ParadokS
Kayıtlı Üye
Ergin Çavuşoğlu, Rampada açtığı Başkalık adını taşıyan sergisinde eski ve yeni işlerini bir araya getiriyor.
Başkalık adlı serginiz kapsamındaki işleriniz farklı yıllara ait. Neye göre eser seçimi yapıldı?
Seçimi tamamen konseptüel. Benim için devamında bir öykünün oluşması önemliydi. Seçtiğim yapıtların başlangıç noktası Kristal & Alev video enstalasyonunda işlediğim konular ve onların irdelenmesidir. Kurgulanmış sergi bir inşaat yapısı gibidir ve her öğe önemli bir parçadır. Başkalık sergisi çağdaş sanat tarihi, tiyatro, sinema ve şiirsel, felsefi, moral, etik gibi birçok konudan, farklı boyutlarda konsept ve referanslardan oluşmaktadır.
Yaşamınızı İngilterede sürdürüyorsunuz. Oradan Türkiyeye baktığınızda nasıl bir sanat ortamı görüyorsunuz?
Sanat ortamı Türkiyede hızla değişmekte ve henüz değerlendirilmesi çok zor. Daha henüz Türk sanatı diye bir şey oluşmuş değil ve belki de oluşmaması daha iyi. Benim bahsettiğim Meksika, Belçika veya İngilterede olduğu gibi ortak noktalar ve belli bir duyarlılık bulunması. Bunu oluşturabilmek için sanatçılar arasında ve sanatçılar ile kurumlar arasında bir anlayış birliği olması gerekmekte.
Türk sanatı oluşmamış ve belki de oluşmaması daha iyi derken neyi kastediyorsunuz?
Benim kastettiğim çağdaş sanat alanında bir ekol, tarz oluşumudur. Özellikle Avrupa ve Amerika dışı ülkelere Meksika, Çin veya Brezilyaya baktığınızda, sanatçıların ürettikleri işler arasında birliktelik veya bütünlük söz konusudur. Bu hem konusal hem de kullandıkları malzemelerde gözlenebilir. Yapıtları gördüğünüzde, nereden geldiklerini söyleyebilirsiniz. Türkiyede sanata ve genel kültürel etkileşimlere baktığınızda, çok espaslı ve eksenli bir anlayış söz konusudur. Tahminim jeopolitik, sosyal ve kültürel yapıdan kaynaklanan bir durum bu. Oluşmaması daha iyi dediğim ise, bir nevi serbestlik ve daha evrensel bir dil arayışı getirmesi anlamında.
Başkalık adlı serginiz kapsamındaki işleriniz farklı yıllara ait. Neye göre eser seçimi yapıldı?
Seçimi tamamen konseptüel. Benim için devamında bir öykünün oluşması önemliydi. Seçtiğim yapıtların başlangıç noktası Kristal & Alev video enstalasyonunda işlediğim konular ve onların irdelenmesidir. Kurgulanmış sergi bir inşaat yapısı gibidir ve her öğe önemli bir parçadır. Başkalık sergisi çağdaş sanat tarihi, tiyatro, sinema ve şiirsel, felsefi, moral, etik gibi birçok konudan, farklı boyutlarda konsept ve referanslardan oluşmaktadır.
Yaşamınızı İngilterede sürdürüyorsunuz. Oradan Türkiyeye baktığınızda nasıl bir sanat ortamı görüyorsunuz?
Sanat ortamı Türkiyede hızla değişmekte ve henüz değerlendirilmesi çok zor. Daha henüz Türk sanatı diye bir şey oluşmuş değil ve belki de oluşmaması daha iyi. Benim bahsettiğim Meksika, Belçika veya İngilterede olduğu gibi ortak noktalar ve belli bir duyarlılık bulunması. Bunu oluşturabilmek için sanatçılar arasında ve sanatçılar ile kurumlar arasında bir anlayış birliği olması gerekmekte.
Türk sanatı oluşmamış ve belki de oluşmaması daha iyi derken neyi kastediyorsunuz?
Benim kastettiğim çağdaş sanat alanında bir ekol, tarz oluşumudur. Özellikle Avrupa ve Amerika dışı ülkelere Meksika, Çin veya Brezilyaya baktığınızda, sanatçıların ürettikleri işler arasında birliktelik veya bütünlük söz konusudur. Bu hem konusal hem de kullandıkları malzemelerde gözlenebilir. Yapıtları gördüğünüzde, nereden geldiklerini söyleyebilirsiniz. Türkiyede sanata ve genel kültürel etkileşimlere baktığınızda, çok espaslı ve eksenli bir anlayış söz konusudur. Tahminim jeopolitik, sosyal ve kültürel yapıdan kaynaklanan bir durum bu. Oluşmaması daha iyi dediğim ise, bir nevi serbestlik ve daha evrensel bir dil arayışı getirmesi anlamında.