Yapay Zeka: Makinelerin Beyazperdede Yükselişi

Silencio

Kayıtlı Üye
metropolis-sinematopya.jpg


Marty McFly’ın geleceğe gittiği tarihi bile geçmişte bıraktığımız şu günlerde, durup da teknolojinin geldiği noktaya baktığımızda insan gerçekten hayret ediyor. Söz konusu öylesine hızlı bir gelişme ki, çevirmeli telefonlarla iletişim kurduğumuz günler hala hafızamızda tazeyken, bugün akıllı telefonlarımızla sohbet edebiliyoruz (Telefonun diğer ucundaki ile değil, telefonun kendisiyle!). Peki ya bundan sonrası? Microsoft’un sanal gerçeklik gözlüğü ve Google’ın sürücüsüz otomobili gibi bilim-kurgu filmlerinden aşina olduğumuz teknolojilerin önümüzdeki yıl içinde hayata geçeceği ve sandığımızdan çok daha kısa bir süre içinde hayatımıza gireceğini düşününce bundan 10 yıl sonrasını tahmin etmek çok zor. Malesef ki E = mc²’yi bulduktan sonra ilk iş Hiroşima’ya atom bombası bırakan insanoğlunun, bu gelişmeleri her daim kendi saadeti için kullanacağının garantisi yok. Bu nedenle tüm bu baş döndürücü gelişmeler ilerisi için heyecan verici olduğu kadar aynı zamanda endişe verici.

Devam etmeden önce olayın özüne inmek adına hikayeyi biraz geri saralım. Bundan yaklaşık 20.000 yıl kadar önce, insanoğlu şimdiki gibi besin zincirinin en tepesinde değildi. Toplayıcılık ve avcılık ile hayatlarını sürdüren atalarımız geceleri dışarıda kaldıklarında bizim aksimize gaspçı ve tecavüzcülerden değil, besin zincirinde kendisinden yukarıda bulunan hayvanlara yem olmaktan korkardı. Aslan ve köpek balığı gibi canlılar zincirin tepesine yüzyıllar süren genetik mutasyon sonucunda gelmişti. Biz ise herhangi bir mutasyona uğramaksızın, sadece zekamızın yardımı ile zincirin basamaklarını öylesine hızlı tırmanmıştık ki, bulunduğumuz noktaya günümüzde bile tam olarak ayak uyduramamaktayız. Öyle ki, bugünkü hayatlarımız yirmi bin yıl önce yaşayan atalarımızdan çok daha farklı olsa dahi genetik olarak baktığımızda aslında işler çok da değişmedi. Bugün bir aslana yem olma ihtimalimiz tamamen yok olmuş olsa bile bu korkuyu hala DNA’mızda taşımaya devam etmekteyiz. İşte bu sebepten, tıpkı yırtıcılardan korunmak için ağaç dallarında uyuyan atalarımız gibi biz de yatağımızın altındaki canavarlardan korkmaya devam ediyoruz. Bu hızlı gelişmenin sonucu elde ettiğimiz limitsiz güç ve üzerimizden atamadığımız korku bir araya geldiğinde de insanoğlu yaşayan en tehlikeli canlı konumuna geliyor. İşte tüm bu sebeplerden, insanın kendi ırkının sonunu bizzat kendi elleriyle getirmesi de son derece muhtemel.

Oxford Üniversitesi’nde geçtiğimiz günlerde 12 farklı kıyamet senaryosunun gerçekleşme ihtimalinin hesaplandığı araştırmada, insanlığın sonunu getirecek 12 senaryonun 6’sı doğrudan insan kaynaklıydı. Bu 12 ihtimalden en çok öne çıkan ise yapay zeka oldu. Bu araştırmadan kısa süre önce de her şeyin teorisyeni Stephen Hawking “Yapay zeka, kendisini geliştirmeyi sürdürebilir ve hatta kendisini yeniden biçimlendirebilir. Son derece yavaş bir biyolojik evrimle sınırlı olan insanlar, bu tür bir güçle yarışamaz.” diyerek aynı konuya dikkat çekmişti. Tesla Motors ve SpaceX CEO’su Elon Musk (Yeterince etkilenmediyseniz şunu da ekleyeyim: Kendisi aynı zamanda PayPal’in de kurucularından) ise bir adım daha ileri giderek yapay zekanın risklerinin araştırılması adına 10 milyon dolarlık bir bağışta bulundu. Anlaşılan o ki sinema dünyası da bu gelişmeler karşısında kayıtsız kalamamış ve bu sene birbirinden heyecan verici yapımlarla karşımıza çıkıyorlar. Eğer yeryüzünün en büyük dahilerinin endişelerine rağmen hala “İnsanın sonunu robotlar mı getirecek? Daha neler!” diyenlerdenseniz, belki de fikrinizi bu filmlerden biri değiştirir.

CHAPPIE

Vizyon tarihi: 6 Mart 2015

Yönetmen koltuğunda District 9’ın arkasındaki deha Neill Blomkamp, kadrosunda Slumdog Millionare Dev Patel’in yanı sıra Hugh Jackman ve Sigourney Weaver gibi isimlerle Chappie yılın bu dalda dikkat çeken yapımlardan biri olmaya aday. Çalıntı bir polis droidinin baştan programlanması ile düşünme ve hissetme yetisini sahip ilk robotun doğuşuna tanık olacağımız yapım, fragmanından edindiğimiz ilk izlenim ile tam anlamıyla modern bir Pinokyo hikayesi ve en azından farklı olmayı garanti ediyor. Robotlar bir gün hizmetkarımız olmaktan çıkıp özgür irade sahibi bireylere dönüşebilir mi? Blomkamp’tan tıpkı District 9’da olduğu gibi bir bilim-kurgudan çok daha fazlasını bekliyoruz.

chappie-sinematopya.jpg


EX MACHINA

Vizyon tarihi: 10 Nisan 2015

İlk yorumları ile insanı sabırsızlandıran filmde bu kez insan ve yapay zeka arasında gerçekleşebilecek muhtemel romantik ilişkiye yer verilmiş. Aklınıza hemen “Her” gelmeden belirteyim bu kez yapay zekamız ete kemiğe bürünmüş halde, hatta tüm o robotsu yanlarına rağmen gayet çekici durduğunu söylemek mümkün. Bu enteresan hikayenin yanı sıra Ex Machina izleyiciye son dönemin yükselen yıldızları Domhnall Gleeson ve Oscar Isaac’i yeni Star Wars serisi öncesi yine bir bilim-kurgu yapımında birlikte izleme şansını sunuyor. Yapay zekanın gelecekte sosyal ilişkilere muhtemel etkisini Her’ün ardından bir kez daha düşüneceğiz gibi gözükmekte. Bu arada Domhnall Gleeson ve yapay zeka ile ilişki demişken Black Mirror’ın “Be Right Back” adlı bölümünü izlememiş olan varsa bu yazının ardından ilk iş izleyebilir.

ex-machina-sinematopya.jpg


AVENGERS: AGE OF ULTRON

Vizyon tarihi: 1 Mayıs 2015

Bu yazıyı kaleme almadan dakikalar önce izlediğim son fragmanında Avengerların son düşmanı Ultron’un sadece zalim bir robot değil aynı zamanda bir yapay zeka ürünü olduğunu öğrenmem ile Age of Ultron da son anda listede kendine yer buldu. Açıkcası bir tane daha Marvel yapımı izlemeye tahammülümün kalmadığı şu günlerde, hele ki bir hayli “overrated” bulduğum Avengers’ı bu son gelişme ile yeniden radarıma almış bulunmaktayım. Dünyanın sonu geldiğinde bile anlamsızca çekici olmayı başaran kahramanlarımızın güle oynaya, şakalar eşliğinde dünyayı kurtardığı ilk filmin aksine, karanlık teması ile Age of Ultron önyargıları boşa çıkaran bir yapım olabilir mi? Bekleyip göreceğiz.

avengers-age-of-ultron-sinematopya.jpeg


TERMINATOR: GENISYS

Vizyon tarihi: 3 Temmuz 2015

Terminator, yapay zekanın insanlığın sonu olabileceğini Stephen Hawking’den de Oxford’dan da önce dile getirmişti; bu yüzden bu yazıda değinmemek ayıp olurdu ki, ex-valinin (Hayır, Hüseyin Avni Mutlu değil!) beyazperdeye dönüşü kaçınılmaz olarak yeni bir devam filmini de beraber getirdi. Neyse ki kendisine sevgili Khaleesi Emilia Clarke ve çiçeği burnunda Oscarlı J.K. Simmons eşlik ediyor. Doctor Who fanları için de ayrıca not düşelim 11. doktor Matt Smith de filmde yer alacak. Genisys’de Kyle Reese’in olayların en başına dönüp, Judgement Day’in önüne geçmek için Sarah Connor ve yaşını başını almış Terminator’e katılmasına tanık olacağız. Zamanda yolculuk ve geçmişi değiştirme konulu her film gibi hikayede ciddi paradokslar olacağı şüphesiz olsa da Genisys son devam filmlerin başarısızlığını telafi edebilir.

terminator-genisys-sinematopya.jpg
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst