Yapmazsak, Olacaklar…

.:Çağla:.

Bayan Üye
Bugün özümüze dönmek için çaba harcamazsak, gelecekte bunu yapmak için fırsatımız olmayacak. Çünkü bazı değerler vardır ki, kaybettikten sonra yeniden diriltmeye çalışmak, “öz“e ulaşmayı sağlayamaz. İşte bunlardan bazılarını aşağıya sıralayacağım:

1. Eğer toplumumuzun en büyük değerlerinden biri olan “Türk Dili“ni korumaz, gelecekte de İngilizce özentisiyle dilimizi baltalamaktan vazgeçmezsek, yaklaşık 100 - 150 yıl sonra “Türk Dili” tarihe karışacak.10 bin yıla yakın süredir atalarımızın mirası olarak bugünlere kadar gelen kutlu dilimizi, son iki üç yüzyılda ortaya çıkan İngilizce gibi bir dile değişirsek, ulusumuzun yok olmasının ve “Türk” adının yok olup gitmesinin ilk adımını atmış oluruz. Çünkü unutmamak gerekir: “Dillerini kaybeden toplumlar, benliklerini de kaybederler.“





2. Eğer toplumumuzda meydana gelen olaylara karşı duyarsız kalır, “Devlet sorunlarını da mı ben düşüneceğim?” gibi bir savunma düzeneği geliştirerek, yalnızca bireysel gereksinimlerinizi karşılamak için yaşarsanız, belki siz görmeyebilirsiniz; fakat emin olun çocuklarınızın veya torunlarınızın tartışabilecekleri bir “devletleri” kalmayacak. Tarihimizin en eski dönemlerinden beri, yaşadığımız birçok olayda “Türk’ün Türk’ten başka dostunun olmadığı” görülmüştür. Bin yıl önce de bu böyleydi, bugün de bu böyle. Dünya üzerindeki birçok ulus, bizi sevmez ve içinde bize karşı düşmanlık besler. Hatta bazıları vardır ki, ellerinden gelse dünyadaki bütün Türkleri öldürmekten çekinmezler. Bunun için, yaşadığımız küresel dünyada, sahip olduğumuz bütün değerlerin koruyucusu olan devletimizin diğer devletlerle olan ilişkilerine ve dünyadaki büyük güçlerden biri olup olmadığıyla ilgilenmek, her vatandaşın görevi olmalıdır. Çünkü devletimize ve toplumumuza karşı kayıtsız kalmak, zamanla benliğimizi kaybetmemize yol açar.

3. Eğer kendimize her alanda “Batı“yı örnek alır ve öz değerlerimizi kaybetmek pahasına da olsa benimsediğimiz yersiz özentilerden vazgeçmezsek, varlığımızı düşmanlarımızın eline testlim etmiş olacağız. Toplumumuzda “Batılılaşma” diye adlandırılan süreç, ne yazık ki yanlış anlaşılmıştır. Osmanlı Devleti’nin yıkılmasıyla birlikte, Batı’nın hem ekonomik hem de siyasi anlamda ileride olduğu anlaşılınca, devletimiz yüzünü Batı’ya dönmüş ve bilim-teknik anlamında yeniliklerde onlardan yararlanmaya başlamıştır. Fakat ne yazık ki Batı’nın yalnızca bilim ve tekniğini almamış, onun kültüründen de hızla etkilenmeye başlamışız. Batı devletlerinde ortaya çıkan toplumsal akımlardan bile büyük ölçüde etkilenmiş ve bu son zamanlarda bir “marifet” sayılmaya başlanmıştır.

Gençlerin üstlerindeki giysilerin çoğunda, İngilizce sözler yazıyor. Kimse üzerinde taşıdığı sözün anlamını bilmiyor ve öz dili dururken, baskıcı tutumlarla bize dayatılmaya çalışan bir dilin tanıtımcılığını üstlenmiş oluyor. Sonra da kalkıp “Ne yapalım, şimdi moda böyle. Yazısız giysi bulmak artık çok zor.” diyorlar. “Moda” dediğiniz şeyi de siz belirliyorsunuz. Üç ay boyunca üzerinde İngilizce yazılar bulunan giysileri almayın, bakalım Türkiye’de kalıyor mu o ne olduğu belirsiz şeylerden. Ayrıca hadi diyelim ki giysileri zorunluluktan böyle alıyorsunuz. Peki bu “İngilizce müzik” sevdası nereden geliyor? Dinlenecek Türkçe müzik kalmadı da mı, doğru düzgün anlamadığınız müziklerle ruh hâlinizi karamsarlaştırıyorsunuz? Eğer geleceğin güvencesi olan siz Türk gençleri, sürekli böyle müzikleri dinlerseniz, kim dinleyecek bizim binlerce yıldır yaktığımız “türkülerimizi“?

Aslında burada “Eğer…” ile başlayan yüzlerce “yozlaşma belirtileri” sıralanabilir. Fakat şimdilik yalnızca önemli olan üç konuyu belirtmek istedim. Hem “milli bilince” sahip olan bir toplum, belli değerlerini korudukça zamanla iyiye doğru yol alacak ve burada sıralanabilecek birçok durumdan doğal bir duruşla kaçınmış olacaktır.

Özetle, eğer varlığımızı ciddi bir biçimde tehdit eden “yabancılaşmaya” karşı duruşumuzu ortaya koymaz; sevimli görünmek adına “choq sefümLü yasmaqtan” vazgeçmez; cahilliklerini küfürlerine bile yansıtan üç beş soytarıyı örnek alarak, kendinizi “emocu, rockçu, rapçi, metalci…” gibi saçma sapan adlandırmalarla zavallılaştırmayı bırakmazsanız, bizden birkaç kuşak sonra dilimiz kaybolacak, cennet yurdumuz İngiliz, Amerikalı, Rus… sömürgesi hâline gelecek ve yüce “TÜRK” adı, böyle soysuzlaşmış kişilerin yalnızca “damarlarında” varlığını sürdürecektir.

Ulusumuzun, benliğini kaybetmemesi adına titreyip özüne dönmesi dileğiyle.

 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst