` nazLı ..
Bayan Üye
Üvey anne ve öksüz kız
Bir varmış, bir yokmuş. Uzak zamanlarda, uzak diyarların birinde Selim adlı bir oduncu varmış. Ailesini odun satarak zar zor geçindiriyormuş. Bir gün karısı hastalanmış.
Para yetiştirip hastaneye götürünceye kadar ölmüş. Kızı Gülnisa henüz bebekmiş. Günler, haftalar geçmiş. Gülnisa’ya bakacak, ev işlerini yapacak kimsesi yokmuş. Bu yüzden yeniden evlenmiş.
Aradan aylar, yıllar geçmiş. Kadının da bir kızı olmuş. Kendi kızı olduktan sonra Gülnisa’ya kötü davranmaya başlamış. Ona ekmek bile vermiyormuş. Gülnisa’yı ormana götürüp bırakması için kocasına baskı yapıyormuş. Selim bunu duyunca kızıyormuş. Ama bir gün, Selim odun kesmeye gidince Gülnisa’yı ormana götürmüş. Baban biraz ileride odun kesiyor, ekmeği ona götürüver diye de kandırıp geri dönmüş. Gülnisa ormanın derinliklerinde babasına seslenerek ilerlemeye başlamış. Ama babasını bulamamış. Geri döneyim derken yolunu kaybetmiş. Hava karardıkça kurtlar, çakallar ulumaya başlamış. Baykuşlar ötüyor, ayılar homurduyormuş. Gülnisa korkudan ne yapacağını şaşırmış. Çaresiz bir şekilde ilerlerken uzaklarda bir ışık görmüş. Sevinerek ışığa koşmuş. Yaklaştıkça sevinci artmış. Karşısında kocaman, saray gibi bir ev duruyormuş. Heyecanla kapıyı çalmış.
Kapı açılınca korkudan bayılıp düşmüş. Meğer bu ev, üst dudağı gökleri, alt dudağı yerleri süpüren bir dev anasının eviymiş. Ayılınca kaçmak istemiş. Eli ayağı titriyormuş. Dili dolaşa dolaşa dev anasına yalvarmış:
-A nineciğim ben yolumu kaybettim, bırak da gideyim.
Dev anası:
- Seni şişe geçirip yiyecektim. Ama bana nine dedin, bundan sonra benden korkma. Ben sana bir şey yapmam. Önce karnını doyur, dinlen. Sonra sana yardım ederim.
Dev anasının üç de torunu varmış. Onlar da Gülnisa’yı sevmişler. Ertesi gün dev anası yiyecek bulmak için evden çıkmış. O gelinceye kadar Gülnisa evi temizleyip dev çocuklarını doyurmuş. Dev anası gelince çok mutlu olmuş. İstediğin kadar bizimle kalabilirsin, demiş. Günler ayları kovalamış. Dev anası bir gün Gülnisa’ya sormuş:
-Sen benim torunlarıma çok iyi baktın. Söyle bakalım karşılığında ne istersin?
Gülnisa, babasını çok özlediğini söylemiş. Beni evime gönderirsen büyük bir iyilik yapmış olursun, demiş.
Dev anası, Gülnisa’ya içi mücevher dolu bir sandık hediye etmiş. Ormandan geçirerek yol göstermiş. Az gitmiş, uz gitmiş; dere tepe düz gitmiş. Nihayet evlerine varmış.
Babası günlerce arayıp bulamamış. Yabani hayvanlar parçalamıştır diye ümidini kesmişmiş. Kızını karşısında görünce sevinçten ne yapacağını şaşırmış. Kucaklaşıp hasret gidermişler. Üvey anası da sevinmiş gibi görünmüş. İçinden yine çıkıp geldi mendebur, diyormuş.
Gülnisa babasının hâlâ fakirlik içinde olduğunu görünce sandığı açıp, içindekileri babasına vermiş. Artık sıkıntıdan kurtulup rahat bir hayat sürmeye başlamışlar. Ama üvey anayla kızının gözü doymamış. Daha fazla altın için ormanın yolunu tutmuşlar. Gide gide dev anasının evine varmışlar. Dev anasına onlar da nine demişler. Dev anası onları da misafir etmiş. Yiyecek bulmak için çıkınca torunlarına kötü davranmışlar, yemek vermemişler. Dev anası birkaç günde bunların ne olduğunu anlamış. Onlara da bir sandık vererek ormanın içinde yol göstermiş. Eve varmadan sandığı açmamaları için iyice tembihlemiş. Üvey ana ile kızı ormanın içinde sevinçle ilerlemişler. Bir ağacın altında oturup dinlenirken sandığı açmışlar. Mücevherleri seyretmeyi hayal ederken bir de ne görsünler: İçi çakıl taşları, cam parçaları, saman çöpleriyle dolu. Şaşkınlıklarını üzerlerinden atar atmaz Gülnisa’nın altınlarına sahip çıkıp evden kovmayı planlamışlar. Az gitmişler, uz gitmişler dere tepe düz gitmişler. Ama bir türlü evlerine ulaşamamışlar. Ormanın derinliklerinde kaybolup gitmişler. Meğer dev anası onları evlerinden uzaklaştırmış. Onlar kötü kalpliliklerinin ve açgözlülüklerinin cezasını bulmuşlar. Gülnisa da iyi kalpliliğin mükâfatını almış. Gökten üç elma düşmüş. Biri masalı okuyana, biri anlatana, diğeri de tüm iyi kalpli insanlara…