ParadokS
Kayıtlı Üye
Sadan Kaba ;
Aslında izleyim mi izlemeyeyim mi tercihleri arasında sıkışıp kalmamın nedeni Tayfun Güneyerin Milliyet Cumartesi ekine verdiği röportaj. Oysa Türkün Uzayla İmtihanı, ekranın ilginç işlerinden biri gibi duruyor.
İdil Ramazanoğlunun röportajında dizinin senarist ve yönetmeni Tayfun Güneyer, demiş ki TVde yaptığım mizaha özel hayatımda gülmem.Ama izlemeyi artırmak istiyorsak bazı seviyeleri indirmek gerek...Nereden bakarsanız bakın cesur bir söylem. Ama sanki Güneyer bu durumun yeterince farkında değilmiş gibi. Ya da o bizim bugüne kadar hiç farkında olamadığımız ölçüde iflah olmaz bir egzistansiyalistmiş de bizim haberimiz yokmuş!
Dizideki oyuncuların ellerindeki tekste yazılı olan mizaha gerçek hayatta gülmediğini söyleyen yönetmenin oyuncusu olmak nasıl bir duygudur merak ederim...Kaldı ki tekste yazılanlar da kendisine ait...Böyle bir sözü sarfettiği için Tayfun Güneyeri patavatsızlıkla mı suçlamalı yoksa şu an dizi piyasasında geçerli olan seyirci avcılığını deşifre ettiği için takdir mi etmeli bilemedim...Ama biz izleyiciler, Güneyerin TVnin dışında sinema için yaptığı işleri de biliyoruz. Bunu için de TVde yaptığı mizaha özel hayatımda gülmemsöylemi nereden bakarsanız bakın cesur olarak nitelenmeyi fazlasıyla hakediyor.
Tabii bir de olayın dizinin seyircilerini ilgilendiren belki de daha önemli bir tarafı var. İzleyici Türkün Uzayla İmtihanını izlerken mizah seviyesi aşağı düşürülmüş bir diziyle muhatap olduğunu bilmeli. Eğer dizinin müdavimleri diziyi izlerken gülebiliyorlarsa bunu Tayfun Güneyerin kafasındaki karargahında yaptığı balans ayarına borçlu!
Diziye gelecek olursak...Türkün Uzayla İmtihanı yayınlandığı iki bölümün ardından izleyicinin yeterince ilgisini çekebilmiş görünüyor. Hem de Muhteşem Yüzyıl ve Kuzey Güneyin yayınlandığı çarşamba akşamı ekrana gelmesine rağmen.
Bir grup yurdum insanının uzaydaki daha doğrusu uzay mekiğindeki maceralarının yansıtıldığı dizide biz kim; uzay neresi şeklinde özetlenebilecek bilinçaltına vurgu yapılıyor. Bize özgü alaturkalığımız uzay konseptiyle işleniyor. Ama konseptte bazı eksiklikler de yok değil. Tıpkı Tayfun Güneyerin TVdeki mizah anlayışındaki yaklaşım zaafı, konseptte de kendini belli ediyor.
Bir gurup salağın uzay macerasının anlatıldığı dizinin adı Türkün Uzayla İmtihanı adını taşıyor. Yani orada Türk ibaresine ne gerek vardı diye düşünüyor insan. Gemi personelinin göğüslerinde taşıdığı kocaman ayyıldızlı armalar da yetmemiş gibi devreye sokulmuş. Tamam, yapılan iş mizah da *****lığı bu denli millileştirme çabası neden?
Dizinin özellikle genç insanların bilinçaltına bilerek bilmeyerek gönderdiği mesajın farkında mıyız? Uzaya giden insanlar bizden olsun hatta ***** da olsunlar; eyvallah...Ama bu iş farklı bir konseptle de kotarılabilirdi diye düşünüyorum. Zaten milletçe çektiğimiz bir özgüven sorunu varken *****ça bir uzay macerasına milli unsurları böylesine garketmek çok doğru bir tercih gibi durmuyor.
Bunların dışında dizi hem kadrosu hem de bize özgü alaturkalıklara gönderme yapan mizahıyla insanı güldürmeyi başarıyor( Eyvah, mizah seviyemi deşifre ettim!). Animasyonlar ise biraz bilgisayar oyunlarını çağrıştırsa da zevahiri kurtarıyor.
Senarist-Yönetmen geleneğini inatla sürdüren Tayfun Güneyerin Türkün Uzayla İmtihanı macerasının ne kadar süreceğini şimdiden kestirmek zor. Zira, geçmişte Tayfun Güneyer imzası taşıyan işlerin genelde bir istikrar problemi yaşadığını biliyoruz.
Güneyerin gerçekten güldüğü mizahı TVde göreceğimiz günlerde buluşmak dileğiyle...
Aslında izleyim mi izlemeyeyim mi tercihleri arasında sıkışıp kalmamın nedeni Tayfun Güneyerin Milliyet Cumartesi ekine verdiği röportaj. Oysa Türkün Uzayla İmtihanı, ekranın ilginç işlerinden biri gibi duruyor.
İdil Ramazanoğlunun röportajında dizinin senarist ve yönetmeni Tayfun Güneyer, demiş ki TVde yaptığım mizaha özel hayatımda gülmem.Ama izlemeyi artırmak istiyorsak bazı seviyeleri indirmek gerek...Nereden bakarsanız bakın cesur bir söylem. Ama sanki Güneyer bu durumun yeterince farkında değilmiş gibi. Ya da o bizim bugüne kadar hiç farkında olamadığımız ölçüde iflah olmaz bir egzistansiyalistmiş de bizim haberimiz yokmuş!
Dizideki oyuncuların ellerindeki tekste yazılı olan mizaha gerçek hayatta gülmediğini söyleyen yönetmenin oyuncusu olmak nasıl bir duygudur merak ederim...Kaldı ki tekste yazılanlar da kendisine ait...Böyle bir sözü sarfettiği için Tayfun Güneyeri patavatsızlıkla mı suçlamalı yoksa şu an dizi piyasasında geçerli olan seyirci avcılığını deşifre ettiği için takdir mi etmeli bilemedim...Ama biz izleyiciler, Güneyerin TVnin dışında sinema için yaptığı işleri de biliyoruz. Bunu için de TVde yaptığı mizaha özel hayatımda gülmemsöylemi nereden bakarsanız bakın cesur olarak nitelenmeyi fazlasıyla hakediyor.
Tabii bir de olayın dizinin seyircilerini ilgilendiren belki de daha önemli bir tarafı var. İzleyici Türkün Uzayla İmtihanını izlerken mizah seviyesi aşağı düşürülmüş bir diziyle muhatap olduğunu bilmeli. Eğer dizinin müdavimleri diziyi izlerken gülebiliyorlarsa bunu Tayfun Güneyerin kafasındaki karargahında yaptığı balans ayarına borçlu!
Diziye gelecek olursak...Türkün Uzayla İmtihanı yayınlandığı iki bölümün ardından izleyicinin yeterince ilgisini çekebilmiş görünüyor. Hem de Muhteşem Yüzyıl ve Kuzey Güneyin yayınlandığı çarşamba akşamı ekrana gelmesine rağmen.
Bir grup yurdum insanının uzaydaki daha doğrusu uzay mekiğindeki maceralarının yansıtıldığı dizide biz kim; uzay neresi şeklinde özetlenebilecek bilinçaltına vurgu yapılıyor. Bize özgü alaturkalığımız uzay konseptiyle işleniyor. Ama konseptte bazı eksiklikler de yok değil. Tıpkı Tayfun Güneyerin TVdeki mizah anlayışındaki yaklaşım zaafı, konseptte de kendini belli ediyor.
Bir gurup salağın uzay macerasının anlatıldığı dizinin adı Türkün Uzayla İmtihanı adını taşıyor. Yani orada Türk ibaresine ne gerek vardı diye düşünüyor insan. Gemi personelinin göğüslerinde taşıdığı kocaman ayyıldızlı armalar da yetmemiş gibi devreye sokulmuş. Tamam, yapılan iş mizah da *****lığı bu denli millileştirme çabası neden?
Dizinin özellikle genç insanların bilinçaltına bilerek bilmeyerek gönderdiği mesajın farkında mıyız? Uzaya giden insanlar bizden olsun hatta ***** da olsunlar; eyvallah...Ama bu iş farklı bir konseptle de kotarılabilirdi diye düşünüyorum. Zaten milletçe çektiğimiz bir özgüven sorunu varken *****ça bir uzay macerasına milli unsurları böylesine garketmek çok doğru bir tercih gibi durmuyor.
Bunların dışında dizi hem kadrosu hem de bize özgü alaturkalıklara gönderme yapan mizahıyla insanı güldürmeyi başarıyor( Eyvah, mizah seviyemi deşifre ettim!). Animasyonlar ise biraz bilgisayar oyunlarını çağrıştırsa da zevahiri kurtarıyor.
Senarist-Yönetmen geleneğini inatla sürdüren Tayfun Güneyerin Türkün Uzayla İmtihanı macerasının ne kadar süreceğini şimdiden kestirmek zor. Zira, geçmişte Tayfun Güneyer imzası taşıyan işlerin genelde bir istikrar problemi yaşadığını biliyoruz.
Güneyerin gerçekten güldüğü mizahı TVde göreceğimiz günlerde buluşmak dileğiyle...