ashli
Bayan Üye
Tüm varligim benim, karanlik bir ayettir seni, kendinde tekrarlayarak çiçeklenmenin ve yesermenin sonsuz seherine götürecek.
Ben bu ayette seni ah çektim, ah ben bu ayette seni agaca ve suya ve atese asiladim!
Yasam belki uzun bir caddedir, her gün filesiyle bir kadinin geçtigi, yasam belki bir urgandir, bir adamin daldan kendini astigi, yasam belki okuldan dönen bir çocuktur, yasam belki, iki sevisme arasi rehavetinde yakilan bir sigaradir, ya da birinin saskinca yoldan geçisi, sapkasini kaldirarak, baska bir yoldan geçene anlamsiz gülümsemeyle "günaydin" diyen.
Yasam belki de o tikali andir, benim bakisimin senin bugulu gözlerinde kendini paramparça yiktigi ve bir duyumsama var bunda benim ay ve karanligin algisiyla birlestirecegim.
Yalnizlik boyutlarindaki bir odada, ask boyutlarindaki yüregim, kendi mutlulugunun sade bahanelerini seyreder, saksida çiçeklerin güzelim yok olusunu ve senin bahçemize diktigin fidani ve bir pencere boyutlarinda öten kanarya ötüslerini.
Ah.. Budur benim payima düşen, budur benim payima düsen, benim payima düsen, bir perde asilmasinin benden aldigi gökyüzüdür, benim payima düsen, terk edilmis merdivenlerden inmektir ve ulasmaktir bir seylere çürüyüste ve gurbette, benim payima düsen anilar bahçesinde hüzünlü bir gezintidir.
Ve "ellerini seviyorum" diyen sesin hüznünde ölmektir.
Ellerimi bahçeye dikiyorum, yeserecegim, biliyorum, biliyorum, biliyorum ve kirlangiçlar mürekkepli parmaklarimin çukurunda yumurtlayacaklar.
Küpeler takacagim kulaklarima ikiz iki kirazdan ve tirnaklarimi papatya çiçegi yapraklariyla süsleyecegim. Bir sokak var orada, ayni karisik saçlari, ince boyunlari ve siska bacaklariyla küçük bir kizin masum gülüslerini düsünüyorlar bir gece rüzgarin bizi alip götürdügü.
Bir sokak var benim yüregimin çocukluk mahallesinden çaldigi, zaman çizgisinde bir oylumun yolculugu ve bir oylumla gebe birakmak bir zamanin kuru çizgisini bilinçli bir simgenin oylumu aynanin konuklugundan dönen.
Ve böylecedir, birisi ölür ve birisi yasar. Hiçbir avci, çukura dökülen hor bir arkta inci avlamayacaktir.
Ben hüzünlü küçük bir periyi biliyorum okyanusta yasayan ve yüregini tahta bir kavalda usul usul çalan küçük hüzünlü bir peri geceleri bir öpücükle ölen ve sabahlari bir öpücükle yeniden dogacak olan...
Furuğ Ferruhzad
( 1935 - 1968 )
Ben bu ayette seni ah çektim, ah ben bu ayette seni agaca ve suya ve atese asiladim!
Yasam belki uzun bir caddedir, her gün filesiyle bir kadinin geçtigi, yasam belki bir urgandir, bir adamin daldan kendini astigi, yasam belki okuldan dönen bir çocuktur, yasam belki, iki sevisme arasi rehavetinde yakilan bir sigaradir, ya da birinin saskinca yoldan geçisi, sapkasini kaldirarak, baska bir yoldan geçene anlamsiz gülümsemeyle "günaydin" diyen.
Yasam belki de o tikali andir, benim bakisimin senin bugulu gözlerinde kendini paramparça yiktigi ve bir duyumsama var bunda benim ay ve karanligin algisiyla birlestirecegim.
Yalnizlik boyutlarindaki bir odada, ask boyutlarindaki yüregim, kendi mutlulugunun sade bahanelerini seyreder, saksida çiçeklerin güzelim yok olusunu ve senin bahçemize diktigin fidani ve bir pencere boyutlarinda öten kanarya ötüslerini.
Ah.. Budur benim payima düşen, budur benim payima düsen, benim payima düsen, bir perde asilmasinin benden aldigi gökyüzüdür, benim payima düsen, terk edilmis merdivenlerden inmektir ve ulasmaktir bir seylere çürüyüste ve gurbette, benim payima düsen anilar bahçesinde hüzünlü bir gezintidir.
Ve "ellerini seviyorum" diyen sesin hüznünde ölmektir.
Ellerimi bahçeye dikiyorum, yeserecegim, biliyorum, biliyorum, biliyorum ve kirlangiçlar mürekkepli parmaklarimin çukurunda yumurtlayacaklar.
Küpeler takacagim kulaklarima ikiz iki kirazdan ve tirnaklarimi papatya çiçegi yapraklariyla süsleyecegim. Bir sokak var orada, ayni karisik saçlari, ince boyunlari ve siska bacaklariyla küçük bir kizin masum gülüslerini düsünüyorlar bir gece rüzgarin bizi alip götürdügü.
Bir sokak var benim yüregimin çocukluk mahallesinden çaldigi, zaman çizgisinde bir oylumun yolculugu ve bir oylumla gebe birakmak bir zamanin kuru çizgisini bilinçli bir simgenin oylumu aynanin konuklugundan dönen.
Ve böylecedir, birisi ölür ve birisi yasar. Hiçbir avci, çukura dökülen hor bir arkta inci avlamayacaktir.
Ben hüzünlü küçük bir periyi biliyorum okyanusta yasayan ve yüregini tahta bir kavalda usul usul çalan küçük hüzünlü bir peri geceleri bir öpücükle ölen ve sabahlari bir öpücükle yeniden dogacak olan...
Furuğ Ferruhzad
( 1935 - 1968 )