meridyen2
Kayıtlı Üye
Vücudumuzda İstem Dışı Çalışan Güvenlik Sistemi: Refleks
Reflekslerin aniden ve hızlı bir şekilde devreye girebilmesi için, Rabbimiz insan vücudunda nasıl bir sistem yaratmıştır?
Reflekslerimiz omurilikten değil de,beyinden yönetilseydi ne olurdu?
Beyin, reflekslerin çalışmasında bir işleve sahip olmasa da, hangi durumlarda devreye girer?
Düşünmeye bile fırsat kalmadan, sürekli ve seri bir biçimde işleyerek vücudumuzu tehdit eden tehlikelerden koruyan reflekslerimiz, hayatımızın her anında bizimledirler ve ihtiyaç anında hiç vakit kaybetmeden devreye girerler. Vakit kaybından kastedilen hem ani reflekslerin beyne ulaşmadan omurilik tarafından yönetilmesidir hem de göz kırpmak gibi sürekli reflekslerin bizden bağımsız bir şekilde yaşam boyu sürdürülmesidir. Reflekslerin nasıl işlediğini anlayabilmek için sinir sistemimizin refleksi yöneten parçalarını daha yakından tanıyalım.
Omurilik: Acil Kumanda Merkezi Nasıl Çalışıyor?
Merkezi sinir sistemi, beyin ve omurilikten oluşmuştur. Bu sistem; kararların verildiği, çevreden gelen verilerin yorumlandığı, algılamanın ve diğer bütün zihinsel fonksiyonların yerine getirildiği bölgeleri içeren kompleks bir sistemdir. Merkezi sinir sisteminin bir parçası, omurilik dediğimiz ve sırtımızdaki omur kemikleri arasında aşağıya doğru uzanan tüp şeklindeki yapıdır. Bu yapı, çevreden gelen bilgilerin merkezi sinir sistemine girdiği ve merkezden gelen emirlerin çevresel sisteme aktarıldığı yerdir. Aynı zamanda, refleks dediğimiz, ani ve istemsiz hareketler de, bu organ tarafından kontrol edilir. Omurilik temel olarak, orta kısmında ince ve boylu boyunca uzanan bir kanal; kanalın etrafında, enine kesildiğinde kelebek gibi görünen bir gri madde ve bunun etrafında ise beyaz madde kütlesinden oluşan tüp şeklinde bir yapıdır. Ortadaki kanal, beynin içinde bulunan, karıncık adı verilen ve besleyici bir sıvı olan beyin omurilik sıvısı ile dolu olan boşlukların, omurilik içindeki devamıdır ve aynı sıvıyla doludur. Kanalın etrafında bulunan gri madde, esas olarak sinir hücrelerinin gövde kısımlarını içerir. Buradaki sinir hücreleri, çevresel sinir sisteminden gelen ve merkezden dışarıya gönderilen verileri değerlendirilerek, nereye ve ne şekilde gönderileceklerini belirleyen karmaşık elektriksel devreler oluştururlar.
Reflekslerin Omurilikten Yönetilmesi Neden Hayati Önem Taşır?
Refleks dediğimiz ani hareketler, bilinçsiz ve hızlı bir biçimde gerçekleşir. Bilinçsizdir çünkü hareket kararı beyinden değil, omurilikten gelir. Hızlıdır, çünkü, beyne gidip geri dönmeye kıyasla çok daha kısa bir yol izler. Eğer bu mekanizma omurilikten değil de beyinden yönetilseydi, yanlışlıkla bir ütüye dokunduğumuz zaman, belki de elimizi ancak ciddi biçimde yandıktan sonra oradan çekebilecektik! Çünkü mevcut tehlikenin anında tanınması, farklı durumlara ait reflekslerin ayrı sinir yollarından, birbirine karıştırılmadan sinyal olarak ulaştırılması son derece kompleks işlemlerdir. Bu da göstermektedir ki reflekslerin beyin yerine omurilikten yönetilmesi, Allah’ın eşsiz bir rahmetidir.
Kaç Çeşit Refleks Vardır?
Omurilikte ve beyinde birçok refleks çeşidi vardır. Bunların birçoğu istemimiz dışındadır. Gözbebeğinin küçülüp büyümesi, göz kapaklarının kapanması, diz kapağının altına vurulduğunda bacağın ileriye doğru hareketi, öksürme, gülme, kızarma, ter bezlerinin işlevleri bunlardan birkaçıdır.
Refleksleri 3 grup altında toplamak mümkündür.
1. Basit refleks: Göz kapağının kırpılması gibi reflekslerdir.
2. Koordine edilmiş refleks: Birçok kas ve bez belirli bir düzen içerisinde; hatta belirli bir zaman sürecinde tepkinin doğmasına neden olur. Beyin tarafından koordine edilirler.
3. Anormal refleks: Striknin gibi maddelerle zehirlenmelerde, tüm kaslar ya da kasların büyük bir kısmı düzensiz olarak kasılır.
Reflekslerin Çalışmasına Beyin Ne Zaman Dahil Olur?
Refleskler, uyarılara sabit bir cevap verilmesiyle oluşur. Uyarı yorumlanmaz, daha doğrusu onun niteliği hakkında bilgi sahibi olunmaz. Çünkü uyarı beyindeki herhangi bir merkezden geçmeden bir cevaba varılır. Ama uyarılar ara nöronlarla beyne iletilirse, kortekste değerlendirilmeye alınır, böylece uyarının niteliği anlaşılır ve bu durumda istemli olarak nasıl hareket edileceğine karar verilir. Örneğin bir acı anında elimizi birden çekeriz ama tehlike anında örneğin bir yere tutunuyorsak elimizin tahrip olmasını göze alarak vücudumuzu kurtarmak için geri çekmeyiz. Bu önceliğe karar veren beynin korteks bölgesidir.
Reflekslerimiz Yüce Allah’ın Kontrolündedir
Vücudumuza baktığımızda istem dışı işleyen organlara ait, kendi kendini koruyan, iyileştiren ve hiç şaşmadan işleyen kusursuz bir yaratılışın apaçık örneğiyle karşılaşırız. Refleksler de bu kusursuz sistemin çok önemli bir parçasıdırlar. Yüce Allah, vücudumuzdaki sinir ağını reflekslerin çok hızlı ve ani işleyebileceği şekilde yaratmıştır. Tek bir sinir hücresinin dahi uyarıyı iletmemesi bir refleksin yerine getirilememesi için yeterlidir. Dolayısıyla bu sistemin tek bir parçası eksik olsa sistem çökecektir. Omurilik bağlantılı çalışan bu sistemdeki bütün elemanların gelen mesajları anlayarak uygulamaya geçirebilmeleri akıl gerektiren bir durumdur. Kas veya sinir hücrelerinin bu aklı gösteremeyecekleri açıktır. Bizi ani tehlikelerden koruyan bu savunma sistemini üstün akıl ve ilim sahibi olan Allah yaratmıştır. Öğrendiğimiz her yeni bilgi, bize Yüce Rabbimiz'in sonsuz ilmini göstermektedir. Kuran’da Allah’ın eşsiz ilmi şöyle bildirilmiştir:
"Allah, yeryüzünü sizin için bir karar, gökyüzünü bir bina kıldı; sizi suretlendirdi, suretinizi de en güzel (bir biçim ve incelikte) kıldı ve size güzel-temiz şeylerden rızık verdi. İşte sizin Rabbiniz Allah budur. Alemlerin Rabbi Allah ne Yücedir. O, Hayy (diri) olandır. O'ndan başka İlah yoktur; öyleyse dini yalnızca Kendisi'ne halis kılanlar olarak O'na dua edin. Alemlerin Rabbine hamd olsun." (Mümin Suresi, 64-65)
Refleks Nedir?
Vücuttaki iletişim ağını oluşturan yapılar; sinir hücreleri yani ‘nöronlar’dır. Nöronları 3 ana grup altında toplayabiliriz:
1) Duyu nöronları: Uyarıları duyu organlarından beyne ve omuriliğe iletirler.
2) Motor nöronlar: Uyarıları beyinden ve omurilikten kaslara ya da tepki organlarına iletirler.
3) Ana nöronlar: Merkezi sinir sistemi içerisinde bulunarak iki nöron arasında bağlantı kurarlar.
Bu farklı sinir hücreleri arasındaki ilişki bir örnekle şöyle açıklanabilir: Eğer elimizi sıcak bir ütüye uzatırsak, deri içerisindeki alıcılar uyarılır ve nöronlarda uyarı oluşur. Bu uyarılar beynin hipofiz bölümünde değerlendirilir ve hemen ardından motor nöronlar aracılığıyla belirli kaslar uyarılır. Sonuçta elin hızla ütüden çekilmesi gerçekleşir. Bu örnekteki uyarı ve tepkime basit bir omurilik refleksidir.
İnsan Vücudunu Harakli ana iskeleti: Omurga
Omurganın yapısı birçok parçadan oluşur. Öncelikle "omur" denilen 33 tane küçük yuvarlak kemik birbirlerinin üzerine yerleştirilmiştir. Bu kemiklerin içine de omurilik isimli -beyin ve tüm organlar arasındaki koordinasyonu sağlayan- çok önemli bir iletişim ağı döşenmiştir. Bu kemikler öyle bir yapıda birleştirilmişlerdir ki, vücudun dik durmasını sağlayacak şekil ortaya çıkmıştır. Bu 33 küçük kemiğin oluşturduğu büyük yapıya kaburgalar ve iç organlar bağlanmıştır. Bütün bu aşamalardan sonra ortaya yeryüzündeki en büyük mühendislik harikalarından biri çıkmıştır. Omurga Allah'ın insan vücudunda yarattığı birçok mükemmellikten sadece biridir. Bir ayette şöyle buyrulur:
"O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir." (Haşr Suresi, 24)
Göz Bebekleri Neden Büyür ve Küçülür?
İris, göze rengini veren ve gözün diyafram görevini üstlenen bir yapıdır. İrisin ortasındaki boşluğa göz bebeği (pupilla) ismi verilir. İrisin en önemli fonksiyonu; göze gelen ışık miktarını -göz bebeğini daraltmak veya genişletmek suretiyle- ayarlamaktır. Örneğin; aydınlık bir ortamda kuvvetli ışık hüzmeleri göze çarpar. Bu esnada hemen iristeki kas lifleri kasılarak göz bebeğinin daralmasını sağlarlar. Güneşe çıktığınızda iris kamaşmayı en aza indirmek için çok hızlı bir biçimde küçülür. Tersine, eğer ışık çok az ise, o zaman bu işle görevli kas lifleri istem dışı çalışarak göz bebeğini genişletir. Böylece göz bebeği büyüyerek retinaya daha fazla ışık girmesini sağlar.
Göz bebeğinin çapının değişikliği, ışık miktarına bağlı olduğu gibi, aynı zamanda kişinin yakın veya uzak objelere bakmasına da bağlıdır. Yakın bir objeye bakıldığında göz bebeğinin çapı iyice küçülürken, tersine uzaktaki bir nesneye bakıldığında çap büyür. Eğer iris böyle bir işleve sahip olmasıydı, sadece belirli bir ışıkta etrafı iyi görebilirdiniz. Biraz daha loş bir ortam zifiri karanlık haline gelir, biraz daha aydınlıkta ise gözleriniz tamamen kamaşırdı. Sistemin diğer bir mucizevi yönü ise bütün bu haberleşme, hesaplama ve fonksiyonların saniyeden daha alt birimlerdeki bir zaman aralığında gerçekleşmesidir.
(makale harun yahya)
Reflekslerin aniden ve hızlı bir şekilde devreye girebilmesi için, Rabbimiz insan vücudunda nasıl bir sistem yaratmıştır?
Reflekslerimiz omurilikten değil de,beyinden yönetilseydi ne olurdu?
Beyin, reflekslerin çalışmasında bir işleve sahip olmasa da, hangi durumlarda devreye girer?
Düşünmeye bile fırsat kalmadan, sürekli ve seri bir biçimde işleyerek vücudumuzu tehdit eden tehlikelerden koruyan reflekslerimiz, hayatımızın her anında bizimledirler ve ihtiyaç anında hiç vakit kaybetmeden devreye girerler. Vakit kaybından kastedilen hem ani reflekslerin beyne ulaşmadan omurilik tarafından yönetilmesidir hem de göz kırpmak gibi sürekli reflekslerin bizden bağımsız bir şekilde yaşam boyu sürdürülmesidir. Reflekslerin nasıl işlediğini anlayabilmek için sinir sistemimizin refleksi yöneten parçalarını daha yakından tanıyalım.
Omurilik: Acil Kumanda Merkezi Nasıl Çalışıyor?
Merkezi sinir sistemi, beyin ve omurilikten oluşmuştur. Bu sistem; kararların verildiği, çevreden gelen verilerin yorumlandığı, algılamanın ve diğer bütün zihinsel fonksiyonların yerine getirildiği bölgeleri içeren kompleks bir sistemdir. Merkezi sinir sisteminin bir parçası, omurilik dediğimiz ve sırtımızdaki omur kemikleri arasında aşağıya doğru uzanan tüp şeklindeki yapıdır. Bu yapı, çevreden gelen bilgilerin merkezi sinir sistemine girdiği ve merkezden gelen emirlerin çevresel sisteme aktarıldığı yerdir. Aynı zamanda, refleks dediğimiz, ani ve istemsiz hareketler de, bu organ tarafından kontrol edilir. Omurilik temel olarak, orta kısmında ince ve boylu boyunca uzanan bir kanal; kanalın etrafında, enine kesildiğinde kelebek gibi görünen bir gri madde ve bunun etrafında ise beyaz madde kütlesinden oluşan tüp şeklinde bir yapıdır. Ortadaki kanal, beynin içinde bulunan, karıncık adı verilen ve besleyici bir sıvı olan beyin omurilik sıvısı ile dolu olan boşlukların, omurilik içindeki devamıdır ve aynı sıvıyla doludur. Kanalın etrafında bulunan gri madde, esas olarak sinir hücrelerinin gövde kısımlarını içerir. Buradaki sinir hücreleri, çevresel sinir sisteminden gelen ve merkezden dışarıya gönderilen verileri değerlendirilerek, nereye ve ne şekilde gönderileceklerini belirleyen karmaşık elektriksel devreler oluştururlar.
Reflekslerin Omurilikten Yönetilmesi Neden Hayati Önem Taşır?
Refleks dediğimiz ani hareketler, bilinçsiz ve hızlı bir biçimde gerçekleşir. Bilinçsizdir çünkü hareket kararı beyinden değil, omurilikten gelir. Hızlıdır, çünkü, beyne gidip geri dönmeye kıyasla çok daha kısa bir yol izler. Eğer bu mekanizma omurilikten değil de beyinden yönetilseydi, yanlışlıkla bir ütüye dokunduğumuz zaman, belki de elimizi ancak ciddi biçimde yandıktan sonra oradan çekebilecektik! Çünkü mevcut tehlikenin anında tanınması, farklı durumlara ait reflekslerin ayrı sinir yollarından, birbirine karıştırılmadan sinyal olarak ulaştırılması son derece kompleks işlemlerdir. Bu da göstermektedir ki reflekslerin beyin yerine omurilikten yönetilmesi, Allah’ın eşsiz bir rahmetidir.
Kaç Çeşit Refleks Vardır?
Omurilikte ve beyinde birçok refleks çeşidi vardır. Bunların birçoğu istemimiz dışındadır. Gözbebeğinin küçülüp büyümesi, göz kapaklarının kapanması, diz kapağının altına vurulduğunda bacağın ileriye doğru hareketi, öksürme, gülme, kızarma, ter bezlerinin işlevleri bunlardan birkaçıdır.
Refleksleri 3 grup altında toplamak mümkündür.
1. Basit refleks: Göz kapağının kırpılması gibi reflekslerdir.
2. Koordine edilmiş refleks: Birçok kas ve bez belirli bir düzen içerisinde; hatta belirli bir zaman sürecinde tepkinin doğmasına neden olur. Beyin tarafından koordine edilirler.
3. Anormal refleks: Striknin gibi maddelerle zehirlenmelerde, tüm kaslar ya da kasların büyük bir kısmı düzensiz olarak kasılır.
Reflekslerin Çalışmasına Beyin Ne Zaman Dahil Olur?
Refleskler, uyarılara sabit bir cevap verilmesiyle oluşur. Uyarı yorumlanmaz, daha doğrusu onun niteliği hakkında bilgi sahibi olunmaz. Çünkü uyarı beyindeki herhangi bir merkezden geçmeden bir cevaba varılır. Ama uyarılar ara nöronlarla beyne iletilirse, kortekste değerlendirilmeye alınır, böylece uyarının niteliği anlaşılır ve bu durumda istemli olarak nasıl hareket edileceğine karar verilir. Örneğin bir acı anında elimizi birden çekeriz ama tehlike anında örneğin bir yere tutunuyorsak elimizin tahrip olmasını göze alarak vücudumuzu kurtarmak için geri çekmeyiz. Bu önceliğe karar veren beynin korteks bölgesidir.
Reflekslerimiz Yüce Allah’ın Kontrolündedir
Vücudumuza baktığımızda istem dışı işleyen organlara ait, kendi kendini koruyan, iyileştiren ve hiç şaşmadan işleyen kusursuz bir yaratılışın apaçık örneğiyle karşılaşırız. Refleksler de bu kusursuz sistemin çok önemli bir parçasıdırlar. Yüce Allah, vücudumuzdaki sinir ağını reflekslerin çok hızlı ve ani işleyebileceği şekilde yaratmıştır. Tek bir sinir hücresinin dahi uyarıyı iletmemesi bir refleksin yerine getirilememesi için yeterlidir. Dolayısıyla bu sistemin tek bir parçası eksik olsa sistem çökecektir. Omurilik bağlantılı çalışan bu sistemdeki bütün elemanların gelen mesajları anlayarak uygulamaya geçirebilmeleri akıl gerektiren bir durumdur. Kas veya sinir hücrelerinin bu aklı gösteremeyecekleri açıktır. Bizi ani tehlikelerden koruyan bu savunma sistemini üstün akıl ve ilim sahibi olan Allah yaratmıştır. Öğrendiğimiz her yeni bilgi, bize Yüce Rabbimiz'in sonsuz ilmini göstermektedir. Kuran’da Allah’ın eşsiz ilmi şöyle bildirilmiştir:
"Allah, yeryüzünü sizin için bir karar, gökyüzünü bir bina kıldı; sizi suretlendirdi, suretinizi de en güzel (bir biçim ve incelikte) kıldı ve size güzel-temiz şeylerden rızık verdi. İşte sizin Rabbiniz Allah budur. Alemlerin Rabbi Allah ne Yücedir. O, Hayy (diri) olandır. O'ndan başka İlah yoktur; öyleyse dini yalnızca Kendisi'ne halis kılanlar olarak O'na dua edin. Alemlerin Rabbine hamd olsun." (Mümin Suresi, 64-65)
Refleks Nedir?
Vücuttaki iletişim ağını oluşturan yapılar; sinir hücreleri yani ‘nöronlar’dır. Nöronları 3 ana grup altında toplayabiliriz:
1) Duyu nöronları: Uyarıları duyu organlarından beyne ve omuriliğe iletirler.
2) Motor nöronlar: Uyarıları beyinden ve omurilikten kaslara ya da tepki organlarına iletirler.
3) Ana nöronlar: Merkezi sinir sistemi içerisinde bulunarak iki nöron arasında bağlantı kurarlar.
Bu farklı sinir hücreleri arasındaki ilişki bir örnekle şöyle açıklanabilir: Eğer elimizi sıcak bir ütüye uzatırsak, deri içerisindeki alıcılar uyarılır ve nöronlarda uyarı oluşur. Bu uyarılar beynin hipofiz bölümünde değerlendirilir ve hemen ardından motor nöronlar aracılığıyla belirli kaslar uyarılır. Sonuçta elin hızla ütüden çekilmesi gerçekleşir. Bu örnekteki uyarı ve tepkime basit bir omurilik refleksidir.
İnsan Vücudunu Harakli ana iskeleti: Omurga
Omurganın yapısı birçok parçadan oluşur. Öncelikle "omur" denilen 33 tane küçük yuvarlak kemik birbirlerinin üzerine yerleştirilmiştir. Bu kemiklerin içine de omurilik isimli -beyin ve tüm organlar arasındaki koordinasyonu sağlayan- çok önemli bir iletişim ağı döşenmiştir. Bu kemikler öyle bir yapıda birleştirilmişlerdir ki, vücudun dik durmasını sağlayacak şekil ortaya çıkmıştır. Bu 33 küçük kemiğin oluşturduğu büyük yapıya kaburgalar ve iç organlar bağlanmıştır. Bütün bu aşamalardan sonra ortaya yeryüzündeki en büyük mühendislik harikalarından biri çıkmıştır. Omurga Allah'ın insan vücudunda yarattığı birçok mükemmellikten sadece biridir. Bir ayette şöyle buyrulur:
"O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir." (Haşr Suresi, 24)
Göz Bebekleri Neden Büyür ve Küçülür?
İris, göze rengini veren ve gözün diyafram görevini üstlenen bir yapıdır. İrisin ortasındaki boşluğa göz bebeği (pupilla) ismi verilir. İrisin en önemli fonksiyonu; göze gelen ışık miktarını -göz bebeğini daraltmak veya genişletmek suretiyle- ayarlamaktır. Örneğin; aydınlık bir ortamda kuvvetli ışık hüzmeleri göze çarpar. Bu esnada hemen iristeki kas lifleri kasılarak göz bebeğinin daralmasını sağlarlar. Güneşe çıktığınızda iris kamaşmayı en aza indirmek için çok hızlı bir biçimde küçülür. Tersine, eğer ışık çok az ise, o zaman bu işle görevli kas lifleri istem dışı çalışarak göz bebeğini genişletir. Böylece göz bebeği büyüyerek retinaya daha fazla ışık girmesini sağlar.
Göz bebeğinin çapının değişikliği, ışık miktarına bağlı olduğu gibi, aynı zamanda kişinin yakın veya uzak objelere bakmasına da bağlıdır. Yakın bir objeye bakıldığında göz bebeğinin çapı iyice küçülürken, tersine uzaktaki bir nesneye bakıldığında çap büyür. Eğer iris böyle bir işleve sahip olmasıydı, sadece belirli bir ışıkta etrafı iyi görebilirdiniz. Biraz daha loş bir ortam zifiri karanlık haline gelir, biraz daha aydınlıkta ise gözleriniz tamamen kamaşırdı. Sistemin diğer bir mucizevi yönü ise bütün bu haberleşme, hesaplama ve fonksiyonların saniyeden daha alt birimlerdeki bir zaman aralığında gerçekleşmesidir.
(makale harun yahya)