ashli
Bayan Üye
TÜRKİYE VE DEVRİM
Devrim insan içındir; insan akıl yoluyla hayatta kalır; akıl ferdidir, dolayısıyla fert hak ve hürriyetinin olduğu yerde işler. Bu zincirden herhangi bir halkayı feda eden bir politik hercümerç, devrim değil "Saray Darbesi" ya da "Celali İsyanıdır"; ve yaratabileceği sonuç, ferdi ‘Millet - Devlet’ adına feda ediyorsa nasyonel sosyalist, ‘Sınıf-Devlet’ adına feda ediyorsa otoriter sosyalist bir kollektivist diktatörlüktür.
Dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi, Türkiye'de de devrim, bu iki diktatörlük tarzının çeşitli renklerinden biri olmak zorunda zannedildi. Devrim, evreni insana daha layık bir yer haline getirmek için yapılmış bilinçli çaba olarak anlaşılırsa; sadece gönüllü ve barışçı teşkilatlarla yapılan girişimler değil, ağaç dikmekten, rasyonel ve dürüst bir insan olma doğrultusunda sistematik çabaya kadar, her bireysel sebatkar faaliyet dahi devrimciliktir. Devrim böyle algılanırsa, reçeteye uygun değil diye hiç bir şey yapmamak veya intihar kabilinden çılgınlık yapmak çıkmazları dışında bir şey yapılabilir.
Türkiye Devriminin birinci zirvesi, Cumhuriyetin ilanı idi. İkinci zirvesi çok partili demokrasiye geçiş oldu. Üçüncü zirvesinin devrimciliğini, ne "kırlardan şehirlere mi, şehirlerden kırlara mı" diye tartışan kaba kollektivistler, ne de hem kapitalizmi tedricen yok edip (devletçiliği güçlendirip) hem de kapitalizmin mümkün kıldığı olumlu sonuçları (üretkenlik, etkinlik, hürriyetçi demokrasi) elde edelim diyen ince kollektivistler yapabilir.
Türkiye Devriminin üçüncü zirvesi, hürriyetçi demokrasilerin en ileri örneklerindeki kurum ve anlayışların hukuk ve hayata geçmesiyle gerçekleşecektir.
Fert hak ve hürriyetlerinin kutsallığı ilkesi, mülki sistemin merkezi tayinlere değil seçimle gelen yöneticilere dayanması ve yerel kolluk kuvvetlerinin bu seçilmiş yöneticiler kontrolünde olması ilkesi, jürili mahkemeler, TRT ve Yüksek Öğrenimde Devlet tekelinin fert veya fertlerin gönüllü işbirlikleri (birlikler, dernekler, ticari şirketler, kooperatifler, vakıflar vs.) lehine kaldırılması, sınırsız basın hürriyeti, sınırsız fikir hürriyeti, kriminal amaçlılar hariç sınırsız teşkilatlanma hürriyeti, fertlerin legal ekonomik faaliyetleri için sınırsız hürriyet (bürokratizmin tasfiyesi), batakçılığın ve totaliterizm ihtimallerinin azaltılması için ekonomide devletçiliğin asgariye indirilmesi, Türkiye'nin bugünkü devrimci gündeminin temel maddeleridir.
Devrim insan içındir; insan akıl yoluyla hayatta kalır; akıl ferdidir, dolayısıyla fert hak ve hürriyetinin olduğu yerde işler. Bu zincirden herhangi bir halkayı feda eden bir politik hercümerç, devrim değil "Saray Darbesi" ya da "Celali İsyanıdır"; ve yaratabileceği sonuç, ferdi ‘Millet - Devlet’ adına feda ediyorsa nasyonel sosyalist, ‘Sınıf-Devlet’ adına feda ediyorsa otoriter sosyalist bir kollektivist diktatörlüktür.
Dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi, Türkiye'de de devrim, bu iki diktatörlük tarzının çeşitli renklerinden biri olmak zorunda zannedildi. Devrim, evreni insana daha layık bir yer haline getirmek için yapılmış bilinçli çaba olarak anlaşılırsa; sadece gönüllü ve barışçı teşkilatlarla yapılan girişimler değil, ağaç dikmekten, rasyonel ve dürüst bir insan olma doğrultusunda sistematik çabaya kadar, her bireysel sebatkar faaliyet dahi devrimciliktir. Devrim böyle algılanırsa, reçeteye uygun değil diye hiç bir şey yapmamak veya intihar kabilinden çılgınlık yapmak çıkmazları dışında bir şey yapılabilir.
Türkiye Devriminin birinci zirvesi, Cumhuriyetin ilanı idi. İkinci zirvesi çok partili demokrasiye geçiş oldu. Üçüncü zirvesinin devrimciliğini, ne "kırlardan şehirlere mi, şehirlerden kırlara mı" diye tartışan kaba kollektivistler, ne de hem kapitalizmi tedricen yok edip (devletçiliği güçlendirip) hem de kapitalizmin mümkün kıldığı olumlu sonuçları (üretkenlik, etkinlik, hürriyetçi demokrasi) elde edelim diyen ince kollektivistler yapabilir.
Türkiye Devriminin üçüncü zirvesi, hürriyetçi demokrasilerin en ileri örneklerindeki kurum ve anlayışların hukuk ve hayata geçmesiyle gerçekleşecektir.
Fert hak ve hürriyetlerinin kutsallığı ilkesi, mülki sistemin merkezi tayinlere değil seçimle gelen yöneticilere dayanması ve yerel kolluk kuvvetlerinin bu seçilmiş yöneticiler kontrolünde olması ilkesi, jürili mahkemeler, TRT ve Yüksek Öğrenimde Devlet tekelinin fert veya fertlerin gönüllü işbirlikleri (birlikler, dernekler, ticari şirketler, kooperatifler, vakıflar vs.) lehine kaldırılması, sınırsız basın hürriyeti, sınırsız fikir hürriyeti, kriminal amaçlılar hariç sınırsız teşkilatlanma hürriyeti, fertlerin legal ekonomik faaliyetleri için sınırsız hürriyet (bürokratizmin tasfiyesi), batakçılığın ve totaliterizm ihtimallerinin azaltılması için ekonomide devletçiliğin asgariye indirilmesi, Türkiye'nin bugünkü devrimci gündeminin temel maddeleridir.