nones
Bayan Üye
Vücut Dili (alıntı)
İnsanın gelecekle ilgili kaygıları ve ümitleri, dikkatinin gökyüzüne olduğu kadar doğaya ve kendi gövdesine yönelmesine de yol açmıştır.
Bugün de halk arasında yaşayan inanışlar, “göz seğirmesinin iyi ya da kötü haberi gösterdiği”, “hıçkırığın, kulak çınlamasının birilerince anılmakta olduğunun işareti oluşu” çok eskilere dayanmaktadır.İbrahim Hakkı’nın İhtilacname (Seğirme Kitabı) adlı çalışması da bu inanışların genel kabulünü göstermektedir.
Göz seğirmesi, yorumculara ve seğerin yerin durumuna göre değişik anlamlar taşır. Örneğin gözün sağ köşesinin seğirmesi, Caferü’s Sadık’a göre, “yararlanmaya, kâra”, Danyal’a göre, “gücenecek bir olaya”; Zülkarneyn’e göre “mutluluğa, talihe”; Selman’a göre, “çıkarların artmasına, yararlı şeylerin olacağına”; Sahib’e göre: “haber almaya” işarettir. Sol köşesinin seğirmesinin de misafirden, sevince, küçük bir üzüntüden, üst düzeyde kişilerle görüşmeye uzanan yorumları vardır.
İbrahim Hakkı’nın İhtilacnamesi’nde bugün unutulmuş inanışlar yer alır.
Başın, saçlı yerinin seğirmesi, yola gidileceğine, ön bölümdeki seğirme, iyi talihe, yan bölümdeki seğirme, her bakımdan iyiliğe işarettir. Alnın ya da yüzün seğirmesinde, sağ yandaki ömür uzamasına, sol yandaki haber geleceğine, kaşlardaki seğirme, herkesle dost olunacağına, kaş ortasındaki seğirme sağ yandaysa zevk, sol yandaysa üzüntüye, kaşın kuyruğundaki seğirme, sağda güzelliğe, solda sevince ve coşkunluğa işarettir. Gözün arkasında duyulan bir seğirme ise sağ yanda olduğunda azar işitmeyi, sol yanda olduğunda süsü, takıyı bildirir.
Kuşkusuz günümüz insanı, bu tür seğirmeleri ayırt edemeyecek kadar meşguldür.
Beden Dili ve Sözler
Beden dili sözlerden daha etkili
Vücut diliyle ilgili bir kitap yazan Ahmet Şerif İzgören, vücut dilinin insanların ruh halini ortaya koyduğunu belirtiyor. Yazarın ´Dikkat Vücudunuz Konuşuyor´ adlı kitabına göre, eller, bakışlar ve duruş ruhun aynası. İnsanların ruh halini, vücut dilinin ortaya koyduğunu belirten İzgören, kişilerin karşısındakine mesajı, yüzde 7 oranında sözlerle, yüzde 93 oranında ise ses ve beden diliyle verdiğini vurguluyor.
Kitapta, işaret parmağını kaldırıp konuşanların gizli bir şekilde karşısındakini tehdit ettiği, elleri kenetli olanların ise, genel bir olumsuzluk ya da hayal kırıklığı yaşadıkları mesajını verdiği belirtiliyor. Ellerini önde birleştirerek el pençe divan duran kişiler, karşısındakine ne isterseniz yaparım demek isterken, ellerin arkada birleşmesi ise kendine olan özgüveni, meydan okumayı anlatıyor.
İnsanlarda elin çeneyi okşaması bir kimsenin karar verme sürecinde olduğunu gösterirken, dinleyen kişinin eli yanaktayken, başparmağı çene altındaysa karşısındakine eleştirel, hatta rekabetçi yaklaşımını sergiliyor. Diğer parmakların ağzı örtmesi ise, iki şeyin ipucu olarak nitelendirilirken, ´Benim söyleyeceklerim var´ veya ´Sana inanmıyorum´ olarak değerlendiriliyor.
Vücut dilinde kişiler kendilerini güvende hissetmek için genelde masa, kürsü gibi bir yerin arkasında olmak istiyor. Eğer bu yoksa savunma güdülerini bacak bacak üzerine atarak ya da kolları kavuşturarak gösteriyorlar. Özellikle yabancı ortamlarda bulunanlar, kollarını kavuşturarak savunmaya geçiyor, bu sırada başparmaklarını dışarda bırakanlar ise, ´Savunmadayım ama rekabete hazırım´ mesajı veriyor.
Bacak bacak üstüne atmak ise, savunmanın diğer bir şekli. Daha çok kadınların tercih ettiği bu oturuş, içine kapanıklık ve savunmaya geçme duygusunun göstergesi kabul ediliyor. Kişi kabuğuna çekiliyor ve fikrini açıklamaya karar verdiğinde bacak bacak üzerine atmaktan vazgeçiyor. Bacağını dizden büküp diğerinin üzerine koyarak oturuş ise meydan okuma, hırs ve rekabetin işareti olurken, ayakları çapraz durumda olan kişilerin sakladıkları itirafları veya verebilecekleri tavizler bulunuyor.
Yalan söyleyen kişiler ise, yüzüne dokunup, gözlerini kaçırıyor, erkeklerin büyük çoğunluğu yalan söylerken yakasıyla oynuyor ve gömleğini gevşetiyor.
İnsanın gelecekle ilgili kaygıları ve ümitleri, dikkatinin gökyüzüne olduğu kadar doğaya ve kendi gövdesine yönelmesine de yol açmıştır.
Bugün de halk arasında yaşayan inanışlar, “göz seğirmesinin iyi ya da kötü haberi gösterdiği”, “hıçkırığın, kulak çınlamasının birilerince anılmakta olduğunun işareti oluşu” çok eskilere dayanmaktadır.İbrahim Hakkı’nın İhtilacname (Seğirme Kitabı) adlı çalışması da bu inanışların genel kabulünü göstermektedir.
Göz seğirmesi, yorumculara ve seğerin yerin durumuna göre değişik anlamlar taşır. Örneğin gözün sağ köşesinin seğirmesi, Caferü’s Sadık’a göre, “yararlanmaya, kâra”, Danyal’a göre, “gücenecek bir olaya”; Zülkarneyn’e göre “mutluluğa, talihe”; Selman’a göre, “çıkarların artmasına, yararlı şeylerin olacağına”; Sahib’e göre: “haber almaya” işarettir. Sol köşesinin seğirmesinin de misafirden, sevince, küçük bir üzüntüden, üst düzeyde kişilerle görüşmeye uzanan yorumları vardır.
İbrahim Hakkı’nın İhtilacnamesi’nde bugün unutulmuş inanışlar yer alır.
Başın, saçlı yerinin seğirmesi, yola gidileceğine, ön bölümdeki seğirme, iyi talihe, yan bölümdeki seğirme, her bakımdan iyiliğe işarettir. Alnın ya da yüzün seğirmesinde, sağ yandaki ömür uzamasına, sol yandaki haber geleceğine, kaşlardaki seğirme, herkesle dost olunacağına, kaş ortasındaki seğirme sağ yandaysa zevk, sol yandaysa üzüntüye, kaşın kuyruğundaki seğirme, sağda güzelliğe, solda sevince ve coşkunluğa işarettir. Gözün arkasında duyulan bir seğirme ise sağ yanda olduğunda azar işitmeyi, sol yanda olduğunda süsü, takıyı bildirir.
Kuşkusuz günümüz insanı, bu tür seğirmeleri ayırt edemeyecek kadar meşguldür.
Beden Dili ve Sözler
Beden dili sözlerden daha etkili
Vücut diliyle ilgili bir kitap yazan Ahmet Şerif İzgören, vücut dilinin insanların ruh halini ortaya koyduğunu belirtiyor. Yazarın ´Dikkat Vücudunuz Konuşuyor´ adlı kitabına göre, eller, bakışlar ve duruş ruhun aynası. İnsanların ruh halini, vücut dilinin ortaya koyduğunu belirten İzgören, kişilerin karşısındakine mesajı, yüzde 7 oranında sözlerle, yüzde 93 oranında ise ses ve beden diliyle verdiğini vurguluyor.
Kitapta, işaret parmağını kaldırıp konuşanların gizli bir şekilde karşısındakini tehdit ettiği, elleri kenetli olanların ise, genel bir olumsuzluk ya da hayal kırıklığı yaşadıkları mesajını verdiği belirtiliyor. Ellerini önde birleştirerek el pençe divan duran kişiler, karşısındakine ne isterseniz yaparım demek isterken, ellerin arkada birleşmesi ise kendine olan özgüveni, meydan okumayı anlatıyor.
İnsanlarda elin çeneyi okşaması bir kimsenin karar verme sürecinde olduğunu gösterirken, dinleyen kişinin eli yanaktayken, başparmağı çene altındaysa karşısındakine eleştirel, hatta rekabetçi yaklaşımını sergiliyor. Diğer parmakların ağzı örtmesi ise, iki şeyin ipucu olarak nitelendirilirken, ´Benim söyleyeceklerim var´ veya ´Sana inanmıyorum´ olarak değerlendiriliyor.
Vücut dilinde kişiler kendilerini güvende hissetmek için genelde masa, kürsü gibi bir yerin arkasında olmak istiyor. Eğer bu yoksa savunma güdülerini bacak bacak üzerine atarak ya da kolları kavuşturarak gösteriyorlar. Özellikle yabancı ortamlarda bulunanlar, kollarını kavuşturarak savunmaya geçiyor, bu sırada başparmaklarını dışarda bırakanlar ise, ´Savunmadayım ama rekabete hazırım´ mesajı veriyor.
Bacak bacak üstüne atmak ise, savunmanın diğer bir şekli. Daha çok kadınların tercih ettiği bu oturuş, içine kapanıklık ve savunmaya geçme duygusunun göstergesi kabul ediliyor. Kişi kabuğuna çekiliyor ve fikrini açıklamaya karar verdiğinde bacak bacak üzerine atmaktan vazgeçiyor. Bacağını dizden büküp diğerinin üzerine koyarak oturuş ise meydan okuma, hırs ve rekabetin işareti olurken, ayakları çapraz durumda olan kişilerin sakladıkları itirafları veya verebilecekleri tavizler bulunuyor.
Yalan söyleyen kişiler ise, yüzüne dokunup, gözlerini kaçırıyor, erkeklerin büyük çoğunluğu yalan söylerken yakasıyla oynuyor ve gömleğini gevşetiyor.