meridyen2
Kayıtlı Üye
Vücutta Ritmik Hareket Eden Tek Hücre: Kalp Kası Hücreleri
Beden, yaklaşık yüz trilyon hücreden meydana gelir. Bu hücrelerin her birinin farklı görevleri ve özellikleri vardır. Kimisi, alyuvar hücrelerinde olduğu gibi çekirdeksizdir, kimisi solunum borusundaki hücrelerde olduğu gibi tüycüklere sahiptir. Kimisinin ise hareketini sağlayan çeşitli motorları vardır. Ama vücutta öyle bir hücre vardır ki, başka hiçbir hücrede bulunmayan özel bir yeteneğe sahiptir. Bu yetenek, hücrenin "büzülme ve açılma" hareketi yapabilmesidir ve bu yeteneğe sahip hücrelerden oluşan kalp işte bu yüzden "atar".
Kalpte bulunan bu hücreler özel kas hücreleridir. Bu hücre topluluğunu özel yapan; henüz gelişmeye başlayan bir embriyoda aniden hareket etmeye başlamalarıdır. Bir açık kalp ameliyatı sırasında, "kendilerine bağlı tüm sinirler alınmış ve çevrelerindeki organlarla tüm ilgileri kesilmiş olmasına rağmen" bu hücreler "atmaya" devam edebilir. Hatta bu hücrelerden "tek bir tanesini" dışarı çıkarıp mikroskop altına koyduğunuzda bile, kanla beslediğiniz sürece, atmaya devam edecektir.89 Bu hücreleri özel yapan, görünürde insan aklının eseri olan hiçbir kontrol mekanizmasının denetiminde olmamasına rağmen atmaya, kan pompalamaya ve insanı yaşatmaya adeta bir karar vermiş gibi davranmalarıdır.
Kalp atışı, pacemaker adı verilen kalbin içindeki sinir dokularının bulunduğu alan tarafından kontrol edilir. Alttaki resimde karıncıkta bulunan sinir ağları görülmektedir.
Onların "atmalarını" sağlayan özellik, üzerlerinden geçen elektrik akımıdır. Kalbi oluşturan her hücre, adeta canlı bir pil gibidir. Kalp atışı adını verdiğimiz hareketi başlatan kimyasal enerjiyi kendileri oluştururlar. Hücrelerin bu özelliği, hiçbir evrimci iddia ile açıklanamayacak olağanüstü bir özelliktir. Kalp hücreleri kendileri için gerekli olan elektriği, kanda rahatça bulabildikleri potasyum ve sodyum elementleri ile sağlarlar. Bu iki elementi meydana getiren atomlar, sahip oldukları bir elektronu kaybetmiş atomlardır. Dolayısıyla fazladan bir protonları, yani artı yükleri bulunmaktadır.
Kalp hücreleri, oldukça fazla miktarda potasyum iyonuna sahiptirler, bu hücreleri çevreleyen sıvıda ise sodyum bulunmaktadır. Hücre zarı, kalp kaslarından sodyumu dışarı atar ve içeriye potasyum alır. Hücre zarı sodyumu dışarı verme işini, potasyumu içine alma işinden daha hızlı gerçekleştirdiği için atomların sahip olduğu fazladan artı yük, hücrenin dışında yığılmaya başlar. Belli bir sınıra geldiğinde, akım aniden tersine döner ve sodyum iyonları tekrar hücrenin içine girmeye başlarlar. Bu ani değişiklik, bir elektrik akımı meydana getirir ve kalp kası kasılarak geri çekilir 90 Hücrelerin atmasını sağlayan özellik, bu kimyasal gelişmelerle meydana gelir.
Şu halde hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve alemlerin Rabbi Allah'ındır. Göklerde ve yerde büyüklük O'nundur. O, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
(Casiye Suresi, 36-37)
Kalp atışının başlama işareti ise sağ kulakçıkta bulunan ufacık bir hücre topluluğuna bağlıdır. Kalp sinüsü ya da S.A yumrusu adı verilen bu hücre topluluğunun verdiği elektriksel işaret iki küçük kas demetiyle kalp kasına iletilir. Hücreler, üzerlerine gelen elektrik akımını, alt kısımlarında bulunan diğer tüm kalp kaslarına ulaştırırlar. Bu akım dalgası, sağ kulakçıktan başlayarak aşağıya doğru bütün kas hücrelerini uyarır ve böylece tüm kalbe yayılır. Kalbe gelen bu elektrik akımları "pacemaker" adı verilen bir sinir demeti tarafından koordine edilir. Pacemaker ritmi denetlerken, vücudun gereksinimine kulak verir. Bedenin ihtiyaçlarına göre kalbi hızlandırma veya yavaşlatma gibi bir yeteneği vardır.
Resimde kalbin elektriksel faaliyetini gösteren kalp elektrosu görülüyor. Kalp, ritmik ve senkronize atar. Bu düzenli ritim sayesinde vücuda uygun miktarda kan akımı sağlanır.
Ancak kalbin tamamı bir anda kasılmaz. Çünkü kalbin, hem kan toplaması hem de topladığı kanı pompalaması gerekmektedir. Eğer kalbin tüm hücreleri aynı anda kasılsaydı, henüz kan kalpte toplanamadan vücuda pompalanacaktı. Bunun sonucunda da, sadece birkaç damla kan vücuda iletilebilecekti. Oysa kulakçıklar topladıkları kanı, kendilerinden daha büyük olan karıncıklara, onlar kasılmadan önce iletmelidirler. İşte bu nedenle kalp üzerinde bulunan kaslar, adeta kendi sıralarını bilircesine, birbirlerinin kasılmalarını beklerler. Karıncıklar kasılırken kulakçıklar gevşer, böylelikle kulakçık gevşediği için kan aşağı doğru akar, karıncık da kasıldığı için kanı toplar. Acaba bu sıralama nasıl her zaman bu kadar düzenlidir?
Kalp hücrelerini ayrı ayrı alıp mikroskop altında inceleme imkanınız olsaydı, her bir hücrenin farklı hızlarda attıklarını görürdünüz. Bu son derece şaşırtıcı ama aynı zamanda da gerçek anlamda mucizevi bir durumdur. Ancak bu bir düzensizliğin değil, aksine kusursuz bir düzenin göstergesidir. Kalbin, ritmik ve senkronize bir atma şekli vardır. Hücreler, bu senkronizasyona uygun olarak ne zaman kasılıp ne zaman gevşeyeceklerini adeta "bilirler". Allah, hücrelerin her birine atmaları gereken zaman aralığını ilham etmiştir. Bu yüzden her birinin atma hızı ve sırası farklıdır.91
Birbirinden farklı ritmlerde atan iki kalp hücresi biraraya geldiklerinde, bu akıllı hücreler olağanüstü bir mekanizma ile aniden ortak bir ritme uyum sağlamaya başlarlar. Hepsi biraraya geldiğinde ise birbirine uyumlu hücrelerin oluşturduğu tek bir organ halini alır ve kanın en iyi pompalanacağı ritmi tuttururlar. Bu olağanüstü gerçek, Allah'ın insanlar için yarattığı özel nimetlerden biridir. Hücreler arasındaki kusursuz uyum da Rabbimiz'in sanatının delillerindendir. Allah herşeye Hakim olan, çok üstün güç sahibi olandır.
(alıntı harun yahya insan mucizesi)
89- The Incredible Machine, National Geographic Society, 1986, sf. 123
90- The Incredible Machine, National Geographic Society, 1986, sf. 124
Beden, yaklaşık yüz trilyon hücreden meydana gelir. Bu hücrelerin her birinin farklı görevleri ve özellikleri vardır. Kimisi, alyuvar hücrelerinde olduğu gibi çekirdeksizdir, kimisi solunum borusundaki hücrelerde olduğu gibi tüycüklere sahiptir. Kimisinin ise hareketini sağlayan çeşitli motorları vardır. Ama vücutta öyle bir hücre vardır ki, başka hiçbir hücrede bulunmayan özel bir yeteneğe sahiptir. Bu yetenek, hücrenin "büzülme ve açılma" hareketi yapabilmesidir ve bu yeteneğe sahip hücrelerden oluşan kalp işte bu yüzden "atar".
Kalpte bulunan bu hücreler özel kas hücreleridir. Bu hücre topluluğunu özel yapan; henüz gelişmeye başlayan bir embriyoda aniden hareket etmeye başlamalarıdır. Bir açık kalp ameliyatı sırasında, "kendilerine bağlı tüm sinirler alınmış ve çevrelerindeki organlarla tüm ilgileri kesilmiş olmasına rağmen" bu hücreler "atmaya" devam edebilir. Hatta bu hücrelerden "tek bir tanesini" dışarı çıkarıp mikroskop altına koyduğunuzda bile, kanla beslediğiniz sürece, atmaya devam edecektir.89 Bu hücreleri özel yapan, görünürde insan aklının eseri olan hiçbir kontrol mekanizmasının denetiminde olmamasına rağmen atmaya, kan pompalamaya ve insanı yaşatmaya adeta bir karar vermiş gibi davranmalarıdır.
Kalp atışı, pacemaker adı verilen kalbin içindeki sinir dokularının bulunduğu alan tarafından kontrol edilir. Alttaki resimde karıncıkta bulunan sinir ağları görülmektedir.
Onların "atmalarını" sağlayan özellik, üzerlerinden geçen elektrik akımıdır. Kalbi oluşturan her hücre, adeta canlı bir pil gibidir. Kalp atışı adını verdiğimiz hareketi başlatan kimyasal enerjiyi kendileri oluştururlar. Hücrelerin bu özelliği, hiçbir evrimci iddia ile açıklanamayacak olağanüstü bir özelliktir. Kalp hücreleri kendileri için gerekli olan elektriği, kanda rahatça bulabildikleri potasyum ve sodyum elementleri ile sağlarlar. Bu iki elementi meydana getiren atomlar, sahip oldukları bir elektronu kaybetmiş atomlardır. Dolayısıyla fazladan bir protonları, yani artı yükleri bulunmaktadır.
Kalp hücreleri, oldukça fazla miktarda potasyum iyonuna sahiptirler, bu hücreleri çevreleyen sıvıda ise sodyum bulunmaktadır. Hücre zarı, kalp kaslarından sodyumu dışarı atar ve içeriye potasyum alır. Hücre zarı sodyumu dışarı verme işini, potasyumu içine alma işinden daha hızlı gerçekleştirdiği için atomların sahip olduğu fazladan artı yük, hücrenin dışında yığılmaya başlar. Belli bir sınıra geldiğinde, akım aniden tersine döner ve sodyum iyonları tekrar hücrenin içine girmeye başlarlar. Bu ani değişiklik, bir elektrik akımı meydana getirir ve kalp kası kasılarak geri çekilir 90 Hücrelerin atmasını sağlayan özellik, bu kimyasal gelişmelerle meydana gelir.
Şu halde hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve alemlerin Rabbi Allah'ındır. Göklerde ve yerde büyüklük O'nundur. O, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
(Casiye Suresi, 36-37)
Kalp atışının başlama işareti ise sağ kulakçıkta bulunan ufacık bir hücre topluluğuna bağlıdır. Kalp sinüsü ya da S.A yumrusu adı verilen bu hücre topluluğunun verdiği elektriksel işaret iki küçük kas demetiyle kalp kasına iletilir. Hücreler, üzerlerine gelen elektrik akımını, alt kısımlarında bulunan diğer tüm kalp kaslarına ulaştırırlar. Bu akım dalgası, sağ kulakçıktan başlayarak aşağıya doğru bütün kas hücrelerini uyarır ve böylece tüm kalbe yayılır. Kalbe gelen bu elektrik akımları "pacemaker" adı verilen bir sinir demeti tarafından koordine edilir. Pacemaker ritmi denetlerken, vücudun gereksinimine kulak verir. Bedenin ihtiyaçlarına göre kalbi hızlandırma veya yavaşlatma gibi bir yeteneği vardır.
Resimde kalbin elektriksel faaliyetini gösteren kalp elektrosu görülüyor. Kalp, ritmik ve senkronize atar. Bu düzenli ritim sayesinde vücuda uygun miktarda kan akımı sağlanır.
Ancak kalbin tamamı bir anda kasılmaz. Çünkü kalbin, hem kan toplaması hem de topladığı kanı pompalaması gerekmektedir. Eğer kalbin tüm hücreleri aynı anda kasılsaydı, henüz kan kalpte toplanamadan vücuda pompalanacaktı. Bunun sonucunda da, sadece birkaç damla kan vücuda iletilebilecekti. Oysa kulakçıklar topladıkları kanı, kendilerinden daha büyük olan karıncıklara, onlar kasılmadan önce iletmelidirler. İşte bu nedenle kalp üzerinde bulunan kaslar, adeta kendi sıralarını bilircesine, birbirlerinin kasılmalarını beklerler. Karıncıklar kasılırken kulakçıklar gevşer, böylelikle kulakçık gevşediği için kan aşağı doğru akar, karıncık da kasıldığı için kanı toplar. Acaba bu sıralama nasıl her zaman bu kadar düzenlidir?
Kalp hücrelerini ayrı ayrı alıp mikroskop altında inceleme imkanınız olsaydı, her bir hücrenin farklı hızlarda attıklarını görürdünüz. Bu son derece şaşırtıcı ama aynı zamanda da gerçek anlamda mucizevi bir durumdur. Ancak bu bir düzensizliğin değil, aksine kusursuz bir düzenin göstergesidir. Kalbin, ritmik ve senkronize bir atma şekli vardır. Hücreler, bu senkronizasyona uygun olarak ne zaman kasılıp ne zaman gevşeyeceklerini adeta "bilirler". Allah, hücrelerin her birine atmaları gereken zaman aralığını ilham etmiştir. Bu yüzden her birinin atma hızı ve sırası farklıdır.91
Birbirinden farklı ritmlerde atan iki kalp hücresi biraraya geldiklerinde, bu akıllı hücreler olağanüstü bir mekanizma ile aniden ortak bir ritme uyum sağlamaya başlarlar. Hepsi biraraya geldiğinde ise birbirine uyumlu hücrelerin oluşturduğu tek bir organ halini alır ve kanın en iyi pompalanacağı ritmi tuttururlar. Bu olağanüstü gerçek, Allah'ın insanlar için yarattığı özel nimetlerden biridir. Hücreler arasındaki kusursuz uyum da Rabbimiz'in sanatının delillerindendir. Allah herşeye Hakim olan, çok üstün güç sahibi olandır.
(alıntı harun yahya insan mucizesi)
89- The Incredible Machine, National Geographic Society, 1986, sf. 123
90- The Incredible Machine, National Geographic Society, 1986, sf. 124