sensiz olmaz
Kayıtlı Üye
TURİZM TARİHÇESİ nedir ?
TURİZM TARİHÇESİNİN, yahut seyahat tarihinin insanlık tarihi kadar eski olduğunu söylemek herhalde yanlış olmayacaktır. Zira seyahat olayının yapısını meydana getiren insan unsurunun yanısıra tabiî, coğrafî ve çevresel özellikler gibi statik; gezi, gezinti ya da yer değiştirme gibi dinamik unsurların insanlığın var oluşundan beri dâim olduğu bilinen bir gerçektir. Ancak pek çok yazarın yaptığı gibi yer değiştirme amacına, mahiyetine ve arzettiği iktisadi fonksiyona bakılmaksızın seyahat olayına katılan her ferdi turist addetmek; seyahat olayını turizm olayı ile eş anlamda ele almak ve dolayısile seyahat tarihini turizm tarihi gibi mütalâa etmek doğru bir düşünce tarzı olmayacaktır. Bundan ötürü turizm tarihini seyahat tarihinin içinde fakat ondan ayrı olarak incelememiz gerekir.
Modern anlamda seyahat tarihi M.Ö. 4000 yıllarında başlar. Gerçi bundan önce de insanın yaşaması için zorunlu olan yiyecek maddelerini bulmak, avlanmak ve hatta trampa mekanizmasıyla da olsa küçük çaptaki ticaretleri gerçekleştirmek için kısa mesafeli yolculuklara çıktığı bilinir. Seyahat tarihinin kaydettiği ilk seyyahlar herhalde, deniz yoluyla zamanın büyük ticaretlerini gerçekleştiren Fenikeliler olmuştur. Fakat gerek bu dönemde gerekse daha önceki devirlerde ticarî amaçlarla yapılan bu seyahatleri turizm olarak nitelemek mümkün değildir.
İlkçağ turizm tarihinin kayda değer bir safhası da M.Ö. 334 de Büyük İskender tarafından bugünkü Efeste geliştirilen turizm mevsimleri ve senenin belirli bir devresinde Anadolu'nun bu kesimine binlerce turistin akması olmuştur. Büyük İskender'in idaresi altında asayiş, emniyet ve güvenin sağlanmasıyla, merak ve eğlence saikleriyle; akrobatları, vahşi hayvanları, sihirbazları görmek için bu seyahat yöresine yalnız bir tek mevsimde yedi yüz bini aşkın turistin geldiğini gene aynı kayıtlardan öğreniyoruz.
Bugünkü tanımıyla turizm olayını yaratan ilk insanların merak, eğlenme, tedavi ve kültürel faktörlerin etkisi ile belirli süreler içinde devamlı olarak yaşadıkları yerin dışına seyahat eden ilk Romalılar olduğunu tarih kayıtlarından öğreniyoruz. İlk çağların üstün bir uygarlığa sahip en müreffeh insanları olarak bilinen Romalılar sahip oldukları yol şebekeleri ve münâkale imkânlarıyla spa denilen kaplıcalara, içmelere, tabiî ve tarihî zenginliğe sahip sayfiye bölgelerine giderek merak, dinlenme, kültür, tedavi ve spor turizmini gerçekleştiren ve ilk turist sıfatını kazanan insanlar olmuşlardır. Gerçekten de eski Romalıların Mısır piramit ve tapınaklarını görmek için uzun yolculuklar düzenlediklerini, tedavi maksadıyla kaplıca, banyo ve içmeler yanısıra spor ve kültürel faaliyetlerde bulunmak üzere bugünkü Yunanistan ve Anadolu'ya geçerek Olimpiyatlara, festivallere ve diğer kültür şenliklerine katıldıklarını biliyoruz.
Beşinci Yüzyılda Roma imparatorluğunun parçalanması bu tarihe kadar bir gelişme göstermiş olan zevk, eğlence ve sağlık turizminin duraklamasına sebep olmuştur denebilir. Baş gösteren siyasî huzursuzluğun yanı sıra sosyal ve iktisadî düşüncelerden ziyade çağa damgasını vuran felsefî ve dinî fikirlerin hakimiyeti, turistik faaliyetlere de yepyeni bir mahiyet kazandırmıştır. Zevk ve eğlence yerine sosyal hayata yeni bir görünüm veren mistik felsefenin etkisi ile yapılan dinî merkezleri ziyaretler, hacı kafileleri, olarak nitelendirilen binlerce insanın ibadet görünümü altında sırf merak ve kültürel saiklerle uzun yolculuklara çıkmasına ve bunun sonucunda ilk Hristiyan mezarları olan Roma catacombes'lan. Fransa'daki Saint Martin mezarı, ya da Mont Saint Michel manastırı gibi yeni turizm merkezlerinin doğmasına yol açmıştır.
Aynı dönemde doğuda İslamiyetin doğuşu ve bir farz olarak kabul edilen Kâbe ziyaretleri turizm hareketlerinin dinî faktörlerin etkisi ile gelişmesini hızlandırmış, bununla beraber bu gibi seyahat yörelerine gidenlerin oralarda gördükleri tabiî güzellikler, tarihî yapıtlar ve insanlar hakkında izlenimlerini dönüşlerinde anlatmaları, turizm hareketlerinin mahiyetleri itibarı ile bundan sonraki gelişmesini geniş ölçüde etkilemiştir.
Münhasıran seyahat etme gayesi yerine sırf hümanizm hareketlerinin etkisi ile değişik yöreleri, tabiatı, insanları tanıma arzusu ile yapılan uzun yolculuklar bilinçsiz olarak da olsa gerçek anlamda turizm hareketlerinin gelişmesine yol açmış ve bunda da en büyük rolü devrin ünlü kâşif ve seyyahları oynamıştır.
1295'de Venedikli seyyah Marco Polo'nun Asya'ya yaptığı büyük geziyi müteakiben 1492 de Kristof Kolomb'un Amerika kıtasına, bilahare 1498'de Vasco de Gama'nin Ümit Burnu etrafından Hint Denizine ve nihayet 1520 de Magellan'ın denizden yaptığı ilk dünya turları yeni seyahat yörelerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır.
XV. asırdan itibaren mistik felsefenin yıkılması ve tabiatı, insanı ve kültürel değerleri yeni bir anlayış içinde değerlendiren Rönesans'ın etkisi ile bilhassa dinlenme ve kültür turizmi yeniden önem kazanmış; devrin İtalyası Rönesansın merkezi olması nedeniyle bir numaralı seyahat yöresi haline gelmiştir. Kraliçe I. Elizabeth İngilteresinin aristokratları asalet ünvanının gereği olarak yeni fikir ve kültürel gelişmeleri öğrenmek üzere çocuklarını kıta Avrupa'sına gönderirken özellikle İtalya, dünyanın her yanından gelerek bir bakıma bugünkü anlamıyla bir gençlik turizmini meydana getiren öğrencilerin toplandığı bir ülke haline gelmiştir.
Turizm tarihinin akışı içinde, XVII. ve XVIII. asırlar Rönesans hareketlerinin gösterdiği değişmelere paralel olarak bir duraklama ve yeniden doğuş dönemleri olmuşlardır. Tabiat güzellikleri, tarihî, arkeolojik yapıtlar yerine ferdî kabiliyetlere, sanat eserlerine hayranlık duyulmaya başlanması; insanların değişik yörelerdeki tabiî güzellikleri görme, buralardaki içme, kaplıca v.s. gibi imkânlardan faydalanma, kültürel faaliyetlere katılma arzusu ile yaptıkları yolculukları etkilemiş, turizm faaliyetlerinde bir yavaşlama meydana getirmiştir.
On Sekizinci Yüzyıl sonlarında, sanayi devri minin en belirgin sonucu olarak temayüz eden teknolojik gelişme, buna bağımlı olarak sosyal yapıda müşahade edilen değişim, turizm hareketlerinin mahiyetinde de kantitatif ve kalitatif olarak değişmelere yol açmıştır. Teknik icatlar, ulaşım vasıtalarında yeni bir çığır açarken, daha geniş kitlelerin seyahat etmesini mümkün kılmış, fakat gelişen Liberalizmin millî sınırları bütün insanların giriş çıkışlarına açık tutmasına rağmen turizm hareketlerine katılan, ondan fayda sağlayabilen gene de yüksek tabakalar olmuştur. Çağın sonlarına doğru hâkimiyet kazanan modern millî devlet anlayışı beraberinde göç, yabancıların ülkede kalış süreleri, pasaport muameleleri hususunda bazı sınırlamalar getirmiş ve pek tabiî olarak bütün bunların turizmin gelişmesinde büyük etkileri olmuştur.
Buhar gücünün On Dokuzuncu Yüzyılın ortalarında ulaşım vasıtalarına tatbiki, 1830'larda trenin ilk olarak ulaşım hizmetlerinde kullanılmaya başlaması. Batıda, özellikle İngiltere'de tatil turizmine olan taleb hacminin genişlemesine yol açmış; Yirminci Yüzyıla damgasını vuran kitle turizminin temeli On Dokuzuncu Yüzyılın ortalarından itibaren atılmaya başlanmıştır, ilk toplu seyahati 5 Haziran 1841 de demiryolu ile ingiltere'de LeicesterLoughborough arasındaki 12 millik mesafede gerçekleştiren Thomas Cook, kitle turizmine doğru ilk adımı atan ilk seyahat organizatörü olarak turizm tarihi içindeki yerini On Dokuzuncu Yüzyılın sonlarına doğru gelişen sosyal fikirler, düşük gelirli halk tabakalarına daha iyi çalışma imkânları arasında ücretli tatil hakkının tanınmasını sağlamıştır. Bu, bir taraftan turizm hareketlerine daha fazla sayıda insanın katılmasına yol açarken diğer taraftan ortaya çıkan kitle turizmi Yirminci Yüzyıl turizmine yeni bir görünüm kazandırmıştır.
Almancası : Geschichte des Fremdenverkehrs.
Fransızcası : origines et evolution du tourisme.
İngilizcesi : history ot tourism.
(Bk; turizm, îurizmin sınıflandırılması, turizmin iktisadî fonksiyonu).
TURİZM TARİHÇESİNİN, yahut seyahat tarihinin insanlık tarihi kadar eski olduğunu söylemek herhalde yanlış olmayacaktır. Zira seyahat olayının yapısını meydana getiren insan unsurunun yanısıra tabiî, coğrafî ve çevresel özellikler gibi statik; gezi, gezinti ya da yer değiştirme gibi dinamik unsurların insanlığın var oluşundan beri dâim olduğu bilinen bir gerçektir. Ancak pek çok yazarın yaptığı gibi yer değiştirme amacına, mahiyetine ve arzettiği iktisadi fonksiyona bakılmaksızın seyahat olayına katılan her ferdi turist addetmek; seyahat olayını turizm olayı ile eş anlamda ele almak ve dolayısile seyahat tarihini turizm tarihi gibi mütalâa etmek doğru bir düşünce tarzı olmayacaktır. Bundan ötürü turizm tarihini seyahat tarihinin içinde fakat ondan ayrı olarak incelememiz gerekir.
Modern anlamda seyahat tarihi M.Ö. 4000 yıllarında başlar. Gerçi bundan önce de insanın yaşaması için zorunlu olan yiyecek maddelerini bulmak, avlanmak ve hatta trampa mekanizmasıyla da olsa küçük çaptaki ticaretleri gerçekleştirmek için kısa mesafeli yolculuklara çıktığı bilinir. Seyahat tarihinin kaydettiği ilk seyyahlar herhalde, deniz yoluyla zamanın büyük ticaretlerini gerçekleştiren Fenikeliler olmuştur. Fakat gerek bu dönemde gerekse daha önceki devirlerde ticarî amaçlarla yapılan bu seyahatleri turizm olarak nitelemek mümkün değildir.
İlkçağ turizm tarihinin kayda değer bir safhası da M.Ö. 334 de Büyük İskender tarafından bugünkü Efeste geliştirilen turizm mevsimleri ve senenin belirli bir devresinde Anadolu'nun bu kesimine binlerce turistin akması olmuştur. Büyük İskender'in idaresi altında asayiş, emniyet ve güvenin sağlanmasıyla, merak ve eğlence saikleriyle; akrobatları, vahşi hayvanları, sihirbazları görmek için bu seyahat yöresine yalnız bir tek mevsimde yedi yüz bini aşkın turistin geldiğini gene aynı kayıtlardan öğreniyoruz.
Bugünkü tanımıyla turizm olayını yaratan ilk insanların merak, eğlenme, tedavi ve kültürel faktörlerin etkisi ile belirli süreler içinde devamlı olarak yaşadıkları yerin dışına seyahat eden ilk Romalılar olduğunu tarih kayıtlarından öğreniyoruz. İlk çağların üstün bir uygarlığa sahip en müreffeh insanları olarak bilinen Romalılar sahip oldukları yol şebekeleri ve münâkale imkânlarıyla spa denilen kaplıcalara, içmelere, tabiî ve tarihî zenginliğe sahip sayfiye bölgelerine giderek merak, dinlenme, kültür, tedavi ve spor turizmini gerçekleştiren ve ilk turist sıfatını kazanan insanlar olmuşlardır. Gerçekten de eski Romalıların Mısır piramit ve tapınaklarını görmek için uzun yolculuklar düzenlediklerini, tedavi maksadıyla kaplıca, banyo ve içmeler yanısıra spor ve kültürel faaliyetlerde bulunmak üzere bugünkü Yunanistan ve Anadolu'ya geçerek Olimpiyatlara, festivallere ve diğer kültür şenliklerine katıldıklarını biliyoruz.
Beşinci Yüzyılda Roma imparatorluğunun parçalanması bu tarihe kadar bir gelişme göstermiş olan zevk, eğlence ve sağlık turizminin duraklamasına sebep olmuştur denebilir. Baş gösteren siyasî huzursuzluğun yanı sıra sosyal ve iktisadî düşüncelerden ziyade çağa damgasını vuran felsefî ve dinî fikirlerin hakimiyeti, turistik faaliyetlere de yepyeni bir mahiyet kazandırmıştır. Zevk ve eğlence yerine sosyal hayata yeni bir görünüm veren mistik felsefenin etkisi ile yapılan dinî merkezleri ziyaretler, hacı kafileleri, olarak nitelendirilen binlerce insanın ibadet görünümü altında sırf merak ve kültürel saiklerle uzun yolculuklara çıkmasına ve bunun sonucunda ilk Hristiyan mezarları olan Roma catacombes'lan. Fransa'daki Saint Martin mezarı, ya da Mont Saint Michel manastırı gibi yeni turizm merkezlerinin doğmasına yol açmıştır.
Aynı dönemde doğuda İslamiyetin doğuşu ve bir farz olarak kabul edilen Kâbe ziyaretleri turizm hareketlerinin dinî faktörlerin etkisi ile gelişmesini hızlandırmış, bununla beraber bu gibi seyahat yörelerine gidenlerin oralarda gördükleri tabiî güzellikler, tarihî yapıtlar ve insanlar hakkında izlenimlerini dönüşlerinde anlatmaları, turizm hareketlerinin mahiyetleri itibarı ile bundan sonraki gelişmesini geniş ölçüde etkilemiştir.
Münhasıran seyahat etme gayesi yerine sırf hümanizm hareketlerinin etkisi ile değişik yöreleri, tabiatı, insanları tanıma arzusu ile yapılan uzun yolculuklar bilinçsiz olarak da olsa gerçek anlamda turizm hareketlerinin gelişmesine yol açmış ve bunda da en büyük rolü devrin ünlü kâşif ve seyyahları oynamıştır.
1295'de Venedikli seyyah Marco Polo'nun Asya'ya yaptığı büyük geziyi müteakiben 1492 de Kristof Kolomb'un Amerika kıtasına, bilahare 1498'de Vasco de Gama'nin Ümit Burnu etrafından Hint Denizine ve nihayet 1520 de Magellan'ın denizden yaptığı ilk dünya turları yeni seyahat yörelerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır.
XV. asırdan itibaren mistik felsefenin yıkılması ve tabiatı, insanı ve kültürel değerleri yeni bir anlayış içinde değerlendiren Rönesans'ın etkisi ile bilhassa dinlenme ve kültür turizmi yeniden önem kazanmış; devrin İtalyası Rönesansın merkezi olması nedeniyle bir numaralı seyahat yöresi haline gelmiştir. Kraliçe I. Elizabeth İngilteresinin aristokratları asalet ünvanının gereği olarak yeni fikir ve kültürel gelişmeleri öğrenmek üzere çocuklarını kıta Avrupa'sına gönderirken özellikle İtalya, dünyanın her yanından gelerek bir bakıma bugünkü anlamıyla bir gençlik turizmini meydana getiren öğrencilerin toplandığı bir ülke haline gelmiştir.
Turizm tarihinin akışı içinde, XVII. ve XVIII. asırlar Rönesans hareketlerinin gösterdiği değişmelere paralel olarak bir duraklama ve yeniden doğuş dönemleri olmuşlardır. Tabiat güzellikleri, tarihî, arkeolojik yapıtlar yerine ferdî kabiliyetlere, sanat eserlerine hayranlık duyulmaya başlanması; insanların değişik yörelerdeki tabiî güzellikleri görme, buralardaki içme, kaplıca v.s. gibi imkânlardan faydalanma, kültürel faaliyetlere katılma arzusu ile yaptıkları yolculukları etkilemiş, turizm faaliyetlerinde bir yavaşlama meydana getirmiştir.
On Sekizinci Yüzyıl sonlarında, sanayi devri minin en belirgin sonucu olarak temayüz eden teknolojik gelişme, buna bağımlı olarak sosyal yapıda müşahade edilen değişim, turizm hareketlerinin mahiyetinde de kantitatif ve kalitatif olarak değişmelere yol açmıştır. Teknik icatlar, ulaşım vasıtalarında yeni bir çığır açarken, daha geniş kitlelerin seyahat etmesini mümkün kılmış, fakat gelişen Liberalizmin millî sınırları bütün insanların giriş çıkışlarına açık tutmasına rağmen turizm hareketlerine katılan, ondan fayda sağlayabilen gene de yüksek tabakalar olmuştur. Çağın sonlarına doğru hâkimiyet kazanan modern millî devlet anlayışı beraberinde göç, yabancıların ülkede kalış süreleri, pasaport muameleleri hususunda bazı sınırlamalar getirmiş ve pek tabiî olarak bütün bunların turizmin gelişmesinde büyük etkileri olmuştur.
Buhar gücünün On Dokuzuncu Yüzyılın ortalarında ulaşım vasıtalarına tatbiki, 1830'larda trenin ilk olarak ulaşım hizmetlerinde kullanılmaya başlaması. Batıda, özellikle İngiltere'de tatil turizmine olan taleb hacminin genişlemesine yol açmış; Yirminci Yüzyıla damgasını vuran kitle turizminin temeli On Dokuzuncu Yüzyılın ortalarından itibaren atılmaya başlanmıştır, ilk toplu seyahati 5 Haziran 1841 de demiryolu ile ingiltere'de LeicesterLoughborough arasındaki 12 millik mesafede gerçekleştiren Thomas Cook, kitle turizmine doğru ilk adımı atan ilk seyahat organizatörü olarak turizm tarihi içindeki yerini On Dokuzuncu Yüzyılın sonlarına doğru gelişen sosyal fikirler, düşük gelirli halk tabakalarına daha iyi çalışma imkânları arasında ücretli tatil hakkının tanınmasını sağlamıştır. Bu, bir taraftan turizm hareketlerine daha fazla sayıda insanın katılmasına yol açarken diğer taraftan ortaya çıkan kitle turizmi Yirminci Yüzyıl turizmine yeni bir görünüm kazandırmıştır.
Almancası : Geschichte des Fremdenverkehrs.
Fransızcası : origines et evolution du tourisme.
İngilizcesi : history ot tourism.
(Bk; turizm, îurizmin sınıflandırılması, turizmin iktisadî fonksiyonu).