Heulwen
Kayıtlı Üye
Vade / Hukuk
Vade ya da ecel Borçlunun, ödemeyi belirli bir süre sonra yerine getireceği durumlarda yararlanacağı, sözleşmeyle veya kanunen belirlenmiş süre.
Saptanması ve varlığı
Vade taraflarca belirlenebileceği gibi, hukuki işlemin özelliklerinden ve niteliğinden de çıkarılabilir. Bunun dışında vadenin kanun tarafından yedek olarak belirlendiği durumlar da vardır. Vade, taraflar arasında bir takvim günü olarak saptanabilir veya taraflardan birine bırakılabilir. Tek taraflı saptamada yetkili bulunan tarafın ihbarıyla vade belirlenmiş olur. Vadenin kesinlikle belirlenmediği durumlarda, örneğin ödemenin ekonomik durumun iyileşmesine bağlandığı bir durumda; vade yerine şarttan söz etmek daha doğrudur. Hukuki işlemin özellikleri vadenin varlığını belirleyebilir. Örneğin, bir tablonun yapılması için ressama verilen sipariş, doğal olarak belirli bir süreyi bağrında taşır.
Vade bazı durumlarda kanundan kaynaklanabilir. Bu durum, tarafların vadeyi karşılaştırmamaları halinde, yasa hükmünün tamamlayıcı olarak işlev kazanması sonucunu doğurur. Örneğin, ödünç sözleşmesinde iadeye ilişkin bir vade kararlaştırılmamışsa, Türk Borçlar Kanunu'nun 312. maddesine göre, ödüncün ilk istemden itibaren altı hafta içinde iade olunması gerekir.
Hesabı konusunda yedek hükümler
Vadenin hesabı konusunda Borçlar Kanunu'nunda bazı yedek hükümler öngörülmüştür. Buna göre :
Borcun ödeme günü için, ayın başı, ortası ya da sonu gibi sözler kullanılmışsa bundan ayın birinci, on beşinci ve sonuncu günü anlaşılır (BK.m.75).
Süre gün olarak saptanmışsa, sözleşmenin yapıldığı gün hesaba katılmayarak, kararlaştırılan günün sonunda vade dolmuş sayılır (BK.m.76/3).
Süre hafta olarak saptanmışsa, ödemenin gerçekleşeceği zaman, son haftanın kararlaştırılan güne isim olarak uyan günüdür (BK.m.76/3).
Süre ay olarak belirlenmişse, borç, sözleşmenin yapıldığı günü karşılayan tarihte alacaklı tarafından istenebilir duruma gelir.
Örneğin, 10 Mayıs 1998'te yapılan sözleşmede üç aylık bir vade öngörülmüşse, vade 10 Ağustos 1998'te dolar. Son ayda sözleşmenin yapıldığı günü karşılayan gün yoksa, ilgili ayın son günü vade dolacaktır. Örneğin sözleşme 31 Ocakta yapılmış ve beş aylık bir vade öngörülmüşse, vade 30 Haziranda dolar (BK.m.76/3).
Yıl, yarım yıl, çeyrek yıl gibi sürelerin varlığı halinde de, vade yine gösterilen tarzda hesaplanır (BK.m.76/3).
Türk Borçlar Kanunu'nun 76/III. maddesine göre, yukarıda açıklanan kurallar, süre sözleşmenin yapıldığı tarihte değil de, başka bir tarihten itibaren işlemeye başladığı durumlarda da uygulama alanı bulur.
Pazar gününe veya bir tatil gününe rastlayan vade, kendiliğinden bu günü izleyen ve tatil olmayan ilk güne geçer. Bunun aksini kararlaştırmak da mümkündür.
Erken ödeme
İlke olarak, borçlunun borcunu vadeden önce ödemesine bir engel yoktur. Ancak sözleşmede tarafların aksini kararlaştırmaları üzerine ya da sözleşmenin niteliğinden erken bir tarihte ödeme yapılmasının olanaksız olduğu durumlarda, vadeden önce ödemede bulunmak mümkün değildir. Bu tür aylık durumlar dışında borçlu, borcun ödemesini vadeden önce de gerçekleştirebilir; ancak bu nedenle alacaklıdan borcun miktarına ilişkin bir indirim isteminde bulunamaz.
Vade ya da ecel Borçlunun, ödemeyi belirli bir süre sonra yerine getireceği durumlarda yararlanacağı, sözleşmeyle veya kanunen belirlenmiş süre.
Saptanması ve varlığı
Vade taraflarca belirlenebileceği gibi, hukuki işlemin özelliklerinden ve niteliğinden de çıkarılabilir. Bunun dışında vadenin kanun tarafından yedek olarak belirlendiği durumlar da vardır. Vade, taraflar arasında bir takvim günü olarak saptanabilir veya taraflardan birine bırakılabilir. Tek taraflı saptamada yetkili bulunan tarafın ihbarıyla vade belirlenmiş olur. Vadenin kesinlikle belirlenmediği durumlarda, örneğin ödemenin ekonomik durumun iyileşmesine bağlandığı bir durumda; vade yerine şarttan söz etmek daha doğrudur. Hukuki işlemin özellikleri vadenin varlığını belirleyebilir. Örneğin, bir tablonun yapılması için ressama verilen sipariş, doğal olarak belirli bir süreyi bağrında taşır.
Vade bazı durumlarda kanundan kaynaklanabilir. Bu durum, tarafların vadeyi karşılaştırmamaları halinde, yasa hükmünün tamamlayıcı olarak işlev kazanması sonucunu doğurur. Örneğin, ödünç sözleşmesinde iadeye ilişkin bir vade kararlaştırılmamışsa, Türk Borçlar Kanunu'nun 312. maddesine göre, ödüncün ilk istemden itibaren altı hafta içinde iade olunması gerekir.
Hesabı konusunda yedek hükümler
Vadenin hesabı konusunda Borçlar Kanunu'nunda bazı yedek hükümler öngörülmüştür. Buna göre :
Borcun ödeme günü için, ayın başı, ortası ya da sonu gibi sözler kullanılmışsa bundan ayın birinci, on beşinci ve sonuncu günü anlaşılır (BK.m.75).
Süre gün olarak saptanmışsa, sözleşmenin yapıldığı gün hesaba katılmayarak, kararlaştırılan günün sonunda vade dolmuş sayılır (BK.m.76/3).
Süre hafta olarak saptanmışsa, ödemenin gerçekleşeceği zaman, son haftanın kararlaştırılan güne isim olarak uyan günüdür (BK.m.76/3).
Süre ay olarak belirlenmişse, borç, sözleşmenin yapıldığı günü karşılayan tarihte alacaklı tarafından istenebilir duruma gelir.
Örneğin, 10 Mayıs 1998'te yapılan sözleşmede üç aylık bir vade öngörülmüşse, vade 10 Ağustos 1998'te dolar. Son ayda sözleşmenin yapıldığı günü karşılayan gün yoksa, ilgili ayın son günü vade dolacaktır. Örneğin sözleşme 31 Ocakta yapılmış ve beş aylık bir vade öngörülmüşse, vade 30 Haziranda dolar (BK.m.76/3).
Yıl, yarım yıl, çeyrek yıl gibi sürelerin varlığı halinde de, vade yine gösterilen tarzda hesaplanır (BK.m.76/3).
Türk Borçlar Kanunu'nun 76/III. maddesine göre, yukarıda açıklanan kurallar, süre sözleşmenin yapıldığı tarihte değil de, başka bir tarihten itibaren işlemeye başladığı durumlarda da uygulama alanı bulur.
Pazar gününe veya bir tatil gününe rastlayan vade, kendiliğinden bu günü izleyen ve tatil olmayan ilk güne geçer. Bunun aksini kararlaştırmak da mümkündür.
Erken ödeme
İlke olarak, borçlunun borcunu vadeden önce ödemesine bir engel yoktur. Ancak sözleşmede tarafların aksini kararlaştırmaları üzerine ya da sözleşmenin niteliğinden erken bir tarihte ödeme yapılmasının olanaksız olduğu durumlarda, vadeden önce ödemede bulunmak mümkün değildir. Bu tür aylık durumlar dışında borçlu, borcun ödemesini vadeden önce de gerçekleştirebilir; ancak bu nedenle alacaklıdan borcun miktarına ilişkin bir indirim isteminde bulunamaz.