Biz zaten ortak hiçbir noktada buluşmamışız ki. Yanlış öykülerin yanlış başrollerine yerleştirmişiz kendimizi.
Ezber yapmışız diyaloglarımızı. Sağdan soldan filmlerden duyduğumuz içtenlikten yoksun kelimeleri seçip seçip sürmüşüz önümüze...
En yakınken bile en uzak yine bizmişiz bize. Hep uzağından geçmişiz ömrümüzün 'ömür boyu' derken bile...
Dinlememişiz hiç can kulağıyla görmemişiz karşımızdayken bile farketmemişiz birbirimizi.
Mutluluktan göklere uçmamışız. Eteklerim havalanmamış zil çalmamış sevinçten...
Biz hiç birbirimizin yanında olmamışız. Beraber gülüp beraber ağlamamışız...
Aynı duyguları aynı anda yaşamamışız. Ben ağlarken sen gülermişin... Senin derdin varsa ben bilmezmişim...
Bir şeylerimizi paylaşcak kadar bile yakın değilmişiz...
'' Gibi '' yapmışız hep...
Dinler gibi bakar gibi duyar gibi sever gibi...
İkimize dair hayaller kurarken bile samimi değilmişiz o günün akşamında çekip gidecek kadar yapmacık !
Yalancıymışız belki de. Gözümüzün içine baka baka yalan söylemişiz birbirimize. Günlerce haftalarca aylarca yıllarca...
-Sonsuza uzanan iki parelel doğru gibi mesela. Ne kadar yakın olsak da hiç aynı nokta da kesişmeyecek olan iki doğru gibiymişiz. Ya da ortak paydalarda hiç birleşmemişiz.
Ya da her neyse... Herhangi bir matematik terimi işte...
-Biz birbirimiz için de yaratılmamışız zaten. Ya da ayrı dünyaların insanlarıymışız... Ya da her neyse...
Herhangi bir yeşilçam klasiği işte...
-Aslında bakma biz dediğime. Biz bile olamamışız... 1. ve 2. tekil şahıslar da kalmışız. Sen ve Ben... 3. Tekil şahısla nitelendirmişiz bazen birbirimizi ama 1. çoğul şahıs olmak için uğraşmamışız...
Ya da her neyse... Herhangi bir dilbigisi tabiri işte...
Ya da...
Her hangi bir saçmalık-mış.
Bir iki üç . . . Saçmalık . . .
Her neyse...
Her
neyse. . .
Ezber yapmışız diyaloglarımızı. Sağdan soldan filmlerden duyduğumuz içtenlikten yoksun kelimeleri seçip seçip sürmüşüz önümüze...
En yakınken bile en uzak yine bizmişiz bize. Hep uzağından geçmişiz ömrümüzün 'ömür boyu' derken bile...
Dinlememişiz hiç can kulağıyla görmemişiz karşımızdayken bile farketmemişiz birbirimizi.
Mutluluktan göklere uçmamışız. Eteklerim havalanmamış zil çalmamış sevinçten...
Biz hiç birbirimizin yanında olmamışız. Beraber gülüp beraber ağlamamışız...
Aynı duyguları aynı anda yaşamamışız. Ben ağlarken sen gülermişin... Senin derdin varsa ben bilmezmişim...
Bir şeylerimizi paylaşcak kadar bile yakın değilmişiz...
'' Gibi '' yapmışız hep...
Dinler gibi bakar gibi duyar gibi sever gibi...
İkimize dair hayaller kurarken bile samimi değilmişiz o günün akşamında çekip gidecek kadar yapmacık !
Yalancıymışız belki de. Gözümüzün içine baka baka yalan söylemişiz birbirimize. Günlerce haftalarca aylarca yıllarca...
-Sonsuza uzanan iki parelel doğru gibi mesela. Ne kadar yakın olsak da hiç aynı nokta da kesişmeyecek olan iki doğru gibiymişiz. Ya da ortak paydalarda hiç birleşmemişiz.
Ya da her neyse... Herhangi bir matematik terimi işte...
-Biz birbirimiz için de yaratılmamışız zaten. Ya da ayrı dünyaların insanlarıymışız... Ya da her neyse...
Herhangi bir yeşilçam klasiği işte...
-Aslında bakma biz dediğime. Biz bile olamamışız... 1. ve 2. tekil şahıslar da kalmışız. Sen ve Ben... 3. Tekil şahısla nitelendirmişiz bazen birbirimizi ama 1. çoğul şahıs olmak için uğraşmamışız...
Ya da her neyse... Herhangi bir dilbigisi tabiri işte...
Ya da...
Her hangi bir saçmalık-mış.
Bir iki üç . . . Saçmalık . . .
Her neyse...
Her
neyse. . .