meridyen2
Kayıtlı Üye
YAŞAMIMIZI PAYLAŞTIĞIMIZ AKARLAR
Akar ya da mayt olarak adlandırdığımız bu canlı, herhangi bir böcekten daha farklı özellikler taşımayan, son derece detaylı ve kompleks bir yapıya sahip olan, ama buna rağmen yine de ancak mikroskopla fark edilebilen bir mikro canlıdır. Yaşadığımız evin her yanında, yattığımız yatakta, yerdeki halıda, soluduğumuz havada kısacası yaşamımızı geçirdiğimiz her yerde bulunmaktadır.
5-50 mikron arası boyutlarında olan bu canlılar bize görünmezler. Eğer görünselerdi, kuşkusuz büyük bir şaşkınlık yaşardık. Bacakları ve kıskaçları ile bir örümceği andıran bu canlı, yaşadığımız her santimetrekareyi kaplamış durumdadır.
Bu canlılar ölü deri hücreleri ve kabukları ile beslenirler. Bu nedenle insanların yaşadığı ortamlarda bulunur ve insan aktiviteleri ile çevreye yayılır, hareket ederler. Beslenme malzemelerinin toplandığı yerler ise genellikle yatak ve minderler, mobilyalar ve halılardır.
Ancak bazı canlılar için zararlıdırlar. Öyle ki, parazit olarak içinde yaşadığı bir arı topluğunu, arıların üstteki ölü derilerini delerek ve vücut sularını emerek ortadan kaldırabilirler. Bunun gibi pek çok böcek, hayvan ve bitkiye zarar verebilirler. Kimisi zarar verirken, beraberinde çeşitli faydalar da getirir. Örneğin böcek akarları böceğin ölümüne veya hastalanmasına sebep olurlar, ama aynı zamanda meydana getirdikleri atıklarla toprağın verimini de büyük ölçüde artırırlar. Bazıları ise birtakım canlıların a*****larıdır. Bazı hayvanların kulak kanallarında, akciğerlerinde ve bağırsaklarında yaşarlar. Dolayısıyla akarlar farklı ortamlarda ve insan dışında farklı canlılarla da yaşayabilen canlılardır.
Akarlar türlerine göre çeşitli yerlerde bulunabilirler. Everest Dağı'nın 5000 metre yükseklikteki yamaçlarında yaşayabildikleri gibi, Kuzey Pasifik Okyanusunun 5200 metre derinliklerinde de yaşayabilmektedirler. Sırf Antarktika'da 50'den fazla karada yaşayan akar türü bilinmektedir.
Akarlar, 5000C'ye kadar yüksek ısıya sahip yeraltı sularında, havuz ve göllerde yaşayabilirler.
Bunun dışında akarlar kaplıcalar, mağaralar, çöller ve tundralar da dahil olmak üzere pek çok yerde bulunabilirler. 10 metre derinlikteki madenlerde, soğuk ve termik kaynaklarda 5000C kadar yüksek ısıya sahip olan yer altı sularında, havuz ve göllerde yaşayabilirler. Farklı ortamlarda yaşayabilen bu farklı türlerinin sayısının 500.000'den fazla olduğu hesaplanmıştır.
Sadece mikroskop altında görebileceğimiz akarlar, son derece kapsamlı bir vücut yapısına sahiptirler. Bu canlıları oluşturan detaylar, yeryüzündeki kompleks yaratılışı gözler önüne serer.
Akarın insan kafatasına benzeyen bir bedeni vardır. Bedenin üzerinde seyrek olarak tüyler bulunmaktadır. Ağzı, kafatasına benzeyen bu vücudun önünde toplanmıştır ve delmeye ayarlı özel bir yapıdadır. Akar, sahip olduğu bu özel yapı sayesinde kendisine uygun bulduğu yiyecekleri küçük parçalara ayırabilir ve dolayısıyla besini vücuduna alabilir. Akarın vücudu ovaldir ve ince çiziklerle kaplanmıştır. Bu oval vücuttan sekiz küçük bacak çıkar. Sekiz ayak ise son derece önemli bir tasarıma sahiptir. Ayak tabanları akarların halı iplikçikleri arasına ve döşemelerin derin bölmelerine gömülebilmelerini sağlayan yapışkan bir madde ile kaplanmıştır. Bu sekiz küçük bacak en güçlü vakum temizleyicilerinin bile çekiş gücüne direnç gösterebilir.
Akarların bazısı hem karada hem de suda yaşayabilir. Karada yaşayabilen akarlar "soluk borusu" yoluyla nefes alırlar. Soluk borusunun hemen yanında da "yemek borusu" bulunmaktadır. Bazı akarların bitki hücrelerini delebilecek kadar keskin olan beslenme organları bulunmaktadır. Akarlar bu organları ile besinlerin özündeki suyu rahatlıkla emebilirler.Bazı akarlarda yemek borusunu çevreleyen oldukça gelişmiş bir "sinir sistemi" vardır. Beynin bir bölümünden yayılan sinir dizisi, "bacaklar", "sinir sistemi", "kas sistemi" ve "üreme organlarındaki" sinirleri harekete geçirir. Ağız bölümlerindeki sinirler de beynin diğer bir bölümü tarafından harekete geçirilmektedir. Kısacası, görülmeyen akarın bir "beyni" vardır.
Sistemler ve organlar bunlarla sınırlı değildir. Akarın yediklerini sindirmesini sağlayacak bir "sindirim sistemi" de olması gerekmektedir kuşkusuz. Sindirim sistemi ön tarafta kaslı bir "yutaktan", uzun ve dar bir "yemek borusundan", bir "mideden", kısa bir "bağırsaktan" ve arka taraftaki "bağırsak boşluğundan" oluşmaktadır. Karıncığın mideye ait olan çiftli keseleri vardır, bunlar kısmen besin depolama organları olarak işlev görüp bazı akarların beslenmeksizin uzun süre hayatlarını devam ettirebilmelerini sağlar.
Akarların "üreme organları" da vardır. Sperm transferi, ya direk olarak ya da spermatophores adı verilen paketlerin içerisinde meydana gelmektedir.
Akar, arka bağırsağa açılabilen "boşaltım organlarına" da sahiptir. Bunlar vücut boşluğundaki atık maddeleri toplarlar ve bunu "guanin" adı verilen organik bir bileşiğin içerisine iletirler. Boşaltım organlarına kadar gelen bu iletim, bize hiç de yabancı olmayan bir yolla gerçekleştirilmektedir: "Kan dolaşımı". Kan, bir kalp ya da çeşitli kasların hareketleriyle vücut içinde dolaşmaktadır. Yani görülmeyen akarın bir "kalbi" vardır.
Normal şartlarda insanlar, bu ilginç görünüşlü varlıkları görüp fark edebilmeyi istemezler. Kuşkusuz bu canlıların görünmez oluşları, Allah'ın hikmetli yaratışının bir örneğidir. Bu canlılar, çevrenizde o kadar fazla sayıdadırlar ki, yattığınız yatakta bile, ne kadar temiz olursa olsun, ortalama 10.000 tane akar bulunmaktadır. Bu canlılar, ürettikleri proteine karşı alerjik olmadığınız sürece size zarar vermezler; sizi ısırmaz, sokmaz, hastalık bulaştırmazlar.
(makale harun yahya)
Akar ya da mayt olarak adlandırdığımız bu canlı, herhangi bir böcekten daha farklı özellikler taşımayan, son derece detaylı ve kompleks bir yapıya sahip olan, ama buna rağmen yine de ancak mikroskopla fark edilebilen bir mikro canlıdır. Yaşadığımız evin her yanında, yattığımız yatakta, yerdeki halıda, soluduğumuz havada kısacası yaşamımızı geçirdiğimiz her yerde bulunmaktadır.
5-50 mikron arası boyutlarında olan bu canlılar bize görünmezler. Eğer görünselerdi, kuşkusuz büyük bir şaşkınlık yaşardık. Bacakları ve kıskaçları ile bir örümceği andıran bu canlı, yaşadığımız her santimetrekareyi kaplamış durumdadır.
Bu canlılar ölü deri hücreleri ve kabukları ile beslenirler. Bu nedenle insanların yaşadığı ortamlarda bulunur ve insan aktiviteleri ile çevreye yayılır, hareket ederler. Beslenme malzemelerinin toplandığı yerler ise genellikle yatak ve minderler, mobilyalar ve halılardır.
Ancak bazı canlılar için zararlıdırlar. Öyle ki, parazit olarak içinde yaşadığı bir arı topluğunu, arıların üstteki ölü derilerini delerek ve vücut sularını emerek ortadan kaldırabilirler. Bunun gibi pek çok böcek, hayvan ve bitkiye zarar verebilirler. Kimisi zarar verirken, beraberinde çeşitli faydalar da getirir. Örneğin böcek akarları böceğin ölümüne veya hastalanmasına sebep olurlar, ama aynı zamanda meydana getirdikleri atıklarla toprağın verimini de büyük ölçüde artırırlar. Bazıları ise birtakım canlıların a*****larıdır. Bazı hayvanların kulak kanallarında, akciğerlerinde ve bağırsaklarında yaşarlar. Dolayısıyla akarlar farklı ortamlarda ve insan dışında farklı canlılarla da yaşayabilen canlılardır.
Akarlar türlerine göre çeşitli yerlerde bulunabilirler. Everest Dağı'nın 5000 metre yükseklikteki yamaçlarında yaşayabildikleri gibi, Kuzey Pasifik Okyanusunun 5200 metre derinliklerinde de yaşayabilmektedirler. Sırf Antarktika'da 50'den fazla karada yaşayan akar türü bilinmektedir.
Akarlar, 5000C'ye kadar yüksek ısıya sahip yeraltı sularında, havuz ve göllerde yaşayabilirler.
Bunun dışında akarlar kaplıcalar, mağaralar, çöller ve tundralar da dahil olmak üzere pek çok yerde bulunabilirler. 10 metre derinlikteki madenlerde, soğuk ve termik kaynaklarda 5000C kadar yüksek ısıya sahip olan yer altı sularında, havuz ve göllerde yaşayabilirler. Farklı ortamlarda yaşayabilen bu farklı türlerinin sayısının 500.000'den fazla olduğu hesaplanmıştır.
Sadece mikroskop altında görebileceğimiz akarlar, son derece kapsamlı bir vücut yapısına sahiptirler. Bu canlıları oluşturan detaylar, yeryüzündeki kompleks yaratılışı gözler önüne serer.
Akarın insan kafatasına benzeyen bir bedeni vardır. Bedenin üzerinde seyrek olarak tüyler bulunmaktadır. Ağzı, kafatasına benzeyen bu vücudun önünde toplanmıştır ve delmeye ayarlı özel bir yapıdadır. Akar, sahip olduğu bu özel yapı sayesinde kendisine uygun bulduğu yiyecekleri küçük parçalara ayırabilir ve dolayısıyla besini vücuduna alabilir. Akarın vücudu ovaldir ve ince çiziklerle kaplanmıştır. Bu oval vücuttan sekiz küçük bacak çıkar. Sekiz ayak ise son derece önemli bir tasarıma sahiptir. Ayak tabanları akarların halı iplikçikleri arasına ve döşemelerin derin bölmelerine gömülebilmelerini sağlayan yapışkan bir madde ile kaplanmıştır. Bu sekiz küçük bacak en güçlü vakum temizleyicilerinin bile çekiş gücüne direnç gösterebilir.
Akarların bazısı hem karada hem de suda yaşayabilir. Karada yaşayabilen akarlar "soluk borusu" yoluyla nefes alırlar. Soluk borusunun hemen yanında da "yemek borusu" bulunmaktadır. Bazı akarların bitki hücrelerini delebilecek kadar keskin olan beslenme organları bulunmaktadır. Akarlar bu organları ile besinlerin özündeki suyu rahatlıkla emebilirler.Bazı akarlarda yemek borusunu çevreleyen oldukça gelişmiş bir "sinir sistemi" vardır. Beynin bir bölümünden yayılan sinir dizisi, "bacaklar", "sinir sistemi", "kas sistemi" ve "üreme organlarındaki" sinirleri harekete geçirir. Ağız bölümlerindeki sinirler de beynin diğer bir bölümü tarafından harekete geçirilmektedir. Kısacası, görülmeyen akarın bir "beyni" vardır.
Sistemler ve organlar bunlarla sınırlı değildir. Akarın yediklerini sindirmesini sağlayacak bir "sindirim sistemi" de olması gerekmektedir kuşkusuz. Sindirim sistemi ön tarafta kaslı bir "yutaktan", uzun ve dar bir "yemek borusundan", bir "mideden", kısa bir "bağırsaktan" ve arka taraftaki "bağırsak boşluğundan" oluşmaktadır. Karıncığın mideye ait olan çiftli keseleri vardır, bunlar kısmen besin depolama organları olarak işlev görüp bazı akarların beslenmeksizin uzun süre hayatlarını devam ettirebilmelerini sağlar.
Akarların "üreme organları" da vardır. Sperm transferi, ya direk olarak ya da spermatophores adı verilen paketlerin içerisinde meydana gelmektedir.
Akar, arka bağırsağa açılabilen "boşaltım organlarına" da sahiptir. Bunlar vücut boşluğundaki atık maddeleri toplarlar ve bunu "guanin" adı verilen organik bir bileşiğin içerisine iletirler. Boşaltım organlarına kadar gelen bu iletim, bize hiç de yabancı olmayan bir yolla gerçekleştirilmektedir: "Kan dolaşımı". Kan, bir kalp ya da çeşitli kasların hareketleriyle vücut içinde dolaşmaktadır. Yani görülmeyen akarın bir "kalbi" vardır.
Normal şartlarda insanlar, bu ilginç görünüşlü varlıkları görüp fark edebilmeyi istemezler. Kuşkusuz bu canlıların görünmez oluşları, Allah'ın hikmetli yaratışının bir örneğidir. Bu canlılar, çevrenizde o kadar fazla sayıdadırlar ki, yattığınız yatakta bile, ne kadar temiz olursa olsun, ortalama 10.000 tane akar bulunmaktadır. Bu canlılar, ürettikleri proteine karşı alerjik olmadığınız sürece size zarar vermezler; sizi ısırmaz, sokmaz, hastalık bulaştırmazlar.
(makale harun yahya)