çocuk Psikolojisi ve Gelişimi Uzmanı Pedagog Sevil Yavuz Gümüş)
"3 aylık tatil süresi çocuğa mutlaka okulu unutturacaktır ki; bu da sağlıklı gelişim için geçerlidir. Amaç çocuğun okulda başarılı mı, yoksa sağlıklı ve mutlu olması mı?
Akademik başarı açısıdan değerlendirirsek; çocuğun sürekli ders çalışmasını, okula gitmesini ve bir formatta kalmasını isteyeceğiz. Ancak ruhsal, fiziksel ve duygusal ihtiyaçları ne olacak?
Çocukluğunu yaşamadan, bu ihtiyaçları karşılanmadan, bu önemli dönemi sürekli ders çalışarak, okula giderek geçirirse; topluma ne kadar başarılı bireyler kazandıracağız? Bunu tartışmak gerek!
Zaten eğitim dönemleri için yarım gün yerine tüm güne yakın zamanlarını okulda geçiriyor ve çok yoruluyorlar. Yaz tatili, tüm eğitim yılının yorgunluğunu çıkarmaları, çocukluklarını yaşamaları, başarısız oldukları derslerde özel destek almaları ve eksik oldukları konularda kendilerini geliştirebilmeleri için iyi bir fırsat. Ancak onlara bilgisayar muamelesi yapılıyor, duyguları olduğu unutuluyor. Tam okuldan soğuyacakları zaman tatille kendilerine geliyorlar.
Eğer bu tatil olmazsa çocuklarda okul fobisi daha da artar. Çocuklar okula gitmek istemez veya eğitim yılının yorgunluğunu atamadıkları için mutsuz olurlar, bu da akademik başarılarını düşürür.
YURT DIŞINDAKİ UYGULAMALAR
Örneğin; eğitim sistemi oturmuş olan İngiltere'de 3 dönemde okula gidiliyor ve ezbere dayalı eğitim sistemi uygulanmıyor. Türkiye'de ise çocuklar uzun yaz tatillerine ihtiyaç duyuyor.
O nedenle tatille ilgili yorum yapmak yerine, eğitim sistemini tartışmak gerektiğine inanıyorum.
Çocukların, tüm gün okulda, yoğun eğitim programı dahilinde yorulmaları engellenmelidir. Konuları ezberlemek yerine öğrenmeleri sağlanmalı ve öz güvenleri artırılmalıdır.
Türkiye'de eğitim süresi maalesef dengesiz. Çocuklara fazlasıyla baskı uygulanıyor. Etüd, dershane derken yaş grubu gözetmeksizin akşama kadar okulda kalıyorlar. Yeterince arkadaşlarıyla vakit geçiremiyorlar. Duygusal ve sosyal gelişim ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar. Evde ve okulda dört duvar arasında kalıyorlar.
NELER YAPILABİLİR?
- Okullarda daha az zaman geçirmeli.
- Dersler daha interaktif olmalı.
- Sosyalleşmeleri için yeteri kadar zaman sağlanmalı.
- Oyun oynayacakları güvenli bir mahalle ortamı ve oyun alanları oluşturulmalı.
- Yaz tatilinde ders çalışmaları yerine yaz okulları gibi eğlenceli aktivitelere katılmalı.