Denizedogru
Bayan Üye
"Sen" diye başlar yazısına mutluluktan elleri titreyen kız.
"Sen hayatımda karşıma çıkmış en özel varlık.Sen gecelerimle gündüzlerimi karıştıran,duvarları,odamın tavanını,kapıyı,pencereyi,yolları kısacası gözümün görebildiği her yeri süsleyen insan.Hayır hayır insan değil,insandan daha özel,daha güzel ve başka-bambaşka...
Sen hayatımın tamamlayıcısı,kalbimin atmasının en anlamlı sebebi...
Deniz kenarında susup dalgaları dinlerken uzun uzun düşündüğümüz (düşünce dediğim senle var,senden ibaret)anlarda aniden gelen rüzgar saçlarımı uçurur ya yüzüne doğru.Çaktırmadan koklarsın bilirim,o yüzdendir içimden 'teşekkürler rüzgar,teşekkürler rüzgar'diye bağırışım.Dondurma yerken bile bile çaktırmadan yüzüme bulaştırırdım iyice,sırf sen sil diye.O peçeteyi tutuşun,yüzüme yavaşça değdirişin her şeyden daha özel olurdu benim için.Ve yürürken yağmurun başladığı anlar,hiç durmasa şu yağmur,hiç bitmese dediğim yollar,ondandır sen hızlı yürü hasta olacaksın dedikçe,inat ettim yürümüyorum işte deyişim.Bir bilsen seninle aynı yağmurun altında ıslanmanın ne kadar güzel olduğunu...Ve sevginin,o derinden bakan,baktıkça kalbimde derinlere inen bakışlarında gizli olduğunu...Çünkü seni sevmek böyle güzel,bir şeyleri bilmeden her anı seninle hissederek yaşamak böyle güzel.Sen öğrettin bunu bana.Sevginin her anını ağırlığınca ve gerektiği kadar yaşayıp,oluk oluk seni hissetmeyi,sen öğrettin bana.Başka türlü o güzel gülümsemen kalbimi bu kadar huzurla dolduramazdı,huzurun iyi olduğunu bilmek,yanımda olduğunu görmekle geleceğini bilemezdim.Ve en yalın,en temiz şekilde söylenmiş o iki kelimenin sevgiyi en çok yücelten şey olduğunu göremezdim.Seni Seviyorum!"
"Sen" diye başlar yazısına oğlan,günden güne büyüyen sevgisinin huzuruyla gülümseyerek.
"Sen daha gülmeden sesiyle gülebilen,konuşurken kelimeleri öyle bıcır bıcır,öyle şen,öyle neşeli söyleyen,söyledikleri birer birer kulaklarımdan girip kalbime inen insan.Sen her anı,her düşü hayaliyle güzelleştiren,herkesten farklı,başka sanki bir Melek olan...
Sen öyle eşsiz,öyle masum,öyle tarifsiz bir varlık...Sen Mecnun'un Leyla'ya nasıl bu denli aşık olduğunu gösteren,bana önce aşka sonra da kendisine aşık olmayı öğreten,yaşlanmayı dilediğim kadın...
Hani susmaya,dalgaların sesini dinlemeye,düşünmeye(sanki o zamanlar çok farklı bir şey düşünürmüşüm gibi,sadece o an seni hissetmek dalgaların sesinde bile)deniz kenarına indiğimizde o minnet duyduğum rüzgar saçlarını yüzüme uçurur ya,o güzel kokunu nasıl çekerim içime sana belli etmeden ve nasıl dolar kalbim seninle.Anlamam sanma sakın dondurma yerken o dondurmayı bilerek yüzüne bulaştırdığını ve bilmezsin senin canını acıtmadan o dondurmayı temizlemenin ne kadar güzel olduğunu.Hepsinden öte en çok bu kente yağmur yağdığı zaman mutlu olurum ben.Yanımda olmadığın zamanlar düşen her damlada seni düşünerek ve yanımda olduğun her an seninle ıslanarak.Hasta olmandan korkmasam saatlerce dururum o yağmurun altında seninle,bilirim o inadının biraz daha kalmak için bahane olduğunu .Ama sana bi şey olursa diye düşünmek yorar beynimi...Hastalığının düşüncesi bile sızlatırken kalbimi yokluğunun düşüncesi düşünülemeyenlerden olacak ömrüm boyunca.Aşk böyle güzel,bir şeyleri söylemeden o ışıl ışıl bakan gözlerinde mutluluğu bularak güzel.Huzur var olduğunu bildiğim her anda saklı.Ve sevgi bu kadar sade ve gerektiği kadarken en yüce şeklini alıyor.O yücelikte,kalbimin en derin kısmının söylettiği en anlamlı iki kelimeyle...Seni Seviyorum !"
Bu iki mektup yaşlandıklarında birbirlerine vermek için yazı yazacakları kararını aldıktan sonra yazdıkları mektuplardan sadece ikisi.Bu kadar eş ve birbirine bu denli yakın...Aşklarındaki tek engel ölümdü...
"Ve sen" diye bitirdi kız gözyaşları toprağa can verirken."Ve sen" diyemedi bir daha oğlan ve de duyamadı bir daha kız bu kadar candan,bu kadar içten ve bu kadar yoğun severken...
-Yaşadığınız her an sevdiklerinize onları sevdiğinizi söyleyin.İçinizde sahibini bulamamış sözcükler kalmasın.
"Sen hayatımda karşıma çıkmış en özel varlık.Sen gecelerimle gündüzlerimi karıştıran,duvarları,odamın tavanını,kapıyı,pencereyi,yolları kısacası gözümün görebildiği her yeri süsleyen insan.Hayır hayır insan değil,insandan daha özel,daha güzel ve başka-bambaşka...
Sen hayatımın tamamlayıcısı,kalbimin atmasının en anlamlı sebebi...
Deniz kenarında susup dalgaları dinlerken uzun uzun düşündüğümüz (düşünce dediğim senle var,senden ibaret)anlarda aniden gelen rüzgar saçlarımı uçurur ya yüzüne doğru.Çaktırmadan koklarsın bilirim,o yüzdendir içimden 'teşekkürler rüzgar,teşekkürler rüzgar'diye bağırışım.Dondurma yerken bile bile çaktırmadan yüzüme bulaştırırdım iyice,sırf sen sil diye.O peçeteyi tutuşun,yüzüme yavaşça değdirişin her şeyden daha özel olurdu benim için.Ve yürürken yağmurun başladığı anlar,hiç durmasa şu yağmur,hiç bitmese dediğim yollar,ondandır sen hızlı yürü hasta olacaksın dedikçe,inat ettim yürümüyorum işte deyişim.Bir bilsen seninle aynı yağmurun altında ıslanmanın ne kadar güzel olduğunu...Ve sevginin,o derinden bakan,baktıkça kalbimde derinlere inen bakışlarında gizli olduğunu...Çünkü seni sevmek böyle güzel,bir şeyleri bilmeden her anı seninle hissederek yaşamak böyle güzel.Sen öğrettin bunu bana.Sevginin her anını ağırlığınca ve gerektiği kadar yaşayıp,oluk oluk seni hissetmeyi,sen öğrettin bana.Başka türlü o güzel gülümsemen kalbimi bu kadar huzurla dolduramazdı,huzurun iyi olduğunu bilmek,yanımda olduğunu görmekle geleceğini bilemezdim.Ve en yalın,en temiz şekilde söylenmiş o iki kelimenin sevgiyi en çok yücelten şey olduğunu göremezdim.Seni Seviyorum!"
"Sen" diye başlar yazısına oğlan,günden güne büyüyen sevgisinin huzuruyla gülümseyerek.
"Sen daha gülmeden sesiyle gülebilen,konuşurken kelimeleri öyle bıcır bıcır,öyle şen,öyle neşeli söyleyen,söyledikleri birer birer kulaklarımdan girip kalbime inen insan.Sen her anı,her düşü hayaliyle güzelleştiren,herkesten farklı,başka sanki bir Melek olan...
Sen öyle eşsiz,öyle masum,öyle tarifsiz bir varlık...Sen Mecnun'un Leyla'ya nasıl bu denli aşık olduğunu gösteren,bana önce aşka sonra da kendisine aşık olmayı öğreten,yaşlanmayı dilediğim kadın...
Hani susmaya,dalgaların sesini dinlemeye,düşünmeye(sanki o zamanlar çok farklı bir şey düşünürmüşüm gibi,sadece o an seni hissetmek dalgaların sesinde bile)deniz kenarına indiğimizde o minnet duyduğum rüzgar saçlarını yüzüme uçurur ya,o güzel kokunu nasıl çekerim içime sana belli etmeden ve nasıl dolar kalbim seninle.Anlamam sanma sakın dondurma yerken o dondurmayı bilerek yüzüne bulaştırdığını ve bilmezsin senin canını acıtmadan o dondurmayı temizlemenin ne kadar güzel olduğunu.Hepsinden öte en çok bu kente yağmur yağdığı zaman mutlu olurum ben.Yanımda olmadığın zamanlar düşen her damlada seni düşünerek ve yanımda olduğun her an seninle ıslanarak.Hasta olmandan korkmasam saatlerce dururum o yağmurun altında seninle,bilirim o inadının biraz daha kalmak için bahane olduğunu .Ama sana bi şey olursa diye düşünmek yorar beynimi...Hastalığının düşüncesi bile sızlatırken kalbimi yokluğunun düşüncesi düşünülemeyenlerden olacak ömrüm boyunca.Aşk böyle güzel,bir şeyleri söylemeden o ışıl ışıl bakan gözlerinde mutluluğu bularak güzel.Huzur var olduğunu bildiğim her anda saklı.Ve sevgi bu kadar sade ve gerektiği kadarken en yüce şeklini alıyor.O yücelikte,kalbimin en derin kısmının söylettiği en anlamlı iki kelimeyle...Seni Seviyorum !"
Bu iki mektup yaşlandıklarında birbirlerine vermek için yazı yazacakları kararını aldıktan sonra yazdıkları mektuplardan sadece ikisi.Bu kadar eş ve birbirine bu denli yakın...Aşklarındaki tek engel ölümdü...
"Ve sen" diye bitirdi kız gözyaşları toprağa can verirken."Ve sen" diyemedi bir daha oğlan ve de duyamadı bir daha kız bu kadar candan,bu kadar içten ve bu kadar yoğun severken...
-Yaşadığınız her an sevdiklerinize onları sevdiğinizi söyleyin.İçinizde sahibini bulamamış sözcükler kalmasın.