meridyen2
Kayıtlı Üye
ÜMİTSİZLİĞE VE ŞEYTANIN OLUMSUZ TELKİNLERİNE FIRSAT VERMEMEK
Ümitsizlik iki türlü olabilir. Birincisi, insanın karşılaştığı zorluklar karşısında ümitsizliğe kapılmasıdır. Ancak iman eden her insan, Allah'ın koruması altında yürütülen ve O'nun destekleyeceğini vaat ettiği işlerde bir olumsuzluk olmayacağını bilmelidir. Çünkü Kuran'daki ayetlerde, Allah'ın kesin bir biçimde müminlerin destekçisi olduğu ve onları asla inkarcılar karşısında yardımsız bırakmayacağı haber verilmektedir.
Ümitsizliğin ikinci türü ise, kişinin yaptığı bir hata ya da işlediği bir günah nedeniyle kendi imanından ümit kesmesi, Allah'ın kendisini bağışlamayacağına ve artık cehennemlik olduğuna kendini inandırmasıdır. Oysa bu tamamen Kuran'a muhalif bir düşünce, bir kuruntudur. Aksine Allah kendisine samimi bir biçimde tevbe edenlerin tüm günahlarını bağışlar. Allah'a yönelmek, O'nun rahmetine sığınmak için hiçbir nokta "çok geç" değildir. Allah, Kuran'da kullarına şöyle seslenmektedir:
"... Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir. " (Zümer Suresi, 53)
Ümitsizlik, şeytanın mümini Allah yolundan alıkoymak için verdiği vesveselerden biridir. Şeytan bu yolla hata yapan bir müminin moralini bozmaya, yapılan basit hataları kendi gözünde büyütmeye ve onu daha da büyük hatalara sürüklemeye çalışır. Hedefi, mümini imanından ve samimiyetinden kuşkuya düşürmek, ona boş kuruntular aşılamaktır. Eğer insan şeytanın bu yönteminden etkilenirse, giderek imani bir zayıflığa düşer, hata üstüne hata yapmaya başlar. "Bir kere hata yaptım, artık dönüşü yok" diye dile getirilen bir mantık içerisinde, giderek daha da büyük günahlara sürüklenir.
Mümin böyle bir hisse kapıldığında hemen Allah'a sığınmalı, Kuran'ın nuruyla düşünmeli ve şeytanın istediği bu korkunç ruh halinden çıkmalıdır. Bir ayette, müminin göstermesi gereken tavır şöyle açıklanır:
"Eğer sana şeytandan yana bir kışkırtma (vesvese veya iğva) gelirse, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir." (Araf Suresi, 200)
ŞEYTANDAN ALLAHA SIĞINMAK
İnsanın her konudaki en doğru bilgileri öğrenebileceği tek kaynak, Allahın insanlara bilmediklerini öğrettiği hak Kitabı Kurandır.Kuranda her konuda olduğu gibi, insanın şeytana dair bilmesi gereken tüm ayrıntılar da anlatılmıştır. İnsanın bu bilgiler doğrultusunda dikkat etmesi gereken ilk şey ise "Ey insanlar, yeryüzünde olan şeyleri helal ve temiz olarak yiyin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Gerçekte o, sizin için apaçık bir düşmandır. " (Bakara Suresi, 168) ayetiyle bildirildiği gibi şeytanın izinden gitmemek olmalıdır. Bunun sebebi ise Kuranda şu sözlerle açıklanmıştır: "O, size yalnızca, kötülüğü, çirkin-hayasızlığı ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder." (Bakara Suresi, 169)
Allah, Kuranın "Şeytan onları sarıp-kuşatmıştır; böylelikle onlara Allah'ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar, Şeytanın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Şeytanın fırkası, hüsrana uğrayanların ta kendileridir." (Mücadele, 19) ayetiyle, şeytanı kendilerine dost edinen ve onun ahlakını benimseyen kimselerin durumunu haber vermiştir. Bu kimseler Rabbimizi unutmuş ve şeytanı kendilerine rehber edinmişlerdir.
Şeytanın asıl amacı, kendisi gibi, insanları da beraberinde ateşe sürükleyebilmektir. Böyle bir son ile karşılaşmamak için insanın herşeyden önce yapması gereken, kendisine Kuranı rehber edinmek olmalıdır. Nefsin de, -Allahın dilemesi dışında- daima kötülüğü emreden ve şeytanın sözcülüğünü yapan bir varlık olduğunu bilmeli ve onun isteklerine uymaktan Allaha sığınmalıdır. Şeytanın hilesinin iman edenler için çok zayıf olduğunu, vicdanlarının sesine kulak verdikleri anda şeytanın tüm tuzaklarının bir anda bozulup yok olacağını bilerek, şeytandan gelen her telkinde samimiyetle Allaha yönelmelidir. Bu yolu izlediğinde doğru yolu bulmak ve doğru yolda sağlam adımlarla ilerlemek her insan için çok kolaydır. Allah bu kolaylığı ayetlerinde şöyle bildirmektedir:
"Gerçek şu ki, iman edenler ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) hiç bir zorlayıcı-gücü yoktur." (Nahl Suresi, 99)
"Onun zorlayıcı-gücü ancak onu veli edinenlerle, onunla O'na (Allah'a) ortak koşanlar üzerindedir."(Nahl Suresi, 100)
Bediüzzaman Said Nursi "Sen, eğer nefis ve şeytanı dinlersen, esfel-i safiline (aşağıların en aşağısına, cehennemin en alt tabakasına) düşersin. Eğer Hak ve Kuranı dinlersen, ala-yı iliyyine (cennetin en yüksek derecesine, Cenâb-ı Hakkın indinde en iyilerin ve kâmillerin derecesine) çıkar, kainatın bir güzel takvimi olursun." (Sözler, s. 297, İman ve Küfür Müvazeneleri, s. 106) sözleriyle şeytanı dost edinen bir insanın insanların en aşağısı durumuna düşerken, kendisine Kuranı rehber edinen ve Allahın yoluna uyan bir insanın da en üstün konuma geleceğini hatırlatarak insanları şeytanı dost edinmemeleri konusunda uyarmaktadır.
Peygamber Efendimiz (sav) ise, şeytanın hilesinden sakınmak için müminlere şu tavsiyelerde bulunmuştur:
"Namaz, şeytanın yüzünü karartır, sadaka belini kırar. Allah için birini sevmek ve amelde muhabbet şeytanın kökünü kazır. Bunları yaparsanız şeytan sizden şark ile garb arası kadar uzaklaşır." (Hz. İbni Ömer r.a.) (Ramuz El Hadis, s. 218)
(alıntı harun yahya şeytanın sistemi)
Ümitsizlik iki türlü olabilir. Birincisi, insanın karşılaştığı zorluklar karşısında ümitsizliğe kapılmasıdır. Ancak iman eden her insan, Allah'ın koruması altında yürütülen ve O'nun destekleyeceğini vaat ettiği işlerde bir olumsuzluk olmayacağını bilmelidir. Çünkü Kuran'daki ayetlerde, Allah'ın kesin bir biçimde müminlerin destekçisi olduğu ve onları asla inkarcılar karşısında yardımsız bırakmayacağı haber verilmektedir.
Ümitsizliğin ikinci türü ise, kişinin yaptığı bir hata ya da işlediği bir günah nedeniyle kendi imanından ümit kesmesi, Allah'ın kendisini bağışlamayacağına ve artık cehennemlik olduğuna kendini inandırmasıdır. Oysa bu tamamen Kuran'a muhalif bir düşünce, bir kuruntudur. Aksine Allah kendisine samimi bir biçimde tevbe edenlerin tüm günahlarını bağışlar. Allah'a yönelmek, O'nun rahmetine sığınmak için hiçbir nokta "çok geç" değildir. Allah, Kuran'da kullarına şöyle seslenmektedir:
"... Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir. " (Zümer Suresi, 53)
Ümitsizlik, şeytanın mümini Allah yolundan alıkoymak için verdiği vesveselerden biridir. Şeytan bu yolla hata yapan bir müminin moralini bozmaya, yapılan basit hataları kendi gözünde büyütmeye ve onu daha da büyük hatalara sürüklemeye çalışır. Hedefi, mümini imanından ve samimiyetinden kuşkuya düşürmek, ona boş kuruntular aşılamaktır. Eğer insan şeytanın bu yönteminden etkilenirse, giderek imani bir zayıflığa düşer, hata üstüne hata yapmaya başlar. "Bir kere hata yaptım, artık dönüşü yok" diye dile getirilen bir mantık içerisinde, giderek daha da büyük günahlara sürüklenir.
Mümin böyle bir hisse kapıldığında hemen Allah'a sığınmalı, Kuran'ın nuruyla düşünmeli ve şeytanın istediği bu korkunç ruh halinden çıkmalıdır. Bir ayette, müminin göstermesi gereken tavır şöyle açıklanır:
"Eğer sana şeytandan yana bir kışkırtma (vesvese veya iğva) gelirse, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir." (Araf Suresi, 200)
ŞEYTANDAN ALLAHA SIĞINMAK
İnsanın her konudaki en doğru bilgileri öğrenebileceği tek kaynak, Allahın insanlara bilmediklerini öğrettiği hak Kitabı Kurandır.Kuranda her konuda olduğu gibi, insanın şeytana dair bilmesi gereken tüm ayrıntılar da anlatılmıştır. İnsanın bu bilgiler doğrultusunda dikkat etmesi gereken ilk şey ise "Ey insanlar, yeryüzünde olan şeyleri helal ve temiz olarak yiyin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Gerçekte o, sizin için apaçık bir düşmandır. " (Bakara Suresi, 168) ayetiyle bildirildiği gibi şeytanın izinden gitmemek olmalıdır. Bunun sebebi ise Kuranda şu sözlerle açıklanmıştır: "O, size yalnızca, kötülüğü, çirkin-hayasızlığı ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder." (Bakara Suresi, 169)
Allah, Kuranın "Şeytan onları sarıp-kuşatmıştır; böylelikle onlara Allah'ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar, Şeytanın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Şeytanın fırkası, hüsrana uğrayanların ta kendileridir." (Mücadele, 19) ayetiyle, şeytanı kendilerine dost edinen ve onun ahlakını benimseyen kimselerin durumunu haber vermiştir. Bu kimseler Rabbimizi unutmuş ve şeytanı kendilerine rehber edinmişlerdir.
Şeytanın asıl amacı, kendisi gibi, insanları da beraberinde ateşe sürükleyebilmektir. Böyle bir son ile karşılaşmamak için insanın herşeyden önce yapması gereken, kendisine Kuranı rehber edinmek olmalıdır. Nefsin de, -Allahın dilemesi dışında- daima kötülüğü emreden ve şeytanın sözcülüğünü yapan bir varlık olduğunu bilmeli ve onun isteklerine uymaktan Allaha sığınmalıdır. Şeytanın hilesinin iman edenler için çok zayıf olduğunu, vicdanlarının sesine kulak verdikleri anda şeytanın tüm tuzaklarının bir anda bozulup yok olacağını bilerek, şeytandan gelen her telkinde samimiyetle Allaha yönelmelidir. Bu yolu izlediğinde doğru yolu bulmak ve doğru yolda sağlam adımlarla ilerlemek her insan için çok kolaydır. Allah bu kolaylığı ayetlerinde şöyle bildirmektedir:
"Gerçek şu ki, iman edenler ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) hiç bir zorlayıcı-gücü yoktur." (Nahl Suresi, 99)
"Onun zorlayıcı-gücü ancak onu veli edinenlerle, onunla O'na (Allah'a) ortak koşanlar üzerindedir."(Nahl Suresi, 100)
Bediüzzaman Said Nursi "Sen, eğer nefis ve şeytanı dinlersen, esfel-i safiline (aşağıların en aşağısına, cehennemin en alt tabakasına) düşersin. Eğer Hak ve Kuranı dinlersen, ala-yı iliyyine (cennetin en yüksek derecesine, Cenâb-ı Hakkın indinde en iyilerin ve kâmillerin derecesine) çıkar, kainatın bir güzel takvimi olursun." (Sözler, s. 297, İman ve Küfür Müvazeneleri, s. 106) sözleriyle şeytanı dost edinen bir insanın insanların en aşağısı durumuna düşerken, kendisine Kuranı rehber edinen ve Allahın yoluna uyan bir insanın da en üstün konuma geleceğini hatırlatarak insanları şeytanı dost edinmemeleri konusunda uyarmaktadır.
Peygamber Efendimiz (sav) ise, şeytanın hilesinden sakınmak için müminlere şu tavsiyelerde bulunmuştur:
"Namaz, şeytanın yüzünü karartır, sadaka belini kırar. Allah için birini sevmek ve amelde muhabbet şeytanın kökünü kazır. Bunları yaparsanız şeytan sizden şark ile garb arası kadar uzaklaşır." (Hz. İbni Ömer r.a.) (Ramuz El Hadis, s. 218)
(alıntı harun yahya şeytanın sistemi)