'-DamLa
Bayan Üye
Biz belki imla kılavuzuna uygun yazmıyoruz. Bizim Türkçemiz "bozuk". Tıpkı Şenol Güneşin, sizin dahi çok şey öğrenebileceğiniz öğretmenimizin Türkçesi gibi bozuk. Biz Karadenizliyiz. İstanbul Türkçesi konuşmak zorunda mıyız? İstanbul Türkçesine hakim olmak zorunda mıyız? Değiliz. Bizi biraz olsun anlamaya çalışan (işvereniniz Ali Koçu kastetmiyorum burada) anlar. Mesela siz anlamaya çalışmıyorsunuz. Fanatizmden gözünüz dönmüş.
Bizim beslendiğimiz kaynak Trabzondur. Beslendiğimiz başka bir kaynak yok. Mesela Sivastan, Eskişehirden veya TBMMden beslenmiyoruz. Ulusal bir kulüp değiliz biz. Biz bir şehir kulübüyüz ve tamamen bu şehrin geçmişinden ve kültüründen besleniyoruz. Kazım Koyuncunun bize bıraktığı mirastan besleniyoruz. Şenol Güneşin bize anlattıklarından besleniyoruz. Cemil Ustanın hatırasından besleniyoruz.
İlk olarak Fenerbahçe Spor Kulübü resmi internet sitesinden yayınlanan teşekkür bizeydi. Biz bu teşekkürü üstümüze alıyoruz çünkü bizim ilimizde görev yapan güvenlik güçleri bizimdir. Trabzonspor Trabzonun bir takımı değildir çünkü. Trabzon, Trabzonsporun şehridir.
Sahaya atılan bıçağı ya da bizim şehrimizde başı yarılan bir sporcuyla dalga geçme cüretimiz yok. Zaten Trabzonspor Kulübü, verdiği cevapta bıçak ve farklı maddeler atan kişilerin tespit edilip cezalandırılmalarını umduğunu belirtti. Görmek isteyen görür. Ama "şike sahaya yansımadı" ve "kişiler kurumları bağlamaz" diyerek kendisini savunan bir toplumun "bir kişinin attığı" ve "Volkana saplanmayan bir bıçak" yüzünden Trabzonspor kurumunu suçlu ilan etmesi biraz ironik. Dilerim, bıçak ve diğer yabancı maddeleri atanlar tespit edilip cezalandırılır.
Şu anda Türk futbolunun başına örülen çorap şudur: Fenerbahçenin şike yaptığı bilgili kişiler tarafından üstü kapalı şekilde dile getirilse de Fenerbahçe hala bu ligdedir ve herhangi bir ceza almamıştır. Fenerbahçeye ceza vermemek için türlü yöntemler denenmiştir. Türk futbolunun başına örülen son çorap başbakanın "gerekirse 5 yıl Avrupaya gitmeyelim" sözüdür. Bu söz Türk futbolunu bitirme potansiyeline sahiptir. İngilizler holiganizmi bitirmek için Avrupaya gitmedi 5 yıl. Bizse temiz futbolu bitirmek için gitmemeyi planlıyoruz.
Eğer ligi şampiyonlukla (!) tamamlayan Fenerbahçeyle aynı puanı malum ayak oyunlarıyla topladıysak şunları sormak istiyorum size: Ligin ilk yarısında siz mi bizim 12 puan önümüzdeydiniz? Lig boyunca kim kimin önüne bir kere bile puan farkıyla geçemedi? Ayak oyunlarından dolayı kim Metriste?
Bizim dilimizden düşürmediğimiz bir milliyetçilik anlayışımız yok. Çünkü; "Trabzonsporu tutmak sadece o yörenin çocuğu olmakla açıklanabilecek milliyetçi bir davranış değildir". Trabzonsporu Türkü de, Lazı da, Rumu da tutuyor bizim yöremizde ve bu hiç değişmeyecek. Ayrıca Fenerbahçenin başarısına çöreklenerek Avrupa yollarına düşmedik. TFF size Avrupayı yasakladı ve UEFA bunun üzerine bizi davet etti. Biz TFF tarafından gönderilmedik. UEFA tarafından davet edildik. Davete icabet etmek de dinimizin emrettiği bir şeydir.
Kupanın sahada ter dökerek kazanıldığını asıl siz anlayamamışsınız ki, yöneticileriniz saha dışında yaptıklarından dolayı yargılanıyor.
Belki de 28 senedir şampiyon olamadığımız için bu kadar korkuyorsunuz bizden. 28 yıldır şampiyon olamıyoruz ama yine de savaşıyoruz. Futbolcularımız ve taraftarlarımız kupa görmemelerine rağmen bu kadar bağlı takımına. Belki de bu yüzden korkuyorsunuz. Bu yüzden çekemiyorsunuz. Çünkü aynı sadakate, aynı sevgiye sahip olup olmadığınızı bilmiyorsunuz. Kazım Koyuncu demişti: "Kazara Fenerbahçeli olsam futbolun hayatımda bu kadar yeri olmazdı. Ara sıra Fenerbahçenin maç özetlerini izlerdim sadece." Trabzonsporun sadece futbolu temsil etmediği için, sürekli şampiyon olanların dışında her şeyi temsil ettiği için korkuyorsunuz bizden.
Hiçbir aklı selim Trabzonspor taraftarı ince ayara ihtiyaç duymadı bu süreçte. Bu sürecin galibi körü körüne başkanını savunan, hala onun suçsuzluğuna inanan Fenerbahçe taraftarı değil; kendi başkanından ve yönetiminden şüphe eden, kendi başkanının davranışlarından, kendi şehrinin bakanlarından ve siyasetçilerinden utanan Trabzonspor taraftarıdır.
Bir ülkenin topyekun sahiplendiği bir sanatçıyı yalnızca kendimizin sanmıyoruz. Ama Kazım Koyuncunun şarkısını Trabzonspor galibiyetinden sonra çalmak sanatçıyı sevmek değildir. Art niyettir. Kazım Koyuncu bizim kutsalımızdır. Kazım Koyuncu Trabzonspor ruhunun ta kendisidir. Kazım Koyuncu Dozer Cemildir, Şenol Güneştir. Kazım Koyuncu Trabzonspordur. Çok sevdiğiniz (!) Kazım Koyuncuyu kaç defa andınız vefatından bu yana? Çarşı bile her ölüm yıldönümünde Kazımın bordomavili bir fotoğrafını ana sayfasına koyarken siz neredeydiniz? Futbol bu, kazanırsın, kaybedersin ama rakibinin kutsalına küfür etmek futbolun içinde olan bir şey değildir. En hafif ifadesiyle ********liktir.
Demokratik dediğimiz şey küfür değil pankartlarımızdı. Hadi küfürleri de sayalım. Bu tepkiler Trabzonsporu Trabzonspor yapan bir unsurdur. Sen bir şehrin şampiyonluğunu çal, sonra da pişkin pişkin sırıt, ceza meza alma. Tepkisiz bir tribün mü bekliyordunuz? Burası Sivas ya da Eskişehir değil. Burası Trabzon. Polise taş atanların bize demokrasiyi ve yasaları öğretmesi de bir başka ironidir.
Son olarak, evet günahların takımısınız. Milyonlarca insanın hayalleriyle oynadı başkanınız. Bunun için günahların takımısınız. Ama sizin bu günah imparatorluğunuz da yavaş yavaş yıkılmaya başladı.
Onca yıl boyunca çok şampiyonluk aldınız elimizden. Ama timsah yürüyüşüyle kutladığınız ikinciliğinizi de unutmayın. Hiçbir iddiası olmamasına rağmen temiz futbol örneği sergileyerek rakibini şampiyonluktan eden takım Trabzonspordu. Ve böyle bir şeyi Türkiyede Trabzonspordan başka hiçbir takım yapmazdı,yapmaya cesaret edemezdi. İşte bu yüzden biz Trabzonsporuz. Çünkü biz paranın gücüne karşı emeğin mücadelesini veriyoruz ve güçlülerin iktidarına karşı güçsüzlerin de bir şeyler yapabileceğini Türkiyeye gösteriyoruz.
Bizim beslendiğimiz kaynak Trabzondur. Beslendiğimiz başka bir kaynak yok. Mesela Sivastan, Eskişehirden veya TBMMden beslenmiyoruz. Ulusal bir kulüp değiliz biz. Biz bir şehir kulübüyüz ve tamamen bu şehrin geçmişinden ve kültüründen besleniyoruz. Kazım Koyuncunun bize bıraktığı mirastan besleniyoruz. Şenol Güneşin bize anlattıklarından besleniyoruz. Cemil Ustanın hatırasından besleniyoruz.
İlk olarak Fenerbahçe Spor Kulübü resmi internet sitesinden yayınlanan teşekkür bizeydi. Biz bu teşekkürü üstümüze alıyoruz çünkü bizim ilimizde görev yapan güvenlik güçleri bizimdir. Trabzonspor Trabzonun bir takımı değildir çünkü. Trabzon, Trabzonsporun şehridir.
Sahaya atılan bıçağı ya da bizim şehrimizde başı yarılan bir sporcuyla dalga geçme cüretimiz yok. Zaten Trabzonspor Kulübü, verdiği cevapta bıçak ve farklı maddeler atan kişilerin tespit edilip cezalandırılmalarını umduğunu belirtti. Görmek isteyen görür. Ama "şike sahaya yansımadı" ve "kişiler kurumları bağlamaz" diyerek kendisini savunan bir toplumun "bir kişinin attığı" ve "Volkana saplanmayan bir bıçak" yüzünden Trabzonspor kurumunu suçlu ilan etmesi biraz ironik. Dilerim, bıçak ve diğer yabancı maddeleri atanlar tespit edilip cezalandırılır.
Şu anda Türk futbolunun başına örülen çorap şudur: Fenerbahçenin şike yaptığı bilgili kişiler tarafından üstü kapalı şekilde dile getirilse de Fenerbahçe hala bu ligdedir ve herhangi bir ceza almamıştır. Fenerbahçeye ceza vermemek için türlü yöntemler denenmiştir. Türk futbolunun başına örülen son çorap başbakanın "gerekirse 5 yıl Avrupaya gitmeyelim" sözüdür. Bu söz Türk futbolunu bitirme potansiyeline sahiptir. İngilizler holiganizmi bitirmek için Avrupaya gitmedi 5 yıl. Bizse temiz futbolu bitirmek için gitmemeyi planlıyoruz.
Eğer ligi şampiyonlukla (!) tamamlayan Fenerbahçeyle aynı puanı malum ayak oyunlarıyla topladıysak şunları sormak istiyorum size: Ligin ilk yarısında siz mi bizim 12 puan önümüzdeydiniz? Lig boyunca kim kimin önüne bir kere bile puan farkıyla geçemedi? Ayak oyunlarından dolayı kim Metriste?
Bizim dilimizden düşürmediğimiz bir milliyetçilik anlayışımız yok. Çünkü; "Trabzonsporu tutmak sadece o yörenin çocuğu olmakla açıklanabilecek milliyetçi bir davranış değildir". Trabzonsporu Türkü de, Lazı da, Rumu da tutuyor bizim yöremizde ve bu hiç değişmeyecek. Ayrıca Fenerbahçenin başarısına çöreklenerek Avrupa yollarına düşmedik. TFF size Avrupayı yasakladı ve UEFA bunun üzerine bizi davet etti. Biz TFF tarafından gönderilmedik. UEFA tarafından davet edildik. Davete icabet etmek de dinimizin emrettiği bir şeydir.
Kupanın sahada ter dökerek kazanıldığını asıl siz anlayamamışsınız ki, yöneticileriniz saha dışında yaptıklarından dolayı yargılanıyor.
Belki de 28 senedir şampiyon olamadığımız için bu kadar korkuyorsunuz bizden. 28 yıldır şampiyon olamıyoruz ama yine de savaşıyoruz. Futbolcularımız ve taraftarlarımız kupa görmemelerine rağmen bu kadar bağlı takımına. Belki de bu yüzden korkuyorsunuz. Bu yüzden çekemiyorsunuz. Çünkü aynı sadakate, aynı sevgiye sahip olup olmadığınızı bilmiyorsunuz. Kazım Koyuncu demişti: "Kazara Fenerbahçeli olsam futbolun hayatımda bu kadar yeri olmazdı. Ara sıra Fenerbahçenin maç özetlerini izlerdim sadece." Trabzonsporun sadece futbolu temsil etmediği için, sürekli şampiyon olanların dışında her şeyi temsil ettiği için korkuyorsunuz bizden.
Hiçbir aklı selim Trabzonspor taraftarı ince ayara ihtiyaç duymadı bu süreçte. Bu sürecin galibi körü körüne başkanını savunan, hala onun suçsuzluğuna inanan Fenerbahçe taraftarı değil; kendi başkanından ve yönetiminden şüphe eden, kendi başkanının davranışlarından, kendi şehrinin bakanlarından ve siyasetçilerinden utanan Trabzonspor taraftarıdır.
Bir ülkenin topyekun sahiplendiği bir sanatçıyı yalnızca kendimizin sanmıyoruz. Ama Kazım Koyuncunun şarkısını Trabzonspor galibiyetinden sonra çalmak sanatçıyı sevmek değildir. Art niyettir. Kazım Koyuncu bizim kutsalımızdır. Kazım Koyuncu Trabzonspor ruhunun ta kendisidir. Kazım Koyuncu Dozer Cemildir, Şenol Güneştir. Kazım Koyuncu Trabzonspordur. Çok sevdiğiniz (!) Kazım Koyuncuyu kaç defa andınız vefatından bu yana? Çarşı bile her ölüm yıldönümünde Kazımın bordomavili bir fotoğrafını ana sayfasına koyarken siz neredeydiniz? Futbol bu, kazanırsın, kaybedersin ama rakibinin kutsalına küfür etmek futbolun içinde olan bir şey değildir. En hafif ifadesiyle ********liktir.
Demokratik dediğimiz şey küfür değil pankartlarımızdı. Hadi küfürleri de sayalım. Bu tepkiler Trabzonsporu Trabzonspor yapan bir unsurdur. Sen bir şehrin şampiyonluğunu çal, sonra da pişkin pişkin sırıt, ceza meza alma. Tepkisiz bir tribün mü bekliyordunuz? Burası Sivas ya da Eskişehir değil. Burası Trabzon. Polise taş atanların bize demokrasiyi ve yasaları öğretmesi de bir başka ironidir.
Son olarak, evet günahların takımısınız. Milyonlarca insanın hayalleriyle oynadı başkanınız. Bunun için günahların takımısınız. Ama sizin bu günah imparatorluğunuz da yavaş yavaş yıkılmaya başladı.
Onca yıl boyunca çok şampiyonluk aldınız elimizden. Ama timsah yürüyüşüyle kutladığınız ikinciliğinizi de unutmayın. Hiçbir iddiası olmamasına rağmen temiz futbol örneği sergileyerek rakibini şampiyonluktan eden takım Trabzonspordu. Ve böyle bir şeyi Türkiyede Trabzonspordan başka hiçbir takım yapmazdı,yapmaya cesaret edemezdi. İşte bu yüzden biz Trabzonsporuz. Çünkü biz paranın gücüne karşı emeğin mücadelesini veriyoruz ve güçlülerin iktidarına karşı güçsüzlerin de bir şeyler yapabileceğini Türkiyeye gösteriyoruz.