meridyen2
Kayıtlı Üye
Üstün Kamera Teknolojisi: Gözler ve Kulakların Kusursuz Uyumu
Bir çekimin amatör bir kameraman tarafından yapıldığını açığa çıkaran en önemli nokta, görüntüde oluşan titreme ve bulanıklıklardır. Bu kalitesiz görüntülerin nedeni ise odaklanılan noktanın aniden değişmesi ile birlikte görüntünün kaymasıdır. Oysa bir insan koştuğunda, aniden başını yukarı kaldırdığında ya da yana çevirdiğinde gördüğü görüntü net ve kalitelidir, asla kaymaz ve bulanıklaşmaz. Peki gözlerimiz böylesi net ve kaliteli görüntüleri olumsuz şartlara rağmen nasıl elde eder?
Sahip olduğumuz görme sistemi, çeşitli yöntemlerle konunun uzmanları tarafından tasarlanan görüntüleme teknolojileri ile kıyaslanamayacak derecede üstündür. Bu sistemin gelişmiş teknolojiye rağmen elde edilemeyen özelliklerinden biri de başımızı çok hızlı bir şekilde çevirsek bile değişmeyen görüntü netliği ve kalitesidir. Normal koşullarda başımızı her hareket ettirdiğimizde, tıpkı amatör bir kameramanın çektiği görüntülerde olduğu gibi kayan, bir noktaya odaklanamayan görüntüler görmemiz gerekirdi. Ancak asla böyle bir görüntü ile karşılaşmayız. Çünkü başımızı hangi yöne çevirirsek otomatik olarak görüntüyü dengeleyecek şekilde gözümüz ters yöne hareket eder. Eğer başımızı her hareket ettirdiğimizde aynı yere bakabilmek için gözümüzü döndürmemiz gerekseydi bu hem çok zor olurdu hem de karışıklık çıkardı. Ancak böyle bir durum oluşmaz ve görme işlemi, bu otomatik ayar sistemindeki kusursuz detaylar vesilesi ile mükemmel bir şekilde gerçekleşir. Yüce Allah'ın sahip olduğu ilmin sınırsızlığı bir Kuran ayetinde şöyle haber verilmiştir:
“Nimet olarak size ulaşan ne varsa, Allah'tandır, sonra size bir zarar dokunduğunda yine O'na yalvarmaktasınız.” (Nahl Suresi, 53)
Görmemizi otomatik bir kamera sistemi ile ayarlayan bu refleksin bilimsel adı ise Vestibulo-oküler refleks'tir. Ancak bu refleks görevini yalnızca gözlerimiz sayesinde yerine getirmez. Bu refleksi çalıştırabilmesi için gözlerimizin çok önemli gizli bir yardımcısı vardır: Kulaklarımız…
Kulağın Baş Dönme Hareketini Kontrol Eden Mükemmel İşleyiş Sistemi
Kulağımızın içinde “yarım daire kanalları” adı verilen yapılar, yerine getirdikleri görev ile birer yaratılış mucizesidirler.
Üç tane olan yarım daire kanalları, birbirine dik olarak birleştirilmiştir.
Bu üç kanalın her biri başımızla yapabileceğimiz üç çeşit dönme hareketi için Yüce Allah tarafından özel olarak yaratılmıştır.
Kanalların uçlarında “ampula” denilen kirpikli hücreler içeren bir bölüm bulunur. (Yaşamda ve Hekimlikte Fizyoloji, Sayfa 474, Prof. Dr. Ahmet Noyan, 14. Baskı Mart 2004, Meteksan Anonim Şirketi)
Yüce Allah'ın üstün aklının sonsuz sayıdaki delillerinden biri olan bu küçük kirpikli hücreler, başımızın bütün dönme hareketlerini algılar ve bunu beyne elektrik sinyali olarak iletir.
Bu Mucizevi Olay Nasıl Gerçekleşir?
Yarım daire kanallarının içinde bilimsel adı “endolymph” olan özel bir sıvı bulunur. Su dolu bir kova döndürüldüğünde kovanın suyun dökülmesini bir süre için engellemesi gibi, kulak kanalının içindeki su da hemen harekete geçmez. Bunun neticesinde sıvı kılı büker. Bu mekanik etki başka bir yaratılış mucizesi ile elektrik sinyaline çevrilir. Ancak burada çok ilginç bir durum söz konusudur. Baş herhangi bir yöne çevrilmediği zaman bile kıl sağa veya sola doğru hareket eder. Bu biçimde daha sık veya daha seyrek olmak üzere belli aralıklarla elektrik sinyali üretilir. (Vestibular Nuclei and Abducens Nucleus)
Gözlerimizi Kameralardan Üstün Kılan Nedir?
Yüce Allah gözdeki mükemmel kamera sisteminin çalışabilmesi için her bir göz için altı tane ufak motorcuk var etmiştir. Bu motorcuklar, gözü altı yöne çevirebilen kaslardır. Biz gözümüzü bir tarafa doğru çevirmek istediğimizde beynimizden bu motorcuklara emir gider ve isteğimize uygun bir şekilde gözümüzü hareket ettirirler. Şüphesiz;
İçimizde başımızı çevirme isteğinin oluşması;
Bu isteğe yönelik beynimizden bir emir gelmesi;
Bu emrin elektrik kabloları yoluyla, gitmeleri gereken yere gönderilmesi ve
Bu elektrik sinyalinin sonradan kaslar yoluyla istediğimiz şekilde hareket ettirilmesi elbette üzerinde düşünülmesi gereken detaylardır.
Gün içinde gözlerinizin hareketiyle ilgili bu detayların farkına bile varmazsınız. Ayrıca bu detayların gerçekleşmesi için fazladan bir çaba da harcamazsınız. Ancak yine de bu lüks ve benzeri bulunmayan kamera sistemi, eksiksizce ve gereksinim duyduğunuz netlikte çalışır. Bu mucizenin tek bir açıklaması vardır: Bu sistemin çalışması alemlerin Rabbi Yüce Allah'ın üstün ilmi ile gerçekleşmektedir..
“O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca varedendir, "şekil ve suret" verendir...” (Haşr Suresi, 24)
Göz ve Kulağın Ortak Çalışması
Göz ve kulağın sahip olduğu birbirinden farklı sistemlerin yanı sıra, bu iki mükemmel yaratılış delilinin bir araya gelerek nasıl kusursuz bir görüntü oluşturduğu da önemli bir konudur. Örneğin başınızı sola çevirdiğinizde, soldaki yarım daire kanalından gelen sinyal, iki kablo yoluyla gözlere doğru hareket eder. Bu kablolardan biri sağ göze diğeri sol göze gider. Sağ göze giden elektrik kablosu, sağ gözdeki altı kastan gitmesi gerekene, yani sağ gözün sağ kasına gider. Sol göze giden kablo ise sol gözün sağ yandaki kasına gider. Burada ilginç olan nokta bu kasların iki göz için de farklı kaslardan oluşmasıdır. Ama ikisi de aynı işi yapar ve her ikisi de gözleri sağa çevirmeye yarar. Elektrik sinyalleri en son olarak harekete dönüştürülerek kusursuz görüntü sağlanmış olur.
Vücudumuzdaki Taklit Edilemez Uyum Evrimi Çürütüyor
Göz ve kulak birbirinden çok farklı yapıda organlardır. Buna karşılık her biri mükemmel bir görüntü elde etmek için görevlerini eksiksiz olarak yerine getirir ve birbirlerini tamamlarlar. Görüntü ile ilgili bilgiyi beyne iletilmek için bu yol boyunca adeta elektrik kabloları döşenmiştir. Bir kablonun sonlanabileceği birçok alternatif uç varken, bütün kablolar tam gitmesi gereken yere varır. Bu kablolar hatasız biçimde beyinde sonlanır. Eğer gözler ve kulak tesadüfen oluşmuş organlar olsalardı, bu derece büyük bir uyumu nasıl gerçekleştirirlerdi? Evrimcilerin iddia ettiği hangi tesadüf saniyede milyonlarca farklı şifreyi değerlendiren hatta bu şifreleri birbirleriyle birleştiren kusursuz bir mekanizma var edebilir? Eğer gözler ve kulak arasında bir uyumsuzluk olsaydı, sinyaller birbirlerine karışacak ve karmakarışık bir görüntü ortaya çıkacaktı. Ama böyle bir karmaşa söz konusu değildir. Birbirleriyle uyum içinde yaratılan organların gönderdikleri sinyallerin, yine büyük bir uyum ile yaratılan beyin tarafından değerlendirilmesi sonucunda kusursuz bir görüntü ortaya çıkar. Böyle muazzam bir sistemin varlığını tesadüflerle açıklamaya hiçbir imkan yoktur. Yüce Allah'ın eksiksizce yaratması sonucunda meydana gelmiştir. Bir ayette Rabbimiz'in yaratışı şöyle haber verilir:
“O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri inşa edendir; ne az şükrediyorsunuz.” (Mü'minun Suresi, 78)
Sistem Bu Kadar Kusursuz Çalışmasaydı Neler Olurdu?
Eğer hareketsiz halde iken, elektrik üretilmeyip sadece kıl büküldüğünde elektrik üretilseydi ne olurdu? O zaman başımızı sağa veya sola çevirdiğimizi anlar, fakat yönümüzü tayin edemezdik.
Eğer yarım daire kanallarının biri eksik olsaydı ne olurdu? O zaman da başımızı çevirdiğimizi tam olarak algılayamazdık. (makale harun yahya)
Bir çekimin amatör bir kameraman tarafından yapıldığını açığa çıkaran en önemli nokta, görüntüde oluşan titreme ve bulanıklıklardır. Bu kalitesiz görüntülerin nedeni ise odaklanılan noktanın aniden değişmesi ile birlikte görüntünün kaymasıdır. Oysa bir insan koştuğunda, aniden başını yukarı kaldırdığında ya da yana çevirdiğinde gördüğü görüntü net ve kalitelidir, asla kaymaz ve bulanıklaşmaz. Peki gözlerimiz böylesi net ve kaliteli görüntüleri olumsuz şartlara rağmen nasıl elde eder?
Sahip olduğumuz görme sistemi, çeşitli yöntemlerle konunun uzmanları tarafından tasarlanan görüntüleme teknolojileri ile kıyaslanamayacak derecede üstündür. Bu sistemin gelişmiş teknolojiye rağmen elde edilemeyen özelliklerinden biri de başımızı çok hızlı bir şekilde çevirsek bile değişmeyen görüntü netliği ve kalitesidir. Normal koşullarda başımızı her hareket ettirdiğimizde, tıpkı amatör bir kameramanın çektiği görüntülerde olduğu gibi kayan, bir noktaya odaklanamayan görüntüler görmemiz gerekirdi. Ancak asla böyle bir görüntü ile karşılaşmayız. Çünkü başımızı hangi yöne çevirirsek otomatik olarak görüntüyü dengeleyecek şekilde gözümüz ters yöne hareket eder. Eğer başımızı her hareket ettirdiğimizde aynı yere bakabilmek için gözümüzü döndürmemiz gerekseydi bu hem çok zor olurdu hem de karışıklık çıkardı. Ancak böyle bir durum oluşmaz ve görme işlemi, bu otomatik ayar sistemindeki kusursuz detaylar vesilesi ile mükemmel bir şekilde gerçekleşir. Yüce Allah'ın sahip olduğu ilmin sınırsızlığı bir Kuran ayetinde şöyle haber verilmiştir:
“Nimet olarak size ulaşan ne varsa, Allah'tandır, sonra size bir zarar dokunduğunda yine O'na yalvarmaktasınız.” (Nahl Suresi, 53)
Görmemizi otomatik bir kamera sistemi ile ayarlayan bu refleksin bilimsel adı ise Vestibulo-oküler refleks'tir. Ancak bu refleks görevini yalnızca gözlerimiz sayesinde yerine getirmez. Bu refleksi çalıştırabilmesi için gözlerimizin çok önemli gizli bir yardımcısı vardır: Kulaklarımız…
Kulağın Baş Dönme Hareketini Kontrol Eden Mükemmel İşleyiş Sistemi
Kulağımızın içinde “yarım daire kanalları” adı verilen yapılar, yerine getirdikleri görev ile birer yaratılış mucizesidirler.
Üç tane olan yarım daire kanalları, birbirine dik olarak birleştirilmiştir.
Bu üç kanalın her biri başımızla yapabileceğimiz üç çeşit dönme hareketi için Yüce Allah tarafından özel olarak yaratılmıştır.
Kanalların uçlarında “ampula” denilen kirpikli hücreler içeren bir bölüm bulunur. (Yaşamda ve Hekimlikte Fizyoloji, Sayfa 474, Prof. Dr. Ahmet Noyan, 14. Baskı Mart 2004, Meteksan Anonim Şirketi)
Yüce Allah'ın üstün aklının sonsuz sayıdaki delillerinden biri olan bu küçük kirpikli hücreler, başımızın bütün dönme hareketlerini algılar ve bunu beyne elektrik sinyali olarak iletir.
Bu Mucizevi Olay Nasıl Gerçekleşir?
Yarım daire kanallarının içinde bilimsel adı “endolymph” olan özel bir sıvı bulunur. Su dolu bir kova döndürüldüğünde kovanın suyun dökülmesini bir süre için engellemesi gibi, kulak kanalının içindeki su da hemen harekete geçmez. Bunun neticesinde sıvı kılı büker. Bu mekanik etki başka bir yaratılış mucizesi ile elektrik sinyaline çevrilir. Ancak burada çok ilginç bir durum söz konusudur. Baş herhangi bir yöne çevrilmediği zaman bile kıl sağa veya sola doğru hareket eder. Bu biçimde daha sık veya daha seyrek olmak üzere belli aralıklarla elektrik sinyali üretilir. (Vestibular Nuclei and Abducens Nucleus)
Gözlerimizi Kameralardan Üstün Kılan Nedir?
Yüce Allah gözdeki mükemmel kamera sisteminin çalışabilmesi için her bir göz için altı tane ufak motorcuk var etmiştir. Bu motorcuklar, gözü altı yöne çevirebilen kaslardır. Biz gözümüzü bir tarafa doğru çevirmek istediğimizde beynimizden bu motorcuklara emir gider ve isteğimize uygun bir şekilde gözümüzü hareket ettirirler. Şüphesiz;
İçimizde başımızı çevirme isteğinin oluşması;
Bu isteğe yönelik beynimizden bir emir gelmesi;
Bu emrin elektrik kabloları yoluyla, gitmeleri gereken yere gönderilmesi ve
Bu elektrik sinyalinin sonradan kaslar yoluyla istediğimiz şekilde hareket ettirilmesi elbette üzerinde düşünülmesi gereken detaylardır.
Gün içinde gözlerinizin hareketiyle ilgili bu detayların farkına bile varmazsınız. Ayrıca bu detayların gerçekleşmesi için fazladan bir çaba da harcamazsınız. Ancak yine de bu lüks ve benzeri bulunmayan kamera sistemi, eksiksizce ve gereksinim duyduğunuz netlikte çalışır. Bu mucizenin tek bir açıklaması vardır: Bu sistemin çalışması alemlerin Rabbi Yüce Allah'ın üstün ilmi ile gerçekleşmektedir..
“O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca varedendir, "şekil ve suret" verendir...” (Haşr Suresi, 24)
Göz ve Kulağın Ortak Çalışması
Göz ve kulağın sahip olduğu birbirinden farklı sistemlerin yanı sıra, bu iki mükemmel yaratılış delilinin bir araya gelerek nasıl kusursuz bir görüntü oluşturduğu da önemli bir konudur. Örneğin başınızı sola çevirdiğinizde, soldaki yarım daire kanalından gelen sinyal, iki kablo yoluyla gözlere doğru hareket eder. Bu kablolardan biri sağ göze diğeri sol göze gider. Sağ göze giden elektrik kablosu, sağ gözdeki altı kastan gitmesi gerekene, yani sağ gözün sağ kasına gider. Sol göze giden kablo ise sol gözün sağ yandaki kasına gider. Burada ilginç olan nokta bu kasların iki göz için de farklı kaslardan oluşmasıdır. Ama ikisi de aynı işi yapar ve her ikisi de gözleri sağa çevirmeye yarar. Elektrik sinyalleri en son olarak harekete dönüştürülerek kusursuz görüntü sağlanmış olur.
Vücudumuzdaki Taklit Edilemez Uyum Evrimi Çürütüyor
Göz ve kulak birbirinden çok farklı yapıda organlardır. Buna karşılık her biri mükemmel bir görüntü elde etmek için görevlerini eksiksiz olarak yerine getirir ve birbirlerini tamamlarlar. Görüntü ile ilgili bilgiyi beyne iletilmek için bu yol boyunca adeta elektrik kabloları döşenmiştir. Bir kablonun sonlanabileceği birçok alternatif uç varken, bütün kablolar tam gitmesi gereken yere varır. Bu kablolar hatasız biçimde beyinde sonlanır. Eğer gözler ve kulak tesadüfen oluşmuş organlar olsalardı, bu derece büyük bir uyumu nasıl gerçekleştirirlerdi? Evrimcilerin iddia ettiği hangi tesadüf saniyede milyonlarca farklı şifreyi değerlendiren hatta bu şifreleri birbirleriyle birleştiren kusursuz bir mekanizma var edebilir? Eğer gözler ve kulak arasında bir uyumsuzluk olsaydı, sinyaller birbirlerine karışacak ve karmakarışık bir görüntü ortaya çıkacaktı. Ama böyle bir karmaşa söz konusu değildir. Birbirleriyle uyum içinde yaratılan organların gönderdikleri sinyallerin, yine büyük bir uyum ile yaratılan beyin tarafından değerlendirilmesi sonucunda kusursuz bir görüntü ortaya çıkar. Böyle muazzam bir sistemin varlığını tesadüflerle açıklamaya hiçbir imkan yoktur. Yüce Allah'ın eksiksizce yaratması sonucunda meydana gelmiştir. Bir ayette Rabbimiz'in yaratışı şöyle haber verilir:
“O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri inşa edendir; ne az şükrediyorsunuz.” (Mü'minun Suresi, 78)
Sistem Bu Kadar Kusursuz Çalışmasaydı Neler Olurdu?
Eğer hareketsiz halde iken, elektrik üretilmeyip sadece kıl büküldüğünde elektrik üretilseydi ne olurdu? O zaman başımızı sağa veya sola çevirdiğimizi anlar, fakat yönümüzü tayin edemezdik.
Eğer yarım daire kanallarının biri eksik olsaydı ne olurdu? O zaman da başımızı çevirdiğimizi tam olarak algılayamazdık. (makale harun yahya)