Umut Çiçegi

Hiphop_girL

Bayan Üye
Evet, kaybeden biziz.
Üzülen, acı çeken…
Biz, hayatı yaşarken; onlar, kazanmış olmanın hesaplarını yapanlardır.
Bütün acılarımızdan, kayıplarımızda, üzüntülerimizden daha büyük; hepsine bedel umudumuz var bizim.

Kan, göz yaşı ve barut kokusu içinde çember çeviren, umarsız çocuklardır bizim umudumuz.
Unutulmuş dağ başlarında, bir başınalığın görkemini kuşanmış, her dem taze kalan çam ağacı,
Kendisinden taşan şehirlerde, kalbi yürek kafeslerine dar gelen acılı babalar,
Çağının anlayışının üzerinde hakikat söyleyen Hallac-ı Mansur'un asıldığı dar ağacında, dinmez bir titreyişle titreyen, o yağlı urgandır bizim umudumuz.
Haksız bir savaşta en geri safta yürüyen, insanlarla barışık askerdir,
Yarım bırakılmış bir şiire eklenecek kafiyesiz bir kelimedir,
Ele ele tutuşmuş, sonsuzluğuna uzanan yollardır,
Gözlerini son hudut olduğunu bilen, göz çeperleri göz yaşları ile donatılmış annelerdir,
Dervişlik hırkasını dahi geride koyup, hiçlik libasını giyen Yunus'tur,
Göç yollarında serin serin akan, kurumuş dudakları yeşerten bulaklardır, bizim umudumuz.

Onlar, umutları olmayanlar yani hayatı kazananlar...
Hayatı kazananlar; çember çeviren çocuklarla, çam ağaçları ile, acılı babalarla, dar ağacında titreyen iple, geri saftaki askerle, kelimelerle, uzayıp giden yollarla, gücünü göz yaşlarında gösteren annelerle, dünyayı kaybeden Yunus'la, serin akan bulaklarla kavgalıdırlar.

Evet, umudumuzu kaybettik!
Bire bin veren münbit topraklar kadar umutsuzuz.
Umut kervanına katılan, masum gülücüklerle, ezgilerle umudumuzu örgütleyen bebekler kadar umutsuzuz.
Göz yaşları ile yıldızları aydınlatan dolunay kadar umutsuzuz.
Kokusunu rüzgara katıp kıtalar dolaşan çiçekler kadar umutsuzuz.
Kanatlarını henüz bezemiş kelebekler kadar umutsuzuz.

Birileri bize, umutsuz kalmadığımızı söylüyor:
Doludizgin koşan, binicilerini zaferlere taşıyan atlar, umutsuz olmadığımızı söylüyor.
Elimizde beslenmiş, ürkek ceylanlar, umutsuz olmadığımızı söylüyor.
Her bahar bize selam veren göçmen kuşları, umutsuz olmadığımızı söylüyor.
Kabzası, firuzelerle süslenmiş, kınında unutulmuş kılıçlar, umutsuz olmadığımızı söylüyor.
Dilinde, ağular gizli, güneşe kuğuran kumrular, umutsuz olmadığımızı söylüyor.

Umudum umudun olsun da sen gör bak, nasıl değişir dünya?
Mansur, pişmanlıkla bakan gözler önünde iner dağ ağacından.
Çocuklar, ışıltılı bahar sabahlarında korkusuzca çember çevirir.
Çam ağacı bir birliktelik yemini eder ve dağlarda ahenkli bir koro duyulur.
Askerler, bulundukları saflarda niçin bulunduklarını sorgular.
Şiirler, en kafiyeli kelimelerle yazılır.
Ayrılığa kavuşma ilmiği atan yollar sonsuzluğa uzar.
Annelerin göz yaşlarında taze gökkuşakları belirir.
Yunus'la çözülür, dünyanın dili.
Bulaklar, coşku ile çavlanlara dönüşür.

Umut kervanı, dünyanın her yerinde bahar münadisi yağmurlar gibi nağme neğme yağıyor. "Umut, yalnız umudu olanları ısıtır, umudun değerini bil ve umut ülkesinde kış olmadığını unutma."

Geride kalanlar, evet, onlar geride kalanlardı, başları önlerine eğik...
Umut kervanına katabilecekleri bir umutları yoktu; umudu taşıyacak yürekten de mahrumdular. Onlar geride kalmaya yazgılı, umutsuz kalmaya yazgılıydılar.

Umut çiçekleri filizlendi, kökleri tarih kadar derinlerde. Siz de bir umut bağlayın kalbinizi en naif yerine, umutla yeşersin, dünyayı sarsın.

Umut dünyanın en anlamlı şiiri; şiiri umudun duası, dilinde şiiri eksik etme.
"Ne yapsam
döl saçan her rüzgârın
vebası bende kalacak
varsın bende biriksin
durgun suyun sayhası
yumuşatmayı bilen ateş
öğüt sahibi toprak
nasıl olsa geri verecek
benim kılıcımı."
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst