Torunum Ve Hiç Olmayan Kalemim

Asi Ruh

Kayıtlı Üye
TORUNUM VE HİÇ OLMAYAN KALEMİM
Çocuktum daha, altı-yedi yaşlarında. Öyle güzeldi ki arkadaşımın kalemi, bir tane de benim olmalı diye geçiriyordum içimden.

Hem onda üç tane vardı, haksızlık değil miydi bu?

Ya arkadaşımdan kalemi çalacaktım, ya da babamın cebinden kalemin parasını. Küçük beynimle bu garip girdapta gidip gelirken dedem geldi gözümün önüne.

—Ne zaman götüreceksin beni maça dede?

—Gerçekten Beşiktaşlı olduğun zaman dedi dedem ve kayboldu. Geri döndü, bir senedir hiç kalkmadığı yatağına.

Ve tabiî ki o kalem hiç benim olmadı ve dedemde beni hiç maça götüremedi.

Gerçek Beşiktaşlı olmak ne demek dediğinde ben ne diyeceğim şimdi torunuma?

Beşiktaşlılık en çok bağırmaktır, ezeli rakiplerimizin eskisiyle avunmak, daha iyisi bulunamadığı için en kötüsüne katlanmaktır mı diyeceğim?

Dede Şeref Bey kim dediğinde uzun zamandır yanımızdan geçmedi mi diyeceğim?

Dede biz niye sözümüzü yiyoruz?

Dede bizim takımımızın adı niye değişti?

Dede biz onların her dediklerini yaptığımız halde neden şampiyon olamıyoruz dediğinde ne diyeceğim ben?

Susacağım sadece, eğer ben bunlar olmuşken sesimi çıkarmamışsam.

Bütün bu olanları yutkunmuşsam, hele de bütün bunlar olurken bende onlardan biri olmuşsam susacağım.

Torunuma kalan mirası birilerinin bu hale getirmesine sessiz kalamam ki !!!

Bir iki galibiyet ya da şampiyonluk avutabilir mi beni?

Onuru için yaşayan hangi Beşiktaşlı sözünü yer ya da sözünü yiyenleri baş üstüne taşır.

Ne onurumdan, ne şerefimden ne de Beşiktaş’ımdan vazgeçemem, bunların birinden vazgeçen hepsinden feragat eder.

Dedelerimizin ve babalarımızın elleri yakamızdadır ve ucuz galibiyetler akılsızlara afyon sakızıdır.

Mehmet Demir / Serencebey gazetesinden alıntıdır...
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst