Yaralarını Onaran Bitkiler

meridyen2

Kayıtlı Üye
Yaralarını Onaran Bitkiler

yaralarini_onaran_bitkiler_tr.jpg


Yaprağı veya dalları koparılan ya da hayvanlar tarafından besin olarak yenen bitkilerin geride kalan kısımları tekrar nasıl büyür?

Bir dal koparılıp toprağa gömüldüğünde bitki nasıl sürgün verip gelişir?

Bazı bitkilerin kopan bölümleri daha hızlı ve verimli büyümeyi nasıl başarırlar?

Yeryüzündeki ekolojik dengenin ve canlılığın devamında son derece önemli bir role sahip olan bitkiler, pek çok üstün özelliklere sahiptirler. Örneğin bazı bitkiler kopan organlarını hiç zorluk çekmeden onarır ve yenileyebilirler.

Bitkide belli bir doku kaybı gerçekleştikten sonra hücreler yeniden ve çok hızlı olarak çoğalmaya başlar ve kopan organın bulunduğu alanı yeniden doldurur. Bu olayın gerçekleşmesi ve hücre sayısının artması mitoz bölünme ile gerçekleşir.

Yaralanmanın Ardından Gerçekleşen Süratli Onarma Mekanizması

Bitkiler yaralandıktan sonra hücrelerindeki kromozomlar çoğalır ve bu şekilde büyüme ve çoğalma için mutlaka gerekli olan proteinden daha fazla üretebilirler. Normalde bir beden hücresinin her bölünüşünde hücre çekirdeğindeki kromozomlar ikiye katlanır. Ancak bitkinin koparılan kısımlarında ise kromozomlar yine kopyalanır, fakat bölünme yaşanmadığı için hücre iki katı kromozoma sahip olur. Ve bu süreç devam ettiğinde kromozom kopyaları durmadan artar. Bu şekilde bitkinin kopan kısımları onarılır.

Bilim adamlarının tere bitkisi üzerinde yaptıkları bir deney Rabbimiz’in bitkilere bahşettiği bu mükemmel özelliği tüm açıklığı ile ortaya koyar. Tere bitkisinin (Arabidopsis thaliana) filizi kopartıldığında ilk başta hücre başına sadece on kromozomu varken birkaç kopyadan sonra bazı hücre tiplerinde kromozom sayısı 320’ye kadar çıkar. Bu şekilde belli hücre tiplerinde kromozom sayısı çoğalmış ve bitki hem daha hızlı hem de daha iyi büyümüş olur. Bu tür endoreplikasyonlara (hücre içinde kromozom sayısının artması) özellikle iplik kurtları, çim tohumu ve kemirgenlerin plasentasında da rastlanır.

Bir bitkideki hücrelerin yaralanan kısımdaki onarım için sadece kromozom sayısının artmasının gerektiğini bilmesi ihtimal hesaplarıyla, tesadüflerin yardımıyla elde edilemez. Bu işlemi gerçekleştiren, bitkinin kendisi ya da topraktaki mineraller ya da başka dış etmenler de olamaz. Çünkü bunların hepsi bitkiyi oluşturan sistemin bir parçasıdır. Nasıl ki bir fabrikadaki tüm robotlara aynı üretim bilgisini veren bir mühendis vardır ve bilgisayarların bu bilgileri tek başına elde etmeleri mümkün değildir, aynı şekilde bitkilerdeki sistemin her bir parçasının böyle bir bilgiyi kendi kendine elde etmesi de mümkün değildir.

Yeryüzündeki tüm canlılarda olduğu gibi, bitkilerin hücrelerine de gerekli bilgileri yerleştiren, hiç kuşkusuz ki her şeyi eksiksiz yaratan, her türlü yaratmadan haberdar olan Allah’tır. Allah bu gerçeğe pek çok ayetinde dikkat çekmiştir:

“O, biri diğeriyle ‘tam bir uyum (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir ‘çelişki ve uygunsuzluk (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.” (Mülk Suresi, 3-4)

Bitkilerin Yaralarını Onarmaları Yüce Allah’ın İlgisi ve Şefkatinin Bu Canlılar Üzerindeki Tecellilerinden Biridir

Trafik kazaları veya iş kazaları gibi ciddi yaralanmalarda bazen insanların organları kopabilmektedir. Bu kopan organlarının tekrar yerine dikilebilmesi için bazı şartların oluşması gerekir. Kopan organın bütünlüğünün bozulmamış olması, çok fazla yaralı olmaması, onarılabilecek damar yapılarının sağlam olması gerekir. Ayrıca kopan organların soğuk ve kuru ortamda muhafaza edilmesi sıcaklığın +4 derece gibi sabit bir sıcaklıkta tutulması ve hemen hastaneye yetiştirilmeleri gerekir. Kopan organların yerine dikilmesi ise tıpta özel bir uzmanlık alanı gerektirir. Kopan organların yerine dikilmesi yani replantasyon ameliyatı yalnızca mikrocerrahi ve replantasyon eğitimi almış cerrahlarca gerçekleştirilebilir. Çünkü mikrocerrahi dikiş yöntemleri normal dikişlerden çok farklıdır. Cerrahlar genellikle ihtisas eğitimleri sırasında özel mikrocerrahi kurslarına katılarak damar, sinir onarımı yaparak mikrocerrahi yöntemlerini öğrenirler. Ameliyat sırasında uygun cerrahi alet, mikroskop (ya da büyüteçli loop gözlük) ve ameliyathane şartları gerekir. Bazı vakalarda birden fazla mikrocerrah gerekir. Görüldüğü gibi kopan bir organın tekrar yerine dikilmesi çok büyük bir özen ve bilgi birikimi gerektirmektedir. Eğer ameliyat öncesi ve sonrasında herhangi bir aksaklık olursa organın aktivitelerini yerine getirmesi imkansızdır. En önemlisi eğer bu organ tekrar yerine dikilemezse, insan vücudu kopan organ yerine yenisini üretemez. İnsana acizliğini göstermek için Yüce Allah’ın özel olarak yarattığı bu durum bitkilerde ise çok farklıdır. Çünkü bazı bitkiler yaprak, dal gibi kopan kısımlarını çok hızlı bir biçimde yenileyebilirler.

Oysaki bitkilerin ne bir parçasında ne de bütününde kendilerinden kaynaklanan bir akıl, irade ya da bilinç yoktur. Bitkileri ve onların sistemlerini, her an kontrolü altında tutan, her şeyi en ince ayrıntısıyla planlayan, sonsuz bir güç ve bilgi sahibi olan Allah’tır. Rabbimiz emri ve yaratması ile bu kusursuz sistemleri harekete geçirir. Canlı cansız her şeyin ve her olayın meydana gelmesi Allah’ın her an yaratması ile gerçekleşmektedir. Allah bu sırrı bir ayetinde insanlara şöyle bildirmektedir:

“Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah’ın her şeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah’ın ilmiyle her şeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için.” (Talak Suresi, 12)

Bu örnekte görüldüğü gibi yeryüzündeki tüm canlılar çok hassas dengelere bağlı olarak, her detayı ince ince planlanmış sistemlerle birlikte yaratılmışlardır. Bunu istisnasız başımızı çevirdiğimiz her yerde görürüz. Bütün canlılar bize kendilerini yaratan Allah’ı tanıtırlar. Hiç kuşkusuz ki burada övülmeye layık olan, tüm canlıları sahip oldukları yeteneklerle yaratan Allah’tır. Yeryüzündeki her şey gibi tüm bitkiler de Allah’ın özel olarak yarattığı sistemler sayesinde varlıklarını sürdürmektedirler, yani O’nun kontrolündedirler:

“Gaybın anahtarları O’nun Katındadır, O’ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve her şey) apaçık bir kitaptadır.” (Enam Suresi, 59)

Hiç kuşkusuz ki alemlerin Rabbi olan Allah bitkilerde bize Kendi üstün varlığının ve benzersiz yaratmasının delillerini sergilemektedir. Allah bir ayetinde bu delillere şöyle dikkat çeker:

“O, gökten su indirendir. Bununla her şeyin bitkisini bitirdik, ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üstüne bindirilmiş taneler türetiyoruz. Ve hurma ağacının tomurcuğundan da yere sarkmış salkımlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen- üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler (kılıyoruz.) Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bir bakın. Şüphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten ayetler (deliller) vardır. (Enam Suresi, 99)

Ana Bitkiden Ayrılarak Soylarını Devam Ettiren Bitkiler

Bazı bitkiler cinsiyet ayrımı olmadan, tek bir cinsin belirli yollarla çoğalmasıyla soylarını devam ettirebilirler. Bu gerçekleştirilen çoğalmaya eşeysiz üreme adı verilir. Bu şekildeki bir üremeden sonra ortaya çıkan yeni nesil kendisini meydana getiren neslin tıpatıp aynısı olur. Çünkü eşeysiz üreyen bitkilerin hücrelerinin her birinde, bitkinin tamamına ait genetik bilgi bulunur. Bu sayede bitkiden düşen parçalar ana bitkinin tıpatıp benzeri yeni bir bitkiyi oluşturabilirler. Bitkilerdeki en bilinen eşeysiz üreme şekilleri tomurcuklanma ve parçalara ayrılmadır.

Bazı özel enzimlerin yardımıyla gerçekleşen bu üreme biçimi (tomurcuklanma veya parçalanma) pek çok bitkide görülebilir. Örneğin çimenler ve çilekler “sürgün” denilen yatay uzantılarını kullanarak çoğalırlar. Patates ise toprağın altında yetişen bir bitki olarak, bu kısımlarda açılan yeni özel yerlerden (gözelerden) tomurcuklar vererek çoğalır.

Bazı tür bitkilerde ise yapraklarından bir bölümünün toprağa düşmesi, yeni bir bitkinin yetişmesi için yeterli olmaktadır. Örneğin Bryophyllum daigremontianum adlı bitkinin üremesi yapraklarının ucunda gelişen tomurcuklar sayesinde gerçekleşir. Bu tomurcuklar yere düşer düşmez, bağımsız birer yeni bitki haline gelerek, büyümeye başlarlar.

Begonya gibi bazı bitkilerde de kopan yapraklar ıslak bir kuma yerleştirildiği zaman, bir süre sonra küçük yaprakçıkların oluştuğu görülecektir. İşte bu yaprakçıklar da yine çok kısa bir süre sonra ana bitkinin benzeri olan yeni bitkiyi oluşturmaya başlarlar. Yüce Allah yaratma sanatındaki bu büyük mucizeye bir ayetinde şöyle dikkat çeker.

“Görmedin mi, Allah, gökten su indirdi, böylece yeryüzü yemyeşil donatıldı. Şüphesiz Allah, lütfedicidir, her şeyden haberdardır.” (Hac Suresi, 63)
(makale harun yahya)

Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 89. sayı (Kasım 2011) 48. sayfada yayınlanmıştır.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst