Salvo
Kayıtlı Üye
Cumhuriyet öncesi Osmanlı Dönemi’nde, sanayi yapılarının gelişimi (1800-1923)
Cumhuriyet öncesi Osmanlı Dönemi’nde, tersaneler ve askeri fabrikalar dışında büyük çapta sanayi yapısı hemen hemen hiç yapılmamıştır. Osmanlı İmparatorluğu, gelişiminin son dönemlerine vardığı 16.yüzyıl sonunda, Avrupa devletlerine kapitülasyonlar ile vermiş olduğu büyük ödünler sonucu, sanayisini geliştirememiş, batı devletlerinin sanayisine bağımlı bir pazar haline gelmiştir. Osmanlı sanayisi, ekonomisinin siyasal durumla birlikte giderek bozulması sonucu zayıflamış, zamanla köylerin, kapalı ekonomi biçiminde süregelen ilkel tarımsal yapısı yanında, küçük meta üretimine dayalı, geri teknolojiyle çalışan bir sanayi durumuna gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğu, 1838 yılında yapılan ticaret antlaşmasında tanıdığı haklar ile kapılarını, İngiltere ve sonrasında diğer Avrupa ülkelerine, gümrüksüz olarak açmıştır. Bunun sonucunda; sanayi yabancı rekabet karşısında çökmüş, dış borçlanma giderek artmış, doğal kaynakların işletilmesi batılı ülkelerin eline geçmiştir. Sanayi yapıları da, batıda, sanayi devrimiyle hızla gelişirken, Osmanlı İmparatorluğu’nda, ekonomik, siyasi ve dini nedenlerden dolayı gelişememiştir.
Gerçek anlamda ilk sanayi yapıları, 19.yüzyılın ortalarında yapılmaya başlanmıştır. Bu yapılar da, devlet tarafından, zorunlu ihtiyaçları karşılamak için yapılmış yatırımlardır (Gıda, tekstil, tersane gibi). 1833 yılında yapılan Feshane Fabrika-i Hümayun ( Dokuma Fabrikası – Mimar Krikor Balyan), Osmanlı Devleti’nin ilk sanayi yapısı sayılabilmektedir. Yapı, 5.40 metrede bir oluşturulan akslara yerleştirilen, daire kesitli dökme demir boru kolonlar ve bu kolonlara oturtulan çelik makas kirişlerden oluşturulmuştur. Çelik elemanların montajında perçin ve bulon kullanılmıştır. Cephelerde 50 cm. kalınlığında yığma kagir duvar yapılmıştır. 8.500 m2 alanı kaplayan yapının tekstil fabrikası olması ve doğal aydınlatma ihtiyacı dikkate alınarak, çatı örtüsünde şed çatı formu kullanılmıştır.
19.yüzyılın sonlarına doğru yapılmış olan Hasköy Tersanesi Bakım Onarım Atölyeleri’nde kagir duvarlar taşıyıcı olarak kullanılmışlardır. Yapıda çelik profillere de rastlanmaktadır. 1000 m2’ yi kaplayan yapıda 12.50 m. açıklık geçilmiş ve kolonlar iki I profilden teşkil edilmiştir. Bu profillerin üzerine ahşap çatı sistemi oturtulmuş ve doğal ışığın kullanılması düşünülmüştür. Çatı kaplaması olarak dönemin tek malzemesi olan kiremit kullanılmıştır.
Cumhuriyet öncesi Osmanlı döneminde yapılan bu az sayıda sanayi yapıları; teknolojinin yetersiz olması, malzeme seçeneklerinin çok sınırlı olması, imalat ve montajda, zaman, işçilik ve maliyet yönünden olumsuzluklar dolayısıyla çok zayıf kalmış, basit yapılardır. Genelde yapım malzemesi olarak, kagir duvar, çelik ve ahşap kullanılmıştır.
Cumhuriyetin kurulmasından İkinci Dünya Savaşı’na kadar geçen dönemde, sanayi yapıları (1923 – 1939)
Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti’nden harabe halinde bir ülke, çok geri kalmış bir tarım ve çok ilkel bir sanayi devralmıştır. Cumhuriyet ile birlikte, iktisadi ve toplumsal yapıyı, gelişmiş ülkelerin seviyesine ulaştırma çabaları başlamıştır. Düzenlenen kongrelerde ekonomik bakımdan kuvvetli bir devlet olmak için mevcut kaynakların kullanılarak, büyük küçük her çeşit sanayinin yaratılması gerektiği vurgulanmıştır. Bu dönemde sanayinin gelişmesinin teşvik edilmesi, yerli sanayi korunması, özel girişimlere ulusal ekonomi içinde önemli bir yer verilmesi, kredi olanaklarının sağlanması, sanayi için teknik eleman gereksinimi teknik eğitimler ile karşılanmaya çalışılması amaçlanmıştır. Özel sektörün gerçekleştiremediği yatırımlar, devlet eliyle yapılmaya çalışılmıştır. Fakat 1929 yılında dünya genelinde yaşanan ekonomik bunalım, devletin özel girişime olan güveninin sarsılmasına ve devletçiliğe yönelmesine sebep olmuştur. Bu nedenle Cumhuriyet Dönemi’nde yapılan sanayi yapılarının hepsi devlet tarafından yapılmıştır. Bu sanayi yapıları daha çok gıda (şeker), dokuma, maden gibi sektörlerde yapılmıştır. Sanayi yapılarının yapımına hız verilmeye çalışıldıysa da, ağır sanayiye fazla önem verilmemiştir.
İzmir Tütün ve İşletme Evi ( 1937 – Mimar Frahlich), dönemin en önemli sanayi yapılarındandır. Zemin kat ve beş normal kattan oluşturulan yapı, betonarme iskelet sistemle 27.000 m2 kapalı alanlı olarak yapılmıştır. Taşıyıcı kolonlar, 4.00 m.x 4.00 m. boyutlarındaki akslarda yerleştirilmiştir. Döşemeler, 1930’lu yıllarda sıkça kullanılan mantar döşeme olarak inşa edilmiştir. Yapıda kullanılan ve İngiliz Simplex firması tarafından yapılan temel sistemi ve yapım sistemi, Türkiye’de yapım teknolojisi açısından yeni sistemlerin getirilmesinde öncü bir rol oynamıştır.
Bu dönemde yapılan sanayi yapılarında yapım sistemi olarak betonarme iskelet sistem dikkati çekmektedir. Fakat bu dönem, Avrupa ülkelerindeki teknolojilerin incelenmesi ile maliyet ve zaman faktörlerini aşağıya çekecek yeni yapım sistemleri ve malzeme arayışlarının başlaması açısından da önemli bir dönemdir.
İkinci Dünya Savaşı’ndan günümüze kadar geçen dönemde sanayi yapıları (1939-...)
İkinci Dünya Savaşının başlamasıyla, dış ticaret yolları kapanmış, kurulacak ve kurulmuş olan sanayi yapılarının çalışmalarını sağlayacak makine ve sistemlerin ithali güçleşmiştir. Bu yüzden, savaş yıllarında, özel sermaye yatırımlarında çok hızlı bir ekonomik düşüş yaşanmış ve az sayıda sanayi yapısı yapılmıştır. Bu yapılar genelde çok katlı olarak betonarme iskelet sistemle yapılmışlardır. 1939 yılında yapılan Sivas Çimento Fabrikası, tamamen betonarme iskelet sistemde brüt beton olarak inşa edilmiştir. Bu yapı brüt beton yapı olarak Türkiye’nin ilk örneğidir.
Bursa’da, 1950 yılında yapılan İpekçilik Kollektif Şirketi Dokuma Fabrikası, fonksiyonu dikkate alınarak yapım sistemi analizinin yapılıp, strüktür ve fonksiyon uyumunun sağlandığı, dönemin önemli yapılarından sayılmaktadır. 1000 m2 tabanlı iki kattan oluşturulan yapı, betonarme iskelet sistem ile inşa edilmiştir. Kolon aksları 7.60 m. x 6.00 m. olarak tasarlanmış, doğal ışık gereksinimini karşılamak için şed çatı sistemiyle inşa edilmiştir.
1950’lerde yapılan Haydarpaşa Silosu (Alman A.H.I. Baudusseldorf ve İbrahim Yolal Konsorsiyumu), betonarme olarak kayar kalıp sistemle yapılmıştır. Bu sistem sayesinde yapı, çok kısa bir zamanda ve daha az yardımcı malzeme harcanılarak inşa edilmiştir. Kayar kalıp sisteminin Türkiye’de kullanıldığı ilk yapıdır ve yapım sistemi açısından Türkiye’nin en önemli sanayi yapılarından birisidir.
1960 yılında Devlet Planlama Teşkilatı’nın kurulması, sanayi yapılarının gelişimi açısından önemli bir çalışma olmuştur. Bu kuruluş tarafından beşer yıllık kalkınma planları hazırlanmaya başlanmış ve bu planlarda sanayi konusunda birçok özendirici tedbirler alınmıştır. Türkiye’de, 1965’li yıllardan itibaren, kalkınmayı hızlandıran en etkin oluşum, sanayi sektörü olmaya başlamış ve ağır sanayi yapıları kurulmuştur. Bu dönemde yapılan sanayi yapılarının çoğu özel sektör tarafından yapılmıştır.
Bu dönemde, Cumhuriyet’ten önce çok kullanılan ve betonarmenin yaygınlaşması ile pek kullanılmayan çelik strüktür yeniden uygulanmaya başlamıştır. Yeni teknoloji ve malzemeler ile, çelik strüktür yapılarda yapım süresi kısalmış, geçilen açıklıklar artmış ve sonuçta yapım maliyetlerinde azalmalar olmuştur.
1963 – 1964 yıllarında yapılan Chrysler Sanayi Anonim Şirketi Çayırova Tesisleri (Mimarlar D. Tekeli ve S. Sisa), Türkiye’nin ilk ağır sanayilerinden birisidir ve çelik strüktüre bir örnektir. Gelecekteki büyüme olgusu göz önünde tutularak tasarlanmış 6500 m2 kapalı alana sahip bir fabrikadır. Çelik kolonların ara mesafeleri 13.00 metredir ve doğal ışık kullanımı için şed çatı örtü sistemi kullanılmıştır. Çatı kaplaması olarak, o dönemde Türkiye’de yeni kullanılmaya başlanan malzemelerden biri olan eternit kullanılmıştır. Eternit; kiremite göre daha büyük parçalardan oluşması, kırılganlığının az oluşu, montaj kolaylığı ve hızı, hafifliği, strüktüre verdiği yük ve ekonomikliği sebebiyle o dönemde çok olumlu bir malzeme olmuştur.
1960’lı yıllarda, sanayi yapıları inşaatında, yapım hızı ve maliyetlerin düşürülmesi amaçlı çalışmalar yapılmış, yeni ekonomik yapım sistemlerinin ve malzemelerin arayışına girilmiştir. Bu dönemde betonarmenin büyük gelişmeler göstermesi sonucu, betonarme ve çeliğin beraber kullanıldığı karma yapım sistemleri yaygınlaşmıştır.
Karma yapım sistemli sanayi yapılarına örnek olarak Northern Elektrik Telekomünikasyon Şirketi (İstanbul – 1967, Mimar D. Tekeli ve S. Sisa), gösterilebilmektedir.
12.00 m. x 12.00 m. açıklıklar ile şed çatı sistemiyle yapılmıştır. Taşıyıcı kolonlar, prefabrike betonarme olarak imal edilmiştir. Çatı kaplaması olarak, ısı yalıtımı düşünülerek, üstte oluklu eternit, altta düz eternit ve aralarında cam yünü kullanılarak yerinde yapma bir sandviç sistem oluşturulmuştur.
Büyük açıklıklı sanayi yapıları, yapım maliyetleri yüksek yapılardır. Ekonomik sıkıntılar içindeki Türkiye’de, bu tür yapıların kısa bir süre içinde tamamlanıp, üretime geçmesi ve kısa sürede kendilerini amortise etmeleri gerekmektedir. 1960’lı yılların sonlarına doğru yapılan Türk Pirelli Tesisleri’nin (İzmir – Afa Mimarlık Bürosu) yapısal oluşum çalışmalarında, bu sorunu çözebilecek sistemler arayışına gidilmiştir. Yapı, 10.00 m. x 12.50 m. aks aralığında, betonarme kolon ve betonarme ana kirişler üzerine çelik konstrüksiyon çatı makasları ile inşa edilmiştir. Betonarme kolon ve kirişlerin imalatı, Türkiye’de ilk defa gerçekleştirilen, ön gerilmeli prefabrike beton sistemiyle yapılmıştır. Bu tekniğin kullanılması ile üstün kaliteli betonarme elemanların üretimi sonucu, ekonomik ve zaman açısından büyük tasarruflar gerçekleşmiştir.
Bu dönemde yapılan ve büyüklük açısından Türkiye’nin en önemli yapılarından biri sayılan Arçelik Çayırova Tesisleri (Mimar Aydın Boysan), yaklaşık 50.000 m2 alanı kaplamakta ve 10.00 m. x 20.00 m. aks aralıklarında inşa edilmiştir. Çelik çatı, iç nakliyatın en önemli unsuru olan konveyörlerin ve vinçlerin asılacağı hesaplanarak yapılmıştır. Çatı kaplaması olarak, teçhizatlı gazbeton plakların üzerine eternit kaplanmış, ana makasların mahya kısımlarında kullanılan fiberglas oluklu ışıklık levhaları ile birleştirilmiştir.
1970 yılında yapılan Atlas-Copco Kompresör Fabrikasının (İstanbul - Mimarlar D. Tekeli ve S. Sisa), çatı konstrüksiyonunda, hafifliği sağlayabilmek için, ilk kez çelik borulardan yapılmış üçgen formlu uzay kirişler kullanılmıştır. Yapı, 10.00 m. x 20.00 m.’lik aks aralıkları ile yaklaşık 21.000 m2 alandan oluşmaktadır. Bu yapının yapımından sonra yapılan araştırmalarda, özellikle büyük açıklıklı yapılarda, çelik kafes kiriş aşıklar yerine uzay çelik kirişlerin kullanılmasının, malzemede büyük ekonomi sağladığı tespit edilmiştir.
Yine 1974 yılında yapılan Özbucak Boya ve Apre Fabrikası (Sey MimarlıkBürosu), yapım sistemi açısından önemli bir örnektir. B450 kalitesindeki ön gerilimli hiperbolik paraboloid kabuklar, prefabrike sistemin esasını teşkil eder ve tek eğrilikli paraboloid yüzeysel strüktür sistemlerin Türkiye’deki ilk örneğidir.
1960-1970’li yıllarda Türkiye’de sanayi yapıları yapımında zaman ve ekonomiklik ön planda tutulmuştur. Çatı kaplama malzemeleri gelişmiş ve Türkiye’de üretilmeye başlamıştır. Sanayi yapılarının sayıları, sanayiye yapılan yatırımlar sonucu artmışken, 1978 yılında, ekonomide ve siyasette başlayan çöküş ve karmaşıklık, sanayi yatırımlarının azalmasına neden olmuş, 1980 yılında yapılan 12 Eylül İhtilali ile birlikte tamamen durmuştur.
Daha sonraki dönemlerde ekonominin toparlanması ile sanayi tekrar canlanmış, serbest piyasa ekonomisine geçiş dönemi sonrası çok hızlı bir gelişim göstermiştir. Bu hızlı gelişim, sanayi yapılarının yapısal oluşumlarında da kendisini göstermiştir. Yapım sistemleri ve malzemeler, sanayi yapılarının yapım ve üretim özelliklerine göre şekillenmiş, yapım hızı, ucuzluk, hafiflik, büyüyebilme, dayanıklılık, güvenilirlik ve görsel prestij açılarından hızla gelişmiştir. Bu çalışmalar günümüzde de hızla sürmektedir. Günümüzde çoğu sanayi yapılarının üretim sistemlerinde kullanılan elektronik otomasyon sistemleri, yapılarda kullanılan malzemelerinde yeni özelliklere sahip olmaları gereğini de doğurmuştur, (yangın direnimi, iklimlendirme, kimyasallara karşı direnim, değiştirilebilme vb.).
Organize Sanayi Bölgeleri
ADANA HACI SABANCI ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
AFYON ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
ANKARA ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
ANTALYA ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
BURSA ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
ÇERKEZKÖY ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
DENİZLİ ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
ESKİŞEHİR ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
İNEGÖL ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
İSTANBUL ORGANİZE DERİ SANAYİ BÖLGESİ
İZMİR ATATÜRK ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
KAYSERİ 1. ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
KOCAELİ – GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
KONYA II. ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
MANİSA ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
NİĞDE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
TRABZON ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
UŞAK ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
alıntı....
Cumhuriyet öncesi Osmanlı Dönemi’nde, tersaneler ve askeri fabrikalar dışında büyük çapta sanayi yapısı hemen hemen hiç yapılmamıştır. Osmanlı İmparatorluğu, gelişiminin son dönemlerine vardığı 16.yüzyıl sonunda, Avrupa devletlerine kapitülasyonlar ile vermiş olduğu büyük ödünler sonucu, sanayisini geliştirememiş, batı devletlerinin sanayisine bağımlı bir pazar haline gelmiştir. Osmanlı sanayisi, ekonomisinin siyasal durumla birlikte giderek bozulması sonucu zayıflamış, zamanla köylerin, kapalı ekonomi biçiminde süregelen ilkel tarımsal yapısı yanında, küçük meta üretimine dayalı, geri teknolojiyle çalışan bir sanayi durumuna gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğu, 1838 yılında yapılan ticaret antlaşmasında tanıdığı haklar ile kapılarını, İngiltere ve sonrasında diğer Avrupa ülkelerine, gümrüksüz olarak açmıştır. Bunun sonucunda; sanayi yabancı rekabet karşısında çökmüş, dış borçlanma giderek artmış, doğal kaynakların işletilmesi batılı ülkelerin eline geçmiştir. Sanayi yapıları da, batıda, sanayi devrimiyle hızla gelişirken, Osmanlı İmparatorluğu’nda, ekonomik, siyasi ve dini nedenlerden dolayı gelişememiştir.
Gerçek anlamda ilk sanayi yapıları, 19.yüzyılın ortalarında yapılmaya başlanmıştır. Bu yapılar da, devlet tarafından, zorunlu ihtiyaçları karşılamak için yapılmış yatırımlardır (Gıda, tekstil, tersane gibi). 1833 yılında yapılan Feshane Fabrika-i Hümayun ( Dokuma Fabrikası – Mimar Krikor Balyan), Osmanlı Devleti’nin ilk sanayi yapısı sayılabilmektedir. Yapı, 5.40 metrede bir oluşturulan akslara yerleştirilen, daire kesitli dökme demir boru kolonlar ve bu kolonlara oturtulan çelik makas kirişlerden oluşturulmuştur. Çelik elemanların montajında perçin ve bulon kullanılmıştır. Cephelerde 50 cm. kalınlığında yığma kagir duvar yapılmıştır. 8.500 m2 alanı kaplayan yapının tekstil fabrikası olması ve doğal aydınlatma ihtiyacı dikkate alınarak, çatı örtüsünde şed çatı formu kullanılmıştır.
19.yüzyılın sonlarına doğru yapılmış olan Hasköy Tersanesi Bakım Onarım Atölyeleri’nde kagir duvarlar taşıyıcı olarak kullanılmışlardır. Yapıda çelik profillere de rastlanmaktadır. 1000 m2’ yi kaplayan yapıda 12.50 m. açıklık geçilmiş ve kolonlar iki I profilden teşkil edilmiştir. Bu profillerin üzerine ahşap çatı sistemi oturtulmuş ve doğal ışığın kullanılması düşünülmüştür. Çatı kaplaması olarak dönemin tek malzemesi olan kiremit kullanılmıştır.
Cumhuriyet öncesi Osmanlı döneminde yapılan bu az sayıda sanayi yapıları; teknolojinin yetersiz olması, malzeme seçeneklerinin çok sınırlı olması, imalat ve montajda, zaman, işçilik ve maliyet yönünden olumsuzluklar dolayısıyla çok zayıf kalmış, basit yapılardır. Genelde yapım malzemesi olarak, kagir duvar, çelik ve ahşap kullanılmıştır.
Cumhuriyetin kurulmasından İkinci Dünya Savaşı’na kadar geçen dönemde, sanayi yapıları (1923 – 1939)
Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti’nden harabe halinde bir ülke, çok geri kalmış bir tarım ve çok ilkel bir sanayi devralmıştır. Cumhuriyet ile birlikte, iktisadi ve toplumsal yapıyı, gelişmiş ülkelerin seviyesine ulaştırma çabaları başlamıştır. Düzenlenen kongrelerde ekonomik bakımdan kuvvetli bir devlet olmak için mevcut kaynakların kullanılarak, büyük küçük her çeşit sanayinin yaratılması gerektiği vurgulanmıştır. Bu dönemde sanayinin gelişmesinin teşvik edilmesi, yerli sanayi korunması, özel girişimlere ulusal ekonomi içinde önemli bir yer verilmesi, kredi olanaklarının sağlanması, sanayi için teknik eleman gereksinimi teknik eğitimler ile karşılanmaya çalışılması amaçlanmıştır. Özel sektörün gerçekleştiremediği yatırımlar, devlet eliyle yapılmaya çalışılmıştır. Fakat 1929 yılında dünya genelinde yaşanan ekonomik bunalım, devletin özel girişime olan güveninin sarsılmasına ve devletçiliğe yönelmesine sebep olmuştur. Bu nedenle Cumhuriyet Dönemi’nde yapılan sanayi yapılarının hepsi devlet tarafından yapılmıştır. Bu sanayi yapıları daha çok gıda (şeker), dokuma, maden gibi sektörlerde yapılmıştır. Sanayi yapılarının yapımına hız verilmeye çalışıldıysa da, ağır sanayiye fazla önem verilmemiştir.
İzmir Tütün ve İşletme Evi ( 1937 – Mimar Frahlich), dönemin en önemli sanayi yapılarındandır. Zemin kat ve beş normal kattan oluşturulan yapı, betonarme iskelet sistemle 27.000 m2 kapalı alanlı olarak yapılmıştır. Taşıyıcı kolonlar, 4.00 m.x 4.00 m. boyutlarındaki akslarda yerleştirilmiştir. Döşemeler, 1930’lu yıllarda sıkça kullanılan mantar döşeme olarak inşa edilmiştir. Yapıda kullanılan ve İngiliz Simplex firması tarafından yapılan temel sistemi ve yapım sistemi, Türkiye’de yapım teknolojisi açısından yeni sistemlerin getirilmesinde öncü bir rol oynamıştır.
Bu dönemde yapılan sanayi yapılarında yapım sistemi olarak betonarme iskelet sistem dikkati çekmektedir. Fakat bu dönem, Avrupa ülkelerindeki teknolojilerin incelenmesi ile maliyet ve zaman faktörlerini aşağıya çekecek yeni yapım sistemleri ve malzeme arayışlarının başlaması açısından da önemli bir dönemdir.
İkinci Dünya Savaşı’ndan günümüze kadar geçen dönemde sanayi yapıları (1939-...)
İkinci Dünya Savaşının başlamasıyla, dış ticaret yolları kapanmış, kurulacak ve kurulmuş olan sanayi yapılarının çalışmalarını sağlayacak makine ve sistemlerin ithali güçleşmiştir. Bu yüzden, savaş yıllarında, özel sermaye yatırımlarında çok hızlı bir ekonomik düşüş yaşanmış ve az sayıda sanayi yapısı yapılmıştır. Bu yapılar genelde çok katlı olarak betonarme iskelet sistemle yapılmışlardır. 1939 yılında yapılan Sivas Çimento Fabrikası, tamamen betonarme iskelet sistemde brüt beton olarak inşa edilmiştir. Bu yapı brüt beton yapı olarak Türkiye’nin ilk örneğidir.
Bursa’da, 1950 yılında yapılan İpekçilik Kollektif Şirketi Dokuma Fabrikası, fonksiyonu dikkate alınarak yapım sistemi analizinin yapılıp, strüktür ve fonksiyon uyumunun sağlandığı, dönemin önemli yapılarından sayılmaktadır. 1000 m2 tabanlı iki kattan oluşturulan yapı, betonarme iskelet sistem ile inşa edilmiştir. Kolon aksları 7.60 m. x 6.00 m. olarak tasarlanmış, doğal ışık gereksinimini karşılamak için şed çatı sistemiyle inşa edilmiştir.
1950’lerde yapılan Haydarpaşa Silosu (Alman A.H.I. Baudusseldorf ve İbrahim Yolal Konsorsiyumu), betonarme olarak kayar kalıp sistemle yapılmıştır. Bu sistem sayesinde yapı, çok kısa bir zamanda ve daha az yardımcı malzeme harcanılarak inşa edilmiştir. Kayar kalıp sisteminin Türkiye’de kullanıldığı ilk yapıdır ve yapım sistemi açısından Türkiye’nin en önemli sanayi yapılarından birisidir.
1960 yılında Devlet Planlama Teşkilatı’nın kurulması, sanayi yapılarının gelişimi açısından önemli bir çalışma olmuştur. Bu kuruluş tarafından beşer yıllık kalkınma planları hazırlanmaya başlanmış ve bu planlarda sanayi konusunda birçok özendirici tedbirler alınmıştır. Türkiye’de, 1965’li yıllardan itibaren, kalkınmayı hızlandıran en etkin oluşum, sanayi sektörü olmaya başlamış ve ağır sanayi yapıları kurulmuştur. Bu dönemde yapılan sanayi yapılarının çoğu özel sektör tarafından yapılmıştır.
Bu dönemde, Cumhuriyet’ten önce çok kullanılan ve betonarmenin yaygınlaşması ile pek kullanılmayan çelik strüktür yeniden uygulanmaya başlamıştır. Yeni teknoloji ve malzemeler ile, çelik strüktür yapılarda yapım süresi kısalmış, geçilen açıklıklar artmış ve sonuçta yapım maliyetlerinde azalmalar olmuştur.
1963 – 1964 yıllarında yapılan Chrysler Sanayi Anonim Şirketi Çayırova Tesisleri (Mimarlar D. Tekeli ve S. Sisa), Türkiye’nin ilk ağır sanayilerinden birisidir ve çelik strüktüre bir örnektir. Gelecekteki büyüme olgusu göz önünde tutularak tasarlanmış 6500 m2 kapalı alana sahip bir fabrikadır. Çelik kolonların ara mesafeleri 13.00 metredir ve doğal ışık kullanımı için şed çatı örtü sistemi kullanılmıştır. Çatı kaplaması olarak, o dönemde Türkiye’de yeni kullanılmaya başlanan malzemelerden biri olan eternit kullanılmıştır. Eternit; kiremite göre daha büyük parçalardan oluşması, kırılganlığının az oluşu, montaj kolaylığı ve hızı, hafifliği, strüktüre verdiği yük ve ekonomikliği sebebiyle o dönemde çok olumlu bir malzeme olmuştur.
1960’lı yıllarda, sanayi yapıları inşaatında, yapım hızı ve maliyetlerin düşürülmesi amaçlı çalışmalar yapılmış, yeni ekonomik yapım sistemlerinin ve malzemelerin arayışına girilmiştir. Bu dönemde betonarmenin büyük gelişmeler göstermesi sonucu, betonarme ve çeliğin beraber kullanıldığı karma yapım sistemleri yaygınlaşmıştır.
Karma yapım sistemli sanayi yapılarına örnek olarak Northern Elektrik Telekomünikasyon Şirketi (İstanbul – 1967, Mimar D. Tekeli ve S. Sisa), gösterilebilmektedir.
12.00 m. x 12.00 m. açıklıklar ile şed çatı sistemiyle yapılmıştır. Taşıyıcı kolonlar, prefabrike betonarme olarak imal edilmiştir. Çatı kaplaması olarak, ısı yalıtımı düşünülerek, üstte oluklu eternit, altta düz eternit ve aralarında cam yünü kullanılarak yerinde yapma bir sandviç sistem oluşturulmuştur.
Büyük açıklıklı sanayi yapıları, yapım maliyetleri yüksek yapılardır. Ekonomik sıkıntılar içindeki Türkiye’de, bu tür yapıların kısa bir süre içinde tamamlanıp, üretime geçmesi ve kısa sürede kendilerini amortise etmeleri gerekmektedir. 1960’lı yılların sonlarına doğru yapılan Türk Pirelli Tesisleri’nin (İzmir – Afa Mimarlık Bürosu) yapısal oluşum çalışmalarında, bu sorunu çözebilecek sistemler arayışına gidilmiştir. Yapı, 10.00 m. x 12.50 m. aks aralığında, betonarme kolon ve betonarme ana kirişler üzerine çelik konstrüksiyon çatı makasları ile inşa edilmiştir. Betonarme kolon ve kirişlerin imalatı, Türkiye’de ilk defa gerçekleştirilen, ön gerilmeli prefabrike beton sistemiyle yapılmıştır. Bu tekniğin kullanılması ile üstün kaliteli betonarme elemanların üretimi sonucu, ekonomik ve zaman açısından büyük tasarruflar gerçekleşmiştir.
Bu dönemde yapılan ve büyüklük açısından Türkiye’nin en önemli yapılarından biri sayılan Arçelik Çayırova Tesisleri (Mimar Aydın Boysan), yaklaşık 50.000 m2 alanı kaplamakta ve 10.00 m. x 20.00 m. aks aralıklarında inşa edilmiştir. Çelik çatı, iç nakliyatın en önemli unsuru olan konveyörlerin ve vinçlerin asılacağı hesaplanarak yapılmıştır. Çatı kaplaması olarak, teçhizatlı gazbeton plakların üzerine eternit kaplanmış, ana makasların mahya kısımlarında kullanılan fiberglas oluklu ışıklık levhaları ile birleştirilmiştir.
1970 yılında yapılan Atlas-Copco Kompresör Fabrikasının (İstanbul - Mimarlar D. Tekeli ve S. Sisa), çatı konstrüksiyonunda, hafifliği sağlayabilmek için, ilk kez çelik borulardan yapılmış üçgen formlu uzay kirişler kullanılmıştır. Yapı, 10.00 m. x 20.00 m.’lik aks aralıkları ile yaklaşık 21.000 m2 alandan oluşmaktadır. Bu yapının yapımından sonra yapılan araştırmalarda, özellikle büyük açıklıklı yapılarda, çelik kafes kiriş aşıklar yerine uzay çelik kirişlerin kullanılmasının, malzemede büyük ekonomi sağladığı tespit edilmiştir.
Yine 1974 yılında yapılan Özbucak Boya ve Apre Fabrikası (Sey MimarlıkBürosu), yapım sistemi açısından önemli bir örnektir. B450 kalitesindeki ön gerilimli hiperbolik paraboloid kabuklar, prefabrike sistemin esasını teşkil eder ve tek eğrilikli paraboloid yüzeysel strüktür sistemlerin Türkiye’deki ilk örneğidir.
1960-1970’li yıllarda Türkiye’de sanayi yapıları yapımında zaman ve ekonomiklik ön planda tutulmuştur. Çatı kaplama malzemeleri gelişmiş ve Türkiye’de üretilmeye başlamıştır. Sanayi yapılarının sayıları, sanayiye yapılan yatırımlar sonucu artmışken, 1978 yılında, ekonomide ve siyasette başlayan çöküş ve karmaşıklık, sanayi yatırımlarının azalmasına neden olmuş, 1980 yılında yapılan 12 Eylül İhtilali ile birlikte tamamen durmuştur.
Daha sonraki dönemlerde ekonominin toparlanması ile sanayi tekrar canlanmış, serbest piyasa ekonomisine geçiş dönemi sonrası çok hızlı bir gelişim göstermiştir. Bu hızlı gelişim, sanayi yapılarının yapısal oluşumlarında da kendisini göstermiştir. Yapım sistemleri ve malzemeler, sanayi yapılarının yapım ve üretim özelliklerine göre şekillenmiş, yapım hızı, ucuzluk, hafiflik, büyüyebilme, dayanıklılık, güvenilirlik ve görsel prestij açılarından hızla gelişmiştir. Bu çalışmalar günümüzde de hızla sürmektedir. Günümüzde çoğu sanayi yapılarının üretim sistemlerinde kullanılan elektronik otomasyon sistemleri, yapılarda kullanılan malzemelerinde yeni özelliklere sahip olmaları gereğini de doğurmuştur, (yangın direnimi, iklimlendirme, kimyasallara karşı direnim, değiştirilebilme vb.).
Organize Sanayi Bölgeleri
ADANA HACI SABANCI ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
AFYON ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
ANKARA ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
ANTALYA ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
BURSA ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
ÇERKEZKÖY ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
DENİZLİ ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
ESKİŞEHİR ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
İNEGÖL ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
İSTANBUL ORGANİZE DERİ SANAYİ BÖLGESİ
İZMİR ATATÜRK ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
KAYSERİ 1. ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
KOCAELİ – GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
KONYA II. ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
MANİSA ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
NİĞDE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
TRABZON ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
UŞAK ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
alıntı....