Uzaktan Eğitim Teorileri ve Felsefesi
Yeni teknolojilerle paralel olarak gelişmekte olan uzaktan eğitim geleneksel eğitimden farklı olarak eğitimde mekan ve zaman sınırlanması yapmamaktadır. Yeni düşüncelerin ortaya çıkmasıyla öğrenmenin daha faydalı olması için yeni metotlar denenmektedir. Uzaktan eğitim hakkında birçok teori ortaya atılmıştır.Bazı ülkelerde eğitimde uzaktan eğitim metodunun kullanılması öğrenmenin yüzdesini daha da arttırtığı gorülmüştür. Uzaktan eğitim teorilerinin ve felsefesinin gelişmesinde Rudolf Manfred Delling , Charles A. Wedemeyer ve Michael G. Moore'un önemli yerleri vardır.
Uzaktan Eğitim Nedir ?
Uzaktan eğitim öğrenci ile öğretmenin fiziksel olarak aynı ortamda olmaması durumunda kullanılan eğitim teknolojilerindendir. Uzaktan eğitim uygulamasıyla öğrenciler olmak istedikleri mekanı, kendilerine uygun zamanı ve öğrenim şeklini seçebilme özgürlüğü kazanmışlardır. Geleneksel eğitimden farklı olarak ekonomik, ögrenci merkezli, eğitimde yeni teknolojilerin uygulanması ve geleneksel eğitim alamayan insanlar için vazgeçilmez olduğundan popülerliyi her geçen gün artmaktadır. İstediğin bilgiye istediğin zamanda ulaşabilmen uzaktan eğitimin getirdiği vazgeçilmez avantajlardandır.
Tarihçe
Uzaktan eğitim çalışmaları 200 yıldan daha öncesine kadar uzanmaktadır. 1890'lı yıllarda Avustralya'daki Queensland Üniversitesi kampüs dışına açık bir eğitim programı yürütmüştür. 1920'lerde Columbia Üniversitesi de benzer bir program gerçekleştirmiştir. Zamanla radyonun, televizyonun bulunmasıyla uzaktan eğitim daha geniş kitleler tarafından kulllanılmaya başlandı. Fransa'da 1907 yılında atılan adımlar ise 1939 yılında resmi Uzaktan Eğitim Merkezi'nin kuruluşu sağlanmıştır. Yine bu dönemlerde uzaktan eğitimin halk eğitimi boyutundaki uygulamaları Rusya'da görülür. Japonyada ise 1948 yılında temelleri atılıp 1986 yılında University of the Air kurulmuştur. Uzaktan eğitim, Özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında ülkelerin eğitimine katkıda bulunmak üzere gündeme gelir ve uygulamaya girer. Uzaktan eğitim teorilerini Otto Peters'ın endüstri kuramıyla sahneye çıkan ve hala devam eden bir tiyatro oyununa benzetebiliriz. Bu teorilerin zamana göre dağılımı şöyledir
1965 Peters endüstri kuramı
1973 Wedemeyer bağımsız çalışma
1973 Moore özerklik ve uzaklık
1970 1990 Holmberg etkileşim ve iletişim
1980 Moore Etkileşimsel uzaklık
1988 Peratton uzaktan eğitimin özgünlüğü
1973 Knowles androgoji
1995 Simonson, Eşitlik kuramı
2002 Paulsen, İşbirlikli özgürlük kuramı
Felsefesi
Uzaktan eğitim geleneksel eğitimden farklı olarak zaman ve mekan sınırlaması koymamaktadır. Yeni teknolojilerin özellikle bilgisayar tabanlı yeniliklerin eğitim-öğretim amaçlı kullanılması uzaktan eğitimin meşhurlaşmasına ve dünyanın gelişmiş ülkelerinde eğitimde bu metodun kullanılmasına sebep olmuştur. Olmak istediğin ortamı kendin seçtiğinden ve bilginin herkesin ulaşabileceği bir noktada olduğundan öğrenciler(öğrenenler) arasında fark koymamaktadır.Gelecekte teknolojinin daha da gelişmesiyle bilgiye ulaşmak daha kolay olacağından uzaktan eğitimin tercih edilmesinin başka sebeplerindendir.Özetlersek, öğrenciler arasında ayrım yapmaksızın ve mekan ve zaman sınırlaması olmaması uzaktan eğitimin genel felsefesidir.
Uzaktan Eğitim Teorileri
Endüstri Kuramı
Alman Eğitimci Otto Peters yaptığı çalışmada 1960lı yılların Uzaktan Eğitim Kurumlarını ve alanı inceleyerek bir bakış açısı geliştirmiştir. Bu bakış açısına göre Uzaktan Eğitim endüstrileşmeyle birlikte ortaya çıkmıştır. Peters a göre geleneksel, gruba yönelik ve sözlü anlatıma dayanan öğretim biçimi, endüstrileşme öncesi dönemin öğretim biçimidir. Uzaktan Eğitim ise endüstrileşmeyle geliştirilen araçların ortaya çıkması sonucu gelişen bir öğretim biçimidir.
Okullardaki veya üniversitelerdeki geleneksel eğitimden başka insan hayatının tüm formları endüstri devriminden etkilenmişlerdir. Peters, Heimann ve Schultz'dan sonra yaptığı ciddi araştırmaları sonucunda eğitim-öğretim işlevini 6 ana başlık altında topladı:
amaç
içerik
yöntemler
ortam seçimi
insan öncelikleri
sosyo-kültürel öncelikler
Amaç: Her öğretim düzeyinde saygınlık , kavramsal , pratik ve duygusal alanlarda belirli farklılıklar bulunmaktadır.
İçerik: Bilgi, beceri ve elle uygulamalı alanların öğretimi incelenmiş ve bazı özel alanların öğretiminin zorluğu ve/veya mümkün olması dikkate alınmış.
Yöntemler: İçsel iletişimde şiddetli bir azalma ya da tamamen bastırma söz konusu olabilir. Bunlar basılı bilgi ve güdüleyicilerle desteklenir.
Ortam seçimi: İnsan konuşmasından basılı kelimelere geçişte iletişimde ciddi kayıpların olduğu iddia edilmektedir. Bunu tazmin edebilecek başka ortamlar göz önünde bulundurulmalıdır.
İnsan öncelikleri: İş durumu, yaş teşhis edilerek geleneksel öğretimle karşılaştırılmalıdır.
Sosyo-kültürel öncelikler:İdeolojik, politik, akademik durum ve geleneksel açıdan uzaktan eğitim farklı kültürlerde düşünülmelidir.
Bağımsız Çalışma
Wedemeyer tarafından ortaya atılan Bağımsız Çalışma kuramına göre Bağımsız Çalışma sistemlerinin 6 özelliği vardır:
(a)- İletişim yazılı veya farklı medyalar aracılığı ile yürütülüyor
(b)- Öğretim bireyselleştiriliyor
(c)- Öğrenci ve öğretmen ayrı yerlerde
(d)- Öğrenme, öğrenci etkinlikleri sonucu meydana geliyor
(e)- Öğrenme, öğrencinin kendi çevresinde erişilebilir duruma geliyor
(f)- Her öğrenci kendi öğrenme sorumluluğunu alıyor, istediği zaman başlama ve bitirme özgürlüğü var
Moore, uzaktan eğitimi öğrenci-yönetiminde ve öğretmen-yönetiminde olarak ikiye ayırıyor ve özellikle iki değişken üzerinde duruyor.
Öğretmen ve öğrenci arasındaki uzaklık:
Uzaktan eğitimin 2 boyuttan oluştuğunu söylüyor: çift-yönlü iletişim (diyalog) ve programın öğrenci ihtiyaçlarını karşılama düzeyi(yapı).
Öğrenci sorumluluğu ve kararlılık:
Kendi öğrenme sorumluluğunu almalı, öğretmenden çok az yardım istemeli, aktif olmalı.
Öğretmenle öğrencinin senkron veya asenkron ortamda iletişim kurarak kendi sorumluluklarını yerine getirdiği öğrenme ve öğretme biçimidir.(C. Wedemeyer,1973)
Wedemeyer, kimsenin maddi durum , coğrafik konum , sağlık gibi konuların olanaksızlığından öğrenme hakkını yitirmemesi gerektiğini savunmaktadır. Bu nedenle bu görüşünü destekleyen bağımsız çalışma kuramını öne sürmüştür.
Bağımsız Çalışma Özellikleri:
Sistem, öğrenci sayısı kaç olursa olsun senkron ya da asenkron ortamda işleyebilmelidir.
Sistemde kullanılan ortam ve yöntemler önceden etkinliği ölçülmüş olmalıdır.
Öğretim sırasında kullanılması gereken en iyi yöntem kullanılmalıdır.
Sistem güncelleştirmelere açık olmalıdır.
Sistem her öğrenciye uyum sağlayacak nitelikte olmalıdır.
Etkileşim ve İletişim
Uzaktan eğitimde etkileşim olanakları oldukça gelişmiştir. Örneğin bilgisayar ağlarındaki ve tele iletişimindeki gelişmeler uzaktan eğitimdeki etkileşimi oldukça geliştirmiştir. Günümüzde yaygı olan video konferans veya tele konferans örnek olarak verilebilir. Bilgisayar ağları öğretmenin rolünü değiştirerek , bilgiyi öğreten değil; öğrencilere anlam oluşturma ve etkileşim için kolaylıklar sunan aracı haline getirmektedir(Dede, 1996).
Etkileşimin öğrenme sürecindeki önemi çok büyüktür ve Moore (1989), uzaktan eğitimde üç farklı etkileşim biçimi olduğunu ileri sürmüştür.
Öğrenen-öğretmen: Etkileşimin bu tipiyle öğretmen öğrencileri motive etmeye çalışır ve geri bildirim verir. Bu etkileşim tipinde öğretmenin öğrenci üzerindeki etkisi oldukça büyüktür çünkü öğretmen rehber konumunda olduğu için öğrenci öğretmen yardımıyla kendi doğrusunu bulur.
Öğrenen-içerik: Bu etkileşim tipi olmadan uzaktan eğitim düşünülemez. Çünkü öğrenci-içerik etkileşimi öğrencinin öğrenmesinde büyük rol oynar. Öğrenci içerikle ilişkili oldukça fikirleri değişir ve o konu hakkındaki bilgileri yerleşir.
Öğrenen-öğrenen: Bu etkileşim tipi bir öğrenciyle diğeri arasındaki bilgi aktarımını kapsar. Öğrenciler kendi arlarında tartışarak ve birbirlerine öneriler getirerek öğrenirler.
Etkileşimsel Uzaklık
Michael G. Moore tarafından 1980 yılında ortaya atılmıştır. Etkileşimsel uzaklık uzaktan eğiimde öğrenci ve öğretmen arasındakı kavramsal alandır. Aynı zamanda etkileşimsel uzaklığı diyalog ve yapı ve bireysel özerkliğin bir fonksiyonu olarak tanımlamak da mümkündür. Bir sınıfın etkileşimin yüksek ve değişmezliğin(katılığın) az oluşu bir öğrenci için daha cazip hale gelebilir çünkü mesafe(uzaklık) diyalogla azalır ve yapıyla artar.
Kendi teoreminde Moore Öğrenci ve öğretmen arasındakı ilişkiyi ikili arasındakı mekan ve zaman ayrılığına göre değerlendiriyor ve hatta yüz yüze eğitimin de bir uzaktan eğitim olduğunu söylüyor. Özetlersek:
Öğrenci ve öğretmen arasındakı etkileşim
Öğrenim programının yapısı
Öğrencinin kendi dürüstlüğü
Ayırma
Öğrenci ve öğretmen arasında psikolojik ve iletişim boşluğuna
Olası(muhtemel) yanlış anlaşılmalara sebep oluyor.
Etkileşimsel uzaklık kişiden kişiye değişir. Eğitim proglamlarının ve sistemlerinin bu değişimin sebeplerinden biridir. Etkileşimsel uzaklık genel olarak bu 3 ana başlık üzerinde kurulmuştur:
diyalog
yapı
öğrencinin özerkliği
Bir eğitim sisteminde diyalog ve yapı niteleyici değişkenlerdir ve :
Öğretmenin duygusal karakterinden ve felsefesinden
Öğrencilerin kişilikleri
Eğitim kurumları tarafından yapılan kısıtlamalar
tarafından belirlenir.
Genel olarak özetlersek etkileşimsel uzaklık kavramı:
Uzaktan eğitim sürecindeki coğrafi ve bağıl uzaklık öğrenci ve öğretmen arasındaki algısal uzaklıktan daha önemli değildir.
Etkileşim (transaction) terimi, bir UÖ sürecinde öğrenci ve öğretmen arasındaki ilişkinin özel doğasını gösterir.
Bu ilişki, öğrencinin bireysel olarak bir deneyim ve anlam oluşturduğu öğrenci-öğretmen etkileşimi sürecinde gerçekleşir
Bu süreçte öğrenci, öğretmen ve içerik sürekli değişen dinamik bir rol oynar.
Öğrenme sürecini yorumlayacak ve anlamlandıracak olan öğrenci süreçteki diyalog ve yapı üzerinde ilerleyecektir.
Öğrencinin gerçekleştireceği her bir etkileşim, öğrencinin zihinsel potansiyeline, durumuna ve deneyimlerine bağlı olacaktır(Stirling, 1977).
Durum ve etkileşim bir birinden ayrılmayacak iki parçadır.
Buna göre ; etkileşimsel uzaklık (a) diyalog ve yapı; (b) bireysel özerkliğin bir fonksiyonudur.
Bu boyutların düşük ya da farklı seviyede olması hedef alınarak pek çok değişik şekilde UE uygulaması tasarımı yapılabilir.
Sema
Matematiksel Bakış
Teori yapı, diyalog ve öğrenci özerkliği temaları üzerinde kurulmuştur. Etkileşimsel kuramına matematiksel yaklaşım oldukça ilginçtir. İki boyutlu olarak düşünelim. Bu durumda yapıya y(düşey) ve diyaloğa x(yatay) Etkileşimsel kuramını tanımlayabiliriz. Yapı ve diyaloğun(x) doğru orantılı olarak artması eğitimden elde edilen kazancla doğru orantılıdır. Üç boyutlu olarak düşünürsek ve aynı şekilde yapı ( y ), diyalog (x) ve özerlik(z) olarak tanımlarsak onların doğru orantılı olarak artmasıyla yine aynı şekilde eğitimdeki yararlılığın artmış olması görülmektedir. Veya tam tersine. Formül olarak:
Kod:
Etkileşimsel uzaklık (t) = Etkileşimsel uzaklık (t-dt) + (yapı-diyalog) x dt.
Androgoji
Androgoji terimi, Yunanca andr(yetişkin) ve agogos (rehberlik) kelimelerinden türetilmiş ve yetişkinlerin öğrenmelerine yol gösterme anlamına gelmektedir.İlk defa Alman öğretmen Alexander Kapp tarafından kullanılmıştır. Amerikalı eğitmen Malcolm Knowles ise, yetişkinlerin öğrenme teorisini tanımlarken androgoji terimini pedagojiden ayrılacak biçimde yetişkinlerin öğrenme sistemlerini tanımlamak için kullanmıştır. Pedagoji ise yine Yunanca paid (çocuk) ve agogos (rehberlik) kelimelerinden türetilmiştir, ve androgojinin aksine çocuk eğitimine yol gösterme anlamı taşır. Knowlesun teorisi 4 adet önermeyle kısaca açıklanabilir:
Yetişkinler, neyi nasıl öğreneceklerini planlama ve değerlendirme ihtiyacı duyarlar.
Tecrübe, (yapılan hatalardan elde edilen tecrübeler de dahil) öğrenmenin temelini oluşturur.
Yetişkinler, hayatlarında karşılaşabilecekleri durumlarda kullanabilecekleri bilgileri öğrenmeyi ve kullanmayı isterler.
Yetişkin öğrenimi problem merkezlidir.
Androgojinin pedagojiyle arasındaki farkları şu şekilde belirtebiliriz:
(a). Öğrenci bakımından farklılıklar:
Pedagojide öğrenmenin bütün sorumluluğu öğretmene aittir ve öğrenci öğrenme işinde tamamıyla öğreten kişiye bağlıdır. Öğrenme sürecinin değerlendirmesi öğretmene bağlıdır. Androgojide ise öğrenci öğrenme işindeki değerlendirmeden, yargılamadan ve organize etmeden kendisi sorumludur.
(b). Öğrencinin tecrübesi bakımından farklılıklar:
Pedagojide öğrencinin tecrübesi azdır ve öğrenme işinde öğretmenin tecrübesi daha etkilidir. Androgojide ise öğrencinin belli bir tecrübesi vardır ve öğrenmede önemli bir yer tutar. Ayrıca yetişkin grupları arasında farklılıklar yaratır.
(c). Öğrenmeye hazır olma bakımından farklılıklar:
Pedagojide öğrenci kendisine öğretileni öğretmenin öğrettiği biçimde alırken, androgojide öğrenmeye hazır olma ve öğrenme biçimi daha farklıdır. Öğretmenin içeriği ve yöntemi öğrencilerin öğrenme gereksimlerine ve bireysel ilgilerine bağlıdır. Bu nedenle öğrenmenin olabileceği her an androgojide büyük önem taşır.
(d). Öğrenmeye uyum bakımında farklılıklar:
Pedagojide öğrenme belli bir mantık çerçevesinde hazırlamış konuların belli bir sırayla öğretilemesine dayanır. Öğretilenler kişisel ve toplumsal amaçlar bakımından hazırlanır. Androgojide ise yetişkin öğretim proogr******* kişisel gereksimlerine ve sorunlarına yanıt bulmayı bekler ve ayrıca öğrendiklerini hemen pratiğe dökmeyi ister.
(e). Öğrenmenin motivasyonu bakımından farklılıklar:
Pedagojide öğrencinin motivasyonu dış baskılar ve notlandırmanın getirdiği yarışma koşullarıyla belirlenir. Androgojide ise içsel bir motivasyondan bahsetmek mümkündür. Ayrıca özsaygı, yaşam kalitesini arttırma isteği, kendine güvende motivasyonu sağlar.
Eşitlik Kuramı
Teknolojinin uzaktan eğitimde uygulanması bir çok şeyi etkilemiş ve tartışmalara sebep olmuştur. Bunun sonucunda sanal sınıflar(virtual classroom), akıllı sınıflar(smart rooms) ortaya çıkmıştır. Bunun sonucunda uzaktan eğitimde eşitlik yeniden tartışma haline gelmiştir.
Eşitlik kuramı Simonson tarafından ortaya atılmıştır. Uzaktan eğitimin eşitlik ilkesi üzerinde kurulmasını öngörmektedir. Uzaktan eğitimdeki öğrenciler arasındakı eşitlik o eğitimden alınan kazançla doğru orantılı olduğunu söyler. Uzaktan eğitim öğrencilerinin öğrenme deneyimleri, yüz yüze öğrenen öğrencilerin öğrenme deneyimlerine ne kadar eşit olursa, öğrenme sonuçları da o kadar eşit olur varsayımına dayanmaktadır. Başka bir söyleyişle, eğer öğrencilere eşit öğrenme deneyimleri sunulabilirse, onların öğrendikleri de birbirine eşit olur. Eşitlik kuramı dışındaki yaklaşımlar; uzaktan eğitim uygulamasında öğretmen ve öğrencinin hem fiziksel hem de zamansal özerkliğini kaçınılmaz görmektedirler. Buna karşılık eşitlik kuramı özellikle zamansal özerklikten, kısmen ödün vermek gerekebileceğini vurgulamaktadır. Bunun nedeni olarak da, yüz yüze öğrenme deneyimlerine eşit deneyimler sağlayabilmek için, zaman paylaşımlı (senkron) uygulamaların eğitsel potansiyeline başvurma gerekliliğidir. Eşitlik kuramının uzaktan eğitim tanımına getirdiği bu yeni anlayış, küreselleşme, uydu televizyonu, bilgisayar iletişimleri ve toplumsal değişimlerin uzaktan eğitime yeni bakış açıları (Simonson, 2003) göz önünde bulundurulduğunda, yadırganmamalıdır. Üstelik, öğretmen öğrenci ayrılığı, zaman ve mekan ayrılığı dışında zihinsel ayrılık (Simonson, 2003) olarak da düşünülebilir; bu da, tanımın orijinal haline aykırı değildir. Herhangi bir derste sunulan kavramlar açısından öğretmenlerin, öğrencilerin sahip olmadığı bir anlayışlarının olması açıktır. Bu durumda, ayrılığın azaltılması, uzaktan eğitim sisteminin bir amacıdır. Eşitlik kuramına göre uzaktan eğitim; birbirinden uzaktaki öğrenci ve öğretmenler arasındaki etkileşimin ileri iletişim teknolojileri ile gerçekleştiği resmi ve kurumsal bir öğrenme sistemidir.
İşbirlikli Özgürlük Kuramı
Paulsen tarafından ortaya atılmıştır. Uzaktan eğitimin meşhur teoremlerinden özerklik ve bağımsız çalışma kuramlarıyla aynı grupta sınıflandırılabilir. Knowlesin androji teoreminden etkilenmiş ve yetişkin eğitiminden etkilenerek, hem genç hem de yetişkin uzaktan öğrencilerin, kendi öğrenme ürünlerini kontrol etme isteğinde olan, kendi kendini yönetebilen(self-directing) bireyler olduğunu iddia etmektedir. İlave olarak işbirlikli özgürlük kuramının Houle'un üç öğrenci sınıflandırmasına(amaç odaklı, faaliyet odaklı ve öğrenme odaklı) da uygulanmaktadır. İşbirlikli özgürlük kuramı uzaktan öğrencilerin güdüsel oryantasyon özgürlüğünden başka işbirliğine de ihtiyaçları olduğunu savunmaktadır.
İşbirliği- Houle (1984) eğitimin çalışkan(operatif) sanattan daha yardımcı(işbirliği yapan)olduğunu savunuyordu. Bu tez öğrenme sırasında kişiler arasındakı etkileşimi ima ediyordu. Uzaktan eğitimde kendini yalnız hisseden öğrenci veya öğretmeninden yardım alamayan öğrenci yardıma ve başkalarının desteğine ihtiyaç duymaktadır. Asosyal bir ortamda eğitim alan bireyin planlamada ve ve bu planı uygulamada başkalarıyla işbirliği içinde olması gerekir. Uzaktan eğitimde işbirliğini becermek zordur. Bir çok öğrenci için eğitimin uzaktan olması onları kendilerini yanlız hisetmeye ve işbirliğinden uzak olmaya sebep oluyor. Ama, vidyo konferans, audio konferans ve bilgisayar-tabanlı yeni iletişim teknolojilerinin uzaktan eğitimde uygulanması işbirliğini kolaylaştırmaktadır.
Özgürlük- İşbirlikli özgürlük kuramında özgürlük baskılardan daha çok sınırlandırmalardan söz etmektedir. Aynı zamanda İşbirlikli özgürlük kuramında özgürlük öğrencilerin sınırlandırmadan daha çok seçmeye hakları olduğunu savunmaktadır denebilir. Uzaktan eğitimde özgürlüğün çok önemli olduğun vurgulanıyor. Bir çok insan için uzun zamanlı okumak ve uzun zamanlı öğrenme oranı artmkatadır. Ama günümüz öğrencileri genellikle iş bulmak ve çalışmak için çaba sarf ediyor. Onlar için çok esnek ve kolay, aile, iş ve eğitimi eşzamanlı götürebilen(taşıyabilen) bir eğitim sistemi lazımdır.
Çok kompleks bir yapı olan özgürlüğün bir çok tarafı ve özelliği vardır. İşbirlikli özgürlük kuramı uzaktan eğitimde en önemli yönlerinin zaman, mekan, hız, ortam, erişim ve müfredat olduğunu iddia ediyor. Bu kavramların hiçbirisi ayrı-ayrı tanımlanamaz ve herbirisi bölünemez bir şey olarak algılanmalıdır.
Yeni teknolojilerle paralel olarak gelişmekte olan uzaktan eğitim geleneksel eğitimden farklı olarak eğitimde mekan ve zaman sınırlanması yapmamaktadır. Yeni düşüncelerin ortaya çıkmasıyla öğrenmenin daha faydalı olması için yeni metotlar denenmektedir. Uzaktan eğitim hakkında birçok teori ortaya atılmıştır.Bazı ülkelerde eğitimde uzaktan eğitim metodunun kullanılması öğrenmenin yüzdesini daha da arttırtığı gorülmüştür. Uzaktan eğitim teorilerinin ve felsefesinin gelişmesinde Rudolf Manfred Delling , Charles A. Wedemeyer ve Michael G. Moore'un önemli yerleri vardır.
Uzaktan Eğitim Nedir ?
Uzaktan eğitim öğrenci ile öğretmenin fiziksel olarak aynı ortamda olmaması durumunda kullanılan eğitim teknolojilerindendir. Uzaktan eğitim uygulamasıyla öğrenciler olmak istedikleri mekanı, kendilerine uygun zamanı ve öğrenim şeklini seçebilme özgürlüğü kazanmışlardır. Geleneksel eğitimden farklı olarak ekonomik, ögrenci merkezli, eğitimde yeni teknolojilerin uygulanması ve geleneksel eğitim alamayan insanlar için vazgeçilmez olduğundan popülerliyi her geçen gün artmaktadır. İstediğin bilgiye istediğin zamanda ulaşabilmen uzaktan eğitimin getirdiği vazgeçilmez avantajlardandır.
Tarihçe
Uzaktan eğitim çalışmaları 200 yıldan daha öncesine kadar uzanmaktadır. 1890'lı yıllarda Avustralya'daki Queensland Üniversitesi kampüs dışına açık bir eğitim programı yürütmüştür. 1920'lerde Columbia Üniversitesi de benzer bir program gerçekleştirmiştir. Zamanla radyonun, televizyonun bulunmasıyla uzaktan eğitim daha geniş kitleler tarafından kulllanılmaya başlandı. Fransa'da 1907 yılında atılan adımlar ise 1939 yılında resmi Uzaktan Eğitim Merkezi'nin kuruluşu sağlanmıştır. Yine bu dönemlerde uzaktan eğitimin halk eğitimi boyutundaki uygulamaları Rusya'da görülür. Japonyada ise 1948 yılında temelleri atılıp 1986 yılında University of the Air kurulmuştur. Uzaktan eğitim, Özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında ülkelerin eğitimine katkıda bulunmak üzere gündeme gelir ve uygulamaya girer. Uzaktan eğitim teorilerini Otto Peters'ın endüstri kuramıyla sahneye çıkan ve hala devam eden bir tiyatro oyununa benzetebiliriz. Bu teorilerin zamana göre dağılımı şöyledir
1965 Peters endüstri kuramı
1973 Wedemeyer bağımsız çalışma
1973 Moore özerklik ve uzaklık
1970 1990 Holmberg etkileşim ve iletişim
1980 Moore Etkileşimsel uzaklık
1988 Peratton uzaktan eğitimin özgünlüğü
1973 Knowles androgoji
1995 Simonson, Eşitlik kuramı
2002 Paulsen, İşbirlikli özgürlük kuramı
Felsefesi
Uzaktan eğitim geleneksel eğitimden farklı olarak zaman ve mekan sınırlaması koymamaktadır. Yeni teknolojilerin özellikle bilgisayar tabanlı yeniliklerin eğitim-öğretim amaçlı kullanılması uzaktan eğitimin meşhurlaşmasına ve dünyanın gelişmiş ülkelerinde eğitimde bu metodun kullanılmasına sebep olmuştur. Olmak istediğin ortamı kendin seçtiğinden ve bilginin herkesin ulaşabileceği bir noktada olduğundan öğrenciler(öğrenenler) arasında fark koymamaktadır.Gelecekte teknolojinin daha da gelişmesiyle bilgiye ulaşmak daha kolay olacağından uzaktan eğitimin tercih edilmesinin başka sebeplerindendir.Özetlersek, öğrenciler arasında ayrım yapmaksızın ve mekan ve zaman sınırlaması olmaması uzaktan eğitimin genel felsefesidir.
Uzaktan Eğitim Teorileri
Endüstri Kuramı
Alman Eğitimci Otto Peters yaptığı çalışmada 1960lı yılların Uzaktan Eğitim Kurumlarını ve alanı inceleyerek bir bakış açısı geliştirmiştir. Bu bakış açısına göre Uzaktan Eğitim endüstrileşmeyle birlikte ortaya çıkmıştır. Peters a göre geleneksel, gruba yönelik ve sözlü anlatıma dayanan öğretim biçimi, endüstrileşme öncesi dönemin öğretim biçimidir. Uzaktan Eğitim ise endüstrileşmeyle geliştirilen araçların ortaya çıkması sonucu gelişen bir öğretim biçimidir.
Okullardaki veya üniversitelerdeki geleneksel eğitimden başka insan hayatının tüm formları endüstri devriminden etkilenmişlerdir. Peters, Heimann ve Schultz'dan sonra yaptığı ciddi araştırmaları sonucunda eğitim-öğretim işlevini 6 ana başlık altında topladı:
amaç
içerik
yöntemler
ortam seçimi
insan öncelikleri
sosyo-kültürel öncelikler
Amaç: Her öğretim düzeyinde saygınlık , kavramsal , pratik ve duygusal alanlarda belirli farklılıklar bulunmaktadır.
İçerik: Bilgi, beceri ve elle uygulamalı alanların öğretimi incelenmiş ve bazı özel alanların öğretiminin zorluğu ve/veya mümkün olması dikkate alınmış.
Yöntemler: İçsel iletişimde şiddetli bir azalma ya da tamamen bastırma söz konusu olabilir. Bunlar basılı bilgi ve güdüleyicilerle desteklenir.
Ortam seçimi: İnsan konuşmasından basılı kelimelere geçişte iletişimde ciddi kayıpların olduğu iddia edilmektedir. Bunu tazmin edebilecek başka ortamlar göz önünde bulundurulmalıdır.
İnsan öncelikleri: İş durumu, yaş teşhis edilerek geleneksel öğretimle karşılaştırılmalıdır.
Sosyo-kültürel öncelikler:İdeolojik, politik, akademik durum ve geleneksel açıdan uzaktan eğitim farklı kültürlerde düşünülmelidir.
Bağımsız Çalışma
Wedemeyer tarafından ortaya atılan Bağımsız Çalışma kuramına göre Bağımsız Çalışma sistemlerinin 6 özelliği vardır:
(a)- İletişim yazılı veya farklı medyalar aracılığı ile yürütülüyor
(b)- Öğretim bireyselleştiriliyor
(c)- Öğrenci ve öğretmen ayrı yerlerde
(d)- Öğrenme, öğrenci etkinlikleri sonucu meydana geliyor
(e)- Öğrenme, öğrencinin kendi çevresinde erişilebilir duruma geliyor
(f)- Her öğrenci kendi öğrenme sorumluluğunu alıyor, istediği zaman başlama ve bitirme özgürlüğü var
Moore, uzaktan eğitimi öğrenci-yönetiminde ve öğretmen-yönetiminde olarak ikiye ayırıyor ve özellikle iki değişken üzerinde duruyor.
Öğretmen ve öğrenci arasındaki uzaklık:
Uzaktan eğitimin 2 boyuttan oluştuğunu söylüyor: çift-yönlü iletişim (diyalog) ve programın öğrenci ihtiyaçlarını karşılama düzeyi(yapı).
Öğrenci sorumluluğu ve kararlılık:
Kendi öğrenme sorumluluğunu almalı, öğretmenden çok az yardım istemeli, aktif olmalı.
Öğretmenle öğrencinin senkron veya asenkron ortamda iletişim kurarak kendi sorumluluklarını yerine getirdiği öğrenme ve öğretme biçimidir.(C. Wedemeyer,1973)
Wedemeyer, kimsenin maddi durum , coğrafik konum , sağlık gibi konuların olanaksızlığından öğrenme hakkını yitirmemesi gerektiğini savunmaktadır. Bu nedenle bu görüşünü destekleyen bağımsız çalışma kuramını öne sürmüştür.
Bağımsız Çalışma Özellikleri:
Sistem, öğrenci sayısı kaç olursa olsun senkron ya da asenkron ortamda işleyebilmelidir.
Sistemde kullanılan ortam ve yöntemler önceden etkinliği ölçülmüş olmalıdır.
Öğretim sırasında kullanılması gereken en iyi yöntem kullanılmalıdır.
Sistem güncelleştirmelere açık olmalıdır.
Sistem her öğrenciye uyum sağlayacak nitelikte olmalıdır.
Etkileşim ve İletişim
Uzaktan eğitimde etkileşim olanakları oldukça gelişmiştir. Örneğin bilgisayar ağlarındaki ve tele iletişimindeki gelişmeler uzaktan eğitimdeki etkileşimi oldukça geliştirmiştir. Günümüzde yaygı olan video konferans veya tele konferans örnek olarak verilebilir. Bilgisayar ağları öğretmenin rolünü değiştirerek , bilgiyi öğreten değil; öğrencilere anlam oluşturma ve etkileşim için kolaylıklar sunan aracı haline getirmektedir(Dede, 1996).
Etkileşimin öğrenme sürecindeki önemi çok büyüktür ve Moore (1989), uzaktan eğitimde üç farklı etkileşim biçimi olduğunu ileri sürmüştür.
Öğrenen-öğretmen: Etkileşimin bu tipiyle öğretmen öğrencileri motive etmeye çalışır ve geri bildirim verir. Bu etkileşim tipinde öğretmenin öğrenci üzerindeki etkisi oldukça büyüktür çünkü öğretmen rehber konumunda olduğu için öğrenci öğretmen yardımıyla kendi doğrusunu bulur.
Öğrenen-içerik: Bu etkileşim tipi olmadan uzaktan eğitim düşünülemez. Çünkü öğrenci-içerik etkileşimi öğrencinin öğrenmesinde büyük rol oynar. Öğrenci içerikle ilişkili oldukça fikirleri değişir ve o konu hakkındaki bilgileri yerleşir.
Öğrenen-öğrenen: Bu etkileşim tipi bir öğrenciyle diğeri arasındaki bilgi aktarımını kapsar. Öğrenciler kendi arlarında tartışarak ve birbirlerine öneriler getirerek öğrenirler.
Etkileşimsel Uzaklık
Michael G. Moore tarafından 1980 yılında ortaya atılmıştır. Etkileşimsel uzaklık uzaktan eğiimde öğrenci ve öğretmen arasındakı kavramsal alandır. Aynı zamanda etkileşimsel uzaklığı diyalog ve yapı ve bireysel özerkliğin bir fonksiyonu olarak tanımlamak da mümkündür. Bir sınıfın etkileşimin yüksek ve değişmezliğin(katılığın) az oluşu bir öğrenci için daha cazip hale gelebilir çünkü mesafe(uzaklık) diyalogla azalır ve yapıyla artar.
Kendi teoreminde Moore Öğrenci ve öğretmen arasındakı ilişkiyi ikili arasındakı mekan ve zaman ayrılığına göre değerlendiriyor ve hatta yüz yüze eğitimin de bir uzaktan eğitim olduğunu söylüyor. Özetlersek:
Öğrenci ve öğretmen arasındakı etkileşim
Öğrenim programının yapısı
Öğrencinin kendi dürüstlüğü
Ayırma
Öğrenci ve öğretmen arasında psikolojik ve iletişim boşluğuna
Olası(muhtemel) yanlış anlaşılmalara sebep oluyor.
Etkileşimsel uzaklık kişiden kişiye değişir. Eğitim proglamlarının ve sistemlerinin bu değişimin sebeplerinden biridir. Etkileşimsel uzaklık genel olarak bu 3 ana başlık üzerinde kurulmuştur:
diyalog
yapı
öğrencinin özerkliği
Bir eğitim sisteminde diyalog ve yapı niteleyici değişkenlerdir ve :
Öğretmenin duygusal karakterinden ve felsefesinden
Öğrencilerin kişilikleri
Eğitim kurumları tarafından yapılan kısıtlamalar
tarafından belirlenir.
Genel olarak özetlersek etkileşimsel uzaklık kavramı:
Uzaktan eğitim sürecindeki coğrafi ve bağıl uzaklık öğrenci ve öğretmen arasındaki algısal uzaklıktan daha önemli değildir.
Etkileşim (transaction) terimi, bir UÖ sürecinde öğrenci ve öğretmen arasındaki ilişkinin özel doğasını gösterir.
Bu ilişki, öğrencinin bireysel olarak bir deneyim ve anlam oluşturduğu öğrenci-öğretmen etkileşimi sürecinde gerçekleşir
Bu süreçte öğrenci, öğretmen ve içerik sürekli değişen dinamik bir rol oynar.
Öğrenme sürecini yorumlayacak ve anlamlandıracak olan öğrenci süreçteki diyalog ve yapı üzerinde ilerleyecektir.
Öğrencinin gerçekleştireceği her bir etkileşim, öğrencinin zihinsel potansiyeline, durumuna ve deneyimlerine bağlı olacaktır(Stirling, 1977).
Durum ve etkileşim bir birinden ayrılmayacak iki parçadır.
Buna göre ; etkileşimsel uzaklık (a) diyalog ve yapı; (b) bireysel özerkliğin bir fonksiyonudur.
Bu boyutların düşük ya da farklı seviyede olması hedef alınarak pek çok değişik şekilde UE uygulaması tasarımı yapılabilir.
Sema
Matematiksel Bakış
Teori yapı, diyalog ve öğrenci özerkliği temaları üzerinde kurulmuştur. Etkileşimsel kuramına matematiksel yaklaşım oldukça ilginçtir. İki boyutlu olarak düşünelim. Bu durumda yapıya y(düşey) ve diyaloğa x(yatay) Etkileşimsel kuramını tanımlayabiliriz. Yapı ve diyaloğun(x) doğru orantılı olarak artması eğitimden elde edilen kazancla doğru orantılıdır. Üç boyutlu olarak düşünürsek ve aynı şekilde yapı ( y ), diyalog (x) ve özerlik(z) olarak tanımlarsak onların doğru orantılı olarak artmasıyla yine aynı şekilde eğitimdeki yararlılığın artmış olması görülmektedir. Veya tam tersine. Formül olarak:
Kod:
Etkileşimsel uzaklık (t) = Etkileşimsel uzaklık (t-dt) + (yapı-diyalog) x dt.
Androgoji
Androgoji terimi, Yunanca andr(yetişkin) ve agogos (rehberlik) kelimelerinden türetilmiş ve yetişkinlerin öğrenmelerine yol gösterme anlamına gelmektedir.İlk defa Alman öğretmen Alexander Kapp tarafından kullanılmıştır. Amerikalı eğitmen Malcolm Knowles ise, yetişkinlerin öğrenme teorisini tanımlarken androgoji terimini pedagojiden ayrılacak biçimde yetişkinlerin öğrenme sistemlerini tanımlamak için kullanmıştır. Pedagoji ise yine Yunanca paid (çocuk) ve agogos (rehberlik) kelimelerinden türetilmiştir, ve androgojinin aksine çocuk eğitimine yol gösterme anlamı taşır. Knowlesun teorisi 4 adet önermeyle kısaca açıklanabilir:
Yetişkinler, neyi nasıl öğreneceklerini planlama ve değerlendirme ihtiyacı duyarlar.
Tecrübe, (yapılan hatalardan elde edilen tecrübeler de dahil) öğrenmenin temelini oluşturur.
Yetişkinler, hayatlarında karşılaşabilecekleri durumlarda kullanabilecekleri bilgileri öğrenmeyi ve kullanmayı isterler.
Yetişkin öğrenimi problem merkezlidir.
Androgojinin pedagojiyle arasındaki farkları şu şekilde belirtebiliriz:
(a). Öğrenci bakımından farklılıklar:
Pedagojide öğrenmenin bütün sorumluluğu öğretmene aittir ve öğrenci öğrenme işinde tamamıyla öğreten kişiye bağlıdır. Öğrenme sürecinin değerlendirmesi öğretmene bağlıdır. Androgojide ise öğrenci öğrenme işindeki değerlendirmeden, yargılamadan ve organize etmeden kendisi sorumludur.
(b). Öğrencinin tecrübesi bakımından farklılıklar:
Pedagojide öğrencinin tecrübesi azdır ve öğrenme işinde öğretmenin tecrübesi daha etkilidir. Androgojide ise öğrencinin belli bir tecrübesi vardır ve öğrenmede önemli bir yer tutar. Ayrıca yetişkin grupları arasında farklılıklar yaratır.
(c). Öğrenmeye hazır olma bakımından farklılıklar:
Pedagojide öğrenci kendisine öğretileni öğretmenin öğrettiği biçimde alırken, androgojide öğrenmeye hazır olma ve öğrenme biçimi daha farklıdır. Öğretmenin içeriği ve yöntemi öğrencilerin öğrenme gereksimlerine ve bireysel ilgilerine bağlıdır. Bu nedenle öğrenmenin olabileceği her an androgojide büyük önem taşır.
(d). Öğrenmeye uyum bakımında farklılıklar:
Pedagojide öğrenme belli bir mantık çerçevesinde hazırlamış konuların belli bir sırayla öğretilemesine dayanır. Öğretilenler kişisel ve toplumsal amaçlar bakımından hazırlanır. Androgojide ise yetişkin öğretim proogr******* kişisel gereksimlerine ve sorunlarına yanıt bulmayı bekler ve ayrıca öğrendiklerini hemen pratiğe dökmeyi ister.
(e). Öğrenmenin motivasyonu bakımından farklılıklar:
Pedagojide öğrencinin motivasyonu dış baskılar ve notlandırmanın getirdiği yarışma koşullarıyla belirlenir. Androgojide ise içsel bir motivasyondan bahsetmek mümkündür. Ayrıca özsaygı, yaşam kalitesini arttırma isteği, kendine güvende motivasyonu sağlar.
Eşitlik Kuramı
Teknolojinin uzaktan eğitimde uygulanması bir çok şeyi etkilemiş ve tartışmalara sebep olmuştur. Bunun sonucunda sanal sınıflar(virtual classroom), akıllı sınıflar(smart rooms) ortaya çıkmıştır. Bunun sonucunda uzaktan eğitimde eşitlik yeniden tartışma haline gelmiştir.
Eşitlik kuramı Simonson tarafından ortaya atılmıştır. Uzaktan eğitimin eşitlik ilkesi üzerinde kurulmasını öngörmektedir. Uzaktan eğitimdeki öğrenciler arasındakı eşitlik o eğitimden alınan kazançla doğru orantılı olduğunu söyler. Uzaktan eğitim öğrencilerinin öğrenme deneyimleri, yüz yüze öğrenen öğrencilerin öğrenme deneyimlerine ne kadar eşit olursa, öğrenme sonuçları da o kadar eşit olur varsayımına dayanmaktadır. Başka bir söyleyişle, eğer öğrencilere eşit öğrenme deneyimleri sunulabilirse, onların öğrendikleri de birbirine eşit olur. Eşitlik kuramı dışındaki yaklaşımlar; uzaktan eğitim uygulamasında öğretmen ve öğrencinin hem fiziksel hem de zamansal özerkliğini kaçınılmaz görmektedirler. Buna karşılık eşitlik kuramı özellikle zamansal özerklikten, kısmen ödün vermek gerekebileceğini vurgulamaktadır. Bunun nedeni olarak da, yüz yüze öğrenme deneyimlerine eşit deneyimler sağlayabilmek için, zaman paylaşımlı (senkron) uygulamaların eğitsel potansiyeline başvurma gerekliliğidir. Eşitlik kuramının uzaktan eğitim tanımına getirdiği bu yeni anlayış, küreselleşme, uydu televizyonu, bilgisayar iletişimleri ve toplumsal değişimlerin uzaktan eğitime yeni bakış açıları (Simonson, 2003) göz önünde bulundurulduğunda, yadırganmamalıdır. Üstelik, öğretmen öğrenci ayrılığı, zaman ve mekan ayrılığı dışında zihinsel ayrılık (Simonson, 2003) olarak da düşünülebilir; bu da, tanımın orijinal haline aykırı değildir. Herhangi bir derste sunulan kavramlar açısından öğretmenlerin, öğrencilerin sahip olmadığı bir anlayışlarının olması açıktır. Bu durumda, ayrılığın azaltılması, uzaktan eğitim sisteminin bir amacıdır. Eşitlik kuramına göre uzaktan eğitim; birbirinden uzaktaki öğrenci ve öğretmenler arasındaki etkileşimin ileri iletişim teknolojileri ile gerçekleştiği resmi ve kurumsal bir öğrenme sistemidir.
İşbirlikli Özgürlük Kuramı
Paulsen tarafından ortaya atılmıştır. Uzaktan eğitimin meşhur teoremlerinden özerklik ve bağımsız çalışma kuramlarıyla aynı grupta sınıflandırılabilir. Knowlesin androji teoreminden etkilenmiş ve yetişkin eğitiminden etkilenerek, hem genç hem de yetişkin uzaktan öğrencilerin, kendi öğrenme ürünlerini kontrol etme isteğinde olan, kendi kendini yönetebilen(self-directing) bireyler olduğunu iddia etmektedir. İlave olarak işbirlikli özgürlük kuramının Houle'un üç öğrenci sınıflandırmasına(amaç odaklı, faaliyet odaklı ve öğrenme odaklı) da uygulanmaktadır. İşbirlikli özgürlük kuramı uzaktan öğrencilerin güdüsel oryantasyon özgürlüğünden başka işbirliğine de ihtiyaçları olduğunu savunmaktadır.
İşbirliği- Houle (1984) eğitimin çalışkan(operatif) sanattan daha yardımcı(işbirliği yapan)olduğunu savunuyordu. Bu tez öğrenme sırasında kişiler arasındakı etkileşimi ima ediyordu. Uzaktan eğitimde kendini yalnız hisseden öğrenci veya öğretmeninden yardım alamayan öğrenci yardıma ve başkalarının desteğine ihtiyaç duymaktadır. Asosyal bir ortamda eğitim alan bireyin planlamada ve ve bu planı uygulamada başkalarıyla işbirliği içinde olması gerekir. Uzaktan eğitimde işbirliğini becermek zordur. Bir çok öğrenci için eğitimin uzaktan olması onları kendilerini yanlız hisetmeye ve işbirliğinden uzak olmaya sebep oluyor. Ama, vidyo konferans, audio konferans ve bilgisayar-tabanlı yeni iletişim teknolojilerinin uzaktan eğitimde uygulanması işbirliğini kolaylaştırmaktadır.
Özgürlük- İşbirlikli özgürlük kuramında özgürlük baskılardan daha çok sınırlandırmalardan söz etmektedir. Aynı zamanda İşbirlikli özgürlük kuramında özgürlük öğrencilerin sınırlandırmadan daha çok seçmeye hakları olduğunu savunmaktadır denebilir. Uzaktan eğitimde özgürlüğün çok önemli olduğun vurgulanıyor. Bir çok insan için uzun zamanlı okumak ve uzun zamanlı öğrenme oranı artmkatadır. Ama günümüz öğrencileri genellikle iş bulmak ve çalışmak için çaba sarf ediyor. Onlar için çok esnek ve kolay, aile, iş ve eğitimi eşzamanlı götürebilen(taşıyabilen) bir eğitim sistemi lazımdır.
Çok kompleks bir yapı olan özgürlüğün bir çok tarafı ve özelliği vardır. İşbirlikli özgürlük kuramı uzaktan eğitimde en önemli yönlerinin zaman, mekan, hız, ortam, erişim ve müfredat olduğunu iddia ediyor. Bu kavramların hiçbirisi ayrı-ayrı tanımlanamaz ve herbirisi bölünemez bir şey olarak algılanmalıdır.