nones
Bayan Üye
Prof. Osman Çakmak'a göre, cinler perisperik enerjiden ibaret
UFO ve uzaylı görenler aslında cinleri görüyor
Uzaylı görüntülerini cinler tezgâhlıyor
UFO'cu ve cinci medyumlar, cinlerin kılık değiştirmesinde hemfikir
Memlekette uzaylı ve UFO görenlerin sayısı az, cinlerle bir şekilde münasebeti olanların sayısı çoktur. Zaman zaman bu denge UFO'ların lehine bozulsa da her ikisi de gündemden pek düşmez. Ancak hem cinler hem de UFO'lar bir şekilde görünürler, ama gerçek olup olmadıkları kanıtlanamadan yok olurlar. Yani cinleri ve UFO'ları görenler sadece gördükleriyle kalırlar. Uzaylılar, UFO'lar, cinler konusunda bir kimya profesörünün ilginç iddiaları var. Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Kimya Anabilim Dalı Başkanı Profesör Osman Çakmak'a göre UFO'lar ve uzaylılar, aslında cinlerden başkası değil. Profesör Osman Çakmak'a göre cinlerin değişik kılık ve şekillere girme, ışıklı görüntü oluşturma özellikleri var ve uzaylı masalları, cinlerin doğalarındaki bu görüntü oluşturma yeteneğinden kaynaklanıyor. Ayrıca uzaylıların vermek istediği mesajla, sözde kendilerini ruh diye takdim eden cinlerin söylediklerinde de benzerlik bulunuyor. Prof. Çakmak'ın uzaylılar ve cinlerle ilgili tezi oldukça ilginç ve önümüzdeki günlerde tartışılacak gibi görünüyor. Farklı boyutta ve uzayda, hayat sahibi ve akıllı 'uzaylılar ya da cinler' konusu ise dün olduğu gibi gelecekte de 'sır' çözülene kadar insanoğlunun gündeminde yer alacak.
Prof. Dr. Osman Çakmak'ın iddiaları
Çeşitli özellikleriyle kendini belli eden ancak cisim ve değişik şekillerde görünen varlıklar, hangi din ve kültürden olursa olsun insanoğluna kendinden sürekli söz ettirmiştir. Kimi toplum bunlara 'hayalet', kimi toplum da 'peri, dev' gibi isimler takmışlardır. Kuran-ı Kerim ayet ayet gelmeye başladığı devrede ise bunlara 'cin' adının verildiğini görüyoruz. Kuran-ı Kerim'de cinlerin dumansız ateşten yaratıldıkları bildirilir. Dumansız ateşin gerçek manası ne olabilir? Çağdaş fiziğin verileriyle düşünüldüğünde, bugün için bu kelimenin 'enerji' benzeri bir kavramı ifade ettiğini söyleyebilmekteyiz. Ateş, esasen maddenin dördüncü hali denilen iyon-gaz halini temsil eder. Bir de ateş ve duman halinde ortaya çıkan ışınlar (enerji) uyarılan elektronların temel hale geçicinde meydana gelir. Cinlerin, maddenin duman-gaz halinde ortaya çıkan enerji-ışın yapısına benzer olduğunu düşünebiliriz. Canlılığın en elverişsiz ortamda -suyun içinde, toprağın altında, çöllerde, kutuplarda- yayıldığını düşünürsek, yüce yaratıcının enerji âlemini boş bırakacağı düşünülemez. Enerjiden de çok çeşitli canlılar yaratılacaktır. Günümüz teknolojisinin görünmeyen, yer kaplamayan ve mahiyetinin de ne olduğu bilinmeyen elektrik-enerji-ışın-dalgalar, manyetik kuvvetler vs. üzerine bina edildiğini burada belirtelim. Cinler enerji dünyasının bilinçli varlıklarıdır.
Cinler de varlığının kaynağını ve gücünü insan gibi ruhtan alır. Cinlerin doğumları perispiri denen bir tür enerjiye bürünmek şeklinde olur. Ölümleri de ölüm zamanları geldiğinde perisperilerin yok olmasıyladır.
Cinler ilmi genellikle insandan öğrenirler. İnsanların teknolojik hünerleri gibi onların da birtakım hünerleri vardır. Örneğin değişik kılık ve şekillere girme, ışıklı, görüntü oluşturma özellikleri dikkatimizi çekmektedir.
Birtakım paranormal olaylarla ilgili araştırmalar, çeşitli bilimsel metotlarla araştırma merkezlerince ele alınmaya çalışılmaktadır. Uzaylı diye kendini tanıtan görüntülerin fotoğrafları alınabilmektedir. Aynı şekilde spiritüalistlerin masasına gelen ve kendisini 'ruh' olarak tanıtan vizyonların da. Bu görüntülerin bazı spektroskopik incelemeleri de yapılabilmiştir. İlginç olan ise, her iki türün spektral analizlerinin aynı sonucu vermeleridir. Spiritüalistlerin masasına gelen 'sözde ruh'larla, sözde uzaylıların polaroid filmleri, kırmızı ötesi (infrared) ve normal ışınlara dayalı spektral analizlerinin birbirinin tamamen aynı olduğu bildirilmektedir. Kendisini ‘ruh’ olarak tanıtanlarla 'uzaylılar sahtekarlığının' bizzat cinler tarafından tezgahlandığı bu şekilde iyice anlaşılmış bulunuyor.
Tüm canlıların ikinci bir enerji türü, bir bedeni bulunduğu bugün Kirlian fotoğrafçılık tekniği ile açıkça bilinmektedir. Yüksek frekanslı bir elektrik alanında canlılara ait bir enerji bedenlerinin bulunduğu ortaya çıkmıştır.
Cinler Nasıl Aldatıyor?
Beyin dalgaları ile sayısız deneyler yapıldı. Bu deneyler, sesin ve ışığın normal bir insan üzerinde nasıl zihinsel ve fiziksel rahatsızlıklara yol açtığını gösterdi. Örmeğin, saniyede 8-12 ışık titreşimi, beynin alfa dalgalarının frekansına yakın bulunuyor. Bu titreşime maruz bırakılan insanlar son derece şiddetli reaksiyonlarda bulunur. Kollar, bacaklar sıçrar, kendini kaybeder. Kafa hafifler, şuursuz hale gelir. Bu yüzden yabancılarla karşılaştığını söyleyen birçok kişinin tarif ettiği belli araçlarla yanıp sönen ışık demeti, beynin basit, ritmik dalgalarını bozar. Cinlerin bu ışın dalgalarını kullanmayı bildiği ve insanlar üzerinde denedikleri anlaşılmaktadır ki, birçok UFO raporunda bu tarz bir felç olayından sıkça bahsedilmektedir. İnsan kulağının duyabileceği frekans sınırının altındaki bazı elektromanyetik dalgalar da insanı etkiler. Nitekim yine uzaylılarla karşılaştıklarını söyleyenler, acaba bir şey mi hissettiler, yoksa işittiler mi, kesin olarak bilemiyorlar. Aslında düşük frekanslı sesler, beyin dalgalarını değiştirmekle kalmaz, ayrıca şiddetli migren ağrılarına ve geçici felç gibi fiziksel aksaklıklara da neden olurlar. Kendilerini 'uzaylı' diye tanıtan 'cinler' insanların hayal gücü üzerinde tasarruf ediyorlar. Tıpkı hipnoz olayında olduğu gibi, şuuru ele geçiriyor ve istediği imajı ve inancı telkin ediyor. Kişinin beynine akım şeklinde yerleşen bu telkin, trans ve hipnozdan çıktıktan sonra, o kişi tarafından gerçekmiş gibi kabul ve iddia edilir.
'UFO'ların Varlığı Tartışılamaz'
Haktan Akdoğan-(Sirius Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Derneği Başkanı)
Kuran'da cinler, melekler ve diğer akıllı varlıklar konusuna ayrılmış birçok ayet var. Nas Suresi diyor ki; Göklerde ve yeryüzünde olan canlılar ve melekler, onlar hepsi büyüklük göstermeden Allah'a secde ederler. Göklerde ve yeryüzündeki canlılar ile melekleri ayırıyor. Bu, önemli bir vurgudur. Bizler cin ve melek diye bahsedilen fizik ötesi, bedensiz, salt enerji olan varlıkların varlığını reddetmiyoruz. Bunlar farklı frekans ve boyutlarda var olan varlıklar. Bu durum, diğer gezegenlerde farklı titreşimde olan bedenli ve zeki varlıkların olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Profesör, uzaylı ve UFO'larla ilgili fiziki kanıtların olmadığını iddia ediyor. Mağara döneminde duvarlara astronot kıyafetli uzaylılar resmedilmiştir. Daha ileriki dönemlerde uzaylı heykelleri, frenks ve kabartmalar yapılmıştır. Günümüzde videoya çekilmiş, fiziki formu olan birçok görüntü var. Dünyamızda ele geçirilmiş UFO enkazları var. Çeşitli tarihlerde düşen UFO'lar var. Bu konuda konuşan sivil ve askeri üst düzey yetkili bulunuyor. Tarlalarda devasa çukurlara rastlandı. Bunların dünya dışı kaynaklı olduğu ispat edilmiştir. Bu varlıklar sadece semalarımızda dolaşmakla kalmıyorlar. Temas içinde oldukları insanları kendi gemilerine alıp, teknolojik bilgi aktarıyorlar. Direkt temasçılara dünyamızda olmayan elementlerden oluşmuş materyaller veriliyor. Bu materyallerin NASA'da incelemeleri yapıldı. Kaçırılan insanlara uzaylılar mikroçipler yerleştirdiler. Mikroçipler röntgenlerle tespit edilip ameliyatlarla çıkartıldı. Bunlar elle tutulur kanıtlardır. Profesör UFO'ların dengesiz ve eğitimsiz kişilere göründüğünü iddia ediyor. Ancak eski Amerika Başkanı Carter ile Reagan'ın UFO gözlemleri var. NASA'dan ayrılanların itirafları, askeri ve sivil pilotların bu konuda açıklamaları yok sayılamaz. Profesörle tek bir konuda hemfikirim; cin ve melek dediğimiz birtakım enerji varlıkların farklı boyutlarda yaşadığı konusuna katılıyorum. Kainatta sayısız boyutlar var. Fiziki gezegenleri olan, farklı titreşimleri bulunan bizler gibi zeki, bedenli, gelişmiş varlıklar da var.
UFO ve uzaylı görenler aslında cinleri görüyor
Uzaylı görüntülerini cinler tezgâhlıyor
UFO'cu ve cinci medyumlar, cinlerin kılık değiştirmesinde hemfikir
Memlekette uzaylı ve UFO görenlerin sayısı az, cinlerle bir şekilde münasebeti olanların sayısı çoktur. Zaman zaman bu denge UFO'ların lehine bozulsa da her ikisi de gündemden pek düşmez. Ancak hem cinler hem de UFO'lar bir şekilde görünürler, ama gerçek olup olmadıkları kanıtlanamadan yok olurlar. Yani cinleri ve UFO'ları görenler sadece gördükleriyle kalırlar. Uzaylılar, UFO'lar, cinler konusunda bir kimya profesörünün ilginç iddiaları var. Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Kimya Anabilim Dalı Başkanı Profesör Osman Çakmak'a göre UFO'lar ve uzaylılar, aslında cinlerden başkası değil. Profesör Osman Çakmak'a göre cinlerin değişik kılık ve şekillere girme, ışıklı görüntü oluşturma özellikleri var ve uzaylı masalları, cinlerin doğalarındaki bu görüntü oluşturma yeteneğinden kaynaklanıyor. Ayrıca uzaylıların vermek istediği mesajla, sözde kendilerini ruh diye takdim eden cinlerin söylediklerinde de benzerlik bulunuyor. Prof. Çakmak'ın uzaylılar ve cinlerle ilgili tezi oldukça ilginç ve önümüzdeki günlerde tartışılacak gibi görünüyor. Farklı boyutta ve uzayda, hayat sahibi ve akıllı 'uzaylılar ya da cinler' konusu ise dün olduğu gibi gelecekte de 'sır' çözülene kadar insanoğlunun gündeminde yer alacak.
Prof. Dr. Osman Çakmak'ın iddiaları
Çeşitli özellikleriyle kendini belli eden ancak cisim ve değişik şekillerde görünen varlıklar, hangi din ve kültürden olursa olsun insanoğluna kendinden sürekli söz ettirmiştir. Kimi toplum bunlara 'hayalet', kimi toplum da 'peri, dev' gibi isimler takmışlardır. Kuran-ı Kerim ayet ayet gelmeye başladığı devrede ise bunlara 'cin' adının verildiğini görüyoruz. Kuran-ı Kerim'de cinlerin dumansız ateşten yaratıldıkları bildirilir. Dumansız ateşin gerçek manası ne olabilir? Çağdaş fiziğin verileriyle düşünüldüğünde, bugün için bu kelimenin 'enerji' benzeri bir kavramı ifade ettiğini söyleyebilmekteyiz. Ateş, esasen maddenin dördüncü hali denilen iyon-gaz halini temsil eder. Bir de ateş ve duman halinde ortaya çıkan ışınlar (enerji) uyarılan elektronların temel hale geçicinde meydana gelir. Cinlerin, maddenin duman-gaz halinde ortaya çıkan enerji-ışın yapısına benzer olduğunu düşünebiliriz. Canlılığın en elverişsiz ortamda -suyun içinde, toprağın altında, çöllerde, kutuplarda- yayıldığını düşünürsek, yüce yaratıcının enerji âlemini boş bırakacağı düşünülemez. Enerjiden de çok çeşitli canlılar yaratılacaktır. Günümüz teknolojisinin görünmeyen, yer kaplamayan ve mahiyetinin de ne olduğu bilinmeyen elektrik-enerji-ışın-dalgalar, manyetik kuvvetler vs. üzerine bina edildiğini burada belirtelim. Cinler enerji dünyasının bilinçli varlıklarıdır.
Cinler de varlığının kaynağını ve gücünü insan gibi ruhtan alır. Cinlerin doğumları perispiri denen bir tür enerjiye bürünmek şeklinde olur. Ölümleri de ölüm zamanları geldiğinde perisperilerin yok olmasıyladır.
Cinler ilmi genellikle insandan öğrenirler. İnsanların teknolojik hünerleri gibi onların da birtakım hünerleri vardır. Örneğin değişik kılık ve şekillere girme, ışıklı, görüntü oluşturma özellikleri dikkatimizi çekmektedir.
Birtakım paranormal olaylarla ilgili araştırmalar, çeşitli bilimsel metotlarla araştırma merkezlerince ele alınmaya çalışılmaktadır. Uzaylı diye kendini tanıtan görüntülerin fotoğrafları alınabilmektedir. Aynı şekilde spiritüalistlerin masasına gelen ve kendisini 'ruh' olarak tanıtan vizyonların da. Bu görüntülerin bazı spektroskopik incelemeleri de yapılabilmiştir. İlginç olan ise, her iki türün spektral analizlerinin aynı sonucu vermeleridir. Spiritüalistlerin masasına gelen 'sözde ruh'larla, sözde uzaylıların polaroid filmleri, kırmızı ötesi (infrared) ve normal ışınlara dayalı spektral analizlerinin birbirinin tamamen aynı olduğu bildirilmektedir. Kendisini ‘ruh’ olarak tanıtanlarla 'uzaylılar sahtekarlığının' bizzat cinler tarafından tezgahlandığı bu şekilde iyice anlaşılmış bulunuyor.
Tüm canlıların ikinci bir enerji türü, bir bedeni bulunduğu bugün Kirlian fotoğrafçılık tekniği ile açıkça bilinmektedir. Yüksek frekanslı bir elektrik alanında canlılara ait bir enerji bedenlerinin bulunduğu ortaya çıkmıştır.
Cinler Nasıl Aldatıyor?
Beyin dalgaları ile sayısız deneyler yapıldı. Bu deneyler, sesin ve ışığın normal bir insan üzerinde nasıl zihinsel ve fiziksel rahatsızlıklara yol açtığını gösterdi. Örmeğin, saniyede 8-12 ışık titreşimi, beynin alfa dalgalarının frekansına yakın bulunuyor. Bu titreşime maruz bırakılan insanlar son derece şiddetli reaksiyonlarda bulunur. Kollar, bacaklar sıçrar, kendini kaybeder. Kafa hafifler, şuursuz hale gelir. Bu yüzden yabancılarla karşılaştığını söyleyen birçok kişinin tarif ettiği belli araçlarla yanıp sönen ışık demeti, beynin basit, ritmik dalgalarını bozar. Cinlerin bu ışın dalgalarını kullanmayı bildiği ve insanlar üzerinde denedikleri anlaşılmaktadır ki, birçok UFO raporunda bu tarz bir felç olayından sıkça bahsedilmektedir. İnsan kulağının duyabileceği frekans sınırının altındaki bazı elektromanyetik dalgalar da insanı etkiler. Nitekim yine uzaylılarla karşılaştıklarını söyleyenler, acaba bir şey mi hissettiler, yoksa işittiler mi, kesin olarak bilemiyorlar. Aslında düşük frekanslı sesler, beyin dalgalarını değiştirmekle kalmaz, ayrıca şiddetli migren ağrılarına ve geçici felç gibi fiziksel aksaklıklara da neden olurlar. Kendilerini 'uzaylı' diye tanıtan 'cinler' insanların hayal gücü üzerinde tasarruf ediyorlar. Tıpkı hipnoz olayında olduğu gibi, şuuru ele geçiriyor ve istediği imajı ve inancı telkin ediyor. Kişinin beynine akım şeklinde yerleşen bu telkin, trans ve hipnozdan çıktıktan sonra, o kişi tarafından gerçekmiş gibi kabul ve iddia edilir.
'UFO'ların Varlığı Tartışılamaz'
Haktan Akdoğan-(Sirius Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Derneği Başkanı)
Kuran'da cinler, melekler ve diğer akıllı varlıklar konusuna ayrılmış birçok ayet var. Nas Suresi diyor ki; Göklerde ve yeryüzünde olan canlılar ve melekler, onlar hepsi büyüklük göstermeden Allah'a secde ederler. Göklerde ve yeryüzündeki canlılar ile melekleri ayırıyor. Bu, önemli bir vurgudur. Bizler cin ve melek diye bahsedilen fizik ötesi, bedensiz, salt enerji olan varlıkların varlığını reddetmiyoruz. Bunlar farklı frekans ve boyutlarda var olan varlıklar. Bu durum, diğer gezegenlerde farklı titreşimde olan bedenli ve zeki varlıkların olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Profesör, uzaylı ve UFO'larla ilgili fiziki kanıtların olmadığını iddia ediyor. Mağara döneminde duvarlara astronot kıyafetli uzaylılar resmedilmiştir. Daha ileriki dönemlerde uzaylı heykelleri, frenks ve kabartmalar yapılmıştır. Günümüzde videoya çekilmiş, fiziki formu olan birçok görüntü var. Dünyamızda ele geçirilmiş UFO enkazları var. Çeşitli tarihlerde düşen UFO'lar var. Bu konuda konuşan sivil ve askeri üst düzey yetkili bulunuyor. Tarlalarda devasa çukurlara rastlandı. Bunların dünya dışı kaynaklı olduğu ispat edilmiştir. Bu varlıklar sadece semalarımızda dolaşmakla kalmıyorlar. Temas içinde oldukları insanları kendi gemilerine alıp, teknolojik bilgi aktarıyorlar. Direkt temasçılara dünyamızda olmayan elementlerden oluşmuş materyaller veriliyor. Bu materyallerin NASA'da incelemeleri yapıldı. Kaçırılan insanlara uzaylılar mikroçipler yerleştirdiler. Mikroçipler röntgenlerle tespit edilip ameliyatlarla çıkartıldı. Bunlar elle tutulur kanıtlardır. Profesör UFO'ların dengesiz ve eğitimsiz kişilere göründüğünü iddia ediyor. Ancak eski Amerika Başkanı Carter ile Reagan'ın UFO gözlemleri var. NASA'dan ayrılanların itirafları, askeri ve sivil pilotların bu konuda açıklamaları yok sayılamaz. Profesörle tek bir konuda hemfikirim; cin ve melek dediğimiz birtakım enerji varlıkların farklı boyutlarda yaşadığı konusuna katılıyorum. Kainatta sayısız boyutlar var. Fiziki gezegenleri olan, farklı titreşimleri bulunan bizler gibi zeki, bedenli, gelişmiş varlıklar da var.