yaramaz çocuklar

Chatlaq_

Bayan Üye
Çocuk olmanın en iyi yanı aptal olma hakkına sahip olmanızdır.

Misal ben diş macununun tadını sevmediğim için yıllarca tüp çikolatayla dişimi fırçaladım. Ekmeğe diş macunu sürüp yiyen bir çocukla dialektik gereği iyi arkadaş olduk.

Aptallık konusunda sınır tanımıyorduk.

Çarşaftan kedi paraşütü icad ettiğimizi, kedileri bu paraşüte bağlayıp balkondan attığımızı hatırlıyorum. Kediler sertçe yere iniyorlar ve üstlerine kapanan çarşafla birlikte koşturmaya başlıyorlardı.
En son attığımız kedi ise bir yavru kediydi ve hafifliği yüzünden yere düşmek yerine çarşafı dolduran rüzgarla göğe yükselmişti. Gökyüzünde küçük bir nokta haline gelene kadar acı dolu miyavlarını duymuştuk. Kediyi bir daha görmedik.
Bilim şehidi olmuştu. Uzaya kedi gönderen ilk Türkler olmamıza rağmen elimizden bir tutan çıkmadı. Kedinin ölüm bize ders oldu.

Ertesi gün roket yapmaya karar verdik. Roket için arabalardan hortumla benzin çalarken yanlışlıkla yuttuğumuz benzinler hepimizi hasta etti. Bütün akşamüstü oraya buraya kusarak mahallede huzursuzluğa sebep olduk.

Artık bizi gören insanlar ve kediler saklanacak delik arıyorlardı.
Her gün bir öncekinden daha aptalca birşey yapmaktan bıkıp usanmıyorduk.

Bir gün arkadaşım perdeleri kibritle yaktıktan sonra, kolonyayla söndürmeye çalışırken ayaklarını yakmıştı. Zira kolonya ile iyice alevlenen ateşi tekmeleyerek söndürmeye çalışmıştı.

Aynı arkadaş iyileşir iyileşmez, çubuk krakerle sigara içiyor taklidi yaparken, çubuğu ocakta yakmaya yeltenmiş ve kaşlarını yakmıştı.

Fakat en kötüsü ayaklarını ikinci kez yakmasıydı. Çoraplarını ayağından çıkarmadan ütülemeye çalışmıştı. Anne ve babasının sinirleri epey bozuldu. Evi yangın söndürücüyle doldurdular.

Yatağın altında kamyon lastiği biriktirmek, buzlukta hamam böceği dondurmak, 20 tane sakızı aynı anda çiğnemek gibi alışkanlıklarımız vardı.

Boş zamanlarımızda ise balkondan insanların üstüne işer, yaşlıların zillerini çalıp kaçar, çatılarda dolanıp antenleri kırardık.

Ispanak gibi sevmediğimiz yemekleri anneler görmeden ceplerimize doldururduk.
"Yemeğini yedin mi?" diye sorduklarında, "Hayır, cebime koydum" derdik.
İnanmazlardı ve komiklik yaptığımızı düşünüp gülerlerdi. Oysa biz ciddiydik.
Ama çayımızı oniki şekerli içtiğimiz için kimse bizi ciddiye almazdı

alıntıdır
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst