qösdé
Banned
Gördüğü hayal değildi. Tam karşısında duruyordu sessiz, kendinden emin bir şekilde.. Yüzünde öfkenin her zerresi görülebiliyordu. Gözlerinin feri sönmüş, her şeyini kaybetmiş biri gibi omuzları çöküktü. Tüm bunlara rağmen yine de ona meydan okur gibiydi. Diğerinin başı zonkluyor, ondan uzaklaşmak, geriye doğru bir kaç adım atmak için kendinde kuvvet bulmaya çalışıyordu. Onun ise öfkesi dinmiş gibi gözüküyordu şimdi ifadesiz bir suratla bakıyordu karşısındakine.
Birden kanının donduğunu hissetti. Olduğu yerde kalakaldı. Gözleri hiçbir şey görmez oldu. Uzuvları ona itaat etmiyordu artık. Kulakları uğulduyordu. Cehennemde gibiydi. Karşısındaki ağır adımlarla ona doğru yaklaşıyordu. Yürüyen insan değil de bir robottu sanki! Birden kendisinden hiç umulmadık bir çeviklikle cebinden küçük bir kağıt parçası çıkardı. Tükürürcesine attı suratına. Gözlerinden alev fışkırıyordu şimdi. Boğuk bir sesle "Bu iş bitmedi, bu iş bitmedi!" diye mırıldanıyordu. Yine kendinden umulmayan bir hareketle odadan çıktı gitti.
O hala kendine gelememişti. Olduğu yere çöktü. Sessiz bir yağmur gibi ağladı,ağladı...
Biri duysa onu ayıplayacaktı sanki. Elleri titreyerek kağıdı açtı. Kağıtta şöyle yazıyordu: ``Bizi yarı yolda bıraktın. Bunun öcünü eninde sonunda alacağız!..`` Kağıdı buruşturup çöpe attı. Odanın içinde deli gibi dolanıyordu.Keşke zamanı geri alabilseydi. Keşke o işe hiç başlamasaydı. Artık her şey için
çok geçti. Bir karar vermesi gerekiyordu. Bu kafayla doğru düşünmesi imkansızdı. Sakinleşmeye çalıştı. Olmuyordu,olmuyordu.. Seneler sonra tekrar izini bulmuşlardı. Adamın onu gördüğü anda kafasına kurşun sıkıp oracıkta
öldürmesi işten bile değildi. Onun amacı, atom bombalarına karşı bir alet geliştirmekti. Bunun için laboratuarda gece-gündüz demeden çalışıyordu. Bu durumun bazılarının çıkarlarına ters düşeceğini biliyordu, bunun için
kendince önlemler almıştı. Çalışmaları somutlaşmaya ve duyulmaya başladığında bazı çevrelerden tepkiler yağmıştı. Bunları önemsememişti o zamanlar.
Bir zaman sonra tehdit telefonları almaya başladı. İşine o kadar yoğunlaşmıştı ki, bunları düşünecek vakti yoktu. Hedefine ulaşmaya çok az
kaldığı bir sırada laboratuarını bombaladılar. Bu onun için ciddi bir şoktu.
Bütün emekleri boşa gitmişti ama bu olay onu kamçıladı ve gizli saklı bir yerde çalışmalarına devam etti. Artık iyiden iyiye korkmaya başlamıştı. Başladığı işi yarım bırakmak istemiyordu da... Devletin gizli organları
açıktan açığa ona gözdağı vermeye başladılar.
Tüm bu olanlara rağmen çalışmalarına ara vermedi.Sonunda atom bombasını etkisiz hale getirecek aleti geliştirdiğinde kapısına dayandılar.İçeri girdiklerinde o çoktan kayıplara karışmıştı bile. Sağ kalabildiği için Tanrıya şükrediyordu. Nereye gittiğini bilmeden koştu,koştu.. Soluklanarak çevresine bakındı. Buraları hiç bilmiyordu. Görünürde onu takip eden kimse yoktu. Kırık dökük bir gecekonduya attı kendini. Biraz olsun güvende olduğunu hissetti. İster istemez burada yaşamını sürdürmeye karar verdi. O gün bu gündür kapısı bacası olmayan, tek gözlü viranede kalıyordu.
Yedi sene.. Yedi koca sene sonra onu bulmuşlardı. Kaçamazdı da. Kılını kıpırdatsa onların haberi olurdu. Çaresizlik içinde düşünmeye başladı...
Birden kanının donduğunu hissetti. Olduğu yerde kalakaldı. Gözleri hiçbir şey görmez oldu. Uzuvları ona itaat etmiyordu artık. Kulakları uğulduyordu. Cehennemde gibiydi. Karşısındaki ağır adımlarla ona doğru yaklaşıyordu. Yürüyen insan değil de bir robottu sanki! Birden kendisinden hiç umulmadık bir çeviklikle cebinden küçük bir kağıt parçası çıkardı. Tükürürcesine attı suratına. Gözlerinden alev fışkırıyordu şimdi. Boğuk bir sesle "Bu iş bitmedi, bu iş bitmedi!" diye mırıldanıyordu. Yine kendinden umulmayan bir hareketle odadan çıktı gitti.
O hala kendine gelememişti. Olduğu yere çöktü. Sessiz bir yağmur gibi ağladı,ağladı...
Biri duysa onu ayıplayacaktı sanki. Elleri titreyerek kağıdı açtı. Kağıtta şöyle yazıyordu: ``Bizi yarı yolda bıraktın. Bunun öcünü eninde sonunda alacağız!..`` Kağıdı buruşturup çöpe attı. Odanın içinde deli gibi dolanıyordu.Keşke zamanı geri alabilseydi. Keşke o işe hiç başlamasaydı. Artık her şey için
çok geçti. Bir karar vermesi gerekiyordu. Bu kafayla doğru düşünmesi imkansızdı. Sakinleşmeye çalıştı. Olmuyordu,olmuyordu.. Seneler sonra tekrar izini bulmuşlardı. Adamın onu gördüğü anda kafasına kurşun sıkıp oracıkta
öldürmesi işten bile değildi. Onun amacı, atom bombalarına karşı bir alet geliştirmekti. Bunun için laboratuarda gece-gündüz demeden çalışıyordu. Bu durumun bazılarının çıkarlarına ters düşeceğini biliyordu, bunun için
kendince önlemler almıştı. Çalışmaları somutlaşmaya ve duyulmaya başladığında bazı çevrelerden tepkiler yağmıştı. Bunları önemsememişti o zamanlar.
Bir zaman sonra tehdit telefonları almaya başladı. İşine o kadar yoğunlaşmıştı ki, bunları düşünecek vakti yoktu. Hedefine ulaşmaya çok az
kaldığı bir sırada laboratuarını bombaladılar. Bu onun için ciddi bir şoktu.
Bütün emekleri boşa gitmişti ama bu olay onu kamçıladı ve gizli saklı bir yerde çalışmalarına devam etti. Artık iyiden iyiye korkmaya başlamıştı. Başladığı işi yarım bırakmak istemiyordu da... Devletin gizli organları
açıktan açığa ona gözdağı vermeye başladılar.
Tüm bu olanlara rağmen çalışmalarına ara vermedi.Sonunda atom bombasını etkisiz hale getirecek aleti geliştirdiğinde kapısına dayandılar.İçeri girdiklerinde o çoktan kayıplara karışmıştı bile. Sağ kalabildiği için Tanrıya şükrediyordu. Nereye gittiğini bilmeden koştu,koştu.. Soluklanarak çevresine bakındı. Buraları hiç bilmiyordu. Görünürde onu takip eden kimse yoktu. Kırık dökük bir gecekonduya attı kendini. Biraz olsun güvende olduğunu hissetti. İster istemez burada yaşamını sürdürmeye karar verdi. O gün bu gündür kapısı bacası olmayan, tek gözlü viranede kalıyordu.
Yedi sene.. Yedi koca sene sonra onu bulmuşlardı. Kaçamazdı da. Kılını kıpırdatsa onların haberi olurdu. Çaresizlik içinde düşünmeye başladı...