Viski pahalı ve Amerikan filmlerinde görülen bir içkidir. Filmlerden ve çizgi romanlardan Kızılderililerin ateş suyu dediklerini öğrendiğimiz bu içki geleneğe göre M.S. 450 de İrlandanın koruyucu azizi St. Patrick tarafından bulunmuştur ama adı, Kızılderilileri doğrular biçimde, Galce yaşam suyu anlamındaki uisgebeathe sözcüğünden gelmektedir.
Geleneksel olarak viskiye katılan sherry (beyaz İspanyol şarabı) adını, İngiltereye ithal edilen İspanyol şarabının geldiği Xeres (bugün Jerez) limanından alır ve gelenek, bu şarap fıçılarının viski fıçılamakta kullanılmasından kalmıştır.
Türk halkını viskiye yabancılaştıran nedenler çeşitlidir. Viskinin kendine özgü törenselliği vardır. Bir kere türünü iyi bilmek, ona göre sek veya buzlu içmek gerekir. Buz hazırlamak bir meseleyken yanında çocuk gibi çikolata yenecektir. Sonra viski şişesinin dibi bulunmaz, kaldırılıp dolaba konulur ki, bu da eşi dostu tatmin etmeyecektir. Hem sert hem de pahalı bu içki, bu hazırlıklara karşılık tükettiği zamanın kısalığıyla çelişki yaratır. Kovboyların rakı gibi içtiği viskiyle, gecenin geç saatinde işadamının içtiği viski arasında bir yer tutturmaya olanak yoktur. Viskinin bu çetrefilliği onu uzun zaman ismi var, kendi yok bir içki yapmıştır. Birileri viski içip tadına varmaktadır ama Türk halkına viski uzun zaman tahtakurusunu hatırlatmıştır. Bu çağrışımlarla 1970lerde siyasete, 1980lerde lahmacunla viski diye magazin haberlerine konu olmuştur. Cumhuriyet bürokrasisı Türk viskisini yaratmak için uzun çaba harcamıştır. Ocak 1957de başlayan çalışmalar Mart 1959da tamamlanarak 1963teki resmi muayenede başarılı bulunmuştu. Bundan sonra geniş çapta imal kararı alındı, fakat üç yıl zarfında azar azar piyasaya sürülmesi benimsendi. 1964te imalata geçildi ve 1968 kalkınma planında viski ithalatının ikame edilebileceği öngörüldü. İlk Türk viskisi Ankara Bira Fabrikasında imal edildi.