'hayaL
Bayan Üye
Rabbini anan kimse ile anmayanın farkı, ölü ile diri gibidir."
(Hadis-i Şerif)
Zikir, olgunlaştırıcı bir aksiyondur.
Kalbi şahlandırır.
Ruhu kanatlandırır.
Uzakları yakınlaştırır, yabancıları tanıştırır.
Gönül dergâhının müdavimi olan bir derviş gibi kökleşmiş hüznü giderir.
Izdırapları bahtiyarlığa dönüştürür.
Keder sahrasına dönüşmüş sancılı kalpleri, bir âşığın mâşukunun yüz haritasını okşayan ılık nefesi gibi, esen seher melteminin eşliğinde yağan sağaltıcı rahmet sağanağı gibi ferahlatır.
Çözülmüş duyguları, ayet ayet yağan bir Bedir yağmuru gibi toparlar.
"Hani emniyette kılmak için size uyku vermişti.
Sizi onunla tertemiz yapmak, şeytanın pisliğini (vesveseyi) sizden gidermek, kalplerinizi (ALLAH (C.C.)'a) bağlamak ve onunla ayaklarınızı sabit kılmak için üzerinize gökten su indirmişti."
(Enfal, 11)
Zikir, korku ve kuşku hislerini giderir.
Utkuya tutkun eder.
Azgınları bozguna uğratır.
Ezik ve yenik bir durumdan kurtuluşun reçetesini sunar.
Her zaman ve mekânda yol gösterip yön verir.
Peş peşe gelen yenilgileri, zaferlerle taçlandırır.
Zararı yarara dönüştürür.
Doğru zamanda sahih eylem ve söylemlerde bulunmayı aşka dönüştürür.
Kavuşma, buluşma ve konuşmanın önündeki kapıları aralar.
Anın vâcibiyle donatır; hikmet sevgisi, hakikât bilgisiyle yol aldırır. Kalpleri, öfke girdabından kurtarır.
Zikir, ruhta kopan fırtınaları dindirir.
Kederin amansız pençelerinde yaralı bir kuş misali çırpınan yüreğe sükûnetini indirir; onu teskin eder, yatıştırır.
Vizyonuyla, kavurucu sahralara hayat veren aşkın bir çağlayan gibi akan Zâkir'i mesut ve bahtiyar eder.
Felâket denizinin peş peşe kabaran kızgın dalgalarında, kaptanı Nuh (a.s) olan nadide bir gemi misâli sahil-i selâmete ulaştırır ve ebedi saadete erdirir; itminan duygusu oluşturur.
Zikir, umudun çehresini saran keder ateşini söndürür.
Rüzgârın bûselerine muhatap olan titrek bir mum alevini andıran dudakları, kedersizlik tebessümü ile taçlandırır.
Yaslı ve sisli zeytunî gözlerde sevinç kıvılcımları çaktırır.
Yüz tuvalinde bir ceylan gibi raks eden korku ve kuşku hislerini güneş görmüş kar tanecikleri gibi eritir.
Gönül atlasına, ilmek ilmek mutmainlik erinci nakşeder.
Çiçeğe müştâk bir arının zarafet ve letafetine benzeyen bir eda ile gönül peteğini marifet balıyla doldurur.
İradeyi nisyan ve isyandan kurtarır.
Onu, cemal ve kemal sıfatlarıyla onurlandırarak tevhidî nûra gark eder.
Zikir, "Değdiği her yüreği ipeksi bir doku ile yeniden inşa eder."
Gönül coğrafyasında göz kamaştırıcı diriliş kaleleri oluşturur.
Diriliş ikliminde, misyon ve aksiyon sahibi ender önderler yetiştirir. Meşakkâtler okyanusunda kıvrım kıvrım kıvranan gönül gemisini tevekkül limanına vardırır.
Med-cezir sarkacında salınıp duran aklı, tatminsizlik girdabından kurtarır.
Ona kâmil ve şâmil bir derinlik vererek isteklerini şekillendirir.
Ufku açar.
Esmer gecelerin semalarına sönmeyen nurlar saçarak bilginleştirir insanı...
Sosyal şirki izole ederek toplumsal tevhidi oluşturur.
Kesretten vahdete ulaştırır.
Rahmet ve merhamet ikliminde bütün ruhlara müzikal bir âhenk verir.
Zikir, tecdid-i îmandır.
Hicran iniltisiyle vuslata doğru akan coşkun ve taşkın bir nehrin içinde boy atmış olan nâzenin kamışlar misâli kalbi titreterek pasları siler. Düşünceyi takva imbiğinden geçirerek imanı artırır.
(Enfal, 2)
Gönüllerin derinliklerine gizlenmiş mânevi yıldırımları uyandırır.
Zâkiri şuura vardırır.
Gayrete getirir, hamiyetiyle kıblegâh eder.
Haysiyetli duruşu ve doğruluşu abideleştirerek serfiraz kılar.
Talihi açar, tarihin bahtında tahta çıkarır.
İğde kokulu kalpler ona meyl eder.
Sevgi pınarları oluk oluk ona doğru akar…
"İman edip amel-i salih işleyenlere Rahman, şüphesiz bir sevgi yaratacaktır. (Herkes onları sevecek)"
(Meryem: 96)
"İman edenlerin, ALLAH (C.C.)'ı zikretmesi ve Haktan ineni (okuması) için gönüllerin aşkla ürperme zamanı daha gelmedi mi?
Daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar.
Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri kaskatı oldu. Onlardan birçoğu fâsıktır."
(Hadid: 16)
"Size ALLAH (C.C.)'ı çok zikretmenizi emrediyorum.
Peşine düşman düşen kimse, nasıl bir kaleye sığınarak ondan kurtulursa, kul da şeytandan ancak ALLAH (C.C.)'ın zikri ile kurtulur."
(Hadis-i Şerif)
(Hadis-i Şerif)
Zikir, olgunlaştırıcı bir aksiyondur.
Kalbi şahlandırır.
Ruhu kanatlandırır.
Uzakları yakınlaştırır, yabancıları tanıştırır.
Gönül dergâhının müdavimi olan bir derviş gibi kökleşmiş hüznü giderir.
Izdırapları bahtiyarlığa dönüştürür.
Keder sahrasına dönüşmüş sancılı kalpleri, bir âşığın mâşukunun yüz haritasını okşayan ılık nefesi gibi, esen seher melteminin eşliğinde yağan sağaltıcı rahmet sağanağı gibi ferahlatır.
Çözülmüş duyguları, ayet ayet yağan bir Bedir yağmuru gibi toparlar.
"Hani emniyette kılmak için size uyku vermişti.
Sizi onunla tertemiz yapmak, şeytanın pisliğini (vesveseyi) sizden gidermek, kalplerinizi (ALLAH (C.C.)'a) bağlamak ve onunla ayaklarınızı sabit kılmak için üzerinize gökten su indirmişti."
(Enfal, 11)
Zikir, korku ve kuşku hislerini giderir.
Utkuya tutkun eder.
Azgınları bozguna uğratır.
Ezik ve yenik bir durumdan kurtuluşun reçetesini sunar.
Her zaman ve mekânda yol gösterip yön verir.
Peş peşe gelen yenilgileri, zaferlerle taçlandırır.
Zararı yarara dönüştürür.
Doğru zamanda sahih eylem ve söylemlerde bulunmayı aşka dönüştürür.
Kavuşma, buluşma ve konuşmanın önündeki kapıları aralar.
Anın vâcibiyle donatır; hikmet sevgisi, hakikât bilgisiyle yol aldırır. Kalpleri, öfke girdabından kurtarır.
Zikir, ruhta kopan fırtınaları dindirir.
Kederin amansız pençelerinde yaralı bir kuş misali çırpınan yüreğe sükûnetini indirir; onu teskin eder, yatıştırır.
Vizyonuyla, kavurucu sahralara hayat veren aşkın bir çağlayan gibi akan Zâkir'i mesut ve bahtiyar eder.
Felâket denizinin peş peşe kabaran kızgın dalgalarında, kaptanı Nuh (a.s) olan nadide bir gemi misâli sahil-i selâmete ulaştırır ve ebedi saadete erdirir; itminan duygusu oluşturur.
Zikir, umudun çehresini saran keder ateşini söndürür.
Rüzgârın bûselerine muhatap olan titrek bir mum alevini andıran dudakları, kedersizlik tebessümü ile taçlandırır.
Yaslı ve sisli zeytunî gözlerde sevinç kıvılcımları çaktırır.
Yüz tuvalinde bir ceylan gibi raks eden korku ve kuşku hislerini güneş görmüş kar tanecikleri gibi eritir.
Gönül atlasına, ilmek ilmek mutmainlik erinci nakşeder.
Çiçeğe müştâk bir arının zarafet ve letafetine benzeyen bir eda ile gönül peteğini marifet balıyla doldurur.
İradeyi nisyan ve isyandan kurtarır.
Onu, cemal ve kemal sıfatlarıyla onurlandırarak tevhidî nûra gark eder.
Zikir, "Değdiği her yüreği ipeksi bir doku ile yeniden inşa eder."
Gönül coğrafyasında göz kamaştırıcı diriliş kaleleri oluşturur.
Diriliş ikliminde, misyon ve aksiyon sahibi ender önderler yetiştirir. Meşakkâtler okyanusunda kıvrım kıvrım kıvranan gönül gemisini tevekkül limanına vardırır.
Med-cezir sarkacında salınıp duran aklı, tatminsizlik girdabından kurtarır.
Ona kâmil ve şâmil bir derinlik vererek isteklerini şekillendirir.
Ufku açar.
Esmer gecelerin semalarına sönmeyen nurlar saçarak bilginleştirir insanı...
Sosyal şirki izole ederek toplumsal tevhidi oluşturur.
Kesretten vahdete ulaştırır.
Rahmet ve merhamet ikliminde bütün ruhlara müzikal bir âhenk verir.
Zikir, tecdid-i îmandır.
Hicran iniltisiyle vuslata doğru akan coşkun ve taşkın bir nehrin içinde boy atmış olan nâzenin kamışlar misâli kalbi titreterek pasları siler. Düşünceyi takva imbiğinden geçirerek imanı artırır.
(Enfal, 2)
Gönüllerin derinliklerine gizlenmiş mânevi yıldırımları uyandırır.
Zâkiri şuura vardırır.
Gayrete getirir, hamiyetiyle kıblegâh eder.
Haysiyetli duruşu ve doğruluşu abideleştirerek serfiraz kılar.
Talihi açar, tarihin bahtında tahta çıkarır.
İğde kokulu kalpler ona meyl eder.
Sevgi pınarları oluk oluk ona doğru akar…
"İman edip amel-i salih işleyenlere Rahman, şüphesiz bir sevgi yaratacaktır. (Herkes onları sevecek)"
(Meryem: 96)
"İman edenlerin, ALLAH (C.C.)'ı zikretmesi ve Haktan ineni (okuması) için gönüllerin aşkla ürperme zamanı daha gelmedi mi?
Daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar.
Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri kaskatı oldu. Onlardan birçoğu fâsıktır."
(Hadid: 16)
"Size ALLAH (C.C.)'ı çok zikretmenizi emrediyorum.
Peşine düşman düşen kimse, nasıl bir kaleye sığınarak ondan kurtulursa, kul da şeytandan ancak ALLAH (C.C.)'ın zikri ile kurtulur."
(Hadis-i Şerif)