Silencio
Kayıtlı Üye
2013 yaz sezonunun heyecanla beklenen filmi World War Z, bu hafta vizyona giriyor. Farklı türleri bir araya getiren yapısıyla dikkat çeken film, zombi filmleri başta olmak üzere pek çok filmi aklımıza getirdi. World War Z ile uzaktan veya yakından akrabalık kurabileceğimiz filmlerden üçünü hatırlatmak ve türe gönül vermiş sinemaseverlere tavsiye etmek istedik.
Perfect Sense
Dünyanın sonu, felaket ve salgın filmleri deyince akla vahşet görüntüleri gelebilir. Salgına yakalanıp yok olan, zombileşen insanlar ya da yalnızlaşan şehirler, kasabalar. Bazılarımızın aklına iki sevimli robot bile gelebilir kimsesizliğin içindeki çöp yığınlarının arasından bize el sallayan. Bense vahşet ve zombi temalarından uzak, en az iki sevimli robotun yaşadığı aşk kadar romantik ancak bir o kadar da kaotik bir filmi, ülkemizde Yeryüzündeki Son Aşk olarak seyirciyle buluşan Perfect Sense filmini listenin ilk sırasına yazarım. Bu da film mi gibi ağır yorumlar da aldı izleyiciden, son yılların en iyi filmi diye de. Anlattığı hiçbir şey olmadığını savunanlara karşı derin bir felsefesi olduğunu açıklamaya çalıştı filmi beğenenler. Ben son yılların en iyi filmi olduğunu söylemesem de filmi beğenenlerdenim. Yeryüzündeki Son Aşkı sadece bir aşk filmi olarak görmenin senaryoya yapılmış büyük bir haksızlık olacağını da düşünüyorum. Her ne kadar Türkçe ismiyle filme bu haksızlık yapılmış olsa da siz bu önyargıya kapılmayın. Koklama duyusuyla başlayıp yavaş yavaş tüm duyularını kaybettikleri ve her kaybettikleri duyudan önce farklı bir buhran yaşadıkları bir dünyada birbirlerini bu adlandırılamayan kıyametten önce bulan bir çift ve bu çiftin gözünden dünyanın sonu, felaket ve salgın temalarının hepsini bir arada izlediğimiz bir film. World War Z ile kıyaslandığında aksiyonu sıfırın altında olsa da seyircinin içine saldığı korkunun daha gerçek, daha iç karartıcı, ve daha umutsuz olduğu Yeryüzündeki Son Aşk zombi filmlerini benim gibi saçma bulan ama dünyanın sonu hikayelerine bir alternatif arayanlar için düşündürücü senaryosuyla bulunmaz bir film. Ewan McGregor ve Eva Greenin sade ve etkili oyunculuklarıyla birlikte izlemeye kesinlikle değer.
Ahmet B.
I am Legend
Felaket filmi, Zombi filmi, İstila filmi ve savaş filmi gibi farklı türleri bir araya getirmeyi deneyen World War Z vizyona girerken, bu filmle ortak noktaları ve zıt yönleri olan Ben Efsaneyimden bahsedeceğim. Elbette World War Z ile birlikte Richard Mathesonun post apokaliptik bilimkurgu romanı I am Legendin üçüncü uyarlaması olan Ben Efsaneyimde bir virüs salgını sonucunda dünyada hayatta kalan tek insan durumuna düşen Robert Nevillein vampirler gibi geceleri ortaya çıkan ancak zombiyi andıran yaratıklarla savaşı konu edilir. Ortak tema bir virüsün insanlığı tehdit etmesi ve yeni nesil hızlı hareket eden zombiler diyebiliriz. Ayrıştıkları temel nokta ise Ben Efsaneyimin olayı minimize ederek ele alması. World War Zde Amerikan ordusunun binlerce zombiyle giriştiği savaş ve istila edilen şehirdeki kaos fragmanıyla bile etkilemeyi başarıyor. Hikayeden çok görsel efektler ve aksiyonu öne çıkaran yapı filmi tam bir blockbuster yapıyor. Ben Efsaneyimde ise gündüzleri uyuyan şehrin sessizliği ve sükunet var. Robert Nevillein kişisel mücadelesi, seyirciye ben olsam ne yapardım gibi bir düşünceye sevk ediyor ve dünyada kalan tek insan hayali kurduruyor. Empati kurabildiğinizde daha cazip bir filme dönüşüyor Ben Efsaneyim. Görsel efekt kullanımında aşırıya kaçmayan, gerçekçi tasvirleri gerçek üstü durumlarla ele alan başarılı bir film bu. Sonuç olarak, Word War Zyi heyecanla bekleyen ve henüz Ben Efsaneyimi izlememiş sinemaseverlerin bu filmi ıskalamamalarını gerektiğini düşünüyorum.
Serdar Durdu
28 Days Later
İnsanlığı tehdit eden ve soyunu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya bırakan virüsleri odak noktasına alan filmleri hep ilgi çekici bulmuşumdur. Virüsün yayılma süreci ve insan anatomisi üzerindeki evrimsel etkilerinin yanı sıra, hem bireysel hem de toplumsal olarak yarattığı psikolojik travmalar hikayede son derece önem arz eder. World War Z de tüm bu bahsetmiş olduğum detaylara sahip olduğunu düşünmem sebebiyle ve başarılı oyuncu kadrosuyla bu ilgimin odak noktasına yerleşti. Birçok alt türü içinde barındıran film, şöyle bir geri dönüp baktığımda kendisinden önceki türdeşleriyle hayli benzer özellikler taşıyor. Ama benim özel olarak üzerinde durmak istediğim film, kendisine her açıdan en yakın özellikler taşıdığını tahmin ettiğim 28 Days Later.
Günümüzün popüler dizisi The Walking Deadin de oldukça fazla etkilendiğini düşündüğüm 28 Days Later, kendinden sonra çekilen birçok filme fikir öncülüğü etmiştir. Birbirinden başarılı filmlere imzasını atmış, İngiliz yönetmen Danny Boyleun yönetmenliğini üstlendiği film, beş yıl sonra çekilen devam filmiyle beraber zombi ve salgın konularını işleyen filmler arasında ilk akla gelen çarpıcı örneklerden. Filmimizde virüs, üzerinde deney yapılan şempanzelerin laboratuvardan kaçmasıyla tüm İngiltereye yayılıyor. Virüsün yol açtığı zombileşmenin yanı sıra, enfeksiyondan etkilenmemiş, bir şekilde hayatta kalmış insanların da nasıl yozlaştığını keskin bir dille anlatıyor. Başta müzikleri olmak üzere, çoğu açıdan son derece başarılı bir film olan 28 Days Later, World War Z ile büyük benzerlikler gösterecek gibi. Henüz izlemediyseniz 28 Days Later kaçırılmaması gereken bir yapıt. Umarım World War Z de en az 28 Days Later seyirciyi tatmin eder bir yapım olarak akıllarda kalır.
Utku Ögetürk