ashli
Bayan Üye
Yaprakların Solması Hakkında Bilgi
Her sonbaharda ağaçların yapraklarında bir renk cümbüşü yaşanır. Yazın yeşil renkli olan yaprakların bir kısmı sararır, bir kısmı turuncu ve kırmızı renklere bürünür ve de sonunda dallarından koparak yerlere düşerler.
Yapraklara, çimlere, bitkilere daha doğrusu tabiata yeşil rengi veren klorofil denilen bir pigmenttir. Bitkilerde klorofilden başka sarı gibi, parlak kırmızı gibi daha birçok rengi veren çeşitli pigmentler de bulunur ama klorofil baskın olduğu için yazın diğer renkler dikkatimizi çekmez.
Güneş ışığı bütün renkleri içerir. Bu renklerin hepsini yansıtan cisim beyaz, hepsini emip hiçbirini yansıtmayan cisim ise siyah renkte gözükür. Mantıken bir bitkinin, güneş ışığının yararlarından olabildiğince yararlanabilmesi için ışınlarının tümünü emmesi, bunun sonucunda da siyah renkte olması gerekir. Araştırmalar dünya tarihinin başlangıç zamanlarında bunun böyle olma olasılığının yüksek olduğunu gösteriyor. Zamanla tabiat bir şekilde kendi rengi olarak yeşili seçmiş, bitkilerde yeşil rengi yansıtan pigmentler ortaya çıkarlarken diğerleri tamamen yok olmasalar da saklı kalmış olmalı.
Baharla birlikte bitkilerin gelişme döneminde, yeşil rengi veren klorofil pigmenti öne çıkar, çünkü bitkinin beslenebilmesi için bu şarttır. Göze gözükmeseler de karotenoid denilen diğer pigmentler de yapraklarda oluşurlar ama saklı halde beklerler. Sonbaharda havalar soğuyup etkin pigment klorofil parçalanıp zayıflamaya başlayınca ortaya çıkarlar, kendi renklerini göstermeye başlarlar. Bir kısmı yaprakların kırmızı renk almalarına sebep olurlarken, kavak, söğüt gibi ağaçların yapraklan sararır, dişbudak yaprakları morarır, meşe ve ceviz türü ağaçların yaprakları da kahverengine dönüşür.
Yapraklarının rengi yaz kış kırmızı olan ağaçlar da vardır. Bu durum yapraklarda klorofil yoktur anlamına gelmez çünkü bu pigmentin eksik olduğu bir ağacın yaşaması mümkün değildir. Beslenme, yani fotosentez sadece klorofille gerçekleşebilir. Kırmızı renkte etkili olan ‘flavin’ denilen bir başka pigmenttir. Bu pigment ışık içinden sadece mavi dalga boyunda olanları emer diğerlerini geri gönderir ve kırmızı rengin oluşmasına sebep olur.
Yaz günlerinde bitkilerin ve ağaçların yaprakları bir yemek fabrikası görevi görürler. Bu fabrikada bitkinin yaşaması ve gelişmesi için gerekli gıdalar üretilir. Bitki, kökleri vasıtasıyla topraktan aldığı suyu havanın karbondioksiti ile birleştirip güneş ışığının da katkısıyla glikoza (şeker) ve nişastaya dönüştürür. Bu şekeri gelişmesi için temel besin maddesi ve enerji kaynağı olarak kullanır. Fabrikanın bu üretim işlemine fotosentez denilir. Fabrikanın üretimde kullandığı hammaddeyse klorofil pigmentleridir.
Bitkiler yaz günlerinde fabrikalarında ürettikleri şekerin fazlasını ilerde gerektiğinde kullanmak üzere nişasta olarak depolarına alırlar. Sonbaharda toprak soğumaya hatta donmaya başlar. Topraktaki suyu alıp ağacın tepesine, yapraklara ulaştırmak zorlaşır. Halbuki yemek fabrikasının bol suya ihtiyacı vardır. Hava sıcaklığı 10 derecenin altına düşünce üretilen şekerin kıvamı iyice koyulaşır, ana gövdeye göndermek zorlaşır, yaprakların ürettikleri şekerler ellerinde kalır.
Güneş de ışınlarını daha az ve zayıf göndermeye başlayınca asıl patron olan bitki, fabrikanın üretime devam etmesinde verimlilik açısından bir gerek kalmadığına karar verir. Yaprakların ürettikleri sadece kendilerine yetmektedir, artık ana bünyeye bir faydaları kalmamıştır. Patron kış mevsimi süresince fabrikayı kapatmaya karar verir, o güne kadar canla başla çalışan yaprakları gözden çıkarır. Zaten kendi bünyesinde koca kışı geçirmeye yetecek kadar gıda stoku bulunmaktadır.
Yapraktaki yemek fabrikası ile bitki arasındaki lojistik ulaşımı sağlayan yaprağın sapı, yani onu bitkiye bağlayan kısmıdır. Yapraktaki fabrika üretim için ihtiyaç duyduğu köklerden gelen suyu bu kanaldan temin ederken ürettiği şekeri de yine aynı yoldan bitkinin gövdesine yollar. Bitki bu besini sadece büyümede değil, çiçeklerinin açmasında, meyvelerinin oluşmasında, daha çok klorofil üretmede, kısacası yaşamı için gerekli olan her işlemde kullanır.
Sonbaharda yemek fabrikası kapanıp, yeşil rengi veren klorofil pigmentleri etkilerini kaybetmeye, parçalanıp atık olarak yaprakta birikmeye, saklı bekleyen diğer pigmentlerle beraber onların renkleri de ortaya çıkmaya başlarken yaprağı bitkiye bağlayan sapı üzerinde tuvalet kağıtlarının delikli kısımları gibi kolayca kopabilecek özel bir hücre sırası oluşur. Bu hücreler yaprakla bitkinin arasındaki beslenme ilişkisini yavaş yavaş keserler. Canlılıklarını kaybetmiş yapraklar ya rüzgarla, ya yağmurla, ya da zamanla kendi ağırlıklarıyla bu noktadan kopup düşerler.
Sıcak bir yaz mevsiminin ardından ılık bir sonbahar gelirse yapraklarda şeker ve atık madde birikimi fazla olmaz ve yaprakların renkleri sarının tonlarına değişir. Gündüz güneş ışığının kuvvetli ama gecelerin çok soğuk olduğu yerlerde yapraklarda şeker birikimi fazla olduğundan renkleri kırmızıya dönüşür. Gündüzleri bulutlu bir gökyüzü, akşamları soğuk ve don olayının yaşandığı yerlerde, atık maddelerin yoğunlaştığı yapraklarda ise daha ziyade kahverengi gibi kasvetli renkler öne çıkar.
Son düzenleme: