meridyen2
Kayıtlı Üye
YAŞAM BORUSU, NEFES BORUSU
İlk anda burunda temizlenen hava solunumun bir sonraki aşamasında vücut içinde yol alarak biraz daha aşağılara doğru inecektir. Havanın burundan sonra geçeceği bölge nefes borusudur.
Mikroskop altında incelendiğinde nefes borusunun her saniye kendi kendini temizleyerek akciğerleri koruyan bir yapısının olduğu görülecektir. Nefes borusu halkalar halinde bir yapıya sahip olup, iç kısmı halı benzeri titrek tüylerle kaplıdır. Bu tüycükler sürekli olarak akciğerin ters yönünde yani ağıza doğru kamçı benzeri bir hareket yaparlar. Bu şekilde tüycüklerin üzerlerine düşen çok daha küçük parçalar boğaz bölgesine doğru ilerlemiş ve akciğerden uzaklaşmış olur. Boğaz bölgesinde yemek borusuyla birleşen nefes borusu, içinde biriken atık parçalarını ve bazı bakterileri yemek borusuna iletir. Boğazda biriken parçalar yutma refleksini başlatır.
Burnu da içine alan üst solunum yolları
Böylece atık maddelerin ve akciğerde hastalık oluşturabilecek bakterilerin tümü yutularak mideye iletilir ve mide asitinde parçalanıp yok edilir. Sabah uyanıldığında boğazda hissedilen doluluk ve ses değişikliğinin sebebi de gece boyunca nefes borusunun kendini temizleme işlemi sırasında biriken yabancı madde ve bakterilerdir.
Akciğerleri koruyan sigorta sistemleri bunlarla sınırlı değildir. Kazara nefes borusuna yiyecek ya da nem parçaları kaçsa bile, bunlar da bir başka emniyet aracı olan ve öksürük olarak isimlendirilen hava patlaması ile çıkartılır. Bir öksürüğün hava itmesi saatte 960 kilometreye kadar çıkabilir.
Nefes borusu gırtlaktan akciğerlere kadar uzanan yaklaşık 30 cm uzunluğunda bir borudur. Bu boru her an açık olmak zorundadır. Aksi takdirde havanın ciğerlere iletimi durur ve insan boğularak ölür. Boyun gibi hareketli bir bölgeden geçen ve etten yapılmış olan bu esnek borunun sürekli açık kalmasını sağlamak gerçekte oldukça zordur. Ancak nefes borusunun mükemmel tasarımı sayesinde bu zorluk ortadan kalkmıştır. Nefes borusu C harfi şeklinde kıkırdaklarla desteklenmiştir. İşte bu kıkırdaklar nefes borusunun kapanmasını engeller.
Yanda elektron mikroskobu altında soluk borusundaki tüycükler, en sağda ise soluk borusunun genel yapısı ve enine kesit görülüyor.
Bu karmaşık sistemin herhangi bir parçasının eksikliği vücutta onarılması zor hasarlar oluşmasına neden olur. Örneğin genetik bir hastalık olan Kartagener sendromunda, sistemin tüm elemanları eksiksiz var olmalarına rağmen nefes borusunu örten tüycüklerin hareket etme özellikleri yoktur. Bu eksiklikle doğan bebeklerin çok büyük bir bölümü sık sık tekrarlayan akciğer enfeksiyonları nedeniyle daha çocukluğa ulaşamadan hayatlarını kaybederler.
İnsan bedeninin derinliklerinde gözle görülemeyen mikro tüycükler insan sağlığı için bütün güçleri ile çalışırlar. Soluk borunuza giren toz ve yabancı cisimleri adeta elden ele taşıyarak ciğerlerinizden uzak tutmaya çalışırlar. İnsanın varlığından hiç haberdar olmadığı ancak kendisi için gece gündüz hizmet eden bu milyonlarca mikro tüycük, insan bedeninin tasarlanmış, yani yaratılmış olduğunun bir delilidir.
HÜCRELERİ HAREKET ETTİREN MİKROSKOBİK TÜYCÜKLERİN VARLIĞI BİLE DARWINİZM SAFSATASINI YALANLAMAK İÇİN YETERLİDİR!
Darwinistler'in iddiasına göre tüm canlılık başıboş tesadüflerin sonucunda oluşmuştur. Ancak vücudumuzdaki binlerce kompleks sistem bu tesadüf safsatasını yalanlamaktadır. Bunlardan bir tanesi, tek görevi hücreyi hareket ettirmek olan tüycüklerin yapısındaki binlerce ayrıntıdır.
Bazı hücreler kirpiklere benzeyen tüycükler sayesinde hareket ederler. Örneğin solunum yollarındaki sabit hücrelerin her biri yüzer tane tüycüğe sahiptir.
Tüycükler tıpkı gemi kürekçileri gibi aynı anda hareket ederek, hücrenin ilerlemesini sağlar.
Bir tüycük diklemesine kesildiğinde dokuz ayrı çubuk şeklinde yapıdan oluştuğu görülür.
Mikrotüp denen çubuklar birbirine geçmiş iki ayrı halkadan oluşurlar.
Bu halkaların biri on üç, diğeri on ayrı telden oluşur.
Mikrotüpler tubulin adı verilen proteinlerden meydana gelirler.
Mikrotübün, "dynein" isimli bir proteine sahip dış kol ve iç kol denen iki uzantısı vardır. Dynein proteininin görevi hücreler arasında motor görevini yapmak ve mekanik bir güç oluşturmaktır.
Bu tubulin proteinini oluşturan moleküller, adeta birer tuğla gibi dizilip, hücrede silindir şeklinde bir düzen meydana getirirler. Ancak tubulin moleküllerinin dizilimi tuğlalardan çok daha komplekstir.
Tüycüklerin ortasında iki mikrotüp daha bulunur. Bunlar kendi başına bulunur ve 13 tubulin şeridinden oluşurlar.
Her bir tubulinin üst tarafında 10 tane kısa çıkıntı, alt tarafında da 10 tane girinti vardır. Bu girinti ve çıkıntılar birbirinin içine geçebilecek şekilde uyumlu yaratılmıştır. Böylece çok sağlam bir yapı oluştururlar. Çok özel bir tasarıma sahip olan bu girinti ve çıkıntılardaki en ufak bir bozukluk hücrenin yapısına zarar verecektir.
Yukarıda çok kısaca ve basit kelimelerle özetlediğimiz bu parçacıklar tüycüğü meydana getirmektedir ve tek hedefleri vücudunuzdaki trilyonlarca hücreden tek bir tanesini hareket ettirmektir. Bugüne kadar yaşamış olan ve halen yaşayan tüm insanların solunum hücrelerinin her birinde böyle kapsamlı bir sistem vardır. Üstelik bu kompleks ve birçok parçadan oluşan sistem, gözle dahi göremeyeceğimiz kadar küçük hücrenin içindeki bir tüycüğün daha da alt yapılarıdır. Kısacası Allah, bizim hiçlik diyebileceğimiz kadar küçük bir yere, son derece sistemli ve kompleks bir mekanizma yerleştirmiştir. Tesadüflerin, hücreyi hareket ettirmeyi düşünüp, böyle bir sistemi hayal dahi edemeyeceğimiz kadar küçük bir alana sığdırmaları kesinlikle imkansızdır. Bu, ancak Allah'ın üstün ve sonsuz aklı, ilmi ve gücü ile mümkün olabilir.
Soluk borusunun dokusunun iç yüzeyinde tüycükler ve salgı hücreleri bulunur. Soluk borusundaki tüycükler tarafından tutulan toz ve mantar gibi maddeler mukus sıvısı ile birlikte vücuttan atılır.
(alıntı harun yahya insan mucizesi)
İlk anda burunda temizlenen hava solunumun bir sonraki aşamasında vücut içinde yol alarak biraz daha aşağılara doğru inecektir. Havanın burundan sonra geçeceği bölge nefes borusudur.
Mikroskop altında incelendiğinde nefes borusunun her saniye kendi kendini temizleyerek akciğerleri koruyan bir yapısının olduğu görülecektir. Nefes borusu halkalar halinde bir yapıya sahip olup, iç kısmı halı benzeri titrek tüylerle kaplıdır. Bu tüycükler sürekli olarak akciğerin ters yönünde yani ağıza doğru kamçı benzeri bir hareket yaparlar. Bu şekilde tüycüklerin üzerlerine düşen çok daha küçük parçalar boğaz bölgesine doğru ilerlemiş ve akciğerden uzaklaşmış olur. Boğaz bölgesinde yemek borusuyla birleşen nefes borusu, içinde biriken atık parçalarını ve bazı bakterileri yemek borusuna iletir. Boğazda biriken parçalar yutma refleksini başlatır.
Burnu da içine alan üst solunum yolları
Böylece atık maddelerin ve akciğerde hastalık oluşturabilecek bakterilerin tümü yutularak mideye iletilir ve mide asitinde parçalanıp yok edilir. Sabah uyanıldığında boğazda hissedilen doluluk ve ses değişikliğinin sebebi de gece boyunca nefes borusunun kendini temizleme işlemi sırasında biriken yabancı madde ve bakterilerdir.
Akciğerleri koruyan sigorta sistemleri bunlarla sınırlı değildir. Kazara nefes borusuna yiyecek ya da nem parçaları kaçsa bile, bunlar da bir başka emniyet aracı olan ve öksürük olarak isimlendirilen hava patlaması ile çıkartılır. Bir öksürüğün hava itmesi saatte 960 kilometreye kadar çıkabilir.
Nefes borusu gırtlaktan akciğerlere kadar uzanan yaklaşık 30 cm uzunluğunda bir borudur. Bu boru her an açık olmak zorundadır. Aksi takdirde havanın ciğerlere iletimi durur ve insan boğularak ölür. Boyun gibi hareketli bir bölgeden geçen ve etten yapılmış olan bu esnek borunun sürekli açık kalmasını sağlamak gerçekte oldukça zordur. Ancak nefes borusunun mükemmel tasarımı sayesinde bu zorluk ortadan kalkmıştır. Nefes borusu C harfi şeklinde kıkırdaklarla desteklenmiştir. İşte bu kıkırdaklar nefes borusunun kapanmasını engeller.
Yanda elektron mikroskobu altında soluk borusundaki tüycükler, en sağda ise soluk borusunun genel yapısı ve enine kesit görülüyor.
Bu karmaşık sistemin herhangi bir parçasının eksikliği vücutta onarılması zor hasarlar oluşmasına neden olur. Örneğin genetik bir hastalık olan Kartagener sendromunda, sistemin tüm elemanları eksiksiz var olmalarına rağmen nefes borusunu örten tüycüklerin hareket etme özellikleri yoktur. Bu eksiklikle doğan bebeklerin çok büyük bir bölümü sık sık tekrarlayan akciğer enfeksiyonları nedeniyle daha çocukluğa ulaşamadan hayatlarını kaybederler.
İnsan bedeninin derinliklerinde gözle görülemeyen mikro tüycükler insan sağlığı için bütün güçleri ile çalışırlar. Soluk borunuza giren toz ve yabancı cisimleri adeta elden ele taşıyarak ciğerlerinizden uzak tutmaya çalışırlar. İnsanın varlığından hiç haberdar olmadığı ancak kendisi için gece gündüz hizmet eden bu milyonlarca mikro tüycük, insan bedeninin tasarlanmış, yani yaratılmış olduğunun bir delilidir.
HÜCRELERİ HAREKET ETTİREN MİKROSKOBİK TÜYCÜKLERİN VARLIĞI BİLE DARWINİZM SAFSATASINI YALANLAMAK İÇİN YETERLİDİR!
Darwinistler'in iddiasına göre tüm canlılık başıboş tesadüflerin sonucunda oluşmuştur. Ancak vücudumuzdaki binlerce kompleks sistem bu tesadüf safsatasını yalanlamaktadır. Bunlardan bir tanesi, tek görevi hücreyi hareket ettirmek olan tüycüklerin yapısındaki binlerce ayrıntıdır.
Bazı hücreler kirpiklere benzeyen tüycükler sayesinde hareket ederler. Örneğin solunum yollarındaki sabit hücrelerin her biri yüzer tane tüycüğe sahiptir.
Tüycükler tıpkı gemi kürekçileri gibi aynı anda hareket ederek, hücrenin ilerlemesini sağlar.
Bir tüycük diklemesine kesildiğinde dokuz ayrı çubuk şeklinde yapıdan oluştuğu görülür.
Mikrotüp denen çubuklar birbirine geçmiş iki ayrı halkadan oluşurlar.
Bu halkaların biri on üç, diğeri on ayrı telden oluşur.
Mikrotüpler tubulin adı verilen proteinlerden meydana gelirler.
Mikrotübün, "dynein" isimli bir proteine sahip dış kol ve iç kol denen iki uzantısı vardır. Dynein proteininin görevi hücreler arasında motor görevini yapmak ve mekanik bir güç oluşturmaktır.
Bu tubulin proteinini oluşturan moleküller, adeta birer tuğla gibi dizilip, hücrede silindir şeklinde bir düzen meydana getirirler. Ancak tubulin moleküllerinin dizilimi tuğlalardan çok daha komplekstir.
Tüycüklerin ortasında iki mikrotüp daha bulunur. Bunlar kendi başına bulunur ve 13 tubulin şeridinden oluşurlar.
Her bir tubulinin üst tarafında 10 tane kısa çıkıntı, alt tarafında da 10 tane girinti vardır. Bu girinti ve çıkıntılar birbirinin içine geçebilecek şekilde uyumlu yaratılmıştır. Böylece çok sağlam bir yapı oluştururlar. Çok özel bir tasarıma sahip olan bu girinti ve çıkıntılardaki en ufak bir bozukluk hücrenin yapısına zarar verecektir.
Yukarıda çok kısaca ve basit kelimelerle özetlediğimiz bu parçacıklar tüycüğü meydana getirmektedir ve tek hedefleri vücudunuzdaki trilyonlarca hücreden tek bir tanesini hareket ettirmektir. Bugüne kadar yaşamış olan ve halen yaşayan tüm insanların solunum hücrelerinin her birinde böyle kapsamlı bir sistem vardır. Üstelik bu kompleks ve birçok parçadan oluşan sistem, gözle dahi göremeyeceğimiz kadar küçük hücrenin içindeki bir tüycüğün daha da alt yapılarıdır. Kısacası Allah, bizim hiçlik diyebileceğimiz kadar küçük bir yere, son derece sistemli ve kompleks bir mekanizma yerleştirmiştir. Tesadüflerin, hücreyi hareket ettirmeyi düşünüp, böyle bir sistemi hayal dahi edemeyeceğimiz kadar küçük bir alana sığdırmaları kesinlikle imkansızdır. Bu, ancak Allah'ın üstün ve sonsuz aklı, ilmi ve gücü ile mümkün olabilir.
Soluk borusunun dokusunun iç yüzeyinde tüycükler ve salgı hücreleri bulunur. Soluk borusundaki tüycükler tarafından tutulan toz ve mantar gibi maddeler mukus sıvısı ile birlikte vücuttan atılır.
(alıntı harun yahya insan mucizesi)