duyguMuhtar
Bayan Üye
Sıkça yanlış çevrilen İbranice kelimelerden biri Het tir; biz bu kelimenin genelde günah olarak tercüme edildiğini görürüz.
Günah, bizlerin uzaklaştırıcı olarak görmeye meyilli olduğumuz kelimelerden biridir. Birçoğumuz, Yahudi olmayan toplumların içinde büyüdük ve bu etkinin bir sonucu olarak günahın, sonsuz suç, ebedi bela ve hoş olmayan şeyler ile bağlantılı korkunç bir kötülük olduğunu düşünüyoruz.
Het gerçekten bunu mu ifade ediyor?
Hayır.
Kelimenin anlamı, genellikle kullanıldığı yerde ne anlamda kullanıldığına göre tanımlanır. Örneğin, Hakimler Kitabında (20:16) Binyaminin kabilesinin elemanları, silahlarını çok iyi kullanma özellikleri ile tanınırlardı ve onlar için Hete değil ama hedefe isabet ederler denirdi.
Bu günaha değil ama hedefe isabet etmek mi demek? Hiçbir anlamı yok. Açıkça görülüyor ki, bu cümle hedefini kaçırmayı, hedefini tam ortasından vuramamayı ifade ediyor.
Bir başka örnek, Krallar Kitabı 1de bulunur (1.21). Kral David ölüm döşeğindedir ve karısı Batşeba, yanına gelerek ona,Eğer Şelomo senden sonra kral olmazsa Şelomo ve ben hataim olacağız.der. Şelomo ve Batşeba günahkar mı olacaklardır? Bu, Şelomo ve Batşebanın emellerine ulaşamayacakları, kendilerini gerçekleştiremeyecekleri, kendilerini ispatlayamayacakları anlamına gelir.
Üçüncü bir örnek: Kurban sunmanın İbranicesi het ile aynı kökten gelen Hatot tur. Bu sunumun tercümesi, günah sunmadır bu kurban hata sadece istek dışı yapılmışsa getirilebilir. Eğer bir kişi bilerek kuralları ihlal etmişse, hatot getirmesi yasaktır. Günah sunumu demek yerine buna hatalı sunum demek daha doğrudur.
Hedefi şaşırmak, istenilen yere ulaşamamak hata ve mahsus yapılmayan het kelimesinin, günah demek olmadığını gösterir.
İbranicedeki Het kelimesinin tam tercümesi, hata ya da yanlış anlamadır.
İnsanlar günah yapmazlar. İnsanlar hata yaparlar. Sonuçta, bizler insanız. Ve biz Yahudilere yakışan yol, hatalarımızdan ders almaktır. Bizler özür dileriz, hatamızı gidermeye çalışırız ve hayatımıza devam ederiz.
Tabii ki hatalarımız bazı ciddi sonuçlar doğurabilir.
Eğer bir bardak süt yere düşerse, süt gitmiştir ve bardak parçalanmıştır. Bu durumda biz ne yaparız?
Yerde, parçalanmış olan bardakla ilgilenir ve ne yapabileceğimizi düşünürüz. Yapabileceklerimiz, içten bir özür dileme, kırıkları toplama, halıyı temizleme ve yeni bir şişe süt almayı içerir. Fakat, günah sayılabilecek bir suç işlememişizdir.
İbranicede, günah gibi yanlış tercüme edilmiş kelimeler olduğuna dikkat edin fakat bunlar yanlış anlamadan çok, büyük bir hata belirtir. İki örnekten bahsedelim: avon, kasıtlı anlamına gelir, kişinin istekleri had safhaya ulaştığında, Tanrının kurallarını kasıtlı olarak ihlal etmeyi anlatır; peşa, Tanrının kurallarını inat olarak ihlal etme anlamına gelir.
Fakat, en sık günah olarak tercüme edilen kelime, hettir.
Adem ile Havvanın günahı, hetti yani hataydı.
Kafamızda bulunan kavramların bir çoğu gerçekten judaik olmayabilir. Yeni bir bakış, bize farklı anlayışlar, açıklamalar ve hayatlarımızı daha anlamlı kılmak için tavsiyeler sağlayabilir.
Günah, bizlerin uzaklaştırıcı olarak görmeye meyilli olduğumuz kelimelerden biridir. Birçoğumuz, Yahudi olmayan toplumların içinde büyüdük ve bu etkinin bir sonucu olarak günahın, sonsuz suç, ebedi bela ve hoş olmayan şeyler ile bağlantılı korkunç bir kötülük olduğunu düşünüyoruz.
Het gerçekten bunu mu ifade ediyor?
Hayır.
Kelimenin anlamı, genellikle kullanıldığı yerde ne anlamda kullanıldığına göre tanımlanır. Örneğin, Hakimler Kitabında (20:16) Binyaminin kabilesinin elemanları, silahlarını çok iyi kullanma özellikleri ile tanınırlardı ve onlar için Hete değil ama hedefe isabet ederler denirdi.
Bu günaha değil ama hedefe isabet etmek mi demek? Hiçbir anlamı yok. Açıkça görülüyor ki, bu cümle hedefini kaçırmayı, hedefini tam ortasından vuramamayı ifade ediyor.
Bir başka örnek, Krallar Kitabı 1de bulunur (1.21). Kral David ölüm döşeğindedir ve karısı Batşeba, yanına gelerek ona,Eğer Şelomo senden sonra kral olmazsa Şelomo ve ben hataim olacağız.der. Şelomo ve Batşeba günahkar mı olacaklardır? Bu, Şelomo ve Batşebanın emellerine ulaşamayacakları, kendilerini gerçekleştiremeyecekleri, kendilerini ispatlayamayacakları anlamına gelir.
Üçüncü bir örnek: Kurban sunmanın İbranicesi het ile aynı kökten gelen Hatot tur. Bu sunumun tercümesi, günah sunmadır bu kurban hata sadece istek dışı yapılmışsa getirilebilir. Eğer bir kişi bilerek kuralları ihlal etmişse, hatot getirmesi yasaktır. Günah sunumu demek yerine buna hatalı sunum demek daha doğrudur.
Hedefi şaşırmak, istenilen yere ulaşamamak hata ve mahsus yapılmayan het kelimesinin, günah demek olmadığını gösterir.
İbranicedeki Het kelimesinin tam tercümesi, hata ya da yanlış anlamadır.
İnsanlar günah yapmazlar. İnsanlar hata yaparlar. Sonuçta, bizler insanız. Ve biz Yahudilere yakışan yol, hatalarımızdan ders almaktır. Bizler özür dileriz, hatamızı gidermeye çalışırız ve hayatımıza devam ederiz.
Tabii ki hatalarımız bazı ciddi sonuçlar doğurabilir.
Eğer bir bardak süt yere düşerse, süt gitmiştir ve bardak parçalanmıştır. Bu durumda biz ne yaparız?
Yerde, parçalanmış olan bardakla ilgilenir ve ne yapabileceğimizi düşünürüz. Yapabileceklerimiz, içten bir özür dileme, kırıkları toplama, halıyı temizleme ve yeni bir şişe süt almayı içerir. Fakat, günah sayılabilecek bir suç işlememişizdir.
İbranicede, günah gibi yanlış tercüme edilmiş kelimeler olduğuna dikkat edin fakat bunlar yanlış anlamadan çok, büyük bir hata belirtir. İki örnekten bahsedelim: avon, kasıtlı anlamına gelir, kişinin istekleri had safhaya ulaştığında, Tanrının kurallarını kasıtlı olarak ihlal etmeyi anlatır; peşa, Tanrının kurallarını inat olarak ihlal etme anlamına gelir.
Fakat, en sık günah olarak tercüme edilen kelime, hettir.
Adem ile Havvanın günahı, hetti yani hataydı.
Kafamızda bulunan kavramların bir çoğu gerçekten judaik olmayabilir. Yeni bir bakış, bize farklı anlayışlar, açıklamalar ve hayatlarımızı daha anlamlı kılmak için tavsiyeler sağlayabilir.