meridyen2
Kayıtlı Üye
VÜCUDUMUZDA OKSİJENİN DAĞITILIŞI
Aort atardamarı, kanın kalpten çıkış noktasıdır. İçinde oldukça fazla miktarda kan barındırır ve genişliği yetişkin bir insanda 2,5 cm'i bulmaktadır. Bu damar, temiz kanı diğer damarlara dağıtacak ana damar olduğundan son derece dayanıklı ve güçlü olmalıdır. Çünkü kan, bu damardan oldukça yüksek bir basınçla dağıtılır. Ve tam olması gerektiği gibi, son derece özel bir tasarımı vardır.
Kanın içindeki bir hücre, beden içindeki yolculuğuna sol kulakçıkta başlar. Bütün bedeni çeşitli damarlar yoluyla kateden hücre, akciğerlere döndüğünde yolculuğunu bitirmiştir. Bu yolculuk sırasında ayak parmağından beyne kadar ulaşmakta, mikronlarla ölçülen kılcallara kadar tüm damarları güzergah olarak kullanmaktadır. Bu arada vücut dokularına oksijen bırakır, karbondioksiti de alarak akciğerler yoluyla vücuttan atılmasını sağlar.
Kalpten çıkan aort ve akciğer atardamarı, üç tabakadan meydana gelmiş damarlardır. En dışta lifli bağ dokudan meydana gelmiş bir dış tabaka vardır. Bu tabakadaki bağ dokusunun varlığı son derece önemlidir. Bu dokuda bulunan elastik lifler, her türlü basınca karşı dayanıklılık sağlamaktadır. Eğer damarların bu özelliği olmasaydı, kalbin atış kuvveti ile son derece basınçlı gelen kan, bu damarların yapısını kaçınılmaz olarak bozacak hatta yırtılmalarına neden olacaktı. Allah'ın bu önemli damarda sergilediği tasarım, "örneksiz yaratan" anlamına gelen Bedi isminin bir başka tecellisidir. Bu atımın günde yüzlerce kez gerçekleştiği gerçeğini de göz önüne alırsak, damarın sadece bir gün içinde parçalanma ihtimali oldukça yüksek olacaktı. Ama söz konusu korunma sistemi bu ihtimalleri ortadan kaldırmış ve uzun bir ömür boyunca damarın bu basınca karşı koymasını sağlamıştır. Bu aynı zamanda koruyan ve gözeten Allah'ın kullarına karşı şefkatinin de bir göstergesidir.
Aort damarının orta kısmında düz kaslardan meydana gelen elastik lifler bulunur. Bu kaslar, gönderilen kanın miktarının ayarlanması için oldukça büyük bir öneme sahiplerdir. Kaslar, daralıp açılarak atardamarın çapını azaltıp artırmaya yarar. Organ ve dokulara giden kan miktarı, bu elastik yapı sayesinde dengelenir. Aortun ve akciğer atardamarının iç yüzeyinde ise tek sıralı yassı epitel dokudan oluşmuş bir tabaka bulunmaktadır. Bu dokunun son derece önemli bir özelliği vardır. Bu doku sayesinde damarın iç yüzeyi adeta cilalanmış gibidir. Bu cilalı ve yağlı yüzey, sürtünmeyi azaltmakta ve kanın kolaylıkla ve süratli olarak akıp gitmesini sağlamaktadır.
Aort damarı, sola doğru bir yay çizerek ikiye ayrılır. Üste giden damar baş ve kollara, alta ayrılan damar ise çeşitli yan damarlarla diğer organlara yayılır. İstirahat koşullarında atardamarlar, akciğerlerden oksijeni aldıktan sonra, genel olarak 10 saniyeden az bir zamanda bunu dokulara ulaştırırlar. Ancak ağır egzersiz yapıldığı zamanlarda atardamarlardaki kanın hızı daha da artar. Kandaki hücreler artık oksijeni 2-3 saniye gibi kısa bir zaman içinde taşıyabilirler. Bu nedenle Allah'tan aldıkları ilhamla vücudun ihtiyacını çok iyi gözetme yeteneğine sahip olmuşlardır.
Atardamarların bir başka önemli özelliği ise, kanın kalpten aralıklı gelmesi sırasında yüksek basınçlı bir rezervuar oluşturması ve kanın bir kısmını, ikinci bir kalp vurumuna kadar depo etmesidir. Bu görev için yukarıda bahsettiğimiz özel tasarım son derece önemlidir. Atardamarlar, sahip oldukları genişleyebilen kas yapıları sayesinde böyle bir depolama işlevine sahiptirler. Bu özellik, bedende sürekli kan bulunmasını sağlar. Damarlardaki bu esneklik başka açılardan da önemlidir. Atardamar esnek olduğu için, kan bu sisteme pompalandığında basıncın aşırı yükselmesi önlenir. Aynı zamanda esneklik, kalp atımları sırasında yüksek atardamar basıncını devam ettirerek dokulara kesintisiz olarak kan akımının devam etmesini sağlar. Allah, damarlara verdiği esneklik özelliğini, vücudun dengesini muhafaza edecek pek çok detay için gerekli kılmıştır.
(makale harun yahya)
Aort atardamarı, kanın kalpten çıkış noktasıdır. İçinde oldukça fazla miktarda kan barındırır ve genişliği yetişkin bir insanda 2,5 cm'i bulmaktadır. Bu damar, temiz kanı diğer damarlara dağıtacak ana damar olduğundan son derece dayanıklı ve güçlü olmalıdır. Çünkü kan, bu damardan oldukça yüksek bir basınçla dağıtılır. Ve tam olması gerektiği gibi, son derece özel bir tasarımı vardır.
![insan_clip_image010.jpg](http://www.kainattakiuyum.com/insan_clip_image010.jpg)
Kanın içindeki bir hücre, beden içindeki yolculuğuna sol kulakçıkta başlar. Bütün bedeni çeşitli damarlar yoluyla kateden hücre, akciğerlere döndüğünde yolculuğunu bitirmiştir. Bu yolculuk sırasında ayak parmağından beyne kadar ulaşmakta, mikronlarla ölçülen kılcallara kadar tüm damarları güzergah olarak kullanmaktadır. Bu arada vücut dokularına oksijen bırakır, karbondioksiti de alarak akciğerler yoluyla vücuttan atılmasını sağlar.
Kalpten çıkan aort ve akciğer atardamarı, üç tabakadan meydana gelmiş damarlardır. En dışta lifli bağ dokudan meydana gelmiş bir dış tabaka vardır. Bu tabakadaki bağ dokusunun varlığı son derece önemlidir. Bu dokuda bulunan elastik lifler, her türlü basınca karşı dayanıklılık sağlamaktadır. Eğer damarların bu özelliği olmasaydı, kalbin atış kuvveti ile son derece basınçlı gelen kan, bu damarların yapısını kaçınılmaz olarak bozacak hatta yırtılmalarına neden olacaktı. Allah'ın bu önemli damarda sergilediği tasarım, "örneksiz yaratan" anlamına gelen Bedi isminin bir başka tecellisidir. Bu atımın günde yüzlerce kez gerçekleştiği gerçeğini de göz önüne alırsak, damarın sadece bir gün içinde parçalanma ihtimali oldukça yüksek olacaktı. Ama söz konusu korunma sistemi bu ihtimalleri ortadan kaldırmış ve uzun bir ömür boyunca damarın bu basınca karşı koymasını sağlamıştır. Bu aynı zamanda koruyan ve gözeten Allah'ın kullarına karşı şefkatinin de bir göstergesidir.
Aort damarının orta kısmında düz kaslardan meydana gelen elastik lifler bulunur. Bu kaslar, gönderilen kanın miktarının ayarlanması için oldukça büyük bir öneme sahiplerdir. Kaslar, daralıp açılarak atardamarın çapını azaltıp artırmaya yarar. Organ ve dokulara giden kan miktarı, bu elastik yapı sayesinde dengelenir. Aortun ve akciğer atardamarının iç yüzeyinde ise tek sıralı yassı epitel dokudan oluşmuş bir tabaka bulunmaktadır. Bu dokunun son derece önemli bir özelliği vardır. Bu doku sayesinde damarın iç yüzeyi adeta cilalanmış gibidir. Bu cilalı ve yağlı yüzey, sürtünmeyi azaltmakta ve kanın kolaylıkla ve süratli olarak akıp gitmesini sağlamaktadır.
Aort damarı, sola doğru bir yay çizerek ikiye ayrılır. Üste giden damar baş ve kollara, alta ayrılan damar ise çeşitli yan damarlarla diğer organlara yayılır. İstirahat koşullarında atardamarlar, akciğerlerden oksijeni aldıktan sonra, genel olarak 10 saniyeden az bir zamanda bunu dokulara ulaştırırlar. Ancak ağır egzersiz yapıldığı zamanlarda atardamarlardaki kanın hızı daha da artar. Kandaki hücreler artık oksijeni 2-3 saniye gibi kısa bir zaman içinde taşıyabilirler. Bu nedenle Allah'tan aldıkları ilhamla vücudun ihtiyacını çok iyi gözetme yeteneğine sahip olmuşlardır.
Atardamarların bir başka önemli özelliği ise, kanın kalpten aralıklı gelmesi sırasında yüksek basınçlı bir rezervuar oluşturması ve kanın bir kısmını, ikinci bir kalp vurumuna kadar depo etmesidir. Bu görev için yukarıda bahsettiğimiz özel tasarım son derece önemlidir. Atardamarlar, sahip oldukları genişleyebilen kas yapıları sayesinde böyle bir depolama işlevine sahiptirler. Bu özellik, bedende sürekli kan bulunmasını sağlar. Damarlardaki bu esneklik başka açılardan da önemlidir. Atardamar esnek olduğu için, kan bu sisteme pompalandığında basıncın aşırı yükselmesi önlenir. Aynı zamanda esneklik, kalp atımları sırasında yüksek atardamar basıncını devam ettirerek dokulara kesintisiz olarak kan akımının devam etmesini sağlar. Allah, damarlara verdiği esneklik özelliğini, vücudun dengesini muhafaza edecek pek çok detay için gerekli kılmıştır.
(makale harun yahya)