Silencio
Kayıtlı Üye
Stanley Kubrick ve Martin Scorsese gibi çağın en önemli isimlerinin en iyi listelerinin yanı sıra Quentin Tarantino gibi onların bayraklarını devralmış bir sinemacının en iyilerine de göz atmıştık hatırlarsanız. Sırada ise Scorsese ve Kubricki tamamlayacak üçüncü dev isim olan Woody Allen var. Annie Hall, Crimes and Micdemeanors, Midnight in Paris gibi onlarca başarılı filmin yönetmeni Allenın Sight & Sounda gönderdiği en iyiler listesi şu şekilde:
The 400 Blows (François Truffaut, 1959)
8½ (Federico Fellini, 1963)
Amarcord (Federico Fellini, 1972)
The Bicycle Thieves (Vittorio de Sica, 1948)
Citizen Kane (Orson Welles, 1941)
The Discreet Charm of the Bourgeoisie (Luis Buñuel, 1972)
Grand Illusion (Jean Renoir, 1937)
Paths of Glory (Stanley Kubrick, 1957)
Rashomon (Akira Kurosawa, 1950)
The Seventh Seal (Ingmar Bergman, 1957)
Allenın artık belgelenmiş ve kabul görmüş coşkusu düşünüldüğünde kendisinin listesinde The Seventh Seal ve Ingmar Bergmanı görmek çok da şaşırtmıyor. Eğer yönetmenin bu seçimi onun biraz düşünceli ve ciddi tarafını gösteriyor ise, Luis Bunuelin eğlenceli ve sürrealist kaba güldürüsü The Discreet Charm of the Bourgeoisie ise onun sınıfa dayalı ve zaman zaman abesle iştigal mizahi yönünü gösteriyor olmalı.
Scorsese gibi Allen da listesine Kubricki dahil etmiş fakat tercihini 2001′den ziyade Paths of Gloryden yana kullanmış. Diğer iki meslektaşı gibi Felliniyi ve Orson Wellesin Citizen Kaneini en iyileri arasına koyan Allen, Kubrickin yücelttiği Truffaut ve de Sicanın ilk filmlerinden ikisini de bir hayli benimsemiş gözüküyor.
Sonuç olarak eğer Kubrickin, Scorsesenin ve Allenın listelerini bir araya getirirseniz sinema maceranız için olmazsa olmazlardan oluşan bir rehber edinmiş olursunuz.